Carl Sagan – Milyarlarca ve Milyarlarca

“Yirminci yüzyıl üç büyük yenilikle anılacak Yaşamı korumak ve uzatmak; küresel uygarlığımızı tehlikeye atmak da dahil, yaşamı yok etmeye yönelik görülmemiş olanaklar; kendimizin ve evrenin doğası üzerine görülmemiş bilgiler. Bu üç gelişme de iki ucu keskin bir kılıç olan bilim ve teknolojiyle sağlanmıştır.” Kum taneciklerinin sayıya, gelmeyecek kadar sonsuz olduğunu düşünenler vardır. Bazıları ise sayılabilseler bile, bilinen hiçbir sayının bunun için yeterli büyüklükte olmadığına inanır. Ama ben size sadece Dünyayı değil evreni de doldurup taşıracak kadar çok miktarda kum taneciğini simgeleyen sayılar göstermeye çalışacağım. Ben bunu hiç söylemedim. Doğru söylüyorum. Ha, evrende belki de 100 milyar gökada ve 10 milyar trilyon yıldız olabileceğini söyledim. Kozmos hakkında konuşurken büyük sayılar kullanmamak kolay değil. Çok sayıda kişinin izlediği Cosmos adlı televizyon dizisinde de birçok kez “milyar” sözcüğünü kullandım. Ama hiçbir zaman “milyarlarca ve milyarlarca” demedim. Bir kere böyle bir ifade çok belirsiz. “Milyarlarca ve milyarlarca” kaç milyar eder? Birkaç milyar mı? Yirmi milyar mı? Yüz milyar mı? Yani “milyarlarca ve milyarlarca” çok muğlak bir söz. Televizyon dizisini gözden geçirip güncelleştirdiğimizde kontrol ettim ve emin oldum ki, biç böyle bir şey dememişim. Ama bunu asıl söyleyen Tonight Show adlı programına yıllar boyunca neredeyse otuz kez katıldığım Johnny Carson idi.


Kadife ceket, balıkçı yaka kazak giyip kafasına da paspasa benzer bir şeyi peruk gibi takarak beni taklit ediyordu. Geceyarısı televizyonda “milyarlarca ve milyarlarca” diye söylenerek dolaşan bir çeşit benzerimi yaratmıştı. Kendi kafasına göre hareket ederek, dostlarımın ve meslektaşlarımın ertesi gün bana hemen yetiştirecekleri şeyler söyleyen hayali bir benzerimin varlığı beni biraz tedirgin ediyordu. (Halinden pek belli olmasa da kendisi ciddi bir amatör gökbilimci olan Carson, benzerime çoğu zaman gerçek bilimsel konuşmalar yaptırırdı.) Hayret verici bir şekilde bu “milyarlarca ve milyarlarca” ifadesi çok tuttu. İnsanların kulağına hoş geliyordu. Bugün bile sokakta, uçakta ya da bir eğlencede biri yanıma yaklaşıp mahçup bir ifadeyle kendisi için “milyarlarca ve milyarlarca” dememi isteyebiliyor. “Biliyorsunuz ben aslında bunu hiç söylemedim” diyorum onlara. “Olsun” diye cevap veriyorlar. “Siz yine de söyleyin.” Aynı şekilde, Sherlock Holmes hiçbir zaman (en azından Arthur Conan Doyle’un kitaplarında) “çok basit sevgili Watson” dememiş; Jimmy Cagney hiç “seni gidi pis fare” diye konuşmamış; Humphrey Bogart da hiç “tekrar çal Sam” dememiş. Ama demiş kadar olmuşlar, çünkü bu özgünlüğü şüpheli sözcükler giderek daha sağlam bir şekilde popüler kültüre yerleşmiş. Pek akıllıca olmayan bu basit sözcüklere bilgisayar dergilerinde (örneğin “Carl Sagan’ın deyişiyle bunun için milyarlarca ve milyarlarca bit gerekir” şeklinde), gazetelerin ekonomi köşelerinde, profesyonel sporcuların ücretleriyle ilgili tartışmalarda vb. hâlâ benden alıntı yapılarak yer veriliyor. Bir süre, çocukça bir alınganlıkla bu sözcükleri sarfetmekten ya da yazmaktan kaçındım.

Ama artık bunun üstesinden geldim. İşte kayıtlara geçsin diye söylüyorum, herkes duysun: “Milyarlarca ve milyarlarca.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir