Sis I. Fırtınanın Gelişi Olanları anlatıyorum… Kuzey New England’ın gelmiş geçmiş en müthiş sıcak dalgası 19 Temmuz gecesi sona ererken, bütün Batı Maine bölgesini şiddetli fırtınalar sarmaya başladı. Şimdiye kadar tanık olduğum fırtınaların en korkuncuydu bunlar. Biz Uzun GöTün kıyısında oturuyorduk. Karanlık basmadan az önce, ilk fırtınanın suları döverek bize doğru yaklaştığını gördük. Bir saat […]
Kategori: Fantastik
Stephen King – O
Selden Sonra (1957) Bildiğim kadarıyla o dehşet, gazete parçasından yapılmış bir kayıkla başladı. Yirmi sekiz yıl sürecekti bu korku. Aslında belki de hiçbir zaman tam anlamıyla sona ermeyecekti. Sözünü ettiğim kâğıt kayık kaldırımın kenarından akan yağmur suyunda yüzüyordu. Yalpalıyor, yan yatıyor, tekrar düzeliyor, cesaretle girdaplara dalıyordu. Witcham Sokağıyla Jackson Sokağının kesiştiği dörtyol ağzındaki trafik lambasına […]
Stephen King – Mahşer
Hapscomb’un benzin istasyonu Arnette’in hemen kuzeyinde, 93 numaralı karayolunun üzerindeydi. Houston’dan yüz yetmiş kilometre uzakta olan Arnette, dört sokaktan oluşan berbat bir kasabaydı. Bu gece bütün müdavimler benzin istasyonunda toplanmışlardı. Kasanın yanına yerleşmiş, bira içiyor, şundan bundan söz ediyor, ışıklı büyük levhaya çarpan böcekleri seyrediyorlardı. Burası Bili «Hap» Hapscomb’un benzin istasyonuydu. Bu yüzden de Hapscomb […]
Stephen King – Kurtadamın Döngüsü
“dışarı çıktığımda her şeyin daha farklı olduğunu gördüm, ama neyin değiştiğini kendime söylemeye bile cesaretim yok .” uçuk bulaştırma üzerine notlar, kişisel kurum. aizanoi bellek çakışları – 2 : yeni sürülmüş “poem”in sert kokusu … • jeffry, telefonun diğer ucundan konuşuyor, sesine eşlik eden “a song for the lovers” onu dinlemeyi gerçekten zorlaştırıyordu, telefonu kapatıp […]
Stephen King – Kemik Torbası
Karım Jo, 1994 yılının sıcak bir ağustos günü sürekli kullandığı sinüzit ilacını almak için bana Derry Rite Aid’e gideceğini söyledi. Galiba son zamanlarda bu ilacı artık reçetesiz veriyorlar. O gün için yazımı tamamlamıştım. Jo’ya gidip ilacını kendim almayı önerdim, ama o, “Teşekkür ederim,” dedi. “Eczanenin yanındaki süpermarkete uğrayıp balık alacağım.” Yani bir taşla iki kuş […]
Stephen King – Karanlık Öyküler
(Neredeyse) Kayıp Sanatı İcra Etmek Yazma zevkinden daha önce birçok kez bahsettim ve artık bu konuyu temcit pilavı gibi tekrar gündeme getirmek istemiyorum ama bir itirafta bulunayım: yaptığım işin ticari yönünden de bir amatöre has, haϐifçe çılgın bir zevk alıyorum. Bu konuda beceriksizlikler yapmak, çeşitlilik yaratmak ve sınırları zorlamak hoşuma gidiyor. Görsel romanlar (Storm of […]
Stephen King – Kara Kule #7 Kule
Peder Don Callahan bir zamanlar, ismi Salem’s Lot olan ve artık hiçbir haritada yer almayan bir kasabanın Katolik rahibiydi. Artık umursadığı yoktu. Gerçeklik gibi kavramlar onun için önemini yitirmişti. Bu eski rahip şimdi elinde kâfir bir nesne, fildişinden oyulmuş bir kaplumbağa heykeli tutuyordu. Kaplumbağanın ağzında bir çentik, sırtında da soru işareti şeklinde bir çizik vardı […]
Stephen King – Kara Kule #6 Susannah’nın Şarkısı
“Büyü ne kadar dayanır?” Önce kimse Roland’ın sorusuna cevap vermedi, Silahşor bunun üzerine gözlerini papaz konutunun oturma odasında, sayısız torunundan biriyle evli olan Cantab’in yanında oturmakta olan Mannili Henchick’e dikerek sorusunu tekrarladı. İki adam, Mannilerin yaptığı gibi el ele tutuşmuştu. Yaşlı olanı, o gün torunlarından birini kaybetmişti, ama taştan oyulmuşa benzeyen yüzünde hiçbir ifade yoktu. […]
Stephen King – Kara Kule #5 Calla’nın Kurtları
Calla’nın Kurtlan, Robert Browning’in “Childe Roland to the Dark Tower Came” (Childe Roland Kara Kule’ye Geldi) adlı uzun şiirinden esinlenilerek yazılmış destansı öykü dizisinin beşinci cildidir. Altıncı cilt, Susannah’nin Şarkısı, 2004 yılında yayımlanacak. Yedinci ve son cilt olan Kara Kule ise yine aynı yıl içinde yayımlanacak. İlk cilt, Kara Kule (Silahşor)‘da Gilead’lı Roland Deschain, babasına […]
Stephen King – Kara Kule #4 Büyücü ve Cam Küre
Dördüncü gün Dorothy’yi çok sevindiren bir şey oldu. Oz onu çağırttı. Kız taht salonuna girdiği zaman adam onu nazikçe selamladı. “Otur, yavrum. Seni bu ülkeden göndermenin bir yolunu bulduğumu sanıyorum.” Kız heyecanla, “Ve Kansas’a dönmemin yolunu da, öyle mi?” diye sordu. Oz, “Şey,” dedi. “Kansas bakımından pek de emin değilim. Açıkçası onun ne tarafta olduğu […]
Stephen King – Kara Kule #3 Çorak Topraklar
Susannah üçüncü kez gerçek kurşun kullanıyordu… Silahıysa Roland’ın onun için hazırladığı mahfazadan ilk defa çekiyordu. Bol kurşunları vardı. Roland, Eddie’yle Susannah Dean’in ‘çekildikleri’ zamana kadar yaşadıkları dünyadan üç yüzden fazla kurşun getirmişti. Ancak bol kurşunun olması boşa harcanabileceği anlamına gelmiyordu. Aslında tersine. Tanrılar, müsriflere kızarlardı. Roland’ı önce babası, sonra da en büyük öğretmeni olan Cort, […]
Stephen King – Kara Kule #2 Üç’ün Çekilişi
TARTIŞMA Üç’ün Çekilişi uzun bir destansı öykü dizisini oluşturan Kara Kule’nin ikinci kitabıdır. Kara Kule bir dereceye kadar ozan Robert Browning’in “Roland Adlı Çocuk Kara Kule’ye Geldi” adlı öykü şiirinden esinlenerek yazılmıştır. Aslında Browning’in şiirinin yazılışı da, ünlü yazar William Shakespeare’in Kral Lear adlı oyununa borçludur. Kara Kule dizisinin ilk cildinde son Silahşor Roland’ın nasıl […]
Stephen King – Kara Kule #1 Silahşor
Siyahlı adam çölde kaçıyordu. Silahşor de peşindeydi. Bütün çöllerin tapınağıydı burası. Gök kubbesinin altında her yana doğru sanki milyonlarca kilometre uzanan dev bir düzlük. Bembeyaz çöl. Gözleri kamaştırıyordu. Burada bir damla su bile yoktu. Çölün kendince bir özelliği olduğu söylenemezdi. Sadece ufukta hafif, beyaz sislere benzeyen dağlar yükseliyordu: Bir de şurada burada tatlı rüyalara, kâbuslara […]
Stephen King – Göz
Korku romanlarına yepyeni bir soluk getiren Stephen King, bu yapıtında intikam duygusuyla yanıp tutuşan, telekinetik güçlere sahip, Carrie White’ın öyküsünü sergiliyor… Korkuyla buluşun, kâbusu yaşayın. KAN BANYOSU 19 Ağustos 1966 tarihli haftalık Enterprise gazetesinden bir haber kupürü: GÖKTEN TAŞ YAĞDI Birçok görgü tanığı, 17 Ağustos günü Chamberlain kasabasında, gökte tek bir bulutun bile görünmediği bir […]
Stephen King – Gece Yarısını İki Geçe
Brian Engle tam 10.14’te American Pride Şirketine ait uçağı 22 numaralı kapının önünde durdurdu. Üzerinde, «Lütfen Kemerlerinizi Bağlayınız,» yazılı panonun ışıklarını söndürdü. Şimdiye dek hiçbir uçuşun sonunda böylesine rahatlamamış ve kendini bu kadar yorgun hissetmemişti. Başı çatlayacak gibi ağrıyor, adeta zonkluyordu. Engle’ın bu akşamla ilgili kesin planları vardı. Pilotlara ait salonda içki içmeyecek, yemek de […]
Stephen King – Gece Yarısını Dört Geçe
Sam Peebles, daha sonra, «Bütün suç o kahrolasıca akrobattaydı,» diye karar verecekti. «Eğer o herif, uygunsuz bir anda sarhoş olmasaydı, başım da böyle belaya girmezdi.» Sam belki de haklı olarak, acı acı, «Zaten yaşam dipsiz bir uçurumun bir kenarından diğerine doğru tutulan ince ışına benziyor,» diyecekti. «Gözlerimiz bağlı olarak üzerinden geçmemiz gereken bir ışına. Bu […]