Jim Holt – Dünya Neden Var

Evrenimiz nereden gelmiştir? Katı varlığı, nihai bir yaratıcı gücün iş başında olduğuna işaret etmez mi? Bu soru, inanan biri tarafından bir ateiste yöneltildiğinde, genellikle iki cevapla karşılaşır. İlki, ateist, böyle “yaratıcı bir güç” koyutlarsanız, onun varlığını açıklamak için başka bir güç koyutlamaya, sonra bir başkasını, ardından bir başkasını koyutlamaya vs. hazır olmanız gerektiğini söyleyebilir. Başka bir deyişle, sonsuza doğru giden bir gerilemeye varırsınız. Ateistin ikinci cevabı, nihai bir yaratıcı güç olsaydı bile bunun Tanrı benzeri bir güç olduğunu düşünmeyi gerektirecek bir gerekçe olmadığıdır. İlk Neden’in, iç düşüncelerimiz ve cinsel hayatlarımızla en ince ayrıntısına dek uğraşmasını bir kenara bırakın, neden sonsuz derecede akıllı ve iyi bir varlık olması gereksin ki? Neden bir zihni olması gereksin ki? Kozmosumuzun bir şekilde akıllı bir varlık tarafından “kurulduğu” fikri, tümüyle çatlak olmasa bile ilkel bir düşünce gibi görünebilir. Ama bu düşünceyi tümüyle bir kenara bırakmadan önce, kozmosumuzun nasıl işlediğini açıklama konusunda başka bilim insanlarından çok daha fazlasını yapmış olan Andrei Linde’ye danışmanın ilginç olabileceğini düşünüyorum. Linde, 1990’da ABD’ye göç etmiş, bugün Stanford Üniversitesi’nde eğitim veren Rus bir fizikçidir. Moskova’da genç bir adamken, Büyük Patlama hakkında can sıkıcı üç soruya cevap veren yeni bir kuram ortaya atmıştı: Ne patladı? Neden patladı? O patlamadan önce ne oluyordu? Linde’nin “kaotik şişme” denilen kuramı, uzayın genel şeklini ve galaksilerin oluşumunu açıklıyordu. Ayrıca Büyük Patlama’dan geride kalan, COBE uydusunun 1990’larda gözlemlediği arka plan ışınımının kesin örüntüsünü de tahmin ediyordu. Linde’nin kuramının ilginç açılımları arasında, en çarpıcı olanlardan biri bir evren yaratmak için çok da fazla şeyin gerekmediğiydi. Kozmik ölçekte kaynaklara gerek yoktu, doğaüstü güçlere de. Bizimkinden çok daha ileri olmayan bir medeniyette yaşayan birinin bir laboratuvarda yeni bir evren yaratması bile mümkün olabilirdi. Bu da insanı çekiveren bir düşünceye kapıyı aralıyordu: Bizim evrenimiz de böyle yaratılmış olabilir mi? Linde yakışıklı, boylu boslu, kır saçlı bir adamdır. Meslektaşları arasında biraz çakırkeyifken bile akrobasi ve şaşırtıcı el çabukluğu numaraları yapma becerisiyle nam salmıştır.


Linde, Rusça aksanlı İngilizcesiyle bana “Kaotik şişme kuramını icat ettiğimde, bizimki gibi bir evrenin başlaması için gerekli olan tek şeyin bir gramın yüzbinde biri kadar madde olduğunu keşfettim,” demişti. “Patlayarak, etrafımızda gördüğümüz milyarlarca galaksiyi ortaya çıkaracak küçük bir boşluk ortaya çıkarmak için bu kadarı yeterli. Bir aldatmaca gibi görünüyor; ama şişme kuramı böyle işler; evrendeki bütün madde, kütleçekim alanının negatif enerjisinden yaratılır. Peki o zaman bir laboratuvarda bir evren yaratmamızı engelleyen şey nedir? Tanrı gibi olurduk!” Linde’nin muzip karamsarlığıyla tanındığını da eklememiz gerek; biraz önce aktardığımız sözleri ironi doludur. Ama Linde, bu laboratuvar sırasında kozmojenez senaryosunun en azından ilkesel olarak uygulanabileceği güvencesi vermişti. “Kanıtlarımda bazı boşluklar bulunuyor,” diye açıklıyordu. “ Ama benim gösterdiğim, Alan Guth (şişme kuramını geliştiren bilim insanlarından biri) ve bu meseleyle ilgilenen diğerlerinin vardığı sonuç, evrenimizin, başka bir evrendeki biri tarafından öylesine içinden geldiği için yaratılmış olması olasılığını devre dışı bırakamayacağımızdır.” Bu şemada bir terslik olduğu hemen dikkatimi çekti. Bir laboratuvarda bir Büyük Patlama başlatırsanız, yarattığınız bebek evren genişleyip sizin dünyanıza girmez mi, insanları öldürüp binaları yıkmaz mı? Linde, böyle bir tehlikenin söz konusu olmadığını söyleyerek beni teskin etti. “Yeni evren, kendi içine doğru genişleyecektir,” dedi. “Uzayı öyle eğimli olacaktır ki yaratıcısına temel bir parçacık kadar küçük görünebilir. Aslında sonunda yaratıcının kendi dünyasından tümüyle silinip gidebilir.” Peki ama tıpkı Eurydice’nin Orpheus’un elinden kaçıp gittiği gibi elinizden uçup gidecekse neden bir evren yaratma zahmetine giresiniz ki? Yaratınızın nasıl açılacağı üzerinde yarı ilahi bir kudretiniz olsun, onu izlemenin, orada evrilen yaratıkların iyi durumda olduğundan emin olmanın bir yolu olsun istemez misiniz? Linde’nin yaratıcısı, Voltaire’in ve Amerika’nın kurucularının benimsediği deist Tanrı kavrayışına çok benziyordu: Evrenimizi harekete geçiren, ama daha sonra bu evrene ya da içindeki yaratıklara hiç ilgi göstermeyen bir varlık. Linde, bıyık altından gülerek, “Hakkın var,” dedi. “Başta yaratıcının yeni evrene bilgi göndebileceğini düşünmüştüm, yaratıklarına nasıl davranacaklarını öğretebileceğini, onların doğa kanunlarını keşfetmesine yardımcı olacağını vs.

Sonra düşünmeye başladım. Şişme kuramı, bebek evrenin bir saniyenin minicik bir kesitinde bir balon gibi şiştiğini söyler. Yaratıcının, balonun yüzeyine ‘SİZİ BENİM YARATTIĞIMI LÜTFEN UNUTMAYIN’ diye bir şey yazmaya çalıştığını düşün. Şişmenin sebep olduğu genişleme, bu mesajı kat kat büyütecektir. Yeni evrende, bir harfin minicik bir köşesinde yaşayan yaratıklar, mesajın tamamını asla okuyamayacaktır.” Ama Linde daha sonra yaratıcı ve yaratılış arasında başka bir iletişim kanalı düşünmüştü, söyleyebileceği kadarıyla mümkün olan tek yoldu bu. Yaratıcı, kozmik tohumu doğru yöne yönelterek varlık bulmasına sebep olduğu evrendeki belli fiziksel parametreleri düzenleme gücüne sahip olacaktı. Örneğin elektronun kütlesinin protonun kütlesine sayısal oranının ne olacağını belirleyebilecekti. Doğanın sabitleri denen bu rakamlar, bize son derece keyfî görünür: Neden bir başka değer yerine o değeri aldıklarının belirgin bir nedeni yoktur. (Örneğin neden evrenimizde kütleçekimin kuvveti “6673” basamakları olan bir sayıyla belirlenir?) Ama yaratıcı, bu sabitler için belli değerler belirleyerek, evrenin yapısına çok incelikli bir mesaj yazabilir. Linde’nin belirgin bir hazla işaret ettiği gibi, böyle bir mesaj sadece fizikçiler tarafından okunabilir. Şaka mı yapıyordu?

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir