Kategori: Genel

Stefan Zweig – Macellan

Kitapların yazılmasına neden olan çeşitli duygular vardır. Kitaplar hayranlık ya da minnettarlık duygusuyla yazılabildiği gibi, mutsuzluk, öfke ve üzüntü de yaratıcı gücü harekete geçirebilir. Bazen de yazmaya iten meraktır, insanları ve olayları yazarak açıklama isteğidir ya da kendini beğenmişlik, para hırsı, sık sık da kendini yansıtmaktan alman haz gibi motiflerdir; bu nedenle bir yazar nesnesini […]

Stefan Zweig – Korku

Bayan Irene âşığının dairesinden çıkıp merdivenlerden aşağı inerken birden yine o anlamsız korkuya kapıldı. Gözlerinin önünde kara bir topaç vınlayarak dönmeye başladı; dizleri katılaştı, dehşetle donup kaldı. Aniden kapaklanmamak için hemen parmaklığa tutunması gerekti. Bu tehlikeli ziyareti ilk kez yapmıyordu, bu ani ürpertiye hiç yabancı değildi, yine de içinden ne kadar dirense de evine dönerken […]

Stefan Zweig – Kızıl

Memlekette arkadaşları, Viyana’ya gittiğinde Josefstadt’ta oda tutmasını söylemişlerdi. Üniversiteye yakın ve üniversite öğrencilerinin oturmayı sevdiği bir yerdi, çünkü sakin ve biraz da eskilerden kalma bir semtti, ayrıca gelenekten gelen alışkanlıkla öğrencilerin yaşadığı merkeze dönüşmüştü. Böylece o da eşyasını geçici olarak bıraktığı istasyondan başlayarak önüne gelene sormuş, yağmurda arkalarından birileri kovalıyormuş gibi koştururken ona gönülsüzce bilgi […]

Stefan Zweig – Karmaşık Duygular

İnce, uzun boylu ve her zaman iki dirhem bir çekirdek garson François, bir gün Polonyalı güzel Kontes Ostrowska’ya servis yaparken kadının omzunun üzerinden eğildiğinde tuhaf bir şey oldu. Sadece bir saniye sürdü ve ne bir irkilme, ne bir ürküntü, ne bir heyecan belirtisi, ne bir kıpırtı oldu. Yine de, derin sevinçlerle ve azaplarla dolu binlerce […]

Stefan Zweig – Hikayeler

Tren Semering İstasyonu na vardığında düdüğü boğuk boğuk acı acı öttü. Kara vagonlar gökyüzünden yayılan gümüş rengi ışıkta bir dakika dinlenirken, birkaç renkli yolcu kendini dışarı atmış, diğerleri ise durumlarına razı olmuşlardı. Seslerin öfkeyle etrafta dolaşmasıyla birlikte öndeki ağır makine tekrar bağırıp siyah zincir toparlandığında, gözler önüne serilen manzarada duru bir sakinlik, ıslak rüzgârın süpürüp […]

Stefan Zweig – Gömülü Şamdan

455 yılının güneşli bir haziran günü Roma’nın Circus Maximus hipodromunda dev gibi iki Herul 1 ile Hyrkania’dan2 gelen bir yabandomuzu sürüsü arasında geçen dövüş az önce kanlı bitmiş, öğle sonrasının bu üçüncü saatinde binlerce kişiden oluşan seyirciler arasında gitgide artan bir huzursuzluk baş göstermişti. Halılar ve heykellerle süslenmiş tribünde çevresini saran saray memurlarının ortasında oturan […]

Stefan Zweig – Gecmise Yolculuk

“Geldin işte!” Kollarını uzatıp, neredeyse iki yana açarak kadına doğru yürüdü. “Geldin işte,” diye bir kez daha tekrarladı; sevdiği insanı şefkat dolu bakışlarla sarıp sarmalarken, ses tonu sürpriz ve mutluluk arasında dalgalanarak gitgide tizleşiyordu. “Gelmeyeceksin diye korkmuştum!” “Bana güvenin gerçekten o kadar mı az?” Bu hafif serzenişe kadının yalnızca dudakları oyun oynarcasına gülümseyerek katılıyor, yıldız […]

Stefan Zweig – Fouche, Bir Politikacının Portresi

Tumanının en güçlü ve bütün çağların en ilginç kişilerinden biri olan Joseph Fouché, çevresinde az sevildi, sonraları da çok haksızlık gördü. Napoléon, St. Helena’da iken, Robespierre bir Jacobin iken, Camot, Barras, Talleyrand anılarını anlatırken, Cumhuriyetçi ya da Bonapartçı bütün Fransız tarihçileri onun adını şöylesıne bir yazarken bile ateş püskürürler. Doğuştan hain, zavallı bir entrikacı, aşağılığın […]

Stefan Zweig – Calvine Karşı Castello (Ya Da Köleliğe Karşı Özgür Düşünce)

ÇiuiyazıtâH yaşadığımız dünyada tüm toplumsal süreçleri belirleyen eşitsizlikçi-egemenlikçi sistemlerle arasına eleştirel bir uzaklık koymayı niyet edinmiş metinleri yayınlıyor. Kamera dizisi, sistemin günlük yaşamda ürettiği değişik toplumsal, siyasal, kültürel, ideolojik pratikleri takibe alıyor. Bu pratikleri daha iyi anlamayı, eleştirel bir irdelemeden geçirmeyi ve egemenlik karşıtı/eşitlikçi ütopyalar içinden alternatifler önermeyi tasarlayan belge, anlatı, günce, tanıklık vb. metinler […]

Stefan Zweig – Buluşmalar, İnsanlar Kentler, Kitaplar

Dostlarım yıllardır, çeşitli konular üzerinde düşüncelerimi kaleme aldığım denemeleri bir kitapta toplamamı ısrarla söyleyip duruyordu. Ancak içimde engel olamadığım bir kuşku bu önerilere hep karşı çıkmama neden oluyordu. O yıllarda, titiz bir yazarın her kitabı kendi içinde organik bir bütün oluşturmalı diye düşünüyordum. Çeşitli yazıları iki kapak arasına sıkıştırıp, kitabı sanki bir bütünmüş gibi göstermek […]

Stefan Zweig – Bir Çöküşün Öyküsü

Madame de Prie, sevgilisi Bourbon Dükü’ne devlet işlerini yönetme görevinden kralın el çektiediği gün, arabayla çıktığı sabah gezintisinden döndüğü sırada önünde dalkavukça eğilen iki kapı görevlisini bıyık altından gülerken yakalayınca rahatsız olmuştu. Önce bunu hiç belli etmeden adamların yanından sakince yürüyüp geçti, merdivenleri çıktı ve en üst basamağa geldiğinde başını ansızın çevirdi; iki adamın geveze […]

Stefan Zweig – Balzac

“Londra’da tekrar çalışmaya başlamak istiyorum. Belki de ilkgençlik dönemlerimden bu yana beni meşgul eden büyük bir eser yazmayı denerim; Balzac hakkında kalın bir kitap, bir yaşamöyküsü ve eleştiri. Muhtemelen üç, hatta dört yıl gerektireceğini biliyorum. Ama geriye kalıcı olan bir şey bırakmak istiyorum, onyıllarca etkisini yitirmeyecek bir eser; siz nasıl bir Beethoven’cıysanız, ben de bir […]

Stefan Zweig – Ay Isigi Sokagi

Fırtına yüzünden geciken gemi Fransa’daki küçük liman kentine ancak akşam geç bir saatte yanaşabilmiş, Almanya’ya kalkan gece treni kaçmıştı. Böylece tanımadığım bir yerde hiç hesaba katmadığım bir gün geçirecektim; akşam ise dış mahallelerdeki bir eğlence yerinde kadınların çaldığı hüzünlü müziği dinlemek ya da rastgele yolumun kesiştiği yol arkadaşlarıyla tekdüze sohbetlere girmekten başka yapacağım cazip bir […]

Soren Kierkegaard – Korku ve Titreme

İbrahim’in oğlu İshak’ı kurban etmek için dağa yolculuğuna ilişkin Tevrat’taki öykü çok farklı şekillerde yorumlandı. Erken dönem Hristiyan Kilisesi tarafından iman ve itaatin kutsanması amacıyla kullanıldı. O zaman İbrahim ve onun Tanrı’nın isteğine tereddütsüz itaatine odaklanılıyordu. Musevî kültüründe daha sonraları bu öykü Tanrı’nın merhametini istemek için kullanıldı: Melek; “elini çocuğun üstünden çek, senden ona hiç […]

Soren Kierkegaard – Kişiliğin Gelişiminde Etik-Estetik Dengesi

Dostum, Daha önce sana sıklıkla söyledi. Şimdi bir kez daha söyleyeceğim, hatta haykıracağım: yalyada. Önlem olarak sunulan tek bir ya konuları açıklığa kavuşturmak için yeterli olmayacaktır. Zira buradaki soru, kişinin tek bir parçayla tatmin olamayacağı kadar önemli ve bütün olarak kavranamayacak kadar da içsel tutarlılıktan uzaktır. Yaşamda ycüyaddyı uygulamanın saçma yada bir tür delilik olduğu […]

Soren Kierkegaard – Evliliğin Estetik Geçerliliği

Evliliğin Estetik Geçerliliği, Ya/Yada adlı eserin bir bölümüdür. Kierkegaard Ya/Yada y\ doktorasını tamamladıktan ve Regine Olsen ile nişanı bozduktan sonra yazmıştır. Bu eser düşünürün ilk büyük eseridir ve hâlen en yaygın okuyucu kitlesi bulan eser olma özelliğini korumaktadır. Eser iki bölümden oluşmaktadır: birinci bölüm estetiği, Kierkegaard’ın kişisel, duyusal deneyimleri ifade etmek için kullandığı terimi ele […]