Alex Callinicos – Marksizm ve Ulusal Sorun

Marksizm ve Ulusal Sorun Komintern İkinci Kongresi’nde kabul edilen ‘Ulusal sorun ve sömürgelersorunu üzerine tezler’ Komünist Enternasyonal’in İkinci Kongre’sinde (Ağustos 1920) kabul edilen Ulusal sorun ve sömürgelersorunu üzerine tezler. Devrimlerin ve savaşların yaşandığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu çatışmalara katılanlar kendi eylemlerini genellikle sınıf kavramına değil ulus kavramına dayanarak meşrulaştırıyorlar. Egemen ideolojinin en önemli biçimi artık örgütlü din değil, ulusçuluk. Ancak, ulusçuluğun birçok çeşidi var. Eski emperyalist devletlerin ulusçuluğu ve onların içindeki azınlıkların (örneğin, Bask ya da İskoç) ulusçuluğu; emperyalizme karşı kurtuluş savaşlarının ulusçuluğu (örneğin, İrlanda, Güney Afrika, El Salvador); sözde emperyalizme karşı, içeride vahşi bir baskı uygulayan İran gibi ülkelerin ulusçuluğu ve nihayet Hindistan’dan ayrılmayı amaçlayan komünal kampanyalar yürüten Şıh’ların ulusçuluğu… Ulusçuluğun bu şaşırtıcı çeşitliliği karşısında devrimci sosyalistlerin tavrı ne olmalı? Ulusal sorun konusunda alınan yanlış tavırlar solu geçmişte sık sık felaketlere sürükledi. Marksizm ulusal sorun için bir kılavuz sunuyor mu? Marksizmin teorik temelleri her çeşit ulusçu ideolojiden kökten ayrılır. Marksizm için tarihin motoru sınıf mücadelesidir. Dolayısıyla, çağdaş toplumda ana çelişki uluslararası işçi sınıfı ile uluslararası kapitalist sınıf arasındaki çelişkidir. Ulusal bölünmeler sınıf savaşımı ile karşılaştırıldığında ikincil öneme sahiptir ve sınıf savaşının aldığı özgün bir biçimi oluşturur. Komünist Manifesto ’İşçilerin vatanı yoktur’ der Dünyayı sınıflara değil uluslara bölünmüş olarak gören ulusçuluğa göre ise, bunun tersi doğrudur. Ulusun belli bir kesiminin ‘bencil’ çıkarlarını feda edip kutsal ‘ulusal çıkar’lar öne alınarak sağlanabilecek bir ulusal birlik uzlaşmasını tehdit eden sınıf mücadelesi; faşizmden, ‘Üçüncü Dünya’daki rejimlerce desteklenen ‘sol kanat’ ulusçuluğuna kadar ulusçuluğun her türü için en büyük tehdidi oluşturur. Ulusal çıkarlara bu tehdidin hangi sınıftan (‘tekelciler’ veya ‘aç gözlü işçiler’den) geldiğine bağlı olarak ulusçuluk az veya çok radikal veya az veya çok gerici bir biçim alabilir, ama her koşulda ulusçuluk sınıfın önüne ulusu yerleştiren bir ideoloji olarak kalır. Marksizm ulusçuluktan yalnızca teorik temelleri bakımından ayrılmaz. Marksizm’in devrim stratejisi enternasyonalisttir.


Marks ve Engels’e göre, kapitalizmin tarihsel rolü, tek tek ulusal ekonomilerin bütünleşmesinden oluşan bir dünya ekonomisi yaratmaktır. Dünyanın üretici güçlerinin uluslararasılaşması, komünizmin kurulmasının nesnel önkoşuludur. Alman İdeolojisi’ndeki şu ünlü bölümde Marks ve Engels, sosyalizmin tek ülkede kurulabileceği tezini açık bir şekilde reddeder: ‘Üretici güçlerin [dünya çapındaki] bu gelişmesi kesinlikle gerekli olan pratik bir önkoşuldur. Bu olmadan, başarılabilecek tek şey olsa olsa yoksulluk ve mahrumiyetin genelleştirilmesi olur ve mahrumiyet durumunda temel ihtiyaçlar için mücadele yeniden başlar, tüm eski pislik kaçınılmaz olarak yeniden kurulur’.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir