Adrienne Mayor – Mithradates

Uzun zaman önce, çok uzaklarda deniz kıyısındaki bir krallıkta, Doğu’dan beliren parlak bir yıldız, imparatorlukların en kudretlisine savaş açacak olağanüstü bir prensin doğumunu müjdeledi. Kundakta bebekken, bir yıldırım büyüklüğünü onadı. Henüz genç bir oğlanken kaledeki düşmanlar kral babasını zehirledi. Kraliçe annesi, prensi ortadan kaldırmaya çalıştı, fakat o kaçtı ve yedi yıl yabanda Robin Hood gibi yaşadı. Güçlendi, yürekli biri oldu; zehirlerin ve panzehirlerin sırlarını öğrendi. Krallığına döndü, zalim kraliçeyi öldürdü. Birçok ulusa hükmeden, herkesin sevgilisi bir kral oldu. Denizin ötesinden gelen kudretli imparatorluk krallığını işgal ettiğinde, sayısız ülkeden gelen kavimler onun büyük savaşına katıldı. İmparatorluğa karşı yürüttüğü savaş ömrü boyunca sürdü. Yanı başında birçok güzel kraliçe oturdu fakat o, gerçek aşkı savaşta kendisi kadar cesur olan bir kadında buldu. Vefatı korkunç bir depremle yankılandı. Büyük kralın efsanevi işleri bin yıllar sonra da hatırlandı ve anlatıldı. Anlatılanlar insana bir masal gibi geliyor.1 Bu masala belgelenmiş olayları ekleyin, işte size tarih olur. MÖ 120 civarında, Pontos kralı Büyük VI.


Mithradates Eupator Karadeniz’in Türkiye kıyılarında küçük ama varlıklı bir krallığı devraldı. Mithradates, eski İran Güneş tanrısı “Mithras tarafından gönderilmiş” anlamına gelen bir Pers ismidir. Antik Çağ’da iki farklı şekilde telaffuz edilmiştir: Yunan yazıtları Mithradates’i, Romalılar ise Mithridates’i tercih etmiştir. Pers kraliyet hanedanı ve Büyük İskender’in soyundan gelen biri olarak Mithradates kendisini Doğu ile Batı’yı birleştiren biri ve Roma hakimiyetine karşı Doğu’nun savunucusu olarak görüyordu. Üstün bir zekaya ve ateşli bir ihtirasa sahip karmaşık bir lider olan Mithradates, önce şok edici bir katliamla, ardından da neredeyse kırk yık süren bir dizi savaşla Geç Roma Cumhuriyeti’ne cesurca karşı koydu.2 2 MİTHRADATES Zehirlemek geleneksel bir politik silahtı. Mithradates’in babası zehirlenerek öldürülmüş, Mithradates de kendisine düzenlenen birkaç zehirleme girişimini boşa çıkarmıştı. Çocukken kendisini zehirlere karşı bağışıklı hale getirmeyi hayal etmişti. Yüzlerce deneyin ardından, bugün halen üzerinde çalışılan farmakolojik bir paradoksu çözmüştür: Zehirler ölümcül oldukları kadar yararlı da olabilirlerdi. Birçokları, Mithradates’in özel ilacını onun dillere destan enerjisinin ve uzun ömrünün sebebi olarak görmüştü. Ölümünden sonra Mithradates’in kendine özgü iksiri Roma imparatorları, Çinli yüksek memurlar, Avrupalı kral ve kraliçeler tarafından kullanıldı; Zehirlerin Kralı’nın toksikolojideki ustalığı üzerine yazılmış bilimsel eserlerin dolaşımına sebep oldu. Elinizdeki kitap Mithradates’in panzehirinin temelinde yatan esini ve bilimsel prensipleri açıklayan ilk eserdir. Mithradates bilim ve sanatın bilge koruyucusuydu. Askeri mühendisleri ilk su değirmenini ve teknolojik açıdan hayli gelişmiş kuşatma makinelerini inşa etmişti. Dünyanın ilk bilgisayarı olan gizemli Antikythera düzeneği (bkz.

s. 332-333 ), belki de Mithradates’in değerli eşyalarından biriydi. Çok uzak ülkelerden gelen farklı etnik kimliklere sahip büyük ordular kuran Mithradates, Roma’nın kudretine kafa tutacak güçlü bir Karadeniz imparatorluğu tasavvur etmişti. Antik Çağ’ın en görkemli savaşlarından bazılarında muhteşem zaferler kazandı, bazılarında yıkıcı yenilgiler aldı. Romalıları düşman bölgelere çekerek sadece yağmalamayı düşündükleri bu yerleri zapt ve işgal etmeye zorladı. Roma’nın en iyi generalleri savaş üstüne savaş kazandılar ama Roma’nın ezici gücüne kafa tutan bu son “evcilleştirilememiş” hükümdara dokunamadılar. Kralın takipçileri Doğu’nun beklenen kurtarıcısı olarak ona saygı gösterdiler. Romalılar ise onu Doğu’nun Hannibali olarak andılar. Mithradates kendi zamanında bir efsane olmuştur. Uzun süren Mithradates Savaşları’nın ardından Romalılar bile en amansız düşmanlarını gönülsüzce takdir etmişlerdi. Kral sanat, müzik ve edebiyatta renkli bir ölüm sonrası hayat sürmüştür (Ek 2’ye bakınız). Ortaçağ sanatçıları onun saltanatına ait yürek parçalayıcı sahneler resmetmişler ve kendisini zalim Romalı tiranlara karşı savaşan soylu bir “Kara Şövalye” gibi göstermişlerdir. Machiavelli, kralı yiğit bir kahraman olarak övmüş, saltanatı XIV. Louis’yi büyülemiştir. Fransa’nın büyük oyun yazarı Racine tarafından ölümsüzleştirilen Mithradates ve unutulmuş haremi on dört yaşındaki Mozart’ın ilk operasına ilham vermiştir.

Şairler Zehirlerin Giriş 3 Kralı’nı övmüştür: “Bir hikayeyi anlatıyorum kulağıma gelen; Mithradates’inki, şu yaşlı ölen. “3 Öte yandan Mithradates’in son saatleri, ölümü ve defni bile bir esrar perdesi arkasındadır. İki bin yıl boyunca Mithradates’in sıradışı askeri ve bilimsel başarıları onu tanınmış bir isim, Roma Cumhuriyeti’nin yıldız kadrosunda bulunan Hannibal, Spartacus, Kleopatra ve Iulius Caesar’ın yanında önemli bir figür yapmıştır. Ancak son elli yıl içinde Mithradates’in adı ve işleri popüler hafızadan silinmeye başlamıştır. “Roma ile ölümcül bir çatışmaya giren bütün milletler arasında” diye yakınır bir yazar, “hiçbiri Pontos kralı kadar bütünüyle unutulmuş değildir. Krallığın sınırları yok edilmiş, tapınakları yıkılmış ve o güçlü hükümdarının ardında çarpıtılmış efsanelerden başka bir şey kalmamıştır. “4 Bununla birlikte, eskiçağ tarihçileri ve arkeologlar emperyalizme karşı verilmiş eski mücadeleleri yeniden gözden geçirirken ve bilim adamları toksik silahlara karşı evrensel bir panzehir bulma hayalini tekrar canlandırırken Mithradates’in yıldızının yine parladığına dair işaretler vardır. Mithradates’in bir zamanlar savaştığı ve müttefikler kazandığı birçok stratejik bölgede yeni krizler ortaya çıkmaktadır. Günümüzün gazete manşetlerinden bilinen bir listedir bu: Yunanistan, Türkiye, Ermenistan, Ukrayna, Rusya, Kırım, Gürcistan, Çeçenistan, Azerbaycan, Suriye, İran, Kürdistan, Irak. Mithradares’in Kırım’da son savaşını vermek üzere dudak uçuklatıcı Kafkasları aşma işini incelerken dünyanın bu çok az bilinen ama tarihi öneme sahip köşesine ait haritalar üzerinde uzun uzun düşündüm. 2008 Ağustos’unda Rus ordusu, Güney Osetya ile Abhazya’nın tartışmalı bölgeleri sebebiyle eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinden Gürcistan (antik Kolkhis)’a saldırdığı zaman Kafkaslar birdenbire dünya sahnesine çıktı. İşgalciler ve mülteciler iki bin yıl önce Mithradates’in kaçak ordusu tarafından kat edilmiş aynı engebeli dağ geçitlerinden sel gibi aktılar. Mithradates bugün Batı’da çok tanınan bir ad olmayabilir ama emperyalizm karşıtı bir savaşçı olarak şöhreti Doğu’da unutulmamıştır. Büyük Rus tarihçi Mihail Rostovtzef “Roma ile Mihtradates arasındaki mücadeleyi herkes bilir, kralın son savaşını Güney Rusya’da verdiğini herkes hatırlar,” demişti. Eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinin bazılarında Mithradates halen yerel bir ikondur.

Örneğin 1 965’te Gürcistan’da Mitri’dat biyografisi yayınlanmıştır. 1 993 ve 2004’te Çar Mitridate Yevpatrous hakkında Rusça romanlar çıkmıştır. Savaşların 4 MİTHRADATES arasında Mithradates’in Karadeniz İmparatorluğu’nda aralıklı bilimsel ve arkeolojik araştırmalar yapılmıştır. Ukrayna ve Rusya’daki yakın tarihli siyasi zehirlenme sıklığı göz önüne alındığında, kralın eski şehri Pantikopaion’da (bugünkü Kerç) bulunan Mithradates’in Yeri adlı barda içki istemeye cesaret etmek kara mizah örneğidir. 5 Mithradates ile bir zamanlar müttefik olmuş ya da onun tarafından yönetilmiş ülkelerde kral Batı istilasına direnmiş karizmatik bir lider olarak hatırlanır. Örneğin Ermeniler ve Kürtler arasında Mithradates’i (Mehrdad, Mirdad, Mhrtat) ulusal kahraman olarak gören çok kişi vardır.6 Mithradates’i uzun süre görmezden gelen Türkiye, çeşitli Anadolu halklarını bir araya getiren ve savunan krala yeniden ilgi duymaya başlamıştır. 2007’de tarihçi Murat Arslan, “Bugüne kadar çok az tanınmış ve göz ardı edilmiş bir eski Anadolu kahramanı ” üzerine yaptığı doktora tezini Mithtradates VI Eupator. Roma,nın Büyük Düşmanı başlığıyla yayınlamıştır. Arslan, Mithradates’in Roma’ya karşı Anadolu’yu savunmasını Büyük İskender’in Asya’yı Pers İmparatorluğu’ndan kurtarmasına benzetmektedir. Önde gelen Türk tarihçilerden Sencer Şahin ise Mithradates’i işgalcilere karşı başarıyla mücadele vermiş olan ulusal Türk kahramanı Atatürk ile karşılaştırmaktadır. 7 Mithradates’in Hayatına Dair Antik Kaynaklar Mithradates hakkında bildiğimiz hemen her şey düşmanlarının bakış açısından, doğuda genişleyen sınırlara Roma gözünden bakan Roma imparatorluk kültürünün mirasçıları tarafından kaleme alınmıştır. Mithradates’in hayatı ve devri üzerine eldeki (ve kayıp) antik kaynaklar Roma dünyasını çalışan tarihçiler tarafından kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiştir. 8 Kralın hayatı hakkında bilgi veren yaklaşık elli antik metin içinde başlıca kaynaklarımız Pompeius Trogus’un kayıp tarihini özetlemiş lustinus; Appianos’un Mithradates Savaşları; Cassius Dio’nun Roma tarihi; Strabon’un Coğrafya’sı; Memnon’un parçalar halinde günümüze gelmiş Karadeniz Herakleia’sı [Karadeniz Ereğlisi-ç.] tarihi; Cicero’nun söylevleri ve Mithradates ile savaşmış Romalı generallerin (Sulla, Lucullus, Pompeius) Plutarkhos tarafından yazılmış biyografileridir.

Plinius’un Doğa Tarihi, Sallustius ve Livius’un eserlerinden parça- Giriş 5 lar, Sicilyalı Diodoros, Ammianus-Marcellinus, Galenos ile diğer Latin ve Yunan yazarlarında da önemli bilgiler yer almaktadır. Bu antik yazarlar diğer birçok tarihçinin çalışmaları, birçok kayıt, arşiv, görgü tanıklığı ve sözlü gelenek gibi artık telafi edilemeyecek kaynaklara başvurabilmişlerdir. Günümüze gelen metinler muzaffer Roma İmparatorluğu’nun bakış açısından yazıldığı için açık ve örtük önyargılar kaçınılmazdır. Mithradates’in hikayesini kendi bakış açısından anlatmak için Karadeniz kıyılarında durup sadece batıya, Roma ve Yunanistan’a değil, fakat aynı zamanda Mithradates’in krallığında her yöne, Roma’ya direnmiş ülkelere, kendi kültürleri ve imparatorlukları olan müttefik uluslara bakmak gerekir. Bu kitap Roma merkezli referansların dışından yazmayı ve muzaffer Roma İmparatorluğu’nun ezici varlığından önceki bir zamanı canlandırmayı hedef edinmiştir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir