Barın sonundaki iri yarı adam terliyor. Duble İskoç viskisine gömülmüş ama birkaç dakikada bir başını kaldırıyor ve yanına, arkasına, kapıya doğru bakıyor. Şerit şeklindeki led ışıklandırmanın altında teri ince ince parlıyor. îç geçirme kılığına bürünmüş uzun, titrek bir nefes veriyor ve yeniden içkisine dönüyor. “Pardon. Bakar mısınız?” Başımı, parlattığım bardaklardan kaldırıp ona bakıyorum. “Buraya bir […]
Kategori: Genel
Jojo Moyes – Bir Artı Bir
Sidney içeri girdiğinde Ed Nicholls kreatif ekibin odasında Ronan’la kahve içiyordu. Sidney nin arkasında Ed’in belli belirsiz seçebildiği bir adam duruyordu; takım elbiseliler güruhundan biri daha işte. Seni arıyorduk, dedi Sidney. Eh, işte buradayız, dedi Ed. Ronan’ı değil, seni. Ed bir an için onları inceledi, sonra elindeki kırmızı, köpük malzemeden topu tavana atıp yakaladı. Göz […]
Johnny Smith – Sıska Şövalye
“Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı!” Annem, “Neden gidip odanda oynamıyorsun?” diye sordu. Babam, “Neden gidip bahçede oynamıyorsun?” diye sordu. Ablam Hayley ise, “Neden gidip dünyanın öbür ucunda oynamıyorsun?” diye sordu. Smith ailesinin tümü bir aradaydı. Annem en sevdiği film olan Ölü Mutant Şempanzelerin Saldırısı’nı izliyordu. Babam yüzünü bir gazetenin altında gizlemiş uyukluyordu. Hayley’le erkek arkadaşı […]
Johnny Smith – Korkusuz Korsan
“Ben Kaptan John Smith, yedi denizlere yelken açan en acımasız korsan!” Sadık kılıcımı kaptım ve korsan gemimin güvertesine atladım. “Ne oldu, omuzumda duran tatlı papağan dostum? Evet, kesinlikle katılıyorum. BEN bu topraklardaki en tehlikeli kişiyim…” Şimdi düşmanlarımı kılıcın ucunda tutmak için çalışmalıydım. 1 SALLA! VUR! DÜRT! “Büyük John Smith’i hesaba katmadın, öyle mi?” diyerek kükredim. […]
John Wyndham – Krizalitler
Yapılar benim bildiklerime hiç benzemiyordu. Sokaklardaki trafik tuhaftı; arabalar, onları çeken atlar olmadan hareket ediyordu. Bazen gökyüzünde balık biçiminde parlak şeyler uçtuğunu görürdüm ama kesinlikle kuş değildiler. Düşlerimde bu olağanüstü yeri çoğunlukla gündüz ışığında görürdüm ama bazen gece olurdu, ışıklar kıyı boyunca ateş böcekleri gibi parlar ve birkaçı havada veya suda kıvılcımlar gibi süzülürdü. Henüz […]
John Vader – Sydney Savaşı
Japonlarm Pearl Harbour’a yaptıkları hava akını, savaşın en dikkate değer yönüydü. Bu, on ların şaşırtıcı bir gösterisi olmakla birlikte, Japon ordularının her yerdeki başarılarına oranla küçük bir zaferdi. Japon birlikleri o güne kadar askerî tarihte görülmemiş bir hızla pek çok ülkeyi ve Batı Pasifik’teki binlerce adayı istilâ ederek yönetimleri altına almışlardı. 7 Aralık 1941 tarihinde […]
John Updike – Tavsan Kac
OĞLANLAR pota tutturulmuş bir telefon direğinin etrafında basketbol oynuyorlar. Eller kollar, bağırışlar. Yer yer çakıllara sürtünen Keds ayakkabılarından yükselen patırtılar, seslerini tellerin üzerinde masmavi uzanan nemli mart havasına savuruyor sanki. Üzerinde takım elbisesi, yoldan geçen Tavşan Angstrom durup izler, oysa yirmi altı yaşında ve bir doksan boyundadır. Bu boyuyla tavşanı pek andırmasa da, beyaz yüzünün […]
John Updike – S.
Çok Sevgili Charles, Kalemim duraksadığı halde aramızdaki mesafe artıyor. Motor vızılbları sözcüklerin arasında, kilometreleri yiyor, kanatların altındaki büyük kahverengi ve yeşil kareli dönümlerce yassı çiftlikler santim santim geçiyorlar. Gözlerimi kapatıyorum ve beyaz evimizi görüyorum, iki kapılı verandası, carnlarla kaplı uzun limonluğu, denize göz kırpışı ve koydaki kayalıklar -o gri kayalarda sen, Peari ve ben bilmem […]
John Steinbeck – Uzun Vadi
Yıl 1938. John Steinbeck’in öykülerini içeren Uzun Vadi o yıl yayımlanmıştı. Yazar o sırada Gazap Üzümleri üzerinde çalışmaktaydı. Ohio Üniversitesi öğrencilerinden Merle Danford, Steinbeck üstüne tez hazırlıyordu. Ona bir dizi soru yolladı. Steinbeck bir noktaya kadar sorulara sabırla yanıt verdi, ta ki Uzun Vadi hakkındaki eleştiriler söz konusu edilene kadar. Genç öğrenciye şunları yazdı: Sevgili […]
John Steinbeck – Mektuplarda Bir Yaşam
John Steinbeck – Al Midilli
Gün ağarırken Billy Buck yatakhaneden çıktı ve gökyüzüne bakarak verandada bir süre durdu. Tıknaz, çarpık bacaklı, pos bıyıklı, ufak tefek bir adamdı; şişkin ve kaslı avuçları, küt parmakları vardı. Su yeşili gözleri dalgın bakıyordu ve geniş kenarlı şapkasının altından fışkıran fırça gibi saçlarının rengi güneşten sararmıştı. Billy, verandaya çıktığında, hâlâ gömleğini kot pantolonunun içine sokmakla […]
John Steinback – Gazap Üzümleri
Oklahoma’nm bütün kırmızı topraklarına ve külrengi topraklarının bir kısmına son bir iki hafif yağmur düştü. Bu yağmurlar katı toprağı delemedi. Sapanlar küçük derecikler boyunca dolaşıp durdular. Bu son yağmurlar, mısırlara çabucak boy attırdı. Yol kenarlarında yoncalar ve otlar bitirdi. Böylece, külrengi topraklarla koyu kırmızı topraklar yeşil bir örtü altında kaybolmaya başladı. Mayısın sonlarına doğru gök […]
John Saul – Seytanin Labirenti
John Sandford – Ayin Karanlik Yuzu
Altı çöp torbası dolusu kırmızı selvi talaşı, gece yansı, “1986’ dan beri en kaliteli Mobilyacınız” sloganıyla meşhur Dunstead&Daughter Mobilya’nm self-servis hizmet veren hangarından, torbası bir dolara satın alınmıştı. Dükkânı koruyan ne bir kamera ne bir ışık ne de bir görevli olduğundan iş sorunsuz bir şekilde halledilmişti. Moonie torbalan bodruma koydu. iPod’unda çalan Cross Canadian Ragweed’in […]
John Robert Fowles – Fransiz Tegmenin Kadini
Lyme Körfezi*ode -Lyme Körfezi İngiltere’nin güney batıya uzanan bacağının altındaki en büyük gediktir- en sert rüzgâr, doğu rüzgârıdır; 1867 Mart’ının sonlarında, havanın böyle sert olduğu bir sabah, körfeze adını veren küçük ama tarihi Lyme Regis rıhtımında yürüyüşe çıkan çifti gören meraklı biri, onlar hakkında bir sürü isabetli tahminde bulunabilirdi. Cobb mendireği en az yedi yüz […]