Zaman ve Anlatı’nın 3. cildi* hiçbir özel giriş gerektirmiyor. Bu cilt, programını 1. cildin başında okuduğunuz aynı yapıtın üçüncü bölümünü oluşturuyor. Ayrıca, bu üçüncü bölüm işlediği Kurmaca Anlatıda Zamanın Biçimlenişi konusuyla ikinci bölümde ele alınan Tarihsel Anlatıda Zamanın Biçimlenişi konusuna bir karşılık oluşturuyor kesinlikle. Son ciltteki** Dördüncü Bölüm de, Anlatılan Zaman başlığı altında, fenomenoloji, tarih […]
Kategori: Genel
Paul Ricoeur – Zaman ve Anlatı 1; Zaman Olay örgüsü Üçlü Mimesis
La Metaplıore vive (Canlı Eğretileme) ile Temps et recit (Zaman ve Anlatı) ikiz yapıtlardır: Art arda yayımlanmış bu iki yapıt birlikte tasarlanmıştır. Her ne kadar eğretileme [metafor] geleneksel olarak “değişmeceler” (ya da söz sanatları) kuramına, anlatı ise yazınsal “türler” kuramına bağlansa da, her ikisinin ürettiği anlam etkileri merkezde yer alan aynı anlamsal yenilik[buluş] olgusundan kaynaklanır. […]
Paul Ricoeur – Eleştiri ve İnanç; F. Azouvi ve M. de Launay İle Söyleşi
Paul Ricceur, siz her şeyden önce bir yazı adamısınız. Ama yine de bir dizi söyleşi yapmayı ilkece kabul ettiniz. Ne anlama geliyor sizce söyleşi yapmak? Öncelikle şunu söylemek isterim, çok korktuğum bir dil kullanma biçimidir bu, çünkü ben gerçekten bir yazı adamıyım, aynı zamanda da karalayıp düzeltmeler yapan biriyim. Dolayısıyla, genel olarak doğaçlama konuşmaktan uzak […]
Paul Imbert – Osmanlı İmparatorluğunda Yenileşme
Tuna, İstanbul Boğazı, Kızüdeniz, Basra Körfezi arasında ulaşım kolaybgı sağlayan yollar yapmak, her dönemde, Osmanlı Padişahları için büyük bir zorunluluk olmuştu. Büyük Fatih Sultan Mehmet, o düşlere giren mücevheri, iki kıta ile iki denizin birleşim noktasında, iki kehribarb ve iki zümrütlü bir yüzüğü andıran eşsiz kenti aldığmdan beri, yani Osmanh Türkleri Avrupa toprağına ayak bastıkları […]
Paul Huhnerfeld – Bir Filozof Bir Alman
Aristoteles üzerine bir dersinde Martin Heidegger, büyük Grek için şöyle demişti: “O, doğdu, çalıştı ve öldü.” Bu, mezar taşlarına yazılan türden bir cümle, yazıtsal bir cümledir. Ve pek çok yazıtsal cümle gibi, ilk bakışta oldukça mâkul, ikna edici bir cümledir. Ne var ki daha yakından bakıldığında, aynı cümle şaşılacak derecede yanlıştır. İ.Ö. 384’de Makedonya’nın Stagira […]
Paul Heyse – Andrea Delfin
Storm, Keller, Hebbel gibi tanınmış bir öykü ustası olan Paul Heyse, 15 Mart 1830’da Berlin’de doğdu. Ünlü sözlükçü ve filolog K. Heyse’nin oğludur. 17 yaşında üniversiteyi bitirip klasik filoloji ve Roma filolojisi doktoru oldu. Zengin, görgülü bir ailenin çocuğuydu. Çocukluğu, gençliği kibar, soylu çevrelerde geçti. 1854’te Geibel, onu “Alman şiir göğünde doğan bir yıldız” diye […]
Paul Goble – Vahşi Atları Seven Kız
Paul Foulquie – Varoluşçuluk
Varoluşçuluğu tanımlamak için, sözcüğün kendisinden işe başlayacağız. Bu yeni türetilmiş sözcük varoluş (existence) isminden ilkin varoluşsal (existentiel) ve varoluşla ilgili (existential) sıfatları türetilerek ve daha· sonra bunlara (culuk) soneki eklenerek ortaya .çıkanlmıştır. Bu sonek, genellikle, bir öncelli�n tanırup kabul edildi�ni gösterir; sözgelimi, (toplumculuk), kuramsal olarak, ‘toplum çıkarlannı bireyin çıkarlannın önüne geçirir; tersine bireycilik, J:.>ireyi, siyasal […]
Paul Eluard – Gala’ya Mektuplar
Paul Eluard diye anılan Paul-Eugène Grindel ve onun her daim Gala diye adlandıracağı Rus bir genç kız, Helena Dmitrievna Diakonova 1912 yılının Aralık ayında, Davos yakınlarındaki Clavadel sanatoryumunda her ikisi de tüberküloz tedavisi görürken tanıştılar. Her ikisi de 17 yaşındaydı. 1914 yılında, savaş başlamadan önce ilk kez ayrıldıklarında, Gala Rusya’ya döndü. İlk başta yedek asker […]
Paul Eluard – Asil Adalet
Paul Eluard, 14 Aralık 1895’te, Paris dolaylarında Saint-Denis’de doğdu. Babası muhasebeyle uğraşıyor, annesi terzilik yapıyordu. Geçimleri pek iyi değildi. Eluard’ın çocukluğu Saint-Deniş ile Aulnay-SousBois’da geçti. 12 yaşına basınca Paris’e geldi. Louis Blanc sokağına yerleşti. 16 yaşına kadar Colbert Okulu’nda okudu. Bir ara ciğerlerinden hastalandı. İyileşmek için İsviçre’ye gitti. İki yıl kadar bir sanatoryumda kaldı. Orada, […]
Paul Doherty – Cakalin Yili
On Sekizinci Hanedanlık (M.Ö.1550-M.Ö.1323) Antik Mısır’ın hem memleket içi hem de dışında, en üst noktasını olmasa bile, oldukça görkemli bir aşamasını işaret etmişti; bu tam bir ihtişam, muhteşem bir şaşaa ve muzaffer emperyalizm, aynı zamanda da büyük bir değişim ve vahşi olaylar silsilesi dönemiydi, özellikle de Amenhotep III’ün saltanatının son yıllarında ve “Büyük Kafir” Akhenaten’in […]
Paul Demont, François Georgeon – Bir Imparatorluğun Ölümü
Niyazi Bey’in yandaşlanyla dağa çıktığı günden beri Makedonya’da karışıklık durmamış, artmıştı. III. Ordu’nun öteki genç subayları, bu arada Hilmi Paşa’nm kurmay başkanlığına bağlı Binbaşı Enver Bey de onun örneğini izlemişlerdi. Bu ayaklanma eylemlerinin çoğalması, bu sözdinlemezlik hareketinin başına geçmeye götürüyordu İttihat ve Terakki’yi. Elindeki hafiye şebekesiyle söz konusu gelişmelerden haberdar olan Abdülhamit, gizli polisini harekete […]
Paul de Musset – Bay Ruzgar ve Bayan Yagmur
Sevgili yavrularım, eskiden İskoçya’da Ossian adında, çok iyi arp çalan, beyaz sakallı kör bir ihtiyar yaşarmış. Bu adam sokaklarda kendi yazdığı şiirlerden şarkılar söyleyerek dolaşırmış. Ossian’ın babası Fingal büyük bir savaşçıymış. Ossian bu yüzden başka şeyler söylemek yerİne Büyük Fingal’in zaferlerini şarkıya dökermiş. Ossian’ın ölümünden sonra ozanlar onun şiirleı-ini söylemeye devam etmişler ve böylece Ossian’ın […]
Paul Celan – Ellerin Zamanlarla Dolu
Bir zamanlar Anna Seghers (1900-1983) ile Georg Lukâcs (1885-1971) arasında padak veren “gerçekçilik tartışması”nm odak noktasını, 20. yüzyılda sanatın gerçekliğini bir bütün olarak yansıtma olanağının hâlâ bulunup bulunmadığı sorusu oluşturuyordu. Lukâcs, bu soruyu olumlu yanıtlarken, Seghers artık “parçalanmamış gerçeklik” diye bir şeyin kalmadığı, bu nedenle herhangi bir gerçekliği yeniden üretme peşindeki sanatın tek yapabileceğinin, parçalanmışlığı […]
Paul Carrel – Rommel – Çöl Tilkisi
1939 yılının bir Eylül sabahı Almanların Polonya’ya taarruzu ile başlayan İkinci Dünya har. bi, o kışı sakin bir şekilde geçirdikten sonra, 1940 Nisanında Almanların Danimarka ve Norveç’i Istilasıyla tekrar canlanmış ve bir ay sonra Mayısta Führer ordularının Hollanda – Belçika – Fransa’ya yönelmesiyle de en coşkun noktasına ulaşmıştı. Dunkerque faciasını yaşayan Fransanın çökmeye başladığı bu […]
Paul Carell – Kursk Savaşı
Camur mu dediniz? Rus çamuru içinde yaşamadığı sürece, kimse bunun ne olduğunu bilemez. 1943 Martının sonunda karla buz erimeye başlayınca karada da savaş durdu: Koyu, balçık gibi bir çamur bütün taşıt araçlannı kımıltısız bıraktı, bütün yürüyüşleri, en küçük askeri hareketi durdurdu. Leningrad’dan Staraya Russa’ya, Oryol kıvrımından ve Kursk çıkıntısından Byelgorod’a dek olduğu kadar Donets’le Mius […]