3. yüzyılda yaşayan Mani, Manicilik dininin kurucusudur. Kurduğu din, İsa, Buda ve Zerdüşt’ün düşüncelerinin kaynaştırılmasından meydana gelmiştir. Mani, eski çağın bütün bilgeliğini bütün insanlara seslenen, evrensel ve tek bir dinle birleştirmek istiyordu. (…) “Semerkant”, “Afrikalı Leo” ve “Tanios Kayası”nın yazarı, Goncourt Ödülü sahibi Amin Maalouf, dini ve düşünceleri bütün baskılara karşın “doğru” ve “iyi” insanlarda […]
Kategori: Tarihi
Amin Maalouf – Doğu’nun Limanları
Bu öykü bana ait değil, bir başkasının yaşamını anlaƨyor. Kendine özgü sözcükleriyle, onları sadece belirsiz veya tutarsız bulduğumda düzelƫm. Kendine özgü gerçekleriyle, bütün gerçekler birbirine eşdeğerde. Ara sıra bana yalan söylemiş midir? Bilemem. Ama herhalde kendisi hakkında, sevdiği kadın hakkında, buluşmaları, şaşkınlıkları, inançları, düş kırıklıkları hakkında söylememişƟr. Bunun kanıƨ elimde. Ama yaşamının her aşamasında kendi […]
Amin Maalouf – Afrikalı Leo
Ben, Hasan, tartıcıbaşı Muhammet’in oğlu, ben, Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papanın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim. Avrupalı da, Arabistanlı da değilim. Bana Granadalı, Faslı, Zeyyath da derler, ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim. Ben yolların oğluyum. Ülkem kervan, yaşamımsa yolculukların en beklenmedik […]
Sinan Yağmur – Aşkın Gözyaşları #3 Kimya Hatun
Hz. Peygamberimiz için Hz. Fatma ne ise, Hz. Mevlana’nın Fatma’sı da Kimya Hatun’dur. Hz. Mevlana Şemsine yoldaş olması dileğiyle Kimya’yı yolladı. Bu Allah güzelinin işi zordu. Bir taraftan Mevlana Muhammed olan babası ,diğer yanında Şems lakabıyla Muhammed olan mürşidi vardı. Kimya Hatun da biliyordu ki hepsi Hz. Muhammed’e varisti. Ama biri Efendi adıyla varis olmuştu, […]
Sinan Yağmur – Aşkın Gözyaşları #2 Hz. Mevlana
Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları akmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de… Gözyaşı kadar ılık olsun sözlerim. Gözyaşı kadar yanık… Gözyaşı kadar berrak. Aksın gözyaşlarınız! Fırat kadar hoyrat, Nil kadar pak… Yoksa ağlayışınıza bir sebep, söyleyin kuruyan damarlarınıza Mevlâna adına Şems için çağlasın. Gözyaşı rahmettir, rağbettir, sadakattir. Gelin gözyaşlarında tutuşsun yetim yüreklerimiz. Mevlâna’nın bizlere getirdiği ses, […]
Sinan Yağmur – Aşkın Gözyaşları #1 Tebrizli Şems
Şems: Beni bugüne kadar doğru yazmayan kalemlere sesleniyorum! Bugünün kalemleri, sözü kendilerinden önce yaşamış hakiki kalemlerden ödünç almadan yazamıyorlar. Ancak o zaman okunabilir sanıyorlar yazdıklarını. Ay gibi onlar. Kendi ışıkları yok… Güneşleri, (Şems’leri)! Asıl kaynakla ilişkiye girmekten nedense korkuyorlar bu yansıtıcı kalemler. Ya çarpılırsak o ışıktan. Gözlerimiz kamaşırsa. Bugüne kadar bildiğimizi sandığımız her şey doğru […]
Şevk Sarayı – Kahire Üçlemesi 2 – Necip Mahfuz
Ahmet Abdülcevat sokak kapısını kapatıp yıldızların solgun ışığı altında uyuşuk adımlarla avluyu geçti. Yorgun bedeniyle abandığı bastonu avlunun sert, tozlu toprağında ahenkli bir ses çıkıyordu. Başında bir ağırlık vardı.Temmuz sıcağında midesi ateş gibi yanıyor; bu cehennemi ortamda bir an olsun ferahlayabilmek için yüzünü, kafasını, boynunu soğuk suyla yıkamaya can atıyordu. Aklına soğuk su gelince sevinip […]
Sevgi Soysal – Yenişehirde Bir Öğle Vakti
Yenilik ve değişiklik yaparak hayatlarını renklendirdiklerini sanan ve belki de hayatlarında sadece bu alanda ilerleyen aileleri, yeni kuracakları yuvayı döşemekten anlaşılmaz bir tat çıkaran nişanlıları, kafeslerine delice meraklı, kafesleri için durmadan para ve emek tüketen tutsak kuşları, hem alışveriş edip hem de bundan şikâyetçi olanları ayırt etmiyordu mağaza müdürü. işi değildi bu çünkü. Müşterileri ayırt […]
Serhat Poyraz – Şehristan Rivayetleri
“Neden uyanıksın? Birinin uyumaması gerekiyor. Birinin nöbette beklemesi gerekiyor.” Franz Kafka, Geceleyin. Derler ki, ölümün bakışlarına müsadif olan ve hâlâ hayatlarını sürdürebilecek kadar talihli âdemoğulları, dünyevî olmayan o soğuk bakışların sahibi varlığın, fani ya da ruhani gözlerinde çoğu zaman merhametten iz bulunmadığına şahit olmuşlardır. Merhamet, ancak ihsan sahiplerine bahşedilmiş bir lütuftur. Bu haşiyede kendimle cebelleştiğim […]
Şeker Sokağı – Kahire Üçlemesi 3 – Necip Mahfuz
Mangalın etrafına toplanmış ellerini ısıtıyorlardı: Emine’ninkiler incecik ve kuru, Ayşe’ninkiler kaskatı, Hanafi Kadın’ınkiler ise kaplumbağa kabuğu gibiydi. Bembeyaz ve çok güzel olanlar Naime’ninkilerdi. Ocak ayının ayazı renkli yaygıları, duvar diplerine yerleştirilmiş divan ve sedirleriyle eski halini koruyan oturma odasının kuytu köşelerinde biriken suları donduracak kadar şiddetliydi. Tavandan sarkan büyük yağ lambasının yerini elektrik ampulü almıştı. […]
Saray Gezisi – Kahire Üçlemesi 1 – Necip Mahfuz
Hakkında konuşanlar; Arap edebiyatının en önemli figürü, uzun yıllar yaşayan en büyük romancımızdı. Arap romanının gelişmesini neredeyse tek başına sırtladı ve kendisinden sonra gelen genç yazarlar için yeni yollar açtı. Ahdaf Souief (Arap yazar) En büyük eseri, magnum opus’u Kahire Üçlemesi olan Necip Mahfuz, İnglizlerin Dickens’ı veya Fransızların Balzac ve Zola’sı ile karşılaştırılmıştır. Rusların Tolstoy’u, […]
Alexandra Lapierre – Artemisia
Alexandra Lapierre -Artemisia – Ölümsüzlük için Düello 17. yüzyıl barok İtalya’sından ölümsüzlük uğruna, bir baba ile kızı arasında yaşanan düello.. Artemisia, ün ve özgürlüğe ulaşmak için yaşadığı toplumdaki bütün kuralları yıkan, yapıtlarıyla da ölümsüzlüğe ulaşan tarihteki ilk büyük kadın ressamlardan, Artemisia Gentileschi’nin (Roma 1597-Napoli 1652) serüvenidir. Roma’da, 161 l yılında Sanatçılar Mahallesindeki bir atölyede, genç […]
Salman Rushdie – Floransa Büyücüsü
Günün son ışıklarıyla parılda biri değildi. “Sırrın senin olsun,” dedi. “Sırlar çocuklara, bir de casuslara göredir.” Yabancı, bütün yolculukların sonu ve başlangıcı olan kervansarayın önünde arabadan indi. Boyu şaşılacak kadar uzundu, omzuna bir heybe asmıştı. “Ayrıca büyücülere göredir,” dedi kağnı sürücüsüne. “Bir de âşıklara. Ve de krallara.” Kervansaray ana baba günüydü. Atlar, develer, öküzler, eşekler, […]
Aleksandr İsayeviç Soljenitsin – Kreçetovka İstasyonu’nda Bir Olay
“Alo, hareket memurluğu mu?” “Söyleyin.” “Kimsiniz? Dyaçihin, siz misiniz?” “Söyleyin.” “Bırakın söyleyini şimdi! Dyaçihin misiniz, diyorum.” “Sarnıç katarını yedinci yoldan üçüncüye alın. Evet, ben Dyaçihin.” “Ben de komutan yardımcısı, nöbetçi âmiri teğmen Zotov. Dinleyin beni, nedir sizin bu yaptığınız? Neden Lipetsk’e altı yüz yetmiş… Kaçtı hele Valya?” “Sekiz.” “Altı yüz yetmiş sekiz numaralı katarı göndermediniz? […]
Aleksandr İsayeviç Soljenitsin – İvan Denisoviç’in Bir Günü
Her sabah olduğu gibi, saat beşte ana barakanın yanındaki demir putrele vurularak kalk işareti verildi, iki parmak buz tutmuş pencerelerden zayıflayarak geçen çınlama sesi bir-iki kere üsteledikten sonra durdu. Hava ne kadar soğuk olacak ki, nöbetçi daha fazla vurmaktan vazgeçmişti. Çınlama kesildi, ama dışarısı İvan Denisoviç Şuhov’un ayakyoluna gitmek için kalktığı zamanki kadar karanlıktı. Pencerelere […]
Aleksandr İsayeviç Soljenitsin – İvan Denisoviç’in Bir Günü (iletişim)
Her sabah olduğu gibi, saat beşte ana barakanın yanındaki demir putrele vurularak kalk işareti verildi, iki parmak buz tutmuş pencerelerden zayıflayarak geçen çınlama sesi bir-iki kere üsteledikten sonra durdu. Hava ne kadar soğuk olacak ki, nöbetçi daha fazla vurmaktan vazgeçmişti. Çınlama kesildi, ama dışarısı İvan Denisoviç Şuhov’un ayakyoluna gitmek için kalktığı zamanki kadar karanlıktı. Pencerelere […]