Osho – Ben Kapıyım – Madde ve Mana Arasındaki Geçit İnsan

“Bir benliğim vardı – bu sadece kapıya kadardı. Bilme tapınağına girdiğin anda benlik kalmaz, onu artık bulamazsın. O seni kapıya kadar takip eden, hatta sadece takip etmekle kalmayıp sana yapışıp kalan bir gölgedir ama sadece kapıya kadar, o tap ınağa giremez. Eğer onu saklamak zorundaysan tapınağa giremezsin.Benlik bir kişinin atması gereken en son şeydir. Bir ki şi her şeyi atabilir ama kendini atması öyle imkânsızdır ki… Çünkü kendini bilme çabası, kendini bilme gayreti insanın kendisinin kendisi için bir çabasıdır. Sen diye bir şey olmayacağını idrak ettiğin anda; artık çabalamazsın…” “…Modern zihnin bütün koşuşturmacası ölüm korkusu nedeniyledir. Tarihte ilk defa insanlar ölümden bu kadar çok korkuyorlar çünkü ilk defa olarak ölümsüzlükten bu kadar bihaberler. Eğer ölümsüzlüğün farkındaysan, o zaman telaş olmaz. Sonsuzluğun içinde yaşıyorsun ve her zaman yeterince zaman, gerektiğinden fazla zaman vardır. Hiçbir şey kaybolmaz çünkü zaman sonsuzdur. Bu yüzden bir saniye kaybolursa, bu daha az zamanın kaldığı anlamına gelmez. Zamanın aynı kalır çünkü sonsuzdur. Ölçüsüz bir hazineden hiçbir şey kaybedemezsin. Kaybetmeye devam edebilirsin, hiç fark etmez; kalan aynıdır. Ondan bir şey alamazsın. Ama bizim zamanımız kısıtlı. Zaman kısa ve ölüm orada.” İlk basımından yıllar sonra Ben Kapıyım şu anda hâlâ nabız gibi atıyor ve canlı. Osho, biz onları duymaya hazır hale geldikçe, daha büyük gerçekleri ortaya koyacağından bahsetmişti. Ve ben şimdi bunları yazarken etrafımdaki yıllardır tanıdığım insanlara bakıyorum ve bize ne çok şey olduğunu anlıyorum. Şimdi bana, Osho büyük sırları sözlerle ortaya koymaktan veya daha önce söylemediği şeyleri anlatmaktan bahsetmemişti de bütün konuşmaları vasıtasıyla son gerçeğin, yani sessizliğin bizim varlığımıza yavaş yavaş işleyeceğini biliyordu gibi geliyor. Zihin bizim üzerimizdeki egemenli ğini kaybettikçe korku yok olmaya başlayacaktı, kuşku yok olmaya başlayacaktı. Bize, zihnin kabul edebileceğinden çok daha fazla şey oldu. “Hiçbir kitapta, zaten bir şekilde bildiğinden farklı bir şey okuyamazsın. Sadece kendini okuyabilirsin, başka bir şey değil. Buda’nın Dhammapada’sını okurken, okuduğun Buda’nın Dhammapada’sı değil senin Dhammapada’ndır. Artık onun yaratıcısı sen olursun. Artık senin derinliklerin Buda’nın özlü sözlerinin derinliklerine ulaşır. Kendinin ötesine gidemezsin; kendinin ötesine göz atamazsın.” Osho’nun birçok kez bize, kendisinin hiçbir şey yapmadığını söylediğini hatırlıyorum. Şimdi onun, sadece bizim zaten bildiğimizi ortaya çıkardığı, uyumakta olanı uyandırdığı konusunda her zamankinken daha derin bir anlayışa sahip gibiyim. Bunu yazarken gözyaşlarını dökülüyor ve “Niye?” diye soruyorum. Gelen tek cevap bu Varlığın yalnızlığından alt üst olmam; bizi en karanlık ve en korkunç anlarımızdan kendisi olan sevgi ile kendisi olan güven ile adım adım çıkaran bu Varlığın. Kimse ne olacağını bilmiyor. Ama bizim güvenimiz onun güveniyle daha fazla birle ştikçe, zor geçitlerden bile daha kolayca geçebileceğiz ve daha az korkulu, saklanması gereken canavarlar olduğumuza daha az inanmış olarak dışarı çıkacağız. Ben Kapıyım pek çok kapıyı açıyor. Okudukça ve kap ılardan içeri göz altıkça, bir iki tanesi sana derin bir anıyı hatırlatabiliyor çünkü o her şeye dokunuyor: Aslında kapı, kapısız kapılar. Ancak Osho hiçbir zaman bizim bir an ıya yakalanmamızı istemiyor: ” Hiçbir zaman olan bir şeyi hatırlama. Hiçbir deneyim birikti- rilmemeli veya beslen memelidir. Başına geldikçe onu at, unut ve yoluna devam et. Tam bir patlamadan eksik kalan hiçbir şey işe. yaramaz, o yüzden küçük patlamalara dikkatini verme.” Dünya genellikle Osho’ya kapılarını kapatmıştır ama Osho’nun bütün kapıları açıktır. O açıklıktır. Aklıma bir görüntü geliyor. Dünya, dikiz deli ğinden içeriyi gözetleyen yaşlı, aksi biri ve Osho, bir çocuğun açık, boş gözleri. Ben Kapıyım’ı hiç okumayanlara, “Okuyun” diyorum. Yıllar önce okuyanlara, “Tekrar okuyun” eliyorum. Ve herkese, her şeyden önce, “Onu için,” eliyorum. O hayatın nektarının sonsuz bir kaynağıdır. “Sadece kendi kısmını yap. Ve unutma ki kendi kısmını yapabilirsin. Senin kısmın teslim olmaktır. Ve teslim olabildi ğinde usta gelir. Usta oradad ır, ustalar her zaman var olmuştur. Dünyada hiçbir zaman ustalar eksik olmam ıştır, her zaman ö ğrenciler eksik olmuştur.”

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir