Kategori: Genel

Clive Staples Lewis – At ve Cocuk

Shasta Seyahatlerine Nasıl Başladı? Bu hikâye, altın çağlarda Yüce Kral Peter Narnia’yı yönetirken, erkek ve kız kardeşleri kral ve kraliçeyken, Calormen, Narnia ve aradaki topraklarda geçmiş bir hikâyedir. O günlerde Calormen’in epeyce güneyinde, deniz kıyısındaki küçük bir koyda, Arsheesh adında fakir bir balıkçı ve ona baba diyen bir çocuk yaşıyordu. Çocuğun adı Shasta idi. Arsheesh […]

Sevan Nişanyan – Aslanlı Yol

Dindar ve mazbut bir kalem arkadaşım bir gün gene bana İslamî hayat tarzının faziletlerinden söz eden bir not yazmıştı. Dayanamayıp uzun bir cevap döşendim. New Jersey’de sıradan bir Amerikalı iken yollara düşüp Filistin’de bir manastıra kapanan Philip’i, Sri Lanka’da bir hapishanede bütün gün gülümseyerek oturan Budist rahibi, Amazon ormanlarında çıplak Kızılderililere hayatını adayan peder Augustín’i, […]

Clive Staples Lewis – Aslan, Cadi ve Dolap

Bir zamanlar, isimleri Peter, Susan, Edmund ve Lucy olan dört çocuk vardı. Bu hikâye, savaş sırasında hava saldırıları yüzünden Londra’dan uzağa gönderildiklerinde, onların başına gelen bir şey hakkındadır. Çocuklar, kırsal bir bölgede en yakın tren istasyonundan on beş kilometre ve en yakın postaneden üç kilometre uzakta olan yaşlı bir profesörün evine gönderilmişlerdi. Profesör evli değildi […]

Clive Cussler – Krallik

Seçilmiş yüz kırk Muhafız’dan sonuncusu ben olabilir miyim? Bu karanlık düşünce Dhakal’ın aklını kemirip duruyordu. Sekiz hafta önce doğudan gelen işgalcilerin ana kuvvetleri müthiş bir hız ve gaddarlıkla bütün ülkesini ele geçirmişti. Tepelerden vadilere doğru akan süvarileri ve piyadeleri köyleri yakıp yıkmış, önlerine çıkan herkesi kılıçtan geçirmişti. Bu ordunun yanında gelen seçkin askerler grubunun tek […]

Clive Cussler – Kilavuz

Canavar, şafağın incimsi ışıklarında, sislerin arasından ortaya çıktı. Uzun burnunu ve açılıp kapanan burun deliklerini taşıyan koca kafası, avcının çömeldiği yere doğru ilerledi. Avcı ise yayının kirişini iyice germiş, bataklıkta otlayan geyiğe odaklanmıştı. O anda kulağına bir dalga sesi geldi ve yan gözle suya baktı. Korkuyla inleyerek yayını bir kenara atıp ayağa fırladı. İrkilen geyik […]

Clive Barker – Cehennemin Kizil Hakikati

Uzun bir ölüm sessizliğinin ardından Joseph Ragowski’den nihayet ses çıkmıştı. Bu ses, ne kulağa ne de duygulara hitap eden türdendi. “Şu halinize bir bakın,” dedi kendisini rüyasız uykusundan uyandıran beş büyücüyü mercek altına almış incelerken. “Hepiniz hortlak gibi görünüyorsunuz.” “Senin de pek iyi durumda olduğun söylenemez, Joe,” dedi Lili Saffro. “Rujuna ve göz kalemine bakılırsa […]

Claudine Monteil – Özgürlük Aşıkları

Bu anlatı Simone de Beauvoir ve Jean-Paul Sartre’ın yaşamından özgürce esinlenilerek yazılmıştır. Helene de Beauvoir’a en içten teşekkürlerimi sunarım. Bu kitaptaki birçok bölüm, onun yaşamının son yirmi beş yılı boyunca, çoğunlukla müteveffa eşi Lionel de Roulet eşliğinde yaptığımız sohbetlerden doğdu. Elbette, Simone de Beauvoir’la yaşamının son on altı yılında yaptığım görüşmelerin de bu kitaba pek […]

Claude Levi-Strauss – Yapısal Antropoloji

Kısa bir süre önce kaleme aldığı incelemesinde kullandığı bir tümceyi bu kitabın başında alıntıladığım için umarım Jean Pouillon bana kızmaz, zira bu cümle bilim camiasında yapmayı düşündüğüm her şeyi -istediğimi elde ettiğim konusunda sık sık tereddütlerim olsa daçokgüzel biçimde ifade ediyor: “Lévi-Strauss, kuşkusuz, toplumsal olayların yapısal niteliğinin altını çizen ne ilk ne de tek kişidir, […]

Claude Levi-Strauss – Modern Dünyanın Sorunları Karşısında Antropoloji

Yaklaşık iki yüzyıldır, Batı uygarlığı kendini, ilerleyen bir uygarlık diye tanımlamaktadır. Aynı ideali benimsemiş olan diğer uygarlıklar, Batı uygarlığını örnek almak zorunda olduklarına inanmışlardır. Bilim ve tekniğin hiç durmamacasına ilerleyeceğine ve insanları daha güçlü ve mutlu kılacağına dair; XVIII. yüzyılda Fransa’da ve ABD’de ortaya çıkan siyasi kurumların, toplumsal örgütlenme biçimlerinin ve bunları esinleyen felsefenin, toplumun […]

Claude Lévi-Strauss – Mit ve Anlam

1 934 yılının sonbaharında, bir pazar günü, saat dokuzda telefon sanki her zamankinden farklı çaldı. Arayan, Ecole normale superieure’ün müdürü Celestin Bougle’ydi. Telefondaki telaşsız ses kestirmeden sordu: “Etnografya ile hala ilgileniyor musunuz, sevgili dostum? ” Sorusuna, “Elbette!” diye heyecanlı bir cevap alınca da şöyle devam etti: “lyi, öyleyse Sao Paulo Üniversitesi’nde sosyoloji profesörlüğüne adaylığınızı koyunuz. […]

Claude Lévi-Strauss – Hüzünlü Dönenceler

Gezilerden ve gezginlerden nefret ederim. Oysa şimdi kendi gezilerimi anlatmaya hazırlanıyorum. Ama bu kararı vermek için ne çok bekledim! Brezilya’dan son ayrılışımdan bu yana onbeş yıl geçti; bu süre içinde sık sık düşündüm bu kitaba başlamayı; her seferinde bir tür sıkılganlık ve bıkkınlık duygusu beni engelledi. Bunca önemsiz olayı, bir özelliği olmayan ayrıntıları uzun uzun […]

Claude Levi-Strauss – Hepimiz Yamyamiz

ELİNİZDEKİ KİTABI OLUŞTURAN yazıları, Claude Lévi-Strauss, İtalyan gazetesi La Repubblica’dan gelen bir teklif üzerine 1989 ile 2000 yılları arasında kaleme almıştır. Böylece Fransızca yazılmış, ama daha önce yayımlanmamış 16 metinden oluşan bir bütün meydana gelmiştir. Her seferinde güncel bir olaydan yola çıkan Lévi-Strauss, yazılarında çağımızın büyük tartışma konularından bazılarını ele alıyor. Ama ister “deli dana” […]

Claude Lanzmann – Shoah

Shoah’ dan söz etmek kolay değil. Bu filmde bir büyü var, büyü de açıklanamaz. Savaştan sonra, gettolar hakkında, soykırım kampları hakkında bir sürü tanıklık okuduk; altüst olmuştuk. Ama bugün, Claude Lanzmann’ın olağanüstü filmini gördüğümüzde, hiçbir şey bilmediğimizi fark ediyoruz. Tüm öğrendiklerimize rağmen, o korkunç deneyim bize uzak kalıyordu. Onu, ilk kez, kafamızda, yüreğimizde, bedenimizde yaşıyoruz. […]

Claude Fohlen – Kızılderililer

Bu yüzyılın başında, çocuklar okulda dünyanın dört kıtaya bölündüğünü, her birinin farklı, Avrupa’da beyaz, Asya’da sarı, Afrika’da kara, Amerika’da da kızıl ırk tarafindan iskan edildiğini öğreniyorlardı. Bu dört “ırk”tan ilk üçünün, gözle görülür bir varoluş nedeni vardı. Dördüncüsüne gelince, acaba niçin Yerliler,1 “Kızılderili” diye nitelendiriliyordu? Eğer pratikte ister Doğu Hint elleri (Antil’ler) ya da doğrudan […]

Claire Sylvia – Kalp Değişimi

Claire Sylvia’nın olağanüstü hikâyesinin doğrusunu biliyorum. Onunla, kalp nakli geçirdikten kısa bir süre sonra hastanede tanıştık ve o zamandan beri de ilişkimizi kesmedik. Claire’in başına gelen olağanüstü şeyleri açıklayamıyorum ama yaşadıklarına inanmakta hiç zorluk çekmedim. Gökbilimcilerle ve ku-antum fizikcileriyle konuşmayı sevmem de bu yüzdendir. Onlar da sürekli esrarengiz, açıklanamaz olaylarla uğraşır dururlar. Fizikçilerin de çevremizdeki […]