Mary J. Gander & Harry W. Gardiner – Çocuk ve Ergen Gelişimi

Günümüzde bilgi çağından söz etmek artık sıradan oldu. Yirmi birinci yüzyıla yaklaşmakta olduğumuzu vurgulamak da öyle. Hızla değişen bir dünyada geleneksel bilgiler altüst olurken, yeni bilgilere gereksinme duyulması da olağandır. Gelişmiş dünya bu gereksinmeyi karşılayabildiği için bilgi çağını yaşadığını söyleyebilmektedir. Peki biz bu gelişmenin neresindeyiz? Söz gelimi, üniversitelerinde birçok dersin hala kitapsız yapıldığı bir ülkeyiz. ( En son çocuk psikolojisi yayınının üzerinden yirmi yıldan fazla geçmiş. A. T. Jersild çevirisi için Prof. Dr. Gülseren Günçe’ye teşekkür borçluyuz.) Bu demektir ki, üniversite öğrencileri bilgiyi yalnızca “hoca”nın ağzına bakarak ediniyorlar. Ancak medreseye yaraşır böyle bir eğitim düzeninde ne bilimden söz edilebilir, ne de çağdaşlıktan. Bu tür bir eğitim ortamında öğretici tek “otorite”dir, öğrenci bağımlıdır, verilen bilgi çok sınırlıdır ve üstelik yanlıdır (tabii, eğer yanlış değilse). Böyle bir zeminde “yetişen’ bir öğrenci, bir ders için değil bir tek ders kitabı, kütüphaneleri dolduran sayısız kaynaktan (kitaplar, dergiler, filmler, kasetler, bilgisayarlar) beslenen çağdaşlarına nasıl yetişebilecektir? “Talebe” (öğrenici) olmaktan çıkıp, ne zaman “inceleyici” (student) olabilecektir? Peki, üniversitelerimiz ders kitabı yayınlamazlarsa gençler çağdaş bilgilere nasıl ulaşabilecektir? Kütüphaneler tamtakırsa? Üniversite elemanları ders kitabı yayınlamayı -hele de çevirmeyi!- zaman yitirmek sayıyorlarsa? Sözlü -dolayısıyla tek- bilgi kaynağı olmanın keyfini, ayrıcalığını yaşamak varken, yazmanın, yayınlamanın sıkıntılarına neden katlanmalı diye düşünüyorlarsa? Daha fazla saymaya gerek yok.


Bu satırların yazarı kitapsız eğitimin üniversitenin bir utancı olduğunu düşünegelmiştir. Yüzbinlerce genç birçok alanda bizden yayın beklemektedir. Onları okuma alışkanlığı olmamakla nasıl suçlayabiliriz, kendimiz yazma alışkanlığını hala kazanmamışken? Bu bir sorumluluktur, görevdir, borçtur! Üstelik iyi bir ders kitabı yalnızca bir öğretim aracı değildir (şişirilmiş, doldurulmuş ticari örnekleri dışında); aynı zamanda sentez gerçekleştiren, ufuk açan, esin veren bir bilgi kaynağıdır. Batıda yıllarca elden düşmeyen böyle ünlü ders kitapları olduğu bilinir. Keşke zamanımız olsa, yüksünmesek, küçümsemesek de bu tür kitapları dilimize çevirebilsek… Üniversite öğretiminde çağdaşlaşmanın yollarından biri de klasikleşmiş bu örneklerin dilimize kazandırılması olsa gerektir. (Şimdilik “telif” yazabilecek kadar bilgi ve bulgu birikimimiz olmadığını unutmamak gerek. Bizde neden henüz yerli ders kitabı olamayacağını anlamak için elinizdeki kitabın kaynakçasına bir göz atmak yetecektir.) Gelişim psikolojisi alanında şimdiye kadar üç ergenlik, bir yetişkinlik psikolojisi kitabını yayınlamış biri olarak, şimdi de bir çocuk psikolojisi kitabını sunmaktan gurur duyduğumu saklamayacağım. Üstelik bu kitap “bir ders kitabı ancak böyle yazılabilir” dedirtecek kadar iyi düzenlenmiş bir kaynak. Önsözde de belirtildiği gibi, kitabın yapısı öğretim ilke ve yöntemlerinin somut bir uygulama örneği sanki; her şey öylesine inceden inceye düşünülmüş ve kotarılmış. (Fotoğrafları, ek bilgi kutularını, salık verilen kaynakları elimizde olmayan nedenlerle kitaba katamadığımız için gerçekten üzüldük.) Çeviriye gelince, çeviride de en iyisini yapmaya özen gösterdiğimizi belirtmeye gerek yok. Sorunlar varsa, sorumluluğunun bu satırların yazarına ait olduğunu söylemek zorundayım.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir