“İçgüdülerimiz olmasa kimse Kötü; çıkarlarımız olmasa kimse İyi olmazdı” diye fısıldadı Şeytan. Ve ekledi; “Üstelik İyiler can sıkarlar!” İyiliğin faydaları vardır doğrusu. Kötülüğün ise büyüsü… Fayda ve Yarar Kâr ve Kazanç Rahat, Huzur ve Düzen. Bunlar değerlerin en bayağılarıdır. Haz ve heyecan ise soyluları. Bir işe yarayanlar sonunda hep can sıkarlar. İşe yaramaz serserilerdir bizleri […]
Kategori: Felsefe
Emile Bottigelli – Bilimsel Sosyalizmin Doğuşu
AVRUPA’DA XIX. yüzyılın ikinci yarısının belirleyici niteliği, işçi partilerinin doğuşudur. 1863 : Lassalle’m Alman Emekçileri Genel Derneği 1867: Liebknecht ve Bebel’le birlikte Eisenach SosyalDemokrat Partisi 1880 : Fransız İşçi Partisi Yani XIX. yüzyılın bu ikinci yarısı, aynı zamanda hem ekonominin hızlı gelişmesi, büyük sanayi ve tekel kapitalizmine geçiş, hem de proletarya örgütlerinin doğuşuyla belirlenmiştir. Parti […]
Emil Michel Cioran – Tarih ve Ütopya
ONCA YILLIK sessizlikten sonra, bir zamanlar bizim olan ve artık hiç kimsenin olmayan o ülkeden, size uğraşlarımı, oturma ve gezme şansına sahip olduğumu söylediğiniz bu “harika” dünyayı ayrıntılı bir şekilde nakletmem için sıkıştırıyorsunuz beni. Size, uğraşsız bir insan olduğumu ve bu dünyanın hiç de harika olmadığını söyleyebilirim. Ancak bu kadar kısa ve özlü bir cevap, […]
Emil Michel Cioran – Çürümenin Kitabı
Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür; Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur… İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar. İçgüdüsel olarak putlara taptığımızdan, düşlerimizin ve çıkarlarımızın nesnelerini kayıtsız şartsız şeyler haline […]
Emil Michel Cioran – Burukluk
Kararsızlar okulunda yetişip parça ile ize tapan bizler, yalnızca vakaların önem taşıdığı klinik bir zamana aidiz. Bir yazarın sustuklarının, söylemiş olabileceklerinin, dilsiz derinliklerinin üzerine eğiliriz. Bir eser bırakırsa, kendini izah ederse, tarafımızdan unutulmayı teminat altına almış olur. Gerçekleşmemiş sanatçının sihri… hayal kırıklıklarının dinmesine ses çıkarmayan, onlara meyva verdirmeyi bilmeyen bir mağlubun… Heyecan kaynaklarımız olan ve […]
Elias Canetti – Kitle ve İktidar
İnsanı, bilinmeyenin dokunuşundan daha çok korkutan hiçbir şey yoktur. İnsan kendisine değen şeyi görmek ve tanımak, hiç değilse sınıflandırmak ister. Yabancı herhangi bir şeyle fiziksel temastan her zaman kaçınma eğilimindedir. Karanlıkta beklenmedik bir dokunuşun sebep olduğu korku, paniğe kadar varabilir. Üzerine giydikleri bile yeterli bir güvenlik duygusu vermez; giysileri yutmak ve kurbanın çıplak, yumuşak, savunmasız […]
Friedrich Wilhelm Nietzsche – Ecce Homo – Kisi Nasil Kendisi olur
Bu yakında insanlığın karşısına, şimdiye dek ona yöneltilmiş en çetin istekle çıkacağımı göz önüne alarak, önce kim olduğumu söylemeyi gerekli buluyorum. Aslında bilinmeliydi bu: “Kimliğimi saklamış” değilim çünkü. Ama ödevimin büyüklüğü ile çağdaşlarımın küçüklüğü arasındaki oransızlık şuradan belli ki, beni işitmediler, görmediler bile. Ben kendime açtığım krediyle yaşıyorum; belki yaşadığım da bir önyargı yalnızca?.. Yaşamadığıma […]
Eamonn Butler – Hayek
Bir kuşağın, liberal 2 toplumun mahiyeti ve kollektivizmin yanlışlıklarını anlamasına yardımcı olma hususunda Friedrich Hayek’in etkisi, döneminin bütün yazarlarının etkisinden çok daha fazla olmuştur. İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında, zihnî temâyül sürekli sosyalizmden yana seyrediyordu. Dönemin konsensüsü, iktisâdî planlama, iktisâdî büyüme için hedefler koyma, tam istihdam politikası, devletin kapsamlı refah hizmetleri ve gelirin yeniden […]
Michel Foucault – Kelimeler ve Şeyler
Théophile Gautier, Velâzquez’in Las Meninas’ını ilk kez gördüğünde, kendini “tablo nerede?” diye haykırmaktan alıkoyamamıştır. İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kral ın beş yaşındaki kızı infante Margarita, nedimeleri (lasmeninas) ve soytarılarıyla çevrelenmiş olarak tablonun ortasındadır. En dip tarafta, saray naz ırının silueti görülmektedir, ama biraz daha yakından ve daha dikkatle bakılınca, tabloda başka kişilerin […]
Michel Foucault – Bilginin Arkeolojisi
Arkeoloji sözcüğünün, Foucaultya göre bir şeyi önceden düşünüp bildirme gibi bir işlevi yoktur; sadece ifadenin vo arşivin düzeyini, ifade düzenlerini ve pozitiflikleri gösterir; oluşum kurallarını, tarihsel a priori oyuna sokar. Foucault ile birlikte süreksizlik kavramının tarihsel disiplinlerde önemli bir yer tuttuğu kabul edilir. Bilginin Arkeolojisi tarafından öne sürülmüş olan teorik problemler süreksizlik, kopma, eşik, sınır, […]
Michael Foley – Saçmalıklar Çağı – Modern Hayat Neden Mutlu Olmayı Zorlaştırıyor?
Her bir rafın üstünde kalan boşluğa bile kitaplar sıkıştırılmış, yerden tavana kadar uzanan kütüphanemi tarıyorum ve okumak istediğim tek bir kitap bile göremiyorum. Ardından büyüklüğüne ve klasik, caz, dünya müziği ve yetişkinlere yönelik rock albümleriyle dolup taşmasına rağmen dinlemek istediğim tek bir şarkı bile barındırmayan kuleler dolusu CD koleksiyonuma bakıyorum. Beni dürten şeyi başka yerde […]
Albert Einstein – Dünyamıza Bakış
İnsan kendi hayatında en anlamlı olan şeyi pek farketmez, buna da pek şaşmamak. Balık bütün hayatınca içinde yaşadığı suyu bilir mi? Acı tatlı şeyler dıştan, zorluksa içten, kendi çabalarımızdan gelir. Ben çoğu zaman tabiatım beni neye zorlamışsa onu yapmışımdır. Bundan ötürü bu kadar sevgi ve saygı görmek mahcup ediyor insanı. Bana kin okları atanlar da […]
Bertrand Russell – Dünya Görüşüm
Felsefe ne demek Lord, Russell? Bertrand Russell — Epey tartışmalı bir soru. Sanmam ki iki filozof bu sorunuza aynı cevabı versin. «Felsefe, henüz tam bilgi sahibi olamadığımız konularda kurgu’ya (spekülasyon) başvurmak demektir.» diyeceğim. Bu benim düşüncem tabiî; başkası ne der, bilmem. Bilimle felsefe arasında bir ayırım görüyor musunuz? Genellikle bilim, ne biliyorsak odur; felsefe de […]
Mehmet Altan – Marksist Liberal
Hayat nasıl değişir? Feodal beylerin hakimiyetindeki elle döndürülen değirmenlerden, bireyin özerkleştiği bilgi çağına nasıl geldik? Bu değişimin sihri ne? Veya… Zamanın ruhu nasıl yakalanır? Tarihin temposu nasıl anlaşılır? İnsanlık serüveninin değişimi nasıl izlenir? Karl Marks, bir felsefeci olarak sürekli aradığı bu soruların cevabını sonunda bulmuş. Bakmış… İnsanın doğa ile ilişkisi her şeyi belirliyor. Çalışma aleti […]
Mehmet Ali Işım – Upanişadlar
Düşünce dünyamız iki asırdan beri dar ufaklara hapsedilmiş bulunmaktadır. Tarihî-islâmi kaynaklı fikirlere yabancılaştıktan sonra Batıya yönelen okur-yazarlarımız, geniş bir tercüme, adapte ve aktarma faaliyetine giriştiler. Tanzimat döneminde başlayan bu yöndeki faaliyetler özellikle Cumhuriyetten sonra hükümetlerin maarif siyasetleri meyanında sayılagelmiştir. Maarif Vekâletince 1940’larda seri halinde Latin, Yunan, İtalyan, Fransız, İngiliz, Alman, Amerikan, Rus vb. dillerinden yüzlerce […]
Maxime Rodinson – İslam ve Kapitalizm
Bu kitabın büyük bir tutkusu var: yararlı olmak. İslâmiyet sorunlarıyla uğraşan bir toplumbilimcinin elinden çıktığı için, İslâm dini ve medeniyeti alanına giren memleketlerin aydınlarına yararlı olmak ve kaderlerini anlamada onlara yardım etmek istemektedir. «Avrupalıyım» diye onların en iyilerinden daha bilgili ve akıllı olduğumu iddia edecek değilim. Kendime bu türlü bir üstünlük tanımıyorum. Ne var ki, […]