Adem Güneş – Cezasız Eğitim

Yıllar önce cezasız çocuk eğitiminin olmayacağına inanıyordum. Çocuğun neyin doğru neyin ya nlıs olduğunu a nlayabilmesi için ceza ve mükôfatı n mükemmel bir eğitim aracı olduğunu düsünüyordum. Yasam hakkında yeterince bilgisi olmayan çocuk, ya nlıs davra nısları cezalandırılmazsa, doğru ve yanlısı nasıl öğrenebilecekti ki … Eline aldığı bir esyayı kırdığında, kardesini itip d üsürdüğünde, anne babasının sözünü dinlemediğinde sessiz mi kalınacaktı . Karsılık verilmeyecek miydi … Tabii ki karsılık verilecekti … Hem ceza olmazsa çocuk sorumsuz olmaz m ıydı … Okulda ceza korkusu olmazsa hangi çocuk ödevini yapardı ki … Ödevini yapmamıs çocuklara ceza verilmeyecekse ödevini yapanlar haksızlığa uğramaz mıydı. Cezasız Eğitim Ya da ne bileyim, ödevini yapanlar da bir süre sonra 13 ödev yap maz hale gelmez m iydi … Hem ceza korkusu olmasa öğretmen sınıfı nasıl idare edebi lirdi ki … Daha da ötesinde, ç ocuk yanlıs d avra ndığında cezalandırılmazsa ” büyüğe saygı”yı nasıl öğrenecekti … İnanıyordum ki , çocuk bir yetiş kin tarafından cezalandırılırken aslında kimin büyük kimin küçük olduğu nu da öğreniyordu … Yetişkinlerin saygıyı hak eden büyüklüğünün, elinde tuttuğu cezaland ırma yetkisi ile daha da belirgin hale geldiğini düşünüyordum. Çocuğun, anne babasının veya öğretmeninin istediği zaman, istediği gibi yanlıs davranışları na ceza verebileceğini bilirse yetiş kinlere daha saygın davranacağını düşünüyordum. Yıllar sonra hem ba balık tecrü belerim hem de uzmanlık gözlemlerim bunun böyle olmadığını gösterdi. Çocuk, baskı ve zorlamalar karsısında g eçici olarak istenilen davran ıslan ortaya koysa da, aslında hiçbir sey değişmiyor, problemler içten içe daha da büyüyordu. Zannediyordum ki, çocuk, elinde ceza yetkisi bulunan yetiskine onu ” büyük” olarak gördüğü için saygı d uyuyor … Oysa, bu bir saygı iliskisi değil, çocuğun kendini bir zarar vericiden korumak için edilgenlesmesiydi .


Yıllarca eğitimde cezanın gerekliliğine inandım . Aslında herkes cezayı savun muyordu. Çok fazla sesi Adem çıkmayan küçük bir grup, cezasız eğitimin olabileceğinGüneş den bahsediyordu. “Konusarak her türlü sorun halledi14 lebilir” diyorlardı. Bense bu düşü nceyi savu nan kişi lerin Çocuğu hayatın gerçeklerinden uzak olduğunu düşünüyordum. ceza ile Evet, iyi insanlardı bunlar. Çocu klar üzülmesin diye eğitmeye çabalıyorlardı belki. Ve haklıydılar, çocukları üzmemek çalışmanm gerekirdi. Fakat bir de hayatın gerçekleri vardı … Pol- sonucu koca yannacılık oynayarak çocuk eğitimi olmazdı … Hayatın bir hayal kendine has zorl u kları vardı. Büyüdükçe soru mluluk kmklığmdan sahibi olması gerekecekti çocuğun … Eğitimde başarı ibarettir sağlamalıydı … is hayatı na atı lacaktı … Orada bir sürü acımasızl ıkla karşılaşacaktı … El bebek gül bebek çocuk yetistirilmezdi ki … Hem biz her şeyi “iyi lik ve güzellikle” anlatmak isterken, çocuk “Yapmıyorum!” d iye inat ederse ne olacaktı . Örneğin, ilkokula giden bir çocuk cep telefonu isteyince anne babası sadece konuşarak bunun zararlı bir şey olduğunu nasıl anlatabilir ki . O daha ilkokul çocuğu, heves dolu … Ne laf anlar, ne söz dinler. Bazen kızmak da gerekirdi, azarlamak da … Tamam, konuşarak problemleri çözmek iyi bir şey … Ya çocuk, “Hayır, istiyorum !” dediğinde ne olacaktı . Bütün isi gücü bıra kıp, oturup saatlerce çocukla mı konuşacaktık … Böyle düşü nüyordum … Eğitimde cezanın olmaması gerektiğini savunan kişileri gerçekçi bulmadığımdan dolayı onları hep sevdim fakat itira f etmek gerekirse, ne dediklerini a nlamaya pek gayret etmedim … Yıl lar geçtikçe yasama dair gözlemlerim arttı … Kendi çocuklarımla tecrübelerim oluşmaya başladı . Yüzlerce mesleki kitap okudum … Cezasız Eğitim ıs Adem � Güneş 16 Kendisi de bir zamanlar anne baba olmus yaslı ların ölmeden önceki son pismanlıklarını dinledim … Yüzlerce anne babanın çocu klarıyla yasadı kları soru nlara çözüm bulmak için pedagojik danısmanlıklarını yaptım … Bu ebeveynlerin çocu kları ile yasadı kları soru n ların kökeninde neler yattığını anlamak için gece gündüz çabaladım durdum … Sonunda anladım ki, çocuğun ceza ile eğitilmeye çal ısılmasının sonucu koca bir hayal kırı klığından ibaretmis … Ceza, çocuk küçükken bir ise yarıyor gibi görünse de, yetiskin lik yıllarında bin pismanlığa yol açıyormus … Mademki bu bir yanılsama; o halde neden bu kadar çok insan çocuk eğitiminde ceza kullanıyor. Cezasız eğitim olabileceğini duyduğunda ” Sanmıyoru m” diye önyargıyla yaklasıyor . Bu soru nun cevabı oldukça trajik aslında … Kendisi de ceza ile yetistirilmis kisilerin yetiskinlik yıllarında cezasız eğitimin olabileceğine inanması neredeyse imkô nsızdı. Çünkü bu kisiler cezasızl ığı savunacak olsalar, ilk önce kendi anne babalarıyla çelisirlerdi … Sanki onları suçlar gibi hisseder. Onların yanlıs yaptığını düsünmek zoru nda kalırlardı … Bu basit gibi görü nen fikir ayrılığı , öylesi bir domino tası nı düsürmek olurdu ki, ucu kisinin kendisine kadar gelecek ve ” kendisinin iyi yetistirilmemis ” olduğu g erçeğiyle yüzlestirecek bir etkiye sahipti . Bu, onun bütün bir kişiliğini yeniden sorgulaması anlamına gelirdi … 35 yaslarında bir anne, 9 yaslarındaki oğlunun tepkisel davranısları nedeniyle danısmanlık almaya gelmişti . Anneye g öre, ç ocuk ödevlerini vaktinde yap mıyor, sorumluluklarını kendi irad esiyle yerine ge tirmiyord u .

Evde süre kli bir ikaz, uyarı ve kimi zaman da çatısma ortamı vardı. Anneyi uzun uzun dinledim, neredeyse bıkmıstı çocuğundan . Baskıcı bir anne olarak görülmekten de rahatsızdı. Sorunları ne kadar aile içinde tutmaya çalıssa da, es dost ile birlikte olunduğu sırada oğlunun a normal davra nısları kendisini utandırıyor, sinirini bozuyordu . “Artı k oğluma ne nasihat kôr ediyor … Ne aldığı cezalar … ” dedi. Anne a nlataca klarını a nlattı, içini boşalttı . Aca ba çocuğun dünyasında neler vardı? Bu sefer onu dinlemek üzere anne babasını dısarı aldım. Ceza ile yetiştirilmiş kfşilerin yetişkinlik yıllarmda cezasız eğitimin mümkün olduğuna inanması neredeyse imkansızd1r Cezasız Eğitim 17 Ceza, alam da vereni de tükenmişliğe düşürür Adem ; Güneş 18 Çocuk, “Artı k bıktım” diye söze basladı. “Annem her seye kızıyor, yapma diyor, her seye karışıyor … Eğer onun d ediğini yapmazsam hemen ‘ Cezalısın, git odana.’ Biraz gürültülü oynasam ‘ Gelmeyim yanına, karışmam bak .’ Öğretmen bir mesaj gönderse ‘ Bugün televizyon izlemeyeceksin .’ Ödevimi yapmasam ‘ D ı sarı çıkmak yasak .’ Bıktım ya . bıktım … ” Anne çocuktan bıkmış, çocuk anneden . iste cezanın negatif sonuçlarından biri yine karşımda duruyordu.

Zira ceza, alanı da vereni de tükenmişliğe düşürürdü. Ceza veren kisi, bir süre sonra cezayla davranısını düzeltmeye calıstığı kisiyi sürekli yönetmek, yönlendirmek ve kontrol etmek gibi çılgınca bir kısır döngüye girdiğini fark edemez. Böyle bir kısır döngüye giren kisi bir süre sonra baskı ve kontrolü bıra ksa sanki her sey rayından cıkacakmıs gibi kaygılanır … Psikoloji bize öğretti ki , insanoğlunun en a nl amsız cabası, ” bir başkasını kontrol a ltında tutma cabası” dır. Çünkü insan, özgürlüğe yatkındır. Kontrol altında tutulmaya calısıldıkca hırcınlasır, agresiflesir, kişi liği bozulur, sınır dısı davranışlara yönelir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle