Bir kalp krizi kadar tehlikeli. Belki de soluk almayı kesip boşluğa yuvarlanırken, zihnindeki paniğin son patlayışı gibi Ken Kramer’ın son sözleriydi bunlar. Olmaması gereken yerde, olmaması gereken kişiyle birlikteydi ve daha güvenli bir yerde saklamas ı gereken bir şeyi taşıyordu. Ama bunu başarıyordu. Oynuyordu ve kazanıyordu. Oyununa hâkimdi. Gülümsüyordu herhalde. Göğsünün içindeki ani gümbürtü kendisine […]
Kategori: Genel
Lee Child – Asla Geri Dönme
Reacher’ı bir arabaya bindirip bir buçuk kilometre ilerideki bir motele götürdüler. Motelde gececi resepsiyonist, Reacher’a tam da beklediği gibi bir oda verdi. Ne de olsa bu tür odaları daha önce bin kez görmüştü. Duvardaki ısıtıcı uyutmayacak kadar gürültülü olsa da, motel sahibine elektrikten tasarruf ettirecek türdendi. Ampuller de benzer şekilde enerji tasarruflu ampullerdi. Yerdeki halı […]
Lee Carroll – Bir Insan Gibi Dusunmeyin-Kryon
Merhabalar! Ben manyetik hizmetten Kryon. Soruları yanıtlamadan önce sizi benim enerjimle yeniden tanıştırmak, ve sizi şu anda bu sözleri aktaran partnerimin titreşimine yaklaştırmak istiyorum. Ben manyetik hizmettenim, ve sadece size hizmet amacıyla varım -siz yürekten sevilen ve varlıklar arasında yücelmiş olanlara. Siz derste olanlarsınız, ve bu gezegende yaşayan özel varlıklarsınız. Ben burada sizin son elli […]
Leandra Logan – Dogumgunu
Las Vegas Hastanesi kanser koğuşunun koridorunda telaşlı adımlarla yürürken, başlar ona doğru çevrilmişti. Bu bakışlarda korku ya da şaşkınlık değil, acıma vardı. Kahverengi üniformasıyla, gencecik kadın polis beklenmedik bir ziyaretçi ya da yeni birisi değildi. Dört haftadır her gün yaptığı ziyaretlerden sonra, Memur Karen Bradford’un oraya bir kuşkuluyu izlemek ya da bir tanığı köşeye kıstırmak […]
Le Clezio – Göçmen Yıldızı
Suyun sesini duyunca, kıĢın sona erdiğini anlardı. KıĢın, kar, evlerin çatılarını, bütün kasabayı örter, çayırlar bembeyaz olurdu; Çatılarda, buzdan sarkıtlar oluĢurdu. Daha sonraları, güneĢ yakmaya baĢlar, karlar erir, saçaklardan, kiriĢlerden ve dallardan damla damla su akardı. Damlalar bir araya gelerek derecikler oluĢturur, bu derecikler çaylara karıĢır ve su kasabanın sokaklarında sevinçle çağlardı. En eski anısı […]
Lawrence Block – Umdugunu Degil Buldugunu Yiyen Hirsiz
Saat dokuzu birkaç dakika geçe Bloomingdale’s alışveriş torbamı yüklenip kapıdan çıkarken, yüzü bir atı andıran uzun boylu sarışın bir adamla karşılaştım. Elinde pek işe yaramayacak kadar ince görünen bir evrak çantası vardı. Bir model gibi diyebilirsiniz. Paltosu o yeni kareli modellerden biriydi ve benimkinden biraz daha uzun saçları tek tek kesilmişti. “Yine karşılaştık” dedim ki, […]
Lawrence Block – Tetikci
Keller, iç cebinden çıkardığı pul maşası yardımıyla glasin zarf içindeki pulu dikkatlice dışarı çıkardı. Norveç’te üretilen ve ünlü Posthorn serisine ait olan bu pıılıın değeri l dolardan bile azdı; ancak zor bulunan bir parçaydı. Aslında Keller’ın koleksiyonun daki eksik parçalardan biriydi. Pula yakından baktı ve albüme yap ıştırıldığı yerde bir incelme olup olmadığını görmek için […]
Lawrence Block – Tahtalikoye Bir Bilet
O yıl şampiyonluk maçlarının oynandığı sıralarda, New York’ta dondurucu bir soğuk dalgası vardı. Oakland ve Dodgers finaldeydi, dolayısıyla hava sonucu etkilemedi. Dodgers herkesi şaşırtarak beş maçta kupayı aldı ve Kirk Gibson ile Hershiser kahraman oldu. Açılış gününden beri liderliğini koruyan Mets son yedi şampiyonluk maçını oynayan takımlardan biriydi. Güçlüydüler ama Dodgers daha iyiydi. Sahip oldukları […]
Lawrence Block – Seytan Biliyor Ki Olusun
Eylül ayının son Perşembe’si Lisa Holtzmann, Dokuzuncu Cadde’de alışverişe çıktı. Evine üç buçukla dört arasında döndü ve kahve koydu. Lisa yanmış bir ampulü yeni aldığıyla değiştirirken, yiyecekleri yerlerine kaldırırken ve Goya mercimek kutusunun arkasındaki yemek tarifini okurken kahve hazırlandı. Telefon çaldığında elinde bir fincan kahveyle pencere kenarında oturuyordu. Arayan Glenn’di, kocası, altı buçuğa kadar eve […]
Lawrence Block – Scudder 09 – Mezbahada Dans
Beşinci rauntun ortalarına doğru mavi şortlu genç, rakibinin çenesine sağlam bir sol indirdi. Bunu başa vurulan iyi bir sağ izledi. Mick Ballou, “Birazdan düşecek” dedi. Öyle görünüyordu ama mavi şortlu boksör bir daha şiddetle giriştiğinde diğeri darbeyi savuşturarak rakibine sarıldı. Hakem iki boksörün arasına girmeden önce gözlerindeki bakışını yakaladım. Boş boş bakıyordu. “Ne kadar zaman […]
Lawrence Block – Olumun Ortasinda
Şehrin en güzel ayı Ekim’di. Son yaz sıcakları bitmiş, ısırıcı soğuklar henüz gelmemişti. Eylül’de yağmur yağmıştı, hem de çok ama artık yağmurlar da bitmişti. Hava her zamankinden daha az kirliydi. Isı da havayı olduğundan daha temizmiş gibi hissettiriyordu. Üçüncü Cadde’de, Ellili numaralarda bir telefon kulübesinin önünde durdum. Köşede, yaşlı bir kadın güvercinlere ekmek kırıntıları veriyor, […]
Lawrence Block – Mondrian Gibi Resim Yapan Hırsız
Barnegat Kıtabevi’nde o gün işler pek hafifti ama aslında çoğu gün öyledir ya. Eski kitap satanlar ağır tempolu ve basit bir yaşamı hayal etmezler. Onu zaten yaşıyorlardır. O günün iki önemli anı vardı ve talihe bakın ki, ikisi de aynı anda geldi. Bir kadın bana bir şiir okudu, bir adam da bir kitap satmaya kalkıştı. […]
Lawrence Block – Mezbahada Dans
Beşinci rauntun ortalarına doğru mavi şortlu genç, rakibinin çenesine sağlam bir sol indirdi. Bunu başa vurulan iyi bir sağ izledi. Mick Ballou, “Birazdan düşecek” dedi. Öyle görünüyordu ama mavi şortlu boksör bir daha şiddetle giriştiğinde diğeri darbeyi savuşturarak rakibine sarıldı. Hakem iki boksörün arasına girmeden önce gözlerindeki bakışını yakaladım. Boş boş bakıyordu. “Ne kadar zaman […]
Lawrence Block – Kutuphanedeki Hirsiz
Martın ilk Perşembe günü, öğleden sonra saat üçte Barnegat Kitabevi’ni hafta sonu tatiline soktum. Ucuzluk masamı içeri çektim, kapımı kapadım, kapı camındaki AÇIK tabelasını KAPALl’ya çevirdim. Yazar-kasanın raporunu aldım -ne yazık ki, yalnızca bir anlık bir iştiçekleri arkadaki odama götürüp bankaya yatırma fişini yazdım ve bir posta makbuzu hazırladım. Sonra otuz santim boyunda bir kutuyla […]
Lawrence Block – Kutsal Bar Kapandiginda
Morrissey’in Yeri’nde pencereler siyaha boyanmıştı. Patlama, camları şangırdatacak kadar yüksek ve yakındı. Sohbetleri cümlenin ortasında kesti, garsonu adımının ortasında, bir ayağı havada, omzunda bir içki tepsisiyle dondurdu. Her tarafı kaplayan gürültü dindiğinde, salonda, uzun bir dakika, kesin ve âdeta saygılı bir sessizlik hâkim oldu. Birisi “Aman Tanrım” dedi ve bir sürü insan, tutmakta olduğu nefesini […]
Lawrence Block – Kendini Humphrey Bogart Sanan Hirsiz
Mayıs’ın son Çarşambası saat onu çeyrek geçe, güzel bir kadını bir taksiye bindirdim ve arkasından bakarak yaşamımdan ya da en azından mahallemden çıkışını izledim. Sonra ben de bir taksi çevirdim. Sürücüye West End ve Yetmişinci Birinci Sokak köşesine çek, dedim. Sürücü ana dili Đngilizce olan o soyu tükenmeye yüz tutmuş kuşlardan biriydi. “Yalnızca beş blokluk […]