Bu elyazmasını, 1982 yılında, içinde her yaz bir hafta eşelenmeyi alışkanlık edindiğim Gebze Kaymakamlığına bağlı o döküntü “arşiv”de, fermanlar, tapu kayıtları, mahkeme sicilleri ve resmi defterlerle tıkış tıkış doldurulmuş tozlu bir sandığın dibinde buldum. Rüyaları hatırlatan mavi ebrulu zarif bir ciltle ciltlendiği, okunaklı bir yazıyla yazıldığı ve soluk devlet belgelerinin arasında pırıl pırıl parladığı için […]
Kategori: Tarihi
Orhan Pamuk – Benim Adım Kırmızı
Şimdi bir ölüyüm ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde. Son nefesimi vereli çok oldu, kalbim çoktan durdu, ama alçak katilim hariç kimse başıma gelenleri bilmiyor. O ise, iğrenç rezil, beni öldürdüğünden iyice emin olmak için nefesimi dinledi, nabzıma baktı, sonra böğrüme bir tekme attı, beni kuyuya taşıdı, kaldırıp aşağı bıraktı. Taşla önceden kırdığı kafatasım kuyuya […]
Orhan Kemal – Hanımın Çiftliği 1 – Vukuat Var
Recai Efendi Cocuk Kutuphanesi Taneleri fındık iriliğindeki kehribar tesbihini sıkırdatarak Kurukopru’de, berber Kurt Resid’in dukkanından iceri giren Cemsir, kapıda bir an durdu. Berber Resit o sıra gozunde gozluk, yaprakları lime lime olmus Kankalesi Cengi’ni kimbilir kacıncı kez okumaktaydı. Kendini kitaba kaptırmıs, sallanıyordu. Cemsir’in iceri girdiğini gorunce, gozluğunu telasla cıkarıp kalktı: — Buyur ağa! Cemsir iceri […]
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Budala (İş Bankası)
Kasım sonlarında, karların eridiği bir sabahın saat dokuzunda Varşova-Petersburg treni hızla Petersburg’a yaklaşmaktaydı. Hava öylesine nemli, öylesine sisliydi ki, şafak bile güçlükle söküyordu; vagonların pencerelerinden rayların sağında solunda on adım ötesi zor görünüyordu. Yolcular arasında yurtdışından dönenler de vardı, ama daha çok üçüncü mevki vagonları kalabalıktı ve buradaki yolcuların hepsi de trene kısa süre önce […]
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Beyaz Geceler
Nefis bir geceydi. Tıpkı gençlik devirlerimizdeki gibi bir geceydi aziz okuyucu. Gök o kadar yıldızlı, öyle açıktı ki, insan başını kaldırınca ister istemez, “Şu göğün altında çeşit çeşit hırçının, huysuzun bulunması mümkün mü?” diye sormaktan kendini alamıyordu. Bu soru da salt genç işi, burcu burcu gençlik kokan bir sorudur aziz okuyucum. Tanrı bu sorunun sizin […]
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Amcanın Rüyası
Mordasov’un en ileri gelen kadınlarından birinin Marya Aleksandrovna Moskaleva olduğu tartışmasızdır. Duruşunda başkalarına ihtiyacı olmak şöyle dursun, sanki herkesin ona ihtiyacı varmış gibi bir eda vardır. Bu nedenle de, açıkça söylemek gerekirse pek seveni yoktur; hatta çoğu kimse ondan nefret eder, ama öte yandan da ölesiye korkarlar. Marya Aleksandrovna’nın istediği de budur zaten. Dedikoduya o […]
Adrian D’Hagé – Omega Parşömeni
Ölü Deniz Parşömenleri’nden biri, Kumran yakınlarında bir mağarada iki bin yıl kadar gözlerden uzak bir şekilde bekler. Omega Parşömeni, hem insanlığı tehdit eden korkunç bir kehanet, hem de Vatikan’ın en çok korktuğu şifreli sayı ile ilgili uyarılar taşımaktadır. Papa’nın sağlığı giderek bozulmakta, Başbakan Kardinal olan acımasız Lorenzo Petroni, Peter’in Anahtarları’nı elinde tutmaktadır. Onu korkutan üç […]
Oğuz Atay – Eylembilim – Bütün Eserleri 7
Bir insan özellikle benim gibi bir insan ne zaman yazmaya başlar? Daha doğrusu, ne zaman onun için yaşadıkları, hissettikleri, düşündükleri artık ifade etmekten kaçamayacağı bir yoğunluğa ulaşır? Bilmiyorum, insan kendisi için böyle bir durumda olduğunu söyleyebilir mi? Bilmiyorum. Büyük bir acı, belki bir aşk, belki de çok başka bir sarsıntı sonucu insan kendini önemli bir […]
Adalet Ağaoğlu – Bir Düğün Gecesi (Dar Zamanlar – 2)
“İntihar etmeyeceksek içelim bari!” Tezel. Az önce devetabanının dibine bıraktığı içki bardağından boşalan eli titriyor. Ailenin anlayışlı damadı olarak hemen Tezel’in yardımına koşmam gerek. Tezel ne anlayışlı, ne de dengeli olmak zorunda. Titreyen ellerini koltukaltlarına sokuyor. Boşalan bardağına yeniden sarılmamak, o bardağı alıp yere çalmamak için yapıyor bunu. Bulunduğu yerle bir gece için uyum sağlama […]
Franz Kafka – Bir Savaşın Tasviri
Ve giysiler içinde insanlar Gezerler sallanarak çakıl yolda Üzerlerinde gökyüzü kocaman Uzaktaki tepelerden Uzak tepelere uzanan. I Saat on iki sularında ilk birkaç kişi ayağa kalktılar, birbirlerinin önünde eğilip birbirlerine ellerini uzattılar, pek güzeldi dediler, sonra giyinmek üzere büyük kapı boşluğundan hole geçtiler. Evin Hanımı orta yerde durmuş çevik reveranslar yapıyor, etekliğindeki göz alıcı pliler […]
Franz Kafka – Amerika
Bir hizmetçi kız, onu baştan çıkardığı ve ondan çocuk sahibi olduğu için fakir anne babası tarafından Amerika’ya gönderilen on altı yaşındaki Karl Roßmann, artık yavaşlamakta olan gemide New York Limanı’na girerken çoktandır gözlediği Özgürlük Heykeli’ni birdenbire sanki güçlenen güneş ışığında gördü. Kılıç taşıyan kolu sanki yeniden yükseliyor ve gövdesinin etrafında özgür rüzgârlar esiyordu. “Ne kadar […]
Nikolay Vasilyeviç Gogol – Taras Bulba
– Ee, dön de göreyim boyunu posunu, oğul! Aman, böyle de giyinme mi olurmuş? Bunlar mı papaz cüppesi dedikleri? Sizin okulda hep böyle mi giyinirler? Kiyev papaz okulunda okuyan iki oğlunu eve gelişlerinde karşılayan yaşlı Kazak Bulba’nın ilk sözleri bunlar oldu. Delikanlılar atlarından ineli çok olmamıştı. Okulu yeni bitiren papaz yamağı utangaçlığıyla kızarıp bozarıyorlar, babalarının […]
Nikolay Vasilyeviç Gogol – Taras Bulba 2 (Cumhuriyet)
Zaporojyelilerin ordusunda bir gürültüdür, bir kargaşadır gidiyordu. Düşman destek kuvvetlerinin kente girdiğini önce kimse anlayamadı. Sonradan öğrenildi ki, kentin yan kapısını tutan Pereyaslav bölüğünün Kazakları bir gün önce içip içip sızmışlar; düşman baskın yapınca yarısı kılıçtan geçirilmiş, yarısı da neye uğradıklarını bilemeden tutsak edilmişler. Komşu bölükler patırtıdan uyanıp silahlarına sarılıncaya değin Lehliler kapıdan içeri girmeyi […]
Nikolay Vasilyeviç Gogol – Taras Bulba 1 (Cumhuriyet)
─ Ee, dön de göreyim boyunu posunu, oğul! Aman, böyle de giyinme mi olurmuş? Bunlar mı papaz cüppesi dedikleri? Sizin okulda hep böyle mi giyinirler? Kiyev papaz okulunda okuyan iki oğlunu eve gelişlerinde karşılayan yaşlı Kazak Bulba’nın ilk sözleri bunlar oldu. Delikanlılar atlarından ineli çok olmamıştı. Okulu yeni bitiren papaz yamağı utangaçlığıyla kızarıp bozarıyorlar, babalarının […]
Nikiforos Vrettakos – Boranla Gelen
Bu kitabın ilk baskısı 1945’te yapıldı. Kitap, 1942-1943 Alman işgali sırasında tutulan notlara dayanılarak yazıldı. Kitapta anlatılan tüm olaylar gerçektir, yaşanmıştır, ilk biçimiyle yapıt, bir çöküş dönemini yansıtan kimi notların kâğıda dökülmesinden ileriye gidemedi. Bu notların bir gün yeniden ele alınıp işlenmesi gerekiyordu. Yaşanmış olaylarla duygulanmalar, zamanla içimizde, doğru bir biçimde bölümlenir ve sanat için […]
Hüseyin Nihal Atsız – Deli Kurt
Üstü örtülü bir kağnı, gecenin karanlığı içinde ağır ağır ilerliyordu. 1403 yılının sonralarıydı ve dondurucu bir rüzgar ortalığı kasıp kavuruyordu. Genç ve gürbüz bir atlı, kağnının önünden, ardından, yanından giderek öküzleri idare ediyor, arada sırada kırbacını sırtlarında şaklatıyordu. Kuşkulu bir hali vardı. İkide bir arkasına bakınarak gözlerini zifiri karanlığa dikmesi bir şeyden çekindiğini gösteriyordu. Yol […]