Henry Miller – Oğlak Dönencesi

Oğlak Dönencesi, dünyaya dair bellenmiş koordinatları hiçe sayan bir yazarın medeniyete, geçmişe ve geleceğe, yaşama ve ölüme, kasıklara ve zihne uzandığı uzun bir yürüyüş, isyankâr ve tutkulu bir metin. Tabulara, kurallara, ezberlere inat, Henry Miller’ın dünyaya meydan okuduğu ve dönüş yönünün tersine ilerleyerek insanlığın izini sürdüğü çağdaş bir edebiyat klasiği… O klasik ki, 1939 yılında Fransa’da yayımlandıktan sonra yirmi yılı aşkın bir süre boyunca kendi ülkesi olan ABD’de yasaklı kalmış ve nihayet, 1961 yılında sonlanan mahkeme sürecinin ardından ‘sakıncalı’ statüsünden çıkarak çağdaş edebiyatın temelleri arasında sayılmaya başlamış. Aykırı sesleri öğütmeye her daim yeminli bir düzenin çarklarına atılmak istense de tüm yasakları aşarak okuruna ulaşmış. Amerikan rüyası denen şeye, basamakları birer birer atlayıp altta kalanları ezerek yükseklere çıkma iddiasına, doğru bildiklerindense doğru belletilenlerle yaşama ϐikrine sırtını çeviren Miller, Oğlak Dönencesi’nde kendi geçmişine uzanır ve Amerika’nın kof yapıtaşlarını yerinden oynatmaya, doğrularını haykırmaya, kendi gerçeğinin peşinden gitmeye koyulur. Oğlak Dönencesi, yumurtalıklardan başlayan bir yaşam serüvenidir ve yaşam döngüsünü tüm çelişkileri, hezeyanları ve coşkularıyla ortaya koyar. Savaş sonrasının ‘gelişen’ medeniyetinde benlik arayışını konu ettiği Oğlak Dönencesi’nde Miller, aynayı sadece kendine değil, tüm insanlığa tutar ve yoğun bir esrime ihtiyacıyla geçmişe ve geleceğe dalar. Yazarın sözünü sakınmadan, olanca dürüstlüğüyle kaleme aldığı bu metin, belki saklı kalması gerekenlerin altını çizdiğinden, belki Amerikan ideallerini sertçe eleştirdiğinden, belki de insanın en temel dürtülerinden biri olan arayışı bunca çıplaklığı ve aciliyetiyle resmettiğinden tehlikeli bulunmuş, Millerin çizdiği ‘büyük resim’ görmezden gelinerek kitabın müstehcenliği tartışmaya açılmıştır. Udžlkesindeki mahkeme sürecinin yirmi yılı aştığı düşünülürse, günümüzün çağdaş klasiklerinden sayılan bu kitaba açılan savaşın boyutlarının kavranması mümkün olabilir. Oğlak Dönencesi’nin Türkiye macerası da pek farklı olmamıştır, Can Yayınları’nca, Aylin Sağtür çevirisiyle 1985 yılında basılan Oğlak Dönencesi edisyonu çabucak toplatılmış ve 1988’de mahkum olmuştur. Ardından, gurur verici bir dayanışma sergileyen otuz dokuz yayınevi bir araya gelmiş ve yasaklanma gerekçesi olarak gösterilen kısımların boş bırakıldığı yeni bir edisyon yayımlamıştır. Odžyle bir edisyondur ki bu, mahkeme kararı uyarınca sakıncalı addedilen satırlar boş bırakılsa da girişte yer alan iddianame ve raporlar sayesinde ‘yasaklı’ kısımları okumak mümkün kılınmıştır. Bu kitap hakkında da dava açılmasına rağmen karara bağlanmış davalarda iddianame, savunma ve örnekleri yayımlamak suç sayılmadığından dava düşmüştür. Erdal Odžz ve Can Yayınları, daha sonra sakıncalı addedilen satırları siyah bantlarla örtüp ilgili tutanakları girişe ekleyerek kitabı yeniden yayımlamış; edebiyata yönelik sansür, sansür mekanizmasının kendi aygıtlarıyla böylelikle alt edilmiştir. Bugün bu çağdaş klasiği, Avi Pardo’nun yeni çevirisi ile yayımlarken kitapların yasaklanmadığı özgür bir dünya umudunda ısrar ediyoruz.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir