Ali Korkmaz – Arıcılık

İnsanlığın var oluş süreci kadar eski olan arıcılık her çağda insanların dikkatini çekmiştir. Arılardan elde edilen ürünlerin insan sağlığı üzerine olumlu etkilerinin gözlemlenmesi ise arılara olan ilgiyi artırmıştır. Bugün gelinen noktada arıcılık sektörü büyük bir gelişme göstererek insan yaşamında yerini almıştır. Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde apiterapi sektörünün gelişmesi arıcılığın ulusal ekonomilerindeki payını artırmıştır. Ülkemizde ise arıcılık sektörü son yıllarda gezginci arıcılığın yaygınlaşmasına paralel olarak gelişme göstermiştir. Küreselleşme sürecine paralel olarak ekonomik faaliyetlerin artması ve çeşitlenmesine bağlı olarak da ürün çeşitliliğinin yaşanması sektörde bir hareketliliğe neden olmuştur. Bugün ülkemizde polen ve arı sütü gibi ürünlerin pazarının oluşmaya başlaması, propolis ve arı zehiri gibi ürünlerin ticari olarak üretilebileceğinin tartışılması bu gelişmişliğin önemli bir göstergesidir. Ayrıca arıcılığımızda önemli bir sorun haline gelen, arıcılardan kovan kirası alınması uygulamasının da özellikle bazı yörelerimizde eskiye oranla azalma eğilimine girmiş olması da sevindiricidir. Bu süreç de polinasyonun bitki verimliliğindeki rolünün vurgulanmasına paralel olarak düzelme sağlanacağı ve gelişmiş ülkelerdeki polinasyon servislerinin kurulması başta olmak üzere yeni açılım ve uygulamalara yol açacağına işaret etmektedir. Arıcılıktaki gelişmeler ülkemiz arıcılığını daha çağdaş boyutlara taşınmasına katkı sağlayacağı gibi tüketicilerin daha sağlıklı arı ürünleri almasına da olanak tanıyacaktır. 2. TARİHTE ARICILIK Arıcılığın tarihçesi onbinlerce yıl öncesine kadar gitmektedir. MÖ 7000 yıllarında İspanya’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan arı resim ve fosilleri insanların doğal yaşamda bulunan arılardan yararlanıldığını göstermektedir. İlk insanlar ağaç kovuğu ve kaya oyuklarına yerleşen arıları öldürerek, balını almışlardır. Arının ilk kültüre alındığı yer Mısırdır.


Milattan 4000 yıl önce Mısır’da bal, vergi ödemede, diğer malların satın alınmasında bir değişim materyali olarak kullanılmıştır. Mezopotamya’da yaşayan 1 Dr. Ali KORKMAZ Sümerliler Milattan 3000 yıl önce balı bir ilaç olarak kullanmışladır. Milattan 2000 yıl önce Babil yazıtlarında Hint dinsel metinlerinde ve Mısır’ın eski yazılarında baldan söz edilmektedir. Eski Yunanistan’da bal, ölülerin ruhlarına ve tanrılara takdim edilen çok değerli bir madde olarak bilinmekteydi. Anadolu’da arıcılığın geçmişi çok eskilere dayanmakta, Boğazköy’deki kazılarda bulunan MÖ 1300 yıllarına ait Hitit yazıtlarında, arıcılık yasalarından söz edilmekte ve kutsal kitaplarda arı ve ürünlerine yer verilmektedir. Eski Çağlarda Mağara Duvarlarında Arıcılık Figürleri 3. ARICILIĞIN ÖNEMİ VE ÜLKEMİZDEKİ YERİ Ülkemizde koloni başına bal verimi 18 kilogram iken ABD’de 32 kilogramdır. Koloni sayısı bakımından Çin 7.300.000 koloni ile birinci, Türkiye 5.000.000 koloni ile ikinci ve Etiyopya 4.300.000 adet koloni ile üçüncü sırada yer almaktadır.

Bal verimi açısından 305.000 ton ile Çin birinci, 139.000 ton ile Rusya ikinci, 82.000 ton ile ABD üçüncü, 80.000 ton ile Arjantin dördüncü ve 73.000 ton ile Türkiye beşinci sırada yer almaktadır. Ülkemizde önceleri geleneksel yöntemlerle yapılan arıcılık faaliyetleri her geçen yıl yerini, yeni tekniklerin kullanımına 2 Dr. Ali KORKMAZ yönelerek değiştirmektedir. Ülkemiz uygun ekolojisi, zengin florası ve arı materyalindeki genetik varyasyonu ile arıcılıkta söz sahibi ülkelerden biri durumundadır. Ülkemizde 10.000’in üzerinde doğal çiçekli bitki türü yetişmektedir. Dünya’da belirlenmiş ballı bitki türlerinin %75’i ülkemizde bulunmaktadır. Her coğrafi bölgemiz arıcılık açısından kendine özgü çok değişik bitki türlerini barındırmaktadır. Türkiye’de 2007 yılı verilerine göre, 5.000.

000 adet koloni varlığından 73.000 ton bal ve 3.400 ton balmumu üretilmiştir. Bal verimi 18 kg/kolonidir. Koloni sayısı açısından en zengin Ege Bölgesidir, bunu Karadeniz ve Akdeniz Bölgeleri izlemektedir. Koloni sayısı ve bal üretiminin en yoğun olduğu iller sırasıyla Muğla, Ordu, Adana, İzmir ve Antalya’dır. Ege Bölgesinin özellikle Muğla, Marmaris, Bodrum, İzmir yöreleri zengin kızılçam (Pinus brutia) ve fıstıkçamı (Pinus pinea) ağaçlarından oluşan ormanlar ile kaplıdır ve bu alanlar çok verimli çam balı üretim merkezleridir. Her yıl binlerce arı yetiştiricisi kolonilerini Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında bu çam alanlarına götürerek kaliteli çam balı üretmektedirler. Ülke genelinde arıcıların büyük bir kısmı bal üretmeyi amaçlayarak arıcılık yapmaktadır. Bal üretimini gerçekleştirmek için kolonilerini yıl içersinde mevsime göre çiçek açan uygun bitkilerin bulunduğu alanlara götürmektedirler. Ülkemizde 153.000’i arıcı olmak üzere 240.000 kişi arıcılık sektöründe çalışıyor. 35.000 arıcı göçer arıcılık yapıyor.

Geri kalan arıcılar ise aile gereksinimini karşılamak üzere küçük çapta arıcılık yapmaktadırlar. Büyük çapta arıcılık yapan işletmelerde koloni sayısı 100 ile 500 arasındadır. Bu işletmeler yılda 4- 5 kez yer değiştirerek bal üretimlerini koloni başına ortalama 30 kg seviyesine yükseltebilmişlerdir. Göçer arıcılar, değişik yörelerden elde ettikleri balları genellikle süzme bal şeklinde kooperatifler kanalıyla veya toptan satışını kendileri yaparak değerlendirmektedir. Arıcıların %80’i kolonilerini Ege ve Akdeniz sahil kuşağında kışlatmakta, narenciye çiçeklerinden yararlanarak populasyonlarım üst düzeye yükselterek Nisan sonuMayıs başında İç Anadolu, Orta Anadolu, Doğu ve Güney 3 Dr. Ali KORKMAZ Anadolu Bölgelerinin uygun bitki alanlarına götürmektedirler. Bu bölgelerin bitki florasından yararlandıktan sonra Haziran-Ağustos aylarında bir kısım arıcı pamuk balı için Urfa, Diyarbakır veya Aydın, Denizli ve İzmir illerine; bir kısmı ise ayçiçeği balı üretmek için Trakya ve Ege Bölgelerine gitmektedirler. Arıcıların büyük bir kısmı da çam balı üretmek için Eylül-Kasım ayları arasında Bodrum, Muğla, Söke, Marmaris yörelerinde konaklamaktadır. Ülkemiz çam balı üretiminde Dünya’da tek üretici konumundadır. Çam balı üretimi yıllara göre değişmekle birlikte yılda yaklaşık 15.000-25.000 ton üretim gerçekleşmektedir. Elde edilen çam balının %85’i AB ülkelerin ihraç edilmek üzere toplanmaktadır. Koloni sayısı 5-50 arasında olan işletmeler, genelde sabit arıcılık yapan küçük aile işletmeleridir. Koloni başına ortalama bal verimleri 5-10 kg’dır.

Bu işletmeler arıcılığı yan gelir sağlamak veya aile gereksinmesini karşılamak amacıyla yapmaktadırlar. Türkiye’de üretilen balın büyük bir kısmı iç tüketim talebinin karşılanmasında kullanılmaktadır. Süzme bal üretiminin toplam üretimdeki yeri %90 düzeyindedir. Süzme bal, yayla veya çiçek balı adı altında pazarlanmaktadır. 4. BAL ARISI IRKLARI Dünya üzerinde Apidae familyasına bağlı dört tür bal arısı bulunmaktadır. Bunlar arasında en yaygın ve ekonomik önemi bulunanı Apis mellifera türüdür. Dünya üzerinde ekonomik değeri yüksek bal arısı ırkları İtalyan (A.m. ligustica), Kamiyol (A.m. carnica), Kafkas (A.m. caucasica), Avrupa esmer {A.m.

mellifera) ve Anadolu (A. m. anatoliaca) arıları ile düşük ekonomik değere sahip Kıbrıs (A.m. cypria) ve Suriye (A.m. syriaca) arıları oluşturmaktadır. Ülkemizde yaygın olan Anadolu arısı esmer renkli ve küçük yapılıdır. Kılıç ve Kalkan arısı olarak iki ayrı hattı bulunmaktadır. Kılıç arılarının hırçın karakterli ve kovan giriş deliğine dikey olarak petek ördüğü, Kalkan arılarının ise daha iyi huylu ve kovan giriş deliğine paralel petekler ördüğü bilinmektedir. Son yıllarda göçer arıcılık tipi yetiştiriciliğin yaygın olarak yapılması 4 Dr. Ali KORKMAZ nedeniyle Anadolu arı ırkı diğer arılarla melezlenmiştir. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan ve ekonomik değeri yüksek diğer arı ırkı Kafkas arısıdır. Anavatanı Orta Kafkasyadır. Özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgelerinin sınır bölgelerinde lokal formları koruma altına alınmıştır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir