Kategori: Genel

H. G. Wells – Dunyalarin Savasi

Bilimkurgunun en büyük iki ismi Jules Verne (1828-1905) ve Herbert George Wells’tir. (1866- 1946) Bu iki isim şimdi farklı çağlara ait görünseler de, yazarlık kariyerleri birbiriyle çakışmıştı; Wells’in en güzel öyküleri yayınlandığı sırada Verne halen hayattaydı. Genellikle pek de ustaca olmayan çevirilerine karşın, Verne İngiliz okurlar tarafından muhteşem bir öykü anlatıcı olarak kabul ediliyordu, ama […]

H. B. Paksoy – Alpamış Destanı

Bu eser başka vakalarda da var olabilecek bir örneği tek bir vakada ayrıntıları ile incelemektedir. Hatırda tutmamız gereken husus ise, burada söz edilen insan topluluğunun Sovyetler Birliği’nin beşte birini teşkil ettiği ve hızla çoğalarak Asya kıtasının büyük bir bölümüne yayıldığıdır. Daha sonraki sayfalarda tasvir edilecek Sovyetler Birliği’nin Rus olmayan başka milletlerinde de cereyan etmiş olabilir. […]

Gwendoline Raisson – Alo, Super Kahraman mı

Şehir dışına taşındığımızdan beri ben, on yaşında bir çocuk olan Artur Pepin, hafta sonlarından nefret ediyordum. Üç beş evden oluşan köy gibi bir yerde oturuyorduk. �._.��=– Burada oturanların hepsi yaşlıydı ve ben arkadaşlarımdan binlerce ışık yılı uzaktaydım. Ustelik ağaçları ve inekleri sayınaktan başka yapacak hiçbir şey yoktu. Hafta içi 5 gene iyiydi. Okul vardı hiç […]

Güven Turan – Gizli Alanlar

Uçurumun dibinde kurumuş dereyatağınm içi Derinliğin dorukları çekiyor beni Boşunadır boşluk 8 Kavak pamukları ölü yemişler Bir an dursam denize baksam çakmaya başlar şimşekler Uzak Gökgürültüsü yoktur 9 Birlikte gelmediler buraya Biri döndü Affedici olmalı ayva çiçeklerinin açışı sıradan görülmemeli Kalan nerede 10 Pamukşekerleri ve şimşek mavisi Elektrikli Yalnızım bir kitaba bakıyorum O fotoğraflarda yok […]

Gürsel Korat – Kayseri’de ve Şehirlerimizde Sokakların Ölümü

Sokak yazıları iki fotoğraf yüzünden başladı. Bunlardan ilkinde sabahın erken saati olduğu belliydi, herkes pırıl pırıl giyindiğine ve ilerideki camiden insanlar çıktığına göre bir bayram namazı kılınmışa benziyordu. Yozgat’ın Çandır ilçesinde, bugün fotoğraftaki minare dişında kalan her şeyin yerinde yeller esiyor. Yıl, bir olasılıkla 1950 başları olmalıdır. İlginç olan, o zamanın “otobüsü” sayabileceğimiz bir kamyon, […]

Gürer Karagedikli – 90 Soruda Lozan

Lozan Barış Antlaşması’nın 90. yıldönümü dolayısıyla hazırlanan bu kitap, konu üzerine yapılan yeni bir araştırma değildir. Lozan Konferansı ve Antlaşması hakkında üniversite öğrencilerinin merak ettikleri ya da açıklamasını bulamadıkları soruları, konuya ilişkin birinci ve ikinci el kaynaklardan yararlanarak yanıtlayan bir çalışmadır. Geçen sene hocam Prof. Dr. Seçil Karaı Akgün, Lozan’ın 90. Yıldönümü dolayısıyla, biraz da […]

Günyüz Keskin – Peygamber Enok’un Kitabı

Enok’un Kitabı [1] dinler tarihinin en ilginç metinlerinden biridir. İçinde anlatılanlar birçok kişiye bir bilimkurgu kitabı okuyor izlenimi verse de Enok’un Kitabı, Yahudi mistisizminin temel taşlarından biridir. Enok’un Kitabı, önceleri bizim “Eski Ahit” ya da yanlış olarak “Tevrat” diye adlandırdığımız Tanah’ın [2] Apokrif kitaplarından biri olarak kabul ediliyor olsa da sonradan “kaybolmuştur.” Bu “kayboluş”un nasıl […]

Gündüz Vassaf – Cennetin Dibi

Oy vermek tarihe karıştı. Seçimle iş başına gelmiyor artık hükümetler. Siyasi partiler de kalkalı yıllar oluyor. Kurtulduk o günlerden. Ne maskaralıklar, kepazelikler yapılırdı seçim kazanmak için. Ülkenin bölünmez bütünlüğünden söz eden siyasi partiler bölücülüğün başlıca unsuruydu. lktidara gelebilsinler diye halkı birbirine düşürür, durmadan kargaşa yaratırlardı. Ya seçim gündeme geldiğinde sorumsuzca oluk oluk akıtılan paralar! Bir […]

Gün Zileli – Ulusalcilik – Bir Ideolojinin Krizi

Bir inşaatın temeli yanlış atılmışsa, onun üzerine çıkılan tüm katlar, bu yanlışlığa katkıda bulunurlar, ağırlıklarıyla yanlış temelin, dolayısıyla kendilerinin çökmesini kolaylaştırırlar. Teorinin, bundan yaklaşık yüz elli yıl önce atılan bazı temelleri işte böyle bir yanlışlığın ürünüdür. Bütün temeller değil, ama önemli bazı temel kolonlar. Bu temel kolonlar üzerine inşa edilen ulusal sorun katlan, yukarda da […]

Gülünesi Aşklar – Milan Kundera

“Bir bardak slivovis daha koy bana,” dedi Klara, ben de karşı çıkmadım. Şişeyi açmak için de hiçbir olağanüstü yanı olmayan, ama işe yarayan bir bahane bulmuştuk: O gün bir sanat tarihi dergisinde yayınlanmış olan uzun bir inceleme için oldukça yüklü bir para almıştım. İncelemem sonunda yayınlanmışsa da ilk başta birtakım güçlüklerle karşılaşmıştım. Yazdığım şey bir […]

Gülten Dayıoğlu – Olümsüz Ece

Dünyaca ünlü yazar, gazeteci ve bilginlerden oluşan gezgin topluluğu, Anadolu’da geziye çıkmıştı. Topluluk içinde bir kazıbilimci bayan bulunuyordu. Kendisi Anadolu’yu avucunun içi gibi biliyordu. Üstelik orada konuşulan dili de biliyordu. Bu ünlü kadın, sadece kazıbilimci değildi. Ayrıca, eşsiz bir eski diller uzmanıydı. Hitit ve Mısır hiyerogliflerini, güncel yazılarmışcasına kolayca okuyabiliyordu. Đlerlemiş yaşına karşın, öylesine çevik, […]

Gülten Dayıoğlu – Işın Çağı Çocukları

İleri Görüşlüler Ülkesi’nin doğumevlerinde, birdenbire gizemli olaylar görülmeye başlamıştı. Erkek bebeklerden «bazıları» doğumdan kısa bir süre sonra, ortadan yok oluyorlardı. Ana babalar, korku içindeydiler. Konu, kısa sürede basına yansıdı. Giderek büyüdü. Ülkenin, önemli sorunu durumuna geldi. Yöneticiler, olaya el koydular. Doğumevlerinde olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Halk, bebek hırsızlarının kesinlikle yakayı ele vereceklerini umuyordu. Ama, olmadı. […]

Gülten Dayıoğlu – Akgüvercin ile Yeşilsalkımın Aşkı

Benim adım Canevi. Annem seçmiş bu adı. Kendisi çok bilmiş bir reklam yazarıdır. Küçüklüğümden beri yeni tanıştığımız insanlar adımın anlamını sorar. Canevi, canımızı içinde barındırdığı varsayılan, YÜREK demekmiş. Annem, babam ve nine-dedelerim beni CANEVİ’M diye çağırırlar. Pek keyiflenirim. Bizim öğretmen de adımı beğeniyor. Onun adı Candan. Adlarımız benzeşiyor da huylarımız hiç benzemiyor. Öğretmenim, dediği dedik […]

Gülten Akın – Sessiz Arka Bahçeler

“sen Leyla değilsin” dedi Mecnun kavuştuğu andı çıldırmış sanıldı BALINA Göğü gördüm imkAna tutuldum düşü sevdim dalıp çıkmalarım “orda bir şey”e dönüktü kaç kez bir şey, başka bir şey sıçradım hem yittim hem belirlendim derin durdum, teknenin altına girdim sarstrm sarsıldım Vuruşun gitgide usta vuruşuydu sustum düşe düştüm senin mi kan, yaralarımdan mı hey kaptan […]