Osho – Çamların Kadim Müziği – Zen’de zihin birden durur

Eğer kendi yaşamına saygılıysan, bütün kurtarıcıları geri çevireceksin. Bütün kurtarıcılara, “Kaybol! Kendini kurtar, bu kadarı yeter. Bu benim hayatım ve onu yaşamak zorundayım” diyeceksin. Benim tek çabam, insanlara, onlara ait olan ama başkalarına verdikleri özsaygıyı geri vermek. Meditasyon (meditation) kelimesinin ilaç/tıp (medicine), tıbbi (medical) kelimeleriyle aynı kökten geldiğini ve kelimenin asıl anlamının bütün olma tekniği, sağlıklı olma tekniği olduğunu bilmeyebilirsin. İlaç tedavi edicidir (medicinal), aynı bunun gibi, meditasyon da tedavi edicidir. Seni tam, bütün, sağlıklı yapar. Dikkatini ver, olabildiğince tefekkürle dinle. Tefekkürle dinlediğinde anlarsın, yoğunlaşarak dinlediğinde öğrenirsin. Dikkatini toplayarak dinlediğinde, bilgi edineceksin; tefekkürle dinlersen, bilgiyi kaybedeceksin. Fark çok incedir. Dikkatli bir şekilde dinlerken, dikkat gerilim demektir; gergin, öğrenmeye, anlamaya, bilmeye fazla isteklisin demektir. Bilgiyle ilgileniyorsun, konsantrasyon bilgiye giden yoldur; bir şeye odaklı zihin elbette daha fazla öğrenir. Meditasyon odaksız zihindir; sadece sessizlik içinde dinlersin, zihinde gerilimle değil, bilme ve öğrenme dürtüsüyle değil, hayır, tam bir gevşemeyle, bir bırakma hali içinde, varlığında bir açılma hali içinde. Dinlersin, bilmek için değil, sadece anlamak için dinlersin.


Bunlar dinlemenin farklı yollarıdır. Bilmeye çalışıyorsan, söylediğim şeyleri ezberlemeye çalışıyorsun demektir; içinden tekrarlıyorsun, zihninde notlar alıyorsun, anılarının dünyasına yazıyorsun. Unutmamak için derine kök salmasıyla ilgileniyorsun. O zaman bilgiye dönüşecek. Aynı tohum öğrendiğini unutmak, anlamak olabilirdi. O zaman sadece dinlersin, biriktirmekle ilgilenmezsin; hafızana, zihnine yazmakla ilgilenmezsin. Bütün açıklığınla dinlersin; müzik dinler gibi, ağaçlarda şakıyan kuşları dinler gibi, kadim çamlarda esen rüzgârı dinler gibi, bir şelalenin sesini dinler gibi. Hatırlanacak, ezberlenecek hiçbir şey yoktur. Papağan zihniyle dinlemezsin, zihin olmadan sadece dinlersin; dinlemek güzeldir, vecde getiricidir, içinde bir hedef yoktur, kendi başına vecde getiricidir, keyiflidir. Tefekkürle dinle, konsantrasyonla değil. Bütün okullar, kolejler, üniversiteler konsantrasyonu öğretir, çünkü hedef ezberlemektir. Burada hedef ezberlemek değildir, hedef hiçbir şekilde öğrenmek değildir, hedef öğrendiğini unutmaktır. Sessizce dinle ve unutacağını düşünme. Hatırlamaya gerek yok; hatırlanması gereken yalnızca ıvır zıvırdır, çünkü onu unutur durursun. Hakikati duyduğunda, hatırlamaya gerek yoktur, çünkü unutulamaz.

Kelimeleri hatırlamayabilirsin ama esası hatırlayacaksın ve o hafızanın parçası olmayacak, varlığının parçası olacak. Bilgi bir faaliyet, bir çatışma, mücadele, Darwin’in “en uygun olanın hayatta kalması” dediği şeydir. Doğayla mücadele etmektir, insanın bütüne karşı sürekli savaş vermesidir. Aptalca, ama var. Bir şeyi öğrenmek istediğinde, aslında bir şeyi yapmayı öğrenmeye çalışıyorsun. Bütün bilgi pragmatiktir, uygulanabilirdir; onu kendi uygulaman haline getireceksin, onunla bir şey yapacaksın. Yoksa ne diye öğreniyoruz ki, diyeceksin. Ne anlamı var? Onu bir fayda için öğreniyorsun. Bu nedenle pragmatik, deneysel bir dünyada, sanat yavaş yavaş ortadan kaybolur. Kimse şiir dinlemek istemez, kimse müzik dinlemek istemez, çünkü soru şudur: Onunla ne yapabilirsin? Ondan para kazanabilir misin? Onun sayesinde güçlü olabilir misin? Ne yapabilirsin? Müzik dinleyerek bir arabayı tamir edebilir misin? Bir ev yapabilir misin? Hayır, kullanılamaz, müziğin faydası yoktur – ve güzelliği de budur. Bütün hayat faydacılıktan uzak, hiçbir amacı yok, hiçbir yere gitmiyor. Sadece burada var oluyor, hiçbir yere gitmiyor. Ulaşacak bir hedefi yok, bir yazgısı yok. Kozmik bir oyun, Hinduların lila dediği şey, bir oyun, görünürde hiçbir hedefi olmaksızın oynayan çocuklar sadece. Oynamak hedefin kendisi, bundan zevk alıyorlar, onunla keyifleniyorlar, mutlular – bitti! Öğrenmek daima bir şey yapma görüşüyle birliktedir.

Büyük bir yapıcı (doer) olma doğrultusunda bir tekniktir. Daha fazla bilirsen, daha fazla yapabilirsin. O zaman öğrendiğini unutmak ne işe yarayacak? Seni yapmayan biri haline getirecek. Yavaş yavaş hiçbir şey bilmemeye başlayacaksın, yapamayacaksın. Bilgi yavaş yavaş senden kaybolurken, yapma da kaybolacak. Olmak haline geleceksin, var olacaksın, ama bir yapıcı olmayacaksın. Hiçbir şey yapmayacağını kastetmiyorum – Buddha bile dilenmek zorundaydı, Lao Tzu bile ekmek ve yağ ve benzeri şeyleri bulmanın yollarını aramak zorundaydı; yağmur yağarken sığınacak bir yer bulması gerekiyordu – uzun bir hayat sürdü ve çok sağlıklı bir hayat yaşadı. Hayır, yapmadığını söylemiyorum, yapıcı olmadığını söylüyorum. İşler gerçekleşmeye başlar. Sen onları yapmazsın, onlar gerçekleşir. Yapıcı, idareci, gider, dağılır, yok olur – ve yapıcının gitmesiyle, artık ego da bulunmaz

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir