Plinius Minor – Genç Plinius’un Anadolu Mektupları Plinius, Epistulae, 10. Kitap

Genç Plinius ve Anadolu Mektupları Üzerine Plinius Minor (Genç Plinius) diye tanınan, Gaius Plinius Caecilius Secundus, İ. S. y. 61-113 yılları arasında yaşamıştır. Novum Comumlu [1] , atlı sınıfından bir ailenin oğludur. Babası, L. Caecilius Cilo’nun erken ölümü üzerine (İ. S. 76), annesi ve kendisini evlat edinen dayısının yanında büyümüştür. Yüksek memuriyet görevlerinde bulunmuş olan dayısı, Gaius Plinius Secundus’un [2] , Genç Plinius’un yaşamındaki önemi yadsınamaz. Edebiyata düşkün olan dayısının kişiliği ve geniş çevresi aracılığıyla iyi bir eğitim görerek yetişen Plinius, İmparator Vespasianus [3] dayısını Roma’ya çağırdığında, onunla birlikte Roma’ya gelmiş ve burada, rhetor ve edebiyat eleştirmeni Quintilianus’un [4] derslerini dinleme olanağı bulmuştur. İ. S. 79 yılında, Vesuvius (Vezüv) yanardağının patlaması sonucu dayısını yitirince [5] , genç yaşında hem maddi, hem de manevi bir mirasın sahibi olmuştur. Plinius, erken yaşlarında başladığı edebiyat çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da kısa sürede ünlendiği avukatlık görevine başladı.


İlk davasını aldığında henüz on dokuz yaşındaydı. Bundan sonra, çeşitli devlet kademelerinde görev aldı ve bir kamu mesleğine girmeden önce yerine getirilmesi gerekli olan bir aylık askeri tribunus’luk görevini üstlendi. Sonunda, İ. S. 89 yılında, quaestor [6] olarak ilk önemli kamu görevine başladı ve mali konulara ilişkin özel yeteneği sayesinde, dönemin imparatoru Domitianus’un (İ. S. 81-96) beğenisini kazandı. Ancak, İ. S. 93’te praetor olduğu sırada, Domitianus’un adamlarından birinin kovuşturmasına yardım etmesi üzerine ihbar edildi ve İmparator’u çok öfkelendirdi. Bu durumdan, ancak İmparator’un ölmesi sonucunda kurtulabildi. Plinius, belli bir suskunluk döneminin ardından, Nerva’nın imparator olduğu dönemde (İ. S. 96-98), yine mali yönetimdeki yeteneği sayesinde, İ. S.

98 yılında aerarium Saturni [7] görevine getirildi. Nerva’nın ölümüyle birlikte başa geçen Traianus döneminde (İ. S. 98-117) ise, İ. S. 100’de consul oldu ve consul olarak Senatus’ta, İmparator’un huzurunda yaptığı panegyricus (övgü) [8] konuşmasıyla çok beğenildi. Birkaç yıl sonra, Traianus, augur’lar [9] meclisinde ona da bir yer ayırdı. Bunun ardından, Tiberis kıyısını ve kanallarını koruma altına alma ve kanalizasyon sistemini denetleme görevine atandı. Bu görevleri başarıyla yerine getiren Plinius, özellikle mali konularda, İmparator’un güvenini kazandı ve İ. S. 111 yılında Küçük Asia’daki Bithynia Eyaleti’nin proconsul’u (eyalet valisi) oldu. İ. S. 113 yılına kadar sürdürdüğü bu görev ile ilgili bilgileri, Traianus’a yazdığı ve İmparator’un kendisinden aldığı yanıtlardan oluşan mektuplar çerçevesinde ayrıntılarıyla aktardı. Ancak, bu mektupların aniden kesilmesi, yaşamının, kesin olmasa da, bu yıl içinde sona erdiğini gösterir.

Plinius’un başından üç evlilik geçmiştir, ancak çocuğu olmamıştır. Buna karşın Traianus ona, bir ayrıcalık olarak, İ. S. 98 yılında ius trium liberorum’u [10] tanımıştır. Dostları arasında yardımseverliği ve cömertliğiyle tanınan Plinius, doğduğu yer olan Comum’a bir kitaplık armağan etmiş, ayrıca, özgür doğumlu kız ve erkek çocuklarının eğitimine katkı sağlamak amacıyla belli bir fon oluşturmuş, maaşının üçte birini kendisinin ödediği bir söylev öğretmeni tutmuştur. Dönemin edebiyat çevresiyle ve edebiyat etkinlikleriyle yakından ilgili olan Plinius, henüz on dört yaşındayken, bir Yunan trajedisi kaleme almış ve çeşitli şiir biçimleri denemişti. Hatta Yunanlıları, Latin dilini incelemeye yönelten [11] , ancak zamanımıza ulaşmamış, on bir heceli şiirlerden oluşan bir yapıtı da vardır (Epistulae. 7.4.2-3). Edebiyat yaşantısına saygınlık katan söylevlerinden de ancak, Traianus’a ithaf ettiği, Panegyricus Plinii Secundi Traiano Augusto (Plinius Secundus’un İmparator Traianus’a Övgü Söylevi) kalmıştır. Plinius edebiyat alanındaki asıl başarısını, 10 kitaplık Epistulae (Mektuplar) adlı çalışmasına borçludur. Bu yapıtının ilk 9 kitabı, çeşitli sınıflardan kişilere, siyasal davalardan, hayalet masalları ve av partilerine kadar çok değişik konularda yazdığı mektuplardan oluşmuştur. Bu mektuplara, sonradan eklenen 10. kitap ise, Bithynia’ya vali olarak atandığı sırada Traianus’a, eyalet sorunlarıyla ilgili yazdığı ve ondan aldığı yanıtları içerir.

Bu yapıtın ilk 9 kitabı yazarı hayattayken yayımlanmıştır (İ. S. 97-109). Traianus ile mektuplaşmasını içeren 10. kitabın yayım tarihi ise Plinius’un ölümünden sonraya rastlar. Plinius’un mektupları, yayımlanmak üzere yazıldığı için, kendisine örnek olarak aldığı (Epist. 9.2.2) Cicero’nun samimiyetinden ve içtenliğinden yoksundur. Ama, kesinlikle cansız ve soğuk mektuplar değildir. Dönemin, rhetorica teknikleriyle örülü edebiyat çalışmalarına uygun, iyi işlenmiş bir dile ve etkili anlatım özelliklerine sahip düzyazı örnekleridir. Ayrıca, yazarının yaşamı, kişiliği ve edebiyat anlayışı hakkında bilgiler sunarken, çağın Roma’sının siyasal, sosyal, ekonomik ve kültür yaşamından da kareler sunan yazılardır [12] . İlk 9 kitaptaki mektupların tarihsel sıralaması karışıklık içerir. Yazar, ilk kitabının ilk mektubunda, bir tarih sırası izlemediğini bildirir. 10.

Kitap, Bithynia’da bulunduğu, İ. S. 111-113 yıllarını kapsadığı için, önceki kitaplar kadar sorunlu değildir. Bu kitabın ilk 14 mektubu, İ. S. 98-110 yıllarını içerir. Bu yıllarda, Plinius, henüz Bithynia’daki görevine başlamamıştır ve Roma’dadır. 15. mektuptan sonrakiler, yazarın Bithynia ve Pontus Eyaleti’ndeki gözlemlerini içerir. Augustus’un İ. Ö. 27 yılında kurduğu imparatorluğun, İ. Ö. 81-96 yılları arasında hüküm süren Domitianus döneminde iç ve dış çalkantılara sahne olması ve yıpranması sonucu, Plinius, yeni imparator olan Traianus’tan, Roma’nın yönetimi ve halkın huzuru için çok şey beklemektedir. İmparator’un, bu beklentisini karşılayacak derecede güçlü ve yetkin bir kişiliği olduğuna inanmaktadır.

Aslında, Domitianus’tan sonra başa geçen Nerva ile birlikte bir uzlaşma hükümeti de kurulmuş ve edebiyat dünyası yeniden canlanmıştı. Ancak, çok geçmeden Nerva’nın yönetimi ordunun kuşkularına yeterli yanıtları veremediği için, güvensizlik ortamına sürüklenmiştir. Nerva, İ. S. 98 yılında yakalandığı rahatsızlık sonucu yaşamını yitirmeden önce yerine geçecek birini araştırır ve Saturninus isyanını bastırmakla ünlü komutan ve Germania valisi M. Ulpius Traianus’u evlat edinerek yönetimi ona teslim eder, yaklaşık dört ay sonra da ölür. İspanya Eyaleti’nin soylularından olan Traianus Roma’nın ilk yabancı imparatoruydu. Resmen imparator ilan edilmeden çok önce de, ilkece tüm imparatorluk güçleri ve ayrıcalıklarıyla donandığından, Roma İmparatoru sayılıyordu. İmparatorluğu resmen ilan edildikten sonra da, birtakım karışıklıkları bastırmak üzere iki yılını Roma’dan uzakta, Danubius’ta (Tuna) geçirdi. Babasının ölümünden yaklaşık iki sene geçtikten sonra Roma’ya geldi. Dürüstlüğü ve sadeliği sayesinde, Roma halkının ve ordunun saygı ve sevgisini kazanmakla kalmadı, Roma’da, daha önce Nerva’nın başlattığı hayır işlerine de girişti; çiftçilere borç verip yoksul çocuklara özel bir fon ayırdı. Nüfusa göre doğum oranını teşvik etmek için, nüfus başına ek para yardımı tasarılarını yürürlüğe koydu. Roma’nın doğu eyaletlerindeki iç yönetim sorunlarına da özenle yaklaştı ve başarılı bir siyaset izledi. Curatores adı verilen eyalet yöneticilerini mali kaynak sıkıntısı çeken kentlere yollayarak ve bunlardan bizzat raporlar isteyerek, karşılaşılan güçlükleri vakit geçirmeden çözmek yolunu seçti. İmparator’un kendisinin de İspanya Eyaleti’nde doğmuş olması, eyalet halklarının gereksinimlerini daha iyi anlayabilmesine ve onların dertleriyle daha yakından ilgilenmesine yol açıyordu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir