Mykle Hansen – Çivisi Çıkmış Boklu Dünyanın Azgın Pompacıları

Hayat kısa, acımasız ve bilinmezliklerle dolu; fakat şundan eminim: Daha uzun, daha kalın, daha büyük ve daha tatminkâr bir penisim olmalı, HEM DE HEMEN! CİNSEL SORUNLARIM var. Mesela daimi SORUNlarımdan birisi hiç seks yapamamak. Ancak şimdi şimdi anlıyorum ki baki kalan bakirliğim yalnızca bir semptom, asıl SORUN ise başka bir yerde gizli. Bütün bunların sebebini artık biliyorum ama bunları idrak etmem çok uzun zaman aldı. Bütün ömrüm boyunca şövalyelik, duyarlılık, “özel” ve “farklı” olma zırvalarıyla kendimi kandırıp durdum. Ve yapayalnız bekledim. Ve otuz bir çektim, gerçi onda bile zorlanıyorum; bu işler benim için orijinal MONSTER COCKS’ın yıldızı ve MONSTER COCKS 2’den 9’a kadar bütün serinin hem anlatıcısı hem de yapımcısı olan Rod Girder için olduğu kadar kolay değil. Bütün MONSTER COCKS serisi arşivimde mevcut, hepsini gizli köşelerde, tenhalarda izledim;  Bu filmlerin hepsinde de benimkinin tam zıttı bir varoluş biçimi anlatılıyor. Daha uzun, daha kalın, daha büyük ve daha tatminkâr bir penisin internetten kolayca indirilebileceği gelecekçi bir harikalar diyarında yaşıyoruz. Öyleyse neden CİNSEL SORUNLARIMa kafayı takacakmışım ki? Eskiden olsa Rod Girder’ın dev yarağını havada sallamasını, yarağıyla piyano çalmasını ve onu kement gibi kullanarak vajinaları yakalamasını izlerken otuz bir çekerdim… Eskiden olsa “Şimşek” Rod Girder olduğumu hayal eder, Girder’la başrolleri paylaşan Andrea Assbury ve Lana Liason’ın da muhasebedeki Angela Fine’ın iki adet kopyası olduklarını düşünürdüm. Angela Fine 1.82 boyunda, teni kaymak gibi ve insanın iştahını kabartan kocaman memeleri var. Yandan yırtmaçlı etekleriyle apartman topuk ayakkabılar giyiyor, aynı anda hem son derece seksi hem de sevimli görünmeyi başarıyor. Eskiden olsa Angela’yı o tatlı, kadife sesiyle şehvetten çılgına dönmüş bir halde inleyerek penisimin ne kadar büyük ve tatminkâr olduğunu söyleyip gülümserken, duygularıma karşılık verirken ve sonra da gözlerini kapatıp beş dakika boyunca çığlıklar, boşalma, saç savurma ve kendini mıncıklama eşliğinde orgazm olurken hayal ederdim. Rod Girder Yapımcılık’ın iddialarına bakılırsa, satış başarılarının arkasındaki sır bu beş dakikalık eşsiz orgazmlarmış.


İşte eskiden olsa böyle fanteziler hayallerimi süslerdi. Eskiden derken bu sabaha kadar. Fakat sonra, nihayet Eski Ben’in fare tıksırığı kadar sinir bozucu küçük bir orgazma ulaşmasının hemen akabinde, ama daha kendisini temizleyip anahtar kartını göstererek Çevrim Dışı Yedekleme Odası’nın kapısını açmadan ve Arıza Merkezi’ne geri dönmeden önce; bir arada varolmaları imkansız olduğundan fantezi, utanç ve arzu birbirlerini yok edip Eski Ben’in beyninde bir zamanlar serseri umut nöronlarının hafifçe ateşlendiği noktada acı bir duman ile yanık et kokusu bıraktıktan sonra, fakat tam da Eski Ben yeme-içme-oyun katından, pazarlama-iletişim-halter bölümünden, gerçek anlamda veya mecazen Angela Fine’a toslarım ümidiyle kadınlar tuvaletinin önünden geçip koridorlarda uzun bir utanç turu atıp Arıza Merkezi’ndeki görevinin başına dönmeden önce; işte o aralarda bir zaman diliminde Eski Ben her iki gözünden de birer buçukşar damla gözyaşı dökerdi ki bunları toplasan üç damla ederdi. Bu gözyaşı damlalarının ilki kendim için olurdu; böylesine acınacak durumda, küçük, zayıf ve utanmış olduğum için. Son derece cılız ve solgun görünüyorum, adeta betim benzim atmış. Yine de IT süpervizörü Gregg Lotz gibi hastalık raddesinde obez olmaktansa bir deri bir kemik olmayı yeğlerim. Oysa Gregg o şişman, pasaklı halinden hiç utanmıyor. Merdivenleri paldır küldür inerken kanındaki kafeinin etkisiyle adeta şen şişman kadınlar gibi memelerinde ve kalçalarında disko ritimleri tutturuyor. Bu hali, uluslararası spor giyim firmamızın dikkat çekici derecede formda ve sağlıklı personelinin midesini kaldırdığı gibi onları ürkütüyor da. Oysa Eski Ben, kendi sorunlarının gayet farkında olduğu için mütemadiyen onları saklamaya, hatta görünmez olmaya çalışırdı. İkinci damla gözyaşı Angela Fine için akardı. Çünkü Angela güzel, saf ve sevimli bir kadın ve küçük şeylerin insanları mutlu ettiğine inandığı için Cuma günleri bütün IT departmanının maaş zarflarına yavru kedi fotoğrafları zımbalıyor. Eğer onun sevgilisi olsaydım, herhangi bir kadının sahip olup olabileceği en sadık, nazik, cesur, anlayışlı ve duyarlı sevgili ben olurdum. Ona her sabah oral yapar, arabasını tamir eder, yıkanırken sırtını ovar, evindeki bütün ampulleri yanmalarına bile fırsat vermeden düzenli aralıklarla değiştirir; evini hırsızlardan, kalbini yalnızlıktan, vücudunu şiddetten, laptopını virüslerden ve istikrarsız Microsoft güncellemelerinden korurdum. Çünkü Angela Fine gibi kendine has bir kaliteye sahip, güzel ve mükemmel bir varlık bunlara lâyıktır.

Ama Angela Fine hiç de hak ettiklerini bulamıyor. Tam tersine, bulduğu şeyler şunlar: 1. Eskiden taktığı küçük, siyah çerçeveli sekreter gözlüklerinin yarısı kadar bile afili ve seksi olmasa da onun yüzünde bulunmaktan dolayı inanılmaz derecede şanslı sayılan enfes, yepyeni, geniş çerçeveli, hafif renkli camlı gözlükler. Maskarasıyla birlikte şişmiş mor gözünü saklamak için kullandığı gözlükler. 2. Sağ kulağının hemen altında, hafif arka tarafına doğru küçük, kusursuz bir daire şeklinde, yaklaşık sekiz milimetre çapındaki yara izi. Eski Ben’in geçirdiği berbat çocukluktan dolayı çok yakından tanıdığı bir tür yara izi. Sadist, şiddete eğilimli erkek arkadaşının veya üvey babanın ceza olarak üzerinde sigara söndürdüğünde kalan türden bir yara izi. (Zaten dikkatli bir gözlemciyimdir ama söz konusu Angela Fine olunca gözümden en ufak bir ayrıntı bile kaçmaz.) Üçüncü gözyaşı da ergenliğe karşı Peter-Panvari bir bağışıklık sergileyen penisim için. Benim pörsümüş hayal kırıklığım. Benim çelimsiz domuzum. Trajik uzvum. Üçüncü başparmağım. Başımın belası.

Saat geç oldu. Arıza Merkezi’nde nispeten sorunsuz geçen (87 arıza kaydı kapandı, 93 yeni kayıt açıldı) bir günün sonunda iş arkadaşlarım orta büyüklükteki veya geniş evlerine ve karşılıklı yeterlilik ilkesine dayanan ilişkilerine gittiler; bense buraya, lakros sahasının karşısında, yükleme iskelesinin bitişiğinde bulunan Emekli Donanım 5’teki gizli mabedime geldim. Emekli Donanım 5, önceden sevdiğimiz ekipmanları onurlandırdığımız ve onlardan kurtulduğumuz bir çeşit türbe sayılabilir. Sinsice hayatımızı gasp eden dijital geleceğin daha iyi ekipmanları tarafından pabuçları dama atılmadan önce onlarsız yaşayamadığımız ekipmanlardan söz ediyorum. Çevremdeki duvarlarda asılı yanmayan ışıklar, bir daha asla dönmeyecek 714 adet sabit disk, bir daha asla ışıldamayacak 220 adet karanlık monitör, bir daha asla eşleşmek için yaratıldıkları kablo uçlarının tatmin edici birleşmesini hissedemeyecek 11,071 adet fişten çekilmiş dişi ve erkek giriş portu: DB9, DB25, RJ45, 13W3, IEC, IDE, HPPI… Bazıları bu birleşmeyi bir kez olsun tadamadı bile; bakire öldüler, heba olup gittiler. İçlerinde Yeni Ben’in kristalize özlerini barındıran, internetten sipariş ettiğim karton kutular önümde duran boş bir sunucu dolabına yayılmıştı: Paketler, şişeler, talimatlar… CİNSEL SORUNLARIMI kanıtlayan belgeler ve çözümler. İlk karton kutu, Öncelikli Posta olarak 3 gün içinde elime ulaşmak üzere UPS’le Cayman Adaları’ndan gönderilmişti. Kutunun içindeki gıcır gıcır suni köpüklerin arasına gömülmüş beyaz plastik şişede sarı haplar var. Şişenin üzerinde mütevazı fakat tıbben etkili olduğu izlenimini uyandıran bir fontla BÜYÜTÜCÜ PLASEBO FORMÜLÜ yazıyor. MEGADİK isimli bu ürün hipofiz bezi tarafından salgılanan büyüme hormonunu takviye eden, etkisi kanıtlanmış bitkisel bir formül. (Tabii eğer bir hipofiz bezim varsa… Ömrüm boyunca salgı bezlerim benim için hayal kırıklığından başka bir şey ifade etmedi.) Kutunun içinde dozaj talimatlarını göremiyorum. Kutudan üç tane hap alıp biraz Diyet Fresca’yla hepsini yutuyorum. Üzerinde parlak kırmızı renkte gelişigüzel bir ACELE POSTA damgası bulunan ikinci karton kutu yine Cayman Adaları’ndan FedEx’le 2 gün içinde elime ulaşmak üzere gönderilmiş. Kutunun içinde yine ilkine çok benzeyen küçük, plastik bir ilaç şişesinde diğer şişedekilere çok benzeyen sarı haplar var.

Neredeyse aynı ilaçlar olduğunu düşünmek mümkün fakat şişenin üzerinde farklı bir etiket var, aslında sadece birazcık farklı. Yine de tamamen farklı bir penis büyütme teknolojisinin ürünü olduğunu fark etmeme yetecek kadar farklı bir etiket: XtraHuge++, Kore ürünü doğal oluşumlu erektil doku onarıcı. (Korelilerin kocaman aletleri olsa gerek. Boyunlarından kalın aletler. Rod Girder, MONSTER COCKS WORLDWIDE’ta Korelilerin aletleriyle ilgili özel bir bölüm hazırlamıştı. Rod Girder da tıpkı zaman zaman kendisiyle başrolleri paylaşan Mitch Morecock gibi XtraHuge++’ı tavsiye ediyor.) Bozuk bir İngilizceyle yazılmış kullanım talimatlarının yanında anormal derecede büyük, damarlı penisleri ağızlarına alan ürkek suratlı kadınların yer aldığı manasız, yakın çekim fotoğraflar var. DOZAJ: GÜNDE 1 KAPSÜL. İlaç şişesinden üç kapsül alıyorum ve biraz Diyet Fresca’yla hepsini yutuyorum. Benim sorunlarım çok ciddi ve acilen çözülmeleri gerekiyor. İnternet her şeyi bilir, gereken her şeyi tedarik eder. eBay olmasaydı polivinil Anime heykelciklerini nereden bulacaktım? Google olmasaydı ne Rod Girder’dan haberim olurdu ne de Monster Cocks sinema grubundan. Yine Google olmasaydı, IT departmanımızın kurması ve onarması gereken karmaşık IT sistemlerinin nasıl kurulacağını veya onarılacağını da öğrenemezdim. İnternetse bütün o bilgeliği ve cömertliğiyle bana daha büyük, uzun, kalın ve tatminkâr bir penis bahşedebilmek için yıllardır canını dişine taktı! Fakat Eski Ben buna hazır değildi, gerçeği bir türlü kabullenemiyordu. Bu yüzden de istenmeyen tekliflerle dolu e-postaları gelen kutusuna düşer düşmez siliyor ve engelliyordu.

Eski Ben gerçekle yüzleşmekten, özgür kalmaktan, sevilmekten öylesine korkuyordu ki giderek gelişen bir anti penis büyütücü cephaneliği edindi: Kara listeler, gri listeler, SPF ve MX kayıtları, sanal sunucular; V I 1 g r @, $ e >

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir