Haydar Baş – Mili Ekonomi Modeli

İnsanın tabiatı icabı, k politikaları tamamen IMF ve Dünya Bankası’na teslim edilmiş, emisyon olayına hiçbir şekilde müdahale imkanı bırakılmadığından, tüm emek ve üretimleri de küresel sömürünün elinde kalmıştır. Senyoraj hakları dahi onlara yabancı para olarak faizli borç şeklinde verilmekte ve bu durumda tüm insanlık küresel güçlere köle durumuna düşmektedir. Buraya kadar anlatılanlar küresel veya kapitalist ekonominin yüzeysel manzarasıdır. Küresel güçlerin, en çok çekindiği ULUSAL devletler olduğundan, öncelikle hedef olarak ulusal devlete yatkın topluluklar üzerinde acil planlar üretmektedirler. Özelleştirme ve borçlandırma taktikleri, kültürlerarası işbirliği çalışmaları bu planların önde olanlarıdır. Millî Ekonomi Modeli bu nedenle milli devletin olmazsa olmazıdır. Ve küreselleşmenin panzehiridir. Kapitalist ekonominin kolayca uygulanabilmesi için ilim adına empoze edilen ekonomik modeller vasıtası ile tüm ülkeler pembe hayaller ile uyutulmaktadır. İşte bu eser, hakikatleri gözler önüne sermekle, mevcut ekonomik teorileri, uygulama temeline dayalı net matematik- sel formülleriyle yerle bir etmektedir. Bu eserden de anlaşılacağı gibi Milli Ekonomi Modeli her topluluğun eşit şartlarda ekonomik gelişimlerini düzenlemektedir. Millî Ekonomi Modeli tüketim yanlısı bir modeldir. Yani, toplumu oluşturan bireylerin tamamının belli bir gelir düzeyine çıkartılmasını hedef almaktadır. Bunun neticesinde küresel güçlerin küçülte küçülte ortadan kaldırmak üzere olduğu ülkeler, bu modelle tekrar büyük ve güçlü devletler haline gelecektir. Toplumda fakir, aç, işsiz kalmayacaktır. Herkesin temel ihtiyaçları karşılanacak devlet sosyal bir devlet, yani baba devlet olacaktır.


Devletin her türlü kaynakları, devlet-millet işbirliği ile kullanılacaktır. Milli Ekonomi Modeli, daha önce kendilerine yeter durumda olan ülkeleri yeterli oldukları dallarda politikalarına müdahale ederek, kendilerine bağımlı hale getiren kapitalist ülkelerin her türlü müdahalelerini boşa çıkaracaktır. Tarımda, ormancılıkta, hayvancılıkta ve her türlü üretimde halkı ile birlikte, vergi almak yerine faizsiz kredilerle halkına destek ve en önemlisi her kesimdeki fertlere emeklilik hakkı tanıyan, ürettikleri her mamule alım garantisi veren tam bir sosyal devlet oluşacaktır. Modelle, sömürme ve sömürülme ortadan kalkacaktır. Bunun yerini adaletli bir dayanışma ve paylaşma ortamı alacaktır. Ekonomi, topluluktan topluluğa, o kimselerin kültürel yapısına göre değişim göstermesi gereken bir uygulamadır. Yıllarca Hıristiyan kültürünün ürünü olan ekonomi politikalarının uygulanması bizi çıkmazlara sürüklemiştir. Kapitalist düzenin para ve faiz uygulamaları, para ile para kazanma imkânları, paranın belli merkezlerde toplanması gerçeği kaçınılmazdır. Millî Ekonomi Modeli’nde ise, uygulama tamamen bizim kültürümüzün bir ürünüdür. Gelir dağılımında denge, sürekli büyüme ve tam istihdam çok uyumlu biçimde gerçekleşmektedir. Sosyal devlet olmanın gerekli temel şartları da bunlardır. Faiz olmaması enflasyonun sıfırlanmasıdır. Bizim kültürümüzde yalan söylemek yasaktır. Bu gerçek bilindiği, halde liberal ekonominin vergi alma tekniği esnafımızın yalan söylemesini mecbur hale getirmiş, ayakta kalmak için devletine yanlış ve eksik beyanlarda bulunmuşlardır. Bu nedenle ruhsal olarak suçluluk hâkimdir.

Milli Ekonomi Modeli’nde, yüz milyarın altında kazanan her kim olursa olsun kendisinden vergi alınmayacak olması, halkımıza kendine güven ve inançlarına uygun hareket etmenin mutluluğunu kazandıracaktır. Ve daha fazla imkânlara sahip olmak için gelişme çabalarını sürdürmeye devam edecektir. Şunu açıkça söylemekte yarar görüyorum. Kapitalist düzene göre ekonomi: İnsanın sınırsız ihtiyaçlarını karşılamak için sınırlı imkânların kullanılması olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma dayanan ekonomi kendi toplumunun menfaati için diğerlerini ezecektir. İşte bu nedenledir ki sömürü, savaş, işkenceler ve haksızlıklar dünyaya hâkim olmaktadır. Şurası muhakkak ki insanın ihtiyaçları sınırsız değil aksine yaradılışı nedeni ile bir elin parmakları sayısı kadar bile değildir. Yeme içme, giyme, aile kurma vs… Ama ona sunulan imkânlara baktığımızda, tüm ihtiyaçlarına karşılık sayılamayacak kadar çok alternatifler ve bolluk vardır. Seç, seç ye; beğen, beğen giy; seç, seç al. Demek ki, ekonomi bilimi denilen ve toplumu yanlış bir tanımın peşinde sürükleyen, uğrunda harpler yapılan, sayısını söylemede zorluk çekilen milyonlarca eserler yazılan sayısız öğrenci ve öğretmen yetiştirilen sonunda bir hiç olduğu, Prof. Dr. Haydar BAŞ tarafından cesaretle gösterilen temelsiz bilimin, beşeriyet adına tam bir SKANDAL olduğu gerçeği ile karşı karşıya gelinmiştir. Zaten uygulamalarda da görülmektedir ki sadece yüzde on gibi bir nüfus bu ekonomiden yarar sağlamış, geride kalanlar ise daima ezilmişlerdir. Hâlbuki bunun tamamen aksinin olması, hatta yüzde yüzünün hayatlarını rahatça sürdürmeleri topluluklar için idealdir.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir