Francisco Vergara – Liberalizm Felsefi Temelleri

Bu kitap “liberalizm” olarak adlandırılan siyasal tasarıyı ele almaktadır. Biz bu sözcükten, 18. yüzyılın ikinci yarısı boyunca, Birleşik Krallık’ta Adam Smith ve David Hume, Fransa’da Turgot ve Condorcet, ABD’de Thomas Jefferson, Almanya’da Humboldt ve Kant, vd. tarafından ileri sürülen toplumsal örgütlenme tasarısını anlıyoruz. Söz konusu olan, geniş bir ifade özgürlüğüne; kişisel, ekonomik ve dinsel geniş bir özgürlük alanına; geçmişte talep edilenden çok daha büyük bir özgürlük alanına sahip olunmasını salık veren bir toplum tasarısıdır. Bu tasarı (kendisine eşlik eden tanışmalar ve öğretiler bütünüyle beraber), birçok reformcunun “iyi bir toplum”un nasıl olması gerektiği konusundaki düşüncelerini büyük ölçüde etkilemiştir ve hâlâ da etkilemeye devam etmektedir. Bu tasan özellikle, Turgot’nun 1774-1776 arasındaki kısa bakanlık dönemi sırasında giriştiği reformlara (krallık angaryalarının kaldırılması, tahıl ticaretinin serbest bırakılması, loncaların kapatılması, vd.) esin kaynağı olmuş; Fransız Devrimi’nin 1789-1791 arasındaki ılımlı döneminde gerçekleştirdiği reformları (vergi eşitliği, iç gümrüklerin kaldırılması, vd.) etkilemiş; Amerika’da 1776’da bağımsızlıklarını kazanan on üç İngiliz sömürgesindenbazılarının bağımsızlık sonrasında donandıkları kurumlar (insan haklarını sıralayan yazılı anayasalar, temel eğitimin zorunlu ve parasız -ya da hemen hemen parasız- olması, vd.) üzerinde etkisini hissettirmiş; bunun yanı sıra, Birleşik Krallık’ta Napolyon savaşlarının bitiminden sonra sürdürülen temel reformlar (yeni Poor Laws’un hazırlanması, Corn Laws’un yürürlükten kaldırılması, vd.) üzerinde etkili olmuştur. İnsanlar, özgürlüğün sahip olması gereken genişlik hakkında tarihin bütün dönemlerinde tartışmışlar; şu ya da bu özgürlüğün iyi mi yoksa kötü mü olduğuna dair; özgürlüğün şu ya da bu insan grubuna verilmesi ya da verilmemesi gerektiğine dair kafa yormuşlardır. Bu anlamda, 16. yüzyılda, örneğin Amerika’daki kızılderililerin mülkiyet hakkından yararlanmalarının gerekli olup olmadığını karara bağlamak üzere İspanya’da büyük tartışmalar patlak vermiş; ya da 17. yüzyılda, ateizm lehinde gerekçeler ileri sürme özgürlüğünün ifade özgürlüğüne dahil olmasının gerekip gerekmediğini belirlemek üzere İngiltere’de ve Fransa’da tartışmalar yaşanmıştır.


Örneğin, Locke ifade özgürlüğünün bu kadar ileriye gitmemesi gerektiğini ileri sürmüştür. Liberalizmin bu tartışmalara göre özgüllüğü, mevcut sistem içinde bir ya da iki ek özgürlük talebinde bulunmaması, yeni bir sistem içinde kendi aralarında birbirlerine bağlı, oldukça geniş bir özgürlükler yelpazesi talep etmesidir… Ve bu özgürlükler, belirli bir grup insan için değil, belirli bir uygarlık düzeyine erişmiş bütün halklar için, halta kimi kez insanlığın bütünü için talep edilmiştir. Bu özellik, bu dönemde geliştirilen öğretinin (gerekçeler ve kanıtlar), başka ülkelerde ve başka koşullarda söz konusu sorunlar üzerine yapılan tartışmaları günümüze kadar etkilemeyi sürdürmüş olmasını açıklamaktadır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir