Canlı türlerinin oluşumu ve evrimi konusundaki popüler tartışmaların, örneğin izafiyet teorisi hakkındaki tartışmalardan çok daha yoğun ve her zaman güncel olmasının basit bir nedeni vardır. Einstein’ın teorisi insanlar hakkında değildir, insan denilen canlı varlığın varoluş hikâyesiyle ilgilenmez, dinsel dogmalar hakkında dolaysız bir tartışma başlatmaz. Darwin’in evrim teorisi ise, onu dile getirip getirmemekte bin bir tereddüt yaşamış olan kurucusunun kendisinden başlayarak, her zaman bir tabuya dokunup dokunmama korkusuyla bir arada ilerlemiştir. Bilimden çok inançları ilgilendirmiş, felsefenin ve ahlakın tartışma alanlarını zorlamıştır. Evrim Teorisi, Türkiye’de 1872 yılında, ünlü romancı, düşünce ve siyaset adamı Ahmet Mithat Efendi tarafından tanıtılmıştır. Ahmet Mithat Efendi, Darwin Teorisini kendi laik, modernist kültür anlayışına uygun bulduğu için tanıtır ve savunurken, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu içinde ilk kez, insan varlığının kaynağı hakkında soyut, felsefi tartışmaları, bilime dayanan bir açıklama üzerinde yeniden kurmaya da girişmiş oluyordu. Kuşkusuz, eksik ve yanlışlarla dolu bu tanıtım, teoriyi, halk arasında yayıldığı biçimde, insanın maymundan geldiği biçiminde özetliyordu. İşin doğrusu, Ahmet Mithat Efendi’yi ilgilendiren asıl sorun, insanın kökeni konusunda Darwin’in gerçekte ne söylediği değildi. Bu yüzden, teoriyi tüm boyutlarıyla incelemek ve anlatmak gibi bir derdi de olmamıştı. Bir pozitivist olarak Ahmet Mithat Efendi, eğitimin bazı insanları diğer insanlardan farklı biçimde geliştireceğini, seçkinleştireceğini ve toplumsal ilerlemenin de bu seçkinlerin öncülüğünde gerçekleşebileceğini düşünüyordu. Evrim Teorisi, özellikle de “doğal eleme” teorisi, onun toplum ve eğitim ilişkisi hakkındaki bu düşüncelerini kanıtlar, en azından destekler görünüyordu. Ne var ki, Osmanlı basınında ve aydınlar arasında Ahmet Mithat Efendi’nin söylemek istedikleri değil, sözlerinin en kaba biçimde karikatürleştirilmiş biçimi hararetli tartışmalara neden oldu. Günümüzde bile Evrim Teorisinin hâlâ maymundan türeyip türemediğimiz ekseninde tartışılmasının uzak geçmişimizdeki başlangıç noktası burasıdır. Nihayet bu tartışma bir sansür kararıyla noktalanmış ve “Ahmet Mithat Efendi’nin maymunlarından her ne surette olursa olsun bahsetmek” resmen yasaklanmıştır. Düşünce özgürlüğü tarihimize “Maymun meselesi” olarak geçen bu olaydan sonra, İmparatorluğun yıkılmasına kadar Darwin’den söz eden olmamış, Cumhuriyet döneminde ise, 1930’lu yıllara kadar hatırlanmamıştır. Bu dönem, Türkiye’de ırkçılığın, “Türk Kafatası” üzerine incelemelerin hız kazandığı dönemdir. Darwin bir kez daha siyasal amaçlarla gündeme getirilmiştir.
Charles Darwin – Türlerin Kökeni
PDF Kitap İndir |