Serkan Bayram – Ölürken Ben

HASTALIK MI NİMET Mİ ? Bazı dini inançlara göre, hastalıklar bir çeşit nimettir. Uzun yıllar boyunca kazanılabilecek deneyimleri, çok kısa zamanda insanların kazanmalarını ve aydınlanmalarını sağlarlar. Hastalıklar; ruhumuzun düştüğü karanlıktan çıkmamızı sağlayacak olan, ışık kaynakları olarak görülür. Benim bundan pek nasibimi almadığımı anlamışsınızdır 🙂 Şimdi vurgun yememeye dikkat ederekten, konunun derinliklerine inelim 🙂 Bu mantaliteye göre insanlar; hayatın normal akışında Tanrı’yı, ölümden sonraki yaşamı ve dini pek fazla düşünmezler. Hastalıklar ve onlar nedeniyle çekilen acılar sayesinde; gerçek amaçlarının farkına varırlar, gaflet uykularından uyanırlar. Sanırım herkes, pek de iyi bir uyandırma servisi olmadığını kabul eder 🙂 Hasta insanların çoğunluğunun; günlük hayatta pek fazla düşünmedikleri yaşamın amacı, Tanrı ve onunla ilgili kavramlar üstüne düşünme eğilimlerinin arttığı bilinen bir gerçektir. Peki bu düşünme eylemi için; hastalıkların pençesinde kıvranmamız gerekli midir? Yada az önce bahsettiğimiz hastalıklar sayesinde yaşamın amacını, Tanrı ve onunla ilgili kavramları düşünen çoğunluk kimlerdir? Yaşamın amacı ve diğer konular hakkında düşünmek için, hastalanmış olmak gerekli değildir. En azından; yaşamın amacı ve onunla ilgili kavramlar hakkında düşünüp, eserler ortaya koyan bütün filozof, bilim adamı ve sanatçılar benim şahitlerimdir. Ölümden sonraki hayatın, insanlarca arzulanmasının sebebi şudur: Yaşarken elde edilen olumlu deneyimlerin, devam etmesinin yada çok daha üstün biçimde devam etmesini istemek. Bu yüzden; hayatımızdaki olumlu deneyimlerin, bizi ölüm ve ondan sonraki yaşam hakkında düşündürmeyi sağlayan kriterler olduğunu kabul etmeliyiz. Hastalıkların rehberliğinde böyle bir düşünce etkinliğine girilmesi, son derece sakıncalı bir durum oluşturur. Çünkü; hastalıkların olmadığı ebedi bir hayatı düşlemek, insanın arzulayacağı bir yaşam biçimi değildir. Hastalığın olmadığı bir yaşam düşlemek, bir taşın varlığına özlem duymaktan farklı bir eylem olmaz. Hastalıklar sayesinde; Tanrı ve onunla ilgili kavramları düşünen insanlar, cahil insanlardır. Devamlı ölüm ve yaşamın var olduğuna, gezegenimiz dışında tanımlanamayan büyüklükte bir evrenin olduğuna, mevsimlerin ve sürekli değişkenlik gösteren doğa olaylarının varlığına dikkat etmemek veya gözlerini yummak; dolayısıyla da Tanrı ve onunla ilgili kavramları sorgulamak için hastalanmayı beklemek, ancak onların yapabileceği bir eylemdir.


Hastalıkların etkileri konusunda, cahil ve entelektüel ayrımı yapmak yeterli değildir. Konunun, fakirlik ve zenginlik kavramlarıyla ilgili güçlü bir etkileşimi de vardır. Fakirlerin; Tanrı ile ilgili kavramları düşünmesi için, hasta olmalarına gerek yoktur. Çünkü; yaşadıkları hayatın zorluğu ve problemlerinde çıkış yolu bulamamaları nedeniyle, başvuracakları tek kaynak Tanrı’dır. Yarı aç yarı tok gezerken, ev kirasını denkleştirmeye çalışırken, çocuklarına harçlık veremezken, hastalıkların vereceği aydınlanmayı zaten yeterince yaşamaktadırlar 🙂 Bunların üstüne bir de hastalıkların eklenmesi, ancak; Tanrı kavramına karşı, bir nefretin oluşmasından farklı bir sonuç doğurmaz. Hastalıklar; bir aydınlanma yaşatacaklarsa, bunu ancak zenginler vasıtasıyla yapabilirler 🙂 Çünkü; ekonomik olarak hiçbir problem yaşamayan insanların, Tanrı’yı düşünmelerini sağlayabilecek en önemli sebepleri hastalıklar olur. Güzellik ve çirkinlik, güçlülük ve güçsüzlük, zekilik ve aptallık gibi insanın rahat yaşamasına etki eden pek çok kavram, bu konuda kullanılabilecek kıstaslar olabilir. Sonuç olarak diyebiliriz ki : Hastalıkların; az önce belirttiğimiz avantajlı özelliklere sahip olan kişilerin, Tanrı ve diğer kavramları daha çok düşünmelerini sağlayabileceğini, diğer kişileriyse; bu kavramlar hakkında daha çok isyana sevk edici düşüncelere iteceğini düşünmek, daha mantıklıdır. DİYET kara toprak bağladı beni kopmaz kırılmaz nefes aldırmaz sımsıkı zincirlerle bu ne biçim diyet kıpırdatamıyorum dilimi bile ödetiyor verdiği nimetlerin bedelini kara toprak alıkoyamıyorum kendimi ahırdaki inekler ağıldaki koyunlar gibi hissetmekten KANATSIZ TERÖRİSTLER 1.BÖLÜM Terör; Dünya’nın karşı karşıya olduğu en büyük problemlerden biri. Terör; kişiler, örgütler hatta devletler tarafından bile uygulanan insanlık dışı bir yöntem. Teröristlerin; terörü haklı göstermek için kullandıkları sebepler, saymakla bitmiyor.İnsan hakları ihlalleri, özgürlük, fırsat eşitsizliği, açlık vb. Gösterilen sebeplerin ciddiyetini görmezden gelmemizin, bizi insanlığımızdan çıkaracağından hiçbir şüphem yok. Aynen bu sorunları çözmek için; teröristlerin yaptıkları eylemlerin, bizi insanlığımızdan çıkaracağından hiçbir şüphem olmadığı gibi.

Haksızlıklar karşısında göstermemiz gereken tepkilerde, örnek almamız gereken kişinin Gandhi olduğunu düşünüyorum. Gandhi’nin, konu hakkındaki düşüncelerine kısaca değinelim: İngilizler, Hindistan’ı sömürgeleştirip, Hint halkının hemen her insan hakkını ihlal ettiğinde; Gandhi önderliğindeki tepkileri, pasif direniş olmuştur. Hintliler; İngilizler’in istediği hiçbir şeyi yapmayarak, onları ülkelerinden kovmayı başarmışlardır. Pasif direniş sırasında, Gandhi’ye kendi halkından tepkiler oluşmuştur.İngilizler’in kendilerine işkence yaptıklarını ve öldürdüklerini söyleyerek,savaşmaları gerektiğini öne sürmüşlerdir. Gandhi; eğer İngilizler’e savaş açarlarsa, İngilizler’in kendilerine yine işkence yapacaklarını ve kendilerini öldüreceklerini söylemiştir. Hiç bir savaş, bunlar göze alınmadan kazanılamaz demiştir. Ama pasif direnişle, İngilizlerin ülkelerinde bulunma sebeplerini yok etmiş olarak, onları gitmeye mecbur bırakacaklarını söylemiştir. Böylece İngilizler’in katili olmaktan, ellerine İngiliz kanı bulaştırmaktan, kendilerini koruyacaklarını söylemiştir. Ve halkı da onun düşüncesi yolunda, hem İngilizler’i ülkesinden kovmuş hem de katil olmanın günahından kendilerini korumuşlardır. İnsanlar; haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde, ellerinde böyle bir silah varken, neden katil olmanın günahını boyunlarında taşımak istemektedirler? Bu noktada sizlerle birlikte, teröristlerin profilini çıkarmamız gerekmektedir.Ancak; ben konuyu çok geniş tutmayacağım.Çünkü; inançlar uğruna terörizm yapanların nedenleri, zaten oldukça açıktır. Bu kişilerin, müritleri oldukları dinlerin öğretilerine bakmak yeterlidir.

Bu kitaba ait PDF telif hakkı bildirimi nedeniyle yayından kaldırılmıştır!

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir