Horst Redeker – Edebiyat Estetiği

ülkemizde son yıllarda bilimsel maddeci estetik ve sanat ( edebiyat) kuramıyla ilgili yapıtların peşpeşe yayımlanması!, sanata bilimsel yaklaşım konusunda bizlere geniş ufuklar açtığı kadar, bu alanda özgün çalışmalara da kuramsal destek sağlayarak, ortak bilimsel bir estetik ve sanat kuramının oluşturulmasına temellik de etmektedir. Bu açıdan baktığımızda, Edebiyat Estetiği’nin estetik bilimi içinde yer alan Kagan’ın Estetik ve Sanat’ı ile Zis’in Estetik ‘iyle Pospelov’un Edebiyat Bilimi ile (yine edeoiyat bilimi içinde yer alan) Suçkov’un Gerçekliğin Tarihi arasındaki halkayı tamamlayıp bütünlediğini görürüz. Böyle bir şey, estetik ile sanat ( edebiyat) bilimi ve kuramı arasındaki bağıntının özgün bir kesişme alanı olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bunun kuramsal düzlemde ele alınmayı gerektirecek bir önemi olduğunu sanıyoruz. Nitekim, “Estetikte Gelişmeler” yazısında da belirtmeye çalıştığımız gibi, “estetik düşüncesinde, estetiksel ve sanatsal olanın kavranışına göre birbirinden ayrılan karşıt yönelimlerle karşılaşmaktayız … Bunlardan ilki, estetiği yalnızca sanatla sınırlandırmaya, estetiği genel sanat kuramına indirgemeye çalışan klasik felsefi-estetik kaynaklı görüşlerdir … Bir başka yönelim de, estetik ile sanat kuramının iki ayn bilim olduğunu; saıiat kuramının yalnızca sanatsal gelişme ve yaratma yasalarıyla, estetiğin ise yalnızca güzelliğin yasalarıyla ilgilenebileceğini öne sürmektedir. Hiç kuşkusuz, estetiği sanat_ kuramıyla bağımlı kılmak ya da sanattan yola çıkarak temellendirmeye çalışmak ne denli tekyanlı ve genişletilmesi gereken bir tutumsa, estetik ile sanatı birbirinden ayırmak da o denli yanlış ve kaçınılması gereken bir tutumdur” .2 Dolayısıyla, sanat ( edebiyat) kuramının, estetiğin özsel başlıca bir yanı olduğunu söyleyebiriz; çünkü, “sanat kuramı, insanların estetiksel etkinliğinin kendine özgü biçimlerine ilişkin olan kuram”dır.3 Burda “estetiksel etkinlik” kavramının, estetik ile sanat arasındaki kesişme noktasını oluşturduğunu görmekteyiz. Nitekim, estetik de, “insanların estetiksel etkinliğinin bilimi ve kuramı”dır; “estetiksel etkinliğin özsel içeriğiyse, dünyanın güzelliğin yasaları uyarınca biçimlendiriVII !işidir”; “nesnel gerçekliğin (doğa ve toplumun) estetiksel ölçülere göre değerlendirilip biçimlendirilişi, insanın kendi özsel güçlerini nesnelleştirmesinİ.Il bütünsel bir parçası olup, tüm üretici etkinlik alanlan ile biçimlerinde kendini gösterir. Estetiksel değer ölçüleri, insanın gerçeklikle olan etkin ilişkisinin doğrudan doğruya bir anlatımı ve kendini gerçekleştirmesinin bir parçasıdır”. Dolayısıyla, “insanlann gerçeklikle evrensel bir ilişkisi olarak, estetiksel etkinlik, yalnızca sanatlarla sınırlı'” olmayıp, gerçekliğin tüm alanlannda etkisini gösterir ve insanın tüm anlamıyla etkin katkısını içerir”. O halde, “bilim olarak estetik bizlere bu estetiksel etkinliğin yasalannı, farklı biçimlerini, gelişim koşullannı ve gelişim ufkunu verir”; hurda, “genel estetik, insanın doğa ve toplumla ilişkisi içindeki genel yaratıcı gücü olarak estetiksel etkinliği inceler”ken, sanat-estetiği, estetiksel etkinliğin özel biçimleri’ni, yani toplumsal yaşam süreçlerinin gelişimi içinde etkisini gösteren sanatlan ele alır”. “Sanatsal biçimde estetiksel etkinlik (üretim ve alımlama), toplumda estetiksel etkinliğin özsel bir yanını oluşturur.


Dolayısıyla, estetik kuramında şu gibi sorunlar önem kazanır: “Dünyanın değişime uğratılmasında, bireysel ve toplumsal yaşam süreçlerinin ileriye doğru götürülmesinde sanatlar ne gibi özel bir rol oynamaktadır? Estetiksel ilişki ile estetiksel değer belirleniminin toplumsal yaşam süreçleri ile kişiliğin gelişmesi ve biçimlenişinde ne gibi bir önem taşnnaktadır? Çünkü, “insanlann estetiksel etkinliğinin en önemli ‘konusu’ yine insanın kendisidir”, yani, “nesnel gerçeklikle karşılıklı etkileşim yoluyla insanın özsel güçlerinin kendi içinde gerçekleşmesi, bu nedenle. sanatlann kendi konusunu oluşturur”.4 O halde, bütün bu yukardaki alıntılardan çıkarsayabildiklerimizi “edebiyat estetiği” içinde toparlamaya çalışırsak, şu sonuçlamalara varabiliriz: 1. Edebiyat estetiği, insanlann estetiksel etkinliğinin edebiyat sanatına özgü biçiminin, yani edebi-estetiksel etkinliğinin bilimi ve kuranndır. Bize bu edebi-estetiksel etkinliğin yasalannı, farklı biçimlerini, gelişim yasalannı ve gelişim ufkunu verir. 2. Dolayısıyla, edebiyat estetiği, nesnel gerçekliğin estetiksel ölçülere göre, yani güzelliğin yasalan uyannca tüm edebi-estetiksel etkinlik içinde değerlendirilip biçimlendirilişini inceler. vm 3. Başka bir deyişle, edebiyat estetiği, nesnel gerçeklikle karşılıklı etkin etkileşimi yoluyla, insanın kendi özsel güçlerinin gerçekleşmesini kendine konu edinen edebiyatı olduğu kadar, böylesine bir estetiksel etkinliğin kendi bir özel anlatımı olan edebi etkinliği de konu edinir. 4. Yani, edebiyat estetiği, edebi-estetiksel etkinliğin kendi tarihsel-toplumsal somut yasaları ile işlevinden yola çıkarak ve onunla karşılıklı bağıntısı içinde edebiyatı ele alır; edebiyatın yapıca içeriği ile toplumsal işlevi arasındaki diyalektiği, sistemsel bir bütünlük içinde işler. 5. Böylece, edebi-estetiksel etkinliğin nesnesi olan nesnel gerçekliğin biçimlendirilişin, insanın kendini toplumsal praksis içinde gerçekleştirişinin tüm edebi süreçler içinde ne denli gerçekleştiğini inceler; dolayısıyla, edebiyatın bu kendi nesnesi ile kendi öznesi arasındaki karşılıklı diyalektik ilişkiyi, somut tarihsel-toplumsal koşullan içinde ele alarak, bunun maddi diyalektik yasalarını ortaya koymaya çalışır. 6. Çünkü, edebi-etkinliğin öznesi olarak: a) edebi üretimin öznesi, edebi ürünün ( ed�biyat yapıtının) öznesi, ve c) edebi alımlamanm öznesinin birlikte ortak bir nesnesi vardır: nesnel gerçeklik (top-. !umsa! praksis).

7. O yüzden, edebiyat estetiği, ne bir üretim (yaratım) estetiği, ne bir yapıt estetiği, ne de bir alımlama estetiği olup, tümünü sistemsel bir bütünlük içinde kuşatır. 8. Böylesine sistemsel bir bütünlük, edebiyat estetiği’nde, edebiyat kuramı ve edebiyat tarihi olarak edebiyat bilimi ile estetik arasındaki bütüncül bağı da oluştu_rur. Başka bir deyişle, yukarda sözünü ettiğimiz özne-nesne ilişkisi içinde, edebi-estetiksel etkinliğin gelişimini bize verdiği kadar, bu gelişim içinde “güzelliğin yasalanna göre biçimlendirme”nin tarihsel-toplumsal somut varolma tarzı ile özgüllüğünü de verir, edebiyat bilimi ile estetik biliminin özgül kesişme alanım oluşturur. Yani, somut toplumsal-ekonomik oluşumlann tarihi olarak tarih boyunca edebi-estetiksel etkinliğin özelliklerini ve yasalılıklannı, IX bu nesnel gerçeklik (praksis) ile özneler bütünü arasındaki çelişkin diyalektik etkileşim birliği içinde ortaya koyar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir