Kategori: Korku

Stephen King – Maça Kızı

SARI GİYSİLİ ALÇAK ADAMLAR I. BİR ÇOCUKLA ANNESİ. BOBBY’NİN DOĞUM GÜNÜ. YENİ KİRACI. ZAMAN VE YABANCILAR HAKKINDA. Bobby Garfield’in babası yirmili yaşlarında saçları dökülmeye başlayan, kırk beşine gelince de kafası cascavlak olan adamlardandı. Randall otuz altı yaşında bir kalp krizi sonucunda ölüp bu akıbete uğramaktan kurtulmuştu. Emlakçıydı ve bir başkasının mutfak taşlarının üstünde son nefesini […]

Stephen King – Kurtadamın Döngüsü

“dışarı çıktığımda her şeyin daha farklı olduğunu gördüm, ama neyin değiştiğini kendime söylemeye bile cesaretim yok .” uçuk bulaştırma üzerine notlar, kişisel kurum. aizanoi bellek çakışları – 2 : yeni sürülmüş “poem”in sert kokusu … • jeffry, telefonun diğer ucundan konuşuyor, sesine eşlik eden “a song for the lovers” onu dinlemeyi gerçekten zorlaştırıyordu, telefonu kapatıp […]

Stephen King – Kubbe’nin Altında

Kimi arıyorsun Adı neydi Onu muhtemelen Küçük bir kasabada Futbol maçında bulabilirsin Ne demek istediğimi biliyorsun Hani o küçük kasabalar vardır ya oğlum Hepimizin aynı takımı desteklediği – JAMES MCMURTRY Altı yüz on metre yüksekten, Claudette Sanders’ın uçuş dersi aldığı yerden bakınca Chester’s Mill kasabası sabah güneşinde pırıl pırıl parlıyordu. Arabalar ise anacadde üzerinde gidip […]

Stephen King – Kemik Torbası

Karım Jo, 1994 yılının sıcak bir ağustos günü sürekli kullandığı sinüzit ilacını almak için bana Derry Rite Aid’e gideceğini söyledi. Galiba son zamanlarda bu ilacı artık reçetesiz veriyorlar. O gün için yazımı tamamlamıştım. Jo’ya gidip ilacını kendim almayı önerdim, ama o, “Teşekkür ederim,” dedi. “Eczanenin yanındaki süpermarkete uğrayıp balık alacağım.” Yani bir taşla iki kuş […]

Stephen King – Karanlık Öyküler

(Neredeyse) Kayıp Sanatı İcra Etmek Yazma zevkinden daha önce birçok kez bahsettim ve artık bu konuyu temcit pilavı gibi tekrar gündeme getirmek istemiyorum ama bir itirafta bulunayım: yaptığım işin ticari yönünden de bir amatöre has, haϐifçe çılgın bir zevk alıyorum. Bu konuda beceriksizlikler yapmak, çeşitlilik yaratmak ve sınırları zorlamak hoşuma gidiyor. Görsel romanlar (Storm of […]

Stephen King – Hayvan Mezarlığı

Hazret! İse onlara dedi ki: «Dostumuz Lazaruz uyuyor, ama ben gidip onu uykusundan uyandırabilirim.» Bunun üzerine havarileri birbirine baktılar ve bazıları İsa’nın mecazi anlamda konuştuğunu bilmediklerinden gülümsediler. «Efendim, eğer o uyursa daha iyi olur,» dediler. O zaman Hazreti İsa onlarla daha yalın konuştu. «Lazarus öldü, evet… yine de biz ona gidelim.» YOHANNA İNCİLİ Babasını üç […]

Stephen King – Hayatı Emen Karanlık

Machine, «Doğra onu,» dedi. «Ben burada durmuş seyrederken onu doğrayıver. Kanın aktığını görmek istiyorum. Bunu bana ikinci kez söyletme.» George Stark’ın Machine’in Yöntemi adlı kitabından. İnsanların yaşamları… yani o basit fiziksel yaşamları değil de gerçek yaşamları… değişik zamanlarda başlar. Thad Beaumont’un gerçek yaşamı da 1860’da başladı. New Jersey’de Bergenfield kentinin Ridgedway semtinde doğmuş ve büyümüştü. […]

Stephen King – Göz

Korku romanlarına yepyeni bir soluk getiren Stephen King, bu yapıtında intikam duygusuyla yanıp tutuşan, telekinetik güçlere sahip, Carrie White’ın öyküsünü sergiliyor… Korkuyla buluşun, kâbusu yaşayın. KAN BANYOSU 19 Ağustos 1966 tarihli haftalık Enterprise gazetesinden bir haber kupürü: GÖKTEN TAŞ YAĞDI Birçok görgü tanığı, 17 Ağustos günü Chamberlain kasabasında, gökte tek bir bulutun bile görünmediği bir […]

Stephen King – Gece Yarısını İki Geçe

Brian Engle tam 10.14’te American Pride Şirketine ait uçağı 22 numaralı kapının önünde durdurdu. Üzerinde, «Lütfen Kemerlerinizi Bağlayınız,» yazılı panonun ışıklarını söndürdü. Şimdiye dek hiçbir uçuşun sonunda böylesine rahatlamamış ve kendini bu kadar yorgun hissetmemişti. Başı çatlayacak gibi ağrıyor, adeta zonkluyordu. Engle’ın bu akşamla ilgili kesin planları vardı. Pilotlara ait salonda içki içmeyecek, yemek de […]

Stephen King – Gece Yarısını Dört Geçe

Sam Peebles, daha sonra, «Bütün suç o kahrolasıca akrobattaydı,» diye karar verecekti. «Eğer o herif, uygunsuz bir anda sarhoş olmasaydı, başım da böyle belaya girmezdi.» Sam belki de haklı olarak, acı acı, «Zaten yaşam dipsiz bir uçurumun bir kenarından diğerine doğru tutulan ince ışına benziyor,» diyecekti. «Gözlerimiz bağlı olarak üzerinden geçmemiz gereken bir ışına. Bu […]

Stephen King – Ejderhanın Gözleri

Öüleden sonra saat üçte, Needle’ın dibindeki Delain sarayında pek garip bir toplantı yer aldı. Toplantı, “Peyna’nın Salonu” diye bilinen büyük salondaydı. Buna toplantı demeyi de içim götürmüyor. Bu kelime, o gün öğleden sonra varılan kararı anlatamayacak kadar hafif ve küçük bir kelime. Ama sorgu veya mahkeme de denilemez, çünkü toplantının yasal bir anlamı da yoktu. […]

Stephen King – Dolores Claiborne

“Bir kadın ne ister?” Sigmund Freud “S-A-Y-G-I, bunun bence ne anlama geldiğini öğrenin.” – Aretha Franklin NE sordun, Andy Bissette? “Bana açıkladığın haklarımı anlayıp anlamadığımı mı?” Hey Tanrım! Bazı erkekler ne kadar da budala oluyorlar! Hayır, boş ver -sen palavrayı kes de, biraz beni dinle bakalım. Bütün gece boyunca beni dinleyeceksin sanırım, onun için buna […]

Stephen King – Çılgınlığın Ötesi

Uğursuz Öpücükler Bir köşeye oturmuş, ciğerlerine havayı çekmeye çalışıyordu. Birkaç dakika önce odada bol hava varken, şimdi hiç kalmamış gibiydi. Sanki çok uzaklardan gelen, «vup vup»a benzeyen hafif bir ses duyuyordu. Ama bu sesi, boğazından geçerek ciğerlerine inen, sonra da tekrar dışarı fışkıran havanın çıkardığını biliyordu. Telaşla, kesik kesik solurken oluyordu böyle. Öyleyken, oturma odasının […]

Stephen King – Çağrı

Üniversiteyi bitirdiği sıralarda, John Smith 1953 yılının Ocağında bir gün buzda kayıp düştüğünü çoktan unutmuştu. Aslında ortaokulu bitirdiği sıralarda da bu olayı pek anımsamıyordu. Anne ve babasınınsa zaten bundan hiç haberleri olmamıştı. Durham’da Runaround Gölü üzerinde buz pateni yapıyorlardı. Daha büyükçe çocuklar patates küfelerinden yaptıkları kalelerle buz hokeyi oynuyorlar, küçüklerse ayak bileklerini bir içe bir […]

Stephen King – Buick 8

Şimdi: Sandy Curt Wilcox’in oğlu, babasının ölümünün ardından merkezde çok, gerçekten çok vakit geçirmeye başladı ama kimse ona orada ne işi olduğunu sormadı veya ayak altından çekilmesini söylemedi. Ne yaptığını anlıyorduk: babasının anısına tutunmaya çalışıyordu. Polisler, yas tutanın psikolojisinden iyi anlar; çoğumuz bu konuda dilediğimizden fazla bilgiye sahibizdir. O yıl, Ned Wilcox, Statler Lisesi’nde son […]

Hamdi Varoğlu – Ölmez Adamlar Evi

1909 yılı ocak ayının yirminci günü olan bugün, korku ve hayret içinde, macerayı baştan aşağı yazmağa karar verdim. Karar verdim, çünkü yarın değil, öbür gün ölmüş bulunacağım, öbür gün, evet öbür gün, muhakkak surette öleceğim, ihtiyarlıktan öleceğim. Bunu hissediyorum ve biliyorum. Demek oluyor ki sükûta nihayet vermekle büyük bir zarara girecek değilim. Esasen, hakikatin farkında […]