Kategori: Genel

David Trend – Medyada Şiddet Efsanesi

1970’lerde yürütülen ve şimdilerde ünlü olan bir çalışmada, bir grup Amerikalı araştırmacı, şiddet içerikli medyanın etkilerini ölçmek için mükemmel bir yol bulduklarına inanıyordu.1 Televizyon izlemenin tamamen kontrol edilebileceği yurtlarda ve yatılı okullarda yaşayan gençler üzerinde çalışmaya karar vermişlerdi. Altı hafta boyunca gençlerin yarısının yalnızca şiddet içerikli programlar izlemesine ve diğer yarısının da şiddet içermeyen programlar […]

David Reed, Rebecca Dessertine – Supernatural Oğulların Savaşı

Bu adam, buralardan değil. Adamın il rahim ilil gördüğünde, Caleb’in ilk düşündüğü bil Oİtlll. Kamp yerine giden yolda ilerleyeni (irabımın motoru neredeyse tamamen sessizdi. Tek cluyulfUl» tekerleklerin altında ezilen taşlardan yükselen çıtırtılardı. Metal grisi araba, kamp alanının yanındaki, cömertçe ‘otopark’ olarak işaretlenmiş çimenliğe yanaştı. Caleb, şoför tarafındaki kapının açıldığım ve uzun boylu bir adamın araçtan […]

David Perlmutter – Tahıl Beyin

Bilgeliğin ana ilkesi bozulmuş düzeni onarmak değil, var olan düzeni korumaktır. Bir hastalığı ortaya çıktıktan sonra iyileştirmeye çalışmak, susadıktan sonra su kuyusu kazmak ya da savaş başladıktan sonra silah üretimine başlamak gibidir. — NEI JING, MÖ 2. YY. Eğer büyükanne ve büyükbabalarınıza ya da onların anne ve babalarına eskiden insanların neden öldüğünü sorabilseydiniz “yaşlılıktan” cevabını […]

David Pears – Wittgenstein

VVittgenstein’ın felsefesi, çağdaşlarının ve Kendisinden öncekilerin çalışmalarından birçok bakımdan ayrılıklar gösteren olağandışı bir deha ürünüdür. Başarısındaki en çarpıcı şey, biri, 1921’de yayımladığı Tractatus Logico-Philosophlcus’da, öbürü ise, ölümünden iki yıl sonra, 1953’de çıkan ve geç dönem çalışmalarının en tamamlanmış örneği olan Phllosophiccl Investigations’da (bundan sonra Felsefe İncelemeleri) olmak üzere, iki ayrı felsefe üretmiş olmasıdır. Kuşkusuz onun […]

David Morrell – Intikam Cocuklari

Yirmi sekiz pazar günü Fransa Savunma Bakanı Edouard Daladier radyo kanalıyla Fransız halkına şu haberi duyurdu: «Bugün öğleden sonra erken saatlerde Alman hükümetinden aldığım davette Şansölye Hitler, Mussolini ve Neville Chamberlain ile Münih’de buluşmam istenmektedir. Yapılan daveti kabul ettim.» Ertesi günü öğleden sonra, Münih buluşmasının yapıldığı saatlerde. Gestapo adına çalışan eczacı, 1938 model siyah Mercedes’lerden […]

David Mitchell – Hayalet Yazilar

Enseme üfleyen de kim? Arkama döndüm. Renkli cam kapılar tıslayarak kapandı. Işık parlaktı. Bomboş lobide yapma eğreltiotları, yukarı aşağı yavaşça sallanıyordu. Güneşin altında kalmış otoparkta ufacık bir hareket bile yoktu. Otoparkın ötesinde de bir sıra palmiye ve derin gökyüzü. “Beyefendi?” Arkama döndüm. Resepsiyon görevlisi kalemini uzatmış, üniforması gibi düzgün tebessümüyle hâlâ bana bakıyordu. Kadının makyajının […]

David Mitchell – Bulut Atlasi

Hint köyünün ötesinde, ıssız bir sahilde taze ayak izlerine rastladım. Çürümüş yosunların, denizcevizlerinin ve bambuların arasındaki izler beni sahiplerine, pantolonunun paçalarıyla Gemici ceketinin kollarını kıvırmış, düzgünce biçimlendirilmiş bir Sakalı ve kocaman bir şapkası olan, bir çay kaşığıyla cüruflu kumları küreyip büyük bir dikkatle inceleyen bir Beyaz adama götürdü; adam bu işe o kadar dalmıştı ki […]

David Marchand – Kopru Altındaki Adam

Korkutucu Bir Karşılaşma – Geç kalacaksın Leo! Annesi, sokak kapısının önünde dikilmiş Leo’ yu bekliyordu. Elinde Leo’ nun montu ve okul çantası vardı. -Biraz acele eder misin lütfen? Portmanto mu sandın beni? Leo çabucak son reçelli ekmeğini yuttu, banyoda dilinin üzerine azıcık diş macunu sürüp annesinin yanına koştu. 5 -Diş kontrolü, dedi annesi tatlı tatlı […]

David Le Breton – Acının Antropolojisi

İnsanların aynı yaralara ya da rahatsızlıklara karşı tepkileri sosyal ve kültürel durumlarına ve özel koşullarına göre farklılık gösterir. Duyarlık eşikleri aynı değildir. Acıya karşı tavır asla sabit değildir, kendi içinde bir güç taşır, mümkündür ama kesin değildir. Kimi zaman çok kesin direnişlerin ya da tersine beklenmedik zayıflıkların belirtisidir ama özel durumlara özgü değişiklikler de gösterir. […]

David Hume – Din Üstüne

Dinin Doğal Tarihi, ilkin, iki yüz yıldan fazla bir süre önce, 1757’de çıkmış, fakat bu eskilikten gelen saygınlığına karşın, tarihsel önemi her zaman yeterince anlaşılamamıştır. Hume’un birbirini tamamlayan iki yapıtı, Dinin Doğal Tarihi ile Doğal Din Üstüne Söyleşiler’in, bugün gevşekçe de olsa genellikle din felsefesi denilen şeyin başlangıcını oluşturduğu pekâlâ ileri sürülebilir. Dinin ve dinsel […]

David Herbert Lawrence – Italya’da Alacakaranlik

İtalya’nın kuzeyinde yer alan Garda Gölü, güneyindeki güzel kıyılarda yaşayan insanlara müthiş bir manzara sunar. Göl, bu geniş kıyılardan kuzeye doğru daralarak bir armut görünümü alır, sonra iki yaka Riva Körfezi’nde birleşir. Gölün yüksek dağlarla kaplı batı kıyısına 1930’lu yıllarda yapılan yol sayesinde buraya daha çok insan gidebilmeye başlamıştır. İşte bu kıyı, D.H. Lawrence ve […]

David Harvey – Umut Mekânları

Bir sene hariç, 1 97 1 ‘den bu yana her sene Marx’ın Kapital’inin birinci cildi üzerine ya ders verdim ya da okuma grubu oluşturdum. Bu durum tuhaf, köhnemiş bir akademik aklım olduğu kanaatini haklı olarak uyandırsa da, söz konusu metne karşı tepkileri bir zaman serisi içerisinde değerlendirebileceğim az bulunur bir veri tabanı elde etmemi sağladı. […]

David Harvey – Sosyal Adalet ve Şehir

SIR olarak kalmış bir konuyu açabilecek kadar zaman geçtiği kanısındayım. 1972 yılında, Sosyal Adalet ve Şehir İngiltere’de baskı aşamasındayken, John Hopkins Üniversitesi Yayınları da kitabın Amerikan baskısını yayımlamayı düşünüyordu ve benden kitap hakkında isimsiz bir eleştiri yazmam istendi. Anlaşıldığı kadarıyla, taslak değişik yorumlar almıştı. Bana söylenen bunun sıradan bir akademik kitap olmadığıydı: Kitap “yakıcı” ve […]

David Harvey – Postmodernliğin Durumu

Bilgi ağacının meyvesini tatmış olan bir çağın kaderi, ( … ) hayat ve evren konusundaki genel görüşlerin asla artan ampirik bilginin ürünü olamayacağını ve bizi en büyük heyecanla harekete geçiren en yüksek idealleri n, ancak, bizimkiler bizce ne kadar kutsalsa başkaları için o kadar kutsal olan başka ideallerle mücadele içinde biçimleneceğini kabul etmek zorunda kalmasıdır. […]