Kategori: Savaş

Nazan Bekiroğlu – Nar Ağacı

Elimdeki zarfın arka yüzündeki adrese baktım. Otuz yıl önce postaya verildiği yerin harflerini okudum teker teker: Te-hı-te; Taht. Sin-lâm-ye-mim-elif-nûn; Süleyman. Bir tire koydum araya, Farsça tamlamayı kurdum: Taht-ı Süleyman. Taht-ı Süleyman’dan gelmişti bu mektup. Demek ki şimdi bana ne çok yolculuk var ve yolun sonunda daima Taht-ı Süleyman var. Peki ama ben ne kadar çok […]

Mihail Solohov – Ve Durgun Akardı Don 4

Yukarı Don Kazaklarının ayaklanması hatırı sayılır Kızıl Kuvvetlerinin Güney Cephesinden çekilmesine yol açarak; Don Ordusuna, Novoçerkask’ı koruyan kuvvetlerini yeniden toparlayıp en güvenilir ve en denenmiş alaylarından (özellikle aşağı Don Kazaklarıyla Kalmuklardan) kurulu yaman bir vurucu kuvveti Kamenskaya ve Ust-Belokalitvenskaya bölgelerinde yığma fırsatını verdi. Vurucu kuvvetin görevi, gün ki, Anikuşka onunla aynı sığınakta yatmaya dünyada razı […]

Mihail Solohov – Ve Durgun Akardı Don 3

1918 Nisanında Don ilinde büyük bir yarılma görüldü. Kuzey nahiyelerinin cepheden dönen Kazakları –Koper, Ust-Medveditskaya, yukarı Don ırmaklarının suladığı kıyıların Kazakları– geri çekilen Kızıl Partizan birliklerine katıldılar, aşağı nahiyelerin Kazakları ardlarından bastırıp onları il hudutlarına doğru sürdü Miron kızıl sakalına doğru gülümseyerek, kiraz dalından kamçısıyla oynamaya daldı. Kuşkuları yatışmış olacaktı. Konuyu değiştirdi: “Ne diyorsun, nasıl […]

Mihail Solohov – Ve Durgun Akardı Don 2

Ekim. Gece. Yağmur ve rüzgâr. Ormanlık arazi. Akçaağaçlarla kaplı bir bataklığın kıyısında siperler. İlerde dikenli tel örgüler. Siperlerin içinde dondurucu sulu kar. Bir gözetleme noktasının sacı ıslak, hafiften parlıyor. Sığınaklarda tek tük ışıklar. Subay sığınaklarından birinin girişinde tıknaz bir subay, ıslak parmakları kaput bağları üstünde kaya kaya bir saniye durdu. Alelacele bağları çözdü, yakasından suları […]

Mihail Solohov – Ve Durgun Akardı Don 1

Melekof çiftliği Tatarsk köyünün ta sonundaydı. Ağılın kapısı kuzeyde Don’a açılırdı. Yosun kaplı kireçli yamaçlar arasında yirmi metre kadar aşağıya uzanan sarp bayırı indin mi kıyıya varırdın. İnci gibi ışıldayan midye kabukları, kurşunî çakıltaşlarıyla kırık kırpık kıyı derken, bir de bakardın, Don’un çelik mavisi kıpırtılı yüzey “Ne gördü o karıda bilmem ki, dostlar! Kadın demeye […]

Michael Grant – Yoklar – Dünyanın Sonu Böyle Gelecek

BİR DAKİKA önce öğretmen İç Savaş’ı anlatıyordu. Bir dakika sonra ise gitmişti. Tam şuradaydı. Oysa şimdi yoktu. Öyle sihirbazlık numaralarmdaki gibi bir duman bulutu ya da patlama olmamış veya ışık çakmamıştı. Sam Temple üçüncü dönem tarih dersi sınıfında oturmuş, boş gözlerle tahtaya bakıyordu. Aklı ise bulunduğu yerden çok uzaklardaydı. Kafasının içinde arkadaşı Quinn’le birlikte sahildeydi. […]

Michael Crichton – 13. Savaşçı

İbn-i Fadlan’ın M.S. 922’de Kuzeylilerle yaşadığı deneyimleri içeren elyazması. “Eaters of the Dead” “Gündüzü akşam olmadan, bir kadını yakılmadan, bir kılıcı kullanmadan, bir kızı evlenmeden,buzu aşmadan, birayı içmeden önce asla övme.” —VİKİNG ATASÖZÜ “Kötülük her zaman vardır.” —ARAP ATASÖZÜ İBN-İ FADLAN ELYAZMASI, TANIK OLUNMUŞ EN ESKİ Viking yaşamı ve toplumunu gözler önüne serer. Bu, bin […]

Mehmed Niyazi – Yemen Ah! Yemen

Mayısın ortaları olmasına rağmen gündüz yolculuk yapmak imkansızdı; güneş ikindiye kadar çöle mızrak gibi saplanır, kilometrelerce uzanan Tehame Çölü’nün soluduğu alevler nefesi tıkardı. Bunun için askerî mühimmat, buğday, şehriye, makarna, su dolu kırbalarla yüklü iki yüz civarında deve, at, katırla akşam üstü yola çıktılar. Tabura ve kervana kılavuzluk etmek amacıyla San’a’dan gelen birlikten bir hecin […]

Mehmed Niyazi – Çanakkale Mahşeri

Nöbetçinin haberi üzerine gözetleme yerine gelen Tabur Kumandanı Binbaşı Talât, boynunda asılı dürbününü gözlerine yaklaştırdı. Kurşun renkli gökle maviliğin kesiştiği yerde, önde gambotlar, arkada zırhlılar dumanlarını savurup, hafif dalgalı denizi yararak geliyorlardı. Başını çevirdi, karaağacın yanında dikilen Ahmed Çavuş’a bağırdı: – Batarya Kumandanı’na haber ver, düşman göründü. Tekrar gözetlemeye devam etti. Biraz sonra subaylar ve […]

Luis Martín-Santos – Sessizlik Zamanı

İspanya içsavaş sonrası döneminin belli başlı yazarlarından Luis Martín-Santos, 1924’te babasının askeri doktor olarak bulunduğu Fas’ın El-Araiş (Larache) kentinde doğdu. Madrid’de tıp öğrenimi yaptı, psikiyatri dalında uzman olduktan sonra Ciudad Real Akıl Hastanesi’nde çalışmaya başladı. Bu sırada yazın alanında da adı duyulur oldu. Politik olaylara karıştığı savı ile ve düşünce suçu yüzünden dört kez tutuklandı; […]

Louis-Ferdinand Céline – Gecenin Sonuna Yolculuk

1940’lardan sonra bir daha hiç izine rastlanmayan Gecenin Sonuna Yolculuk’un ilk elyazması, 2001 yılı baharında bir satış katalogunda yeniden ortaya çıkıverdi. Zamanımızın güncel olaylarının çapı göz önüne alındığında kuşkusuz küçük bir haberdi bu. Yine de, satış gerçekleşene dek, genelde kitaplarla ilgili konuların pek üzerinde durmayan televizyon da dahil, medyanın her alanında aylarca haber ve yorum […]

Laszlo Krasznahorkai – Savaş ve Savaş

Ölüm umurumda değil artık, dedi Korin ve uzun bir sessizlikten sonra ilerideki gölü gösterdi: Kuğu mu onlar? Tren yolundaki üstgeçidin ortasında yedi çocuk etrafını sarmış, yarım daire olup onu korkuluğa sıkıştırmışlardı, tam yarım saat önce soymak için saldırdıklarında yaptıkları gibi, aynen öyle, ancak artık ne saldırmak ne de soymak istiyorlardı, zira anlamışlardı ki ona saldırmak […]

Lev Nikolayeviç Tolstoy – Savaş ve Barış (can) – Nâzım Hikmet Ran Çevirisi

Savaş ve Barış: “Tekniği harikulade, basit; bu yüzden güç.” Sabri Gürses Lev Nikolayeviç Tolstoy, Savaş ve Barış’ın içeriği ve biçimi üzerine düşünmeye 1856 yılında başladı. 28 yaşındaydı, edebiyatçı olarak ünlenmişti, öykü ve romanları yayımlanmıştı, fakat yeni yazdıkları beklediği başarıyı getirmiyordu. Aile Mutluluğu’nun da (1859) beklediği ilgiyi görmemesinin ardından, Yasnaya Polyana’daki çiftliğine çekildi ve uzun yıllar […]

Vladimir Arsenyev – Dersu Uzala

20’nci yüzyılın başlarında, harita çizmekle görevli bir Rus Subayı, Rusya’nın uzak doğusundaki ormanlarda avcılık yapan Dersu Uzala ile tanışır. Medeniyetten uzakta kalmış bu bilge adamı rehberlik yapması için yanlarına alır. Çoğu zaman birliğin hayatını bile kurtaran Dersu Uzala, tecrübesi ve önsezisi ile Rus Subayını kendine hayran bırakır. Rus birliği bu bilge adamdan çok şey öğrenecek, […]

Kurt Vonnegut – Mezbaha No 5

Az çok gerçek bir hikâye bu. Ya da savaşla ilgili hiç bir şey şey gerçekten uzak değil. Kendisinin olmayan bir çaydanlığı aldığı için kurşuna dizilen birini tanıdım gerçekten Dresdende. Savaş sonunda kişisel düşmanlarını kiralık katillere öldürteceğini söyleyen bir başkasını da. Böyle sürüp gider bu. Bütün adları değiştirdim. 1967’de Guggenheim vakfının parasıyla (Tanrı Mangırlarını korusun) Dresdene […]

Kolektif – Asker Kaçağı – Savaşa Karşı Bilimkurgu Öyküleri

BİLİMKURGU EDEBİYATTIR. İyi bilimkurgu, iyi edebiyattır.” Bu sözü hangi bilimkurgu yazarının söylediğini tam olarak hatırlayamıyorum; 1950’lerde, bilimkurgunun 13-18 yaş grubunun hafta sonu eğlencesi olmadığı bilinci bilimkurgu yazarlarının kafasında iyice yer etmeye başladığı sıralarda, bir bilimkurgu derlemesinin başında yer aldığını biliyorum yalnızca. “Bilimkurgu edebiyattır”: Tıpkı edebiyat gibi onun da iyisi ve kötüsü, banali ve felsefi olanı, […]