Ali Sevim – Suriye-Filistin Selçuklu Devleti Tarihi

Selçukluların Gaznelilere karşı kazandıkları Dandanakan Meydan Savaşı’ndan (23 Mayıs 1040) sonra Horasan’da kurulan Büyük Selçuklu Devleti’nin ilk sultanı, büyük devlet adamı Tuğrul Bey, bir yandan, bütün 1 slam aleminin maddi kudret ve kuvvetini temsil etme faaliyetlerine devam ederken, bir yandan da batı yönünde, özellikle Bizans hakimiyetindeki Anadolu’da, fetih hareketlerini planlı bir şekilde yürüterek bu ülkenin bir Türk yurdu, bir Türkiye haline getirilmesi yolunda ilk girişimleri başlatmıştı. Anadolu’daki bu büyük tarihi fetih ve yerleşme faaliyetletine paralel olarak, XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, sultan Alp Arslan zamanında, Anadolu’da fetihler yapmakta olan Y abgulu ve Yıva adlarıyla da anılan Navekiyye Türkmen gurupları, Kurlu, At sız, Şöklü vs. gibi beylerin buyrukları altında, Mısır Fatımi devletinin hakimiyetindeki Filistin’e gelerek burada bir Türkmen Beyliği kurmuşlardır. Büyük Selçuklu Devletine tabi olarak kurulan bu Türkmen Beyliği, daha sonra, sınırlan, şimdiki Filistin, Suriye, Lübnan, Ürdün, lsrail, Kuzey – Irak, Doğu ve Güney – Doğu Anadolu, Azerbaycan, Rey ve Hemedan ülke, bölge ve şehirlerini içine almak suretiyle, Suriye ve Filistin Selçuklu Devleti haline getirildi. Daha açık bir ifadeyle, önce Kurlu Bey tarafından kurulan Filistin Türkmen Beyliği, emir At sız tarafından geniş fetihler yapılmak suretiyle, bir devlet haline getirilmiş, daha sonra da yönetim, sultan Alp Arslan’ın oğlu Tutuş’a geçmiştir. Fakat bir süre sonra, Büyük Selçuklu imparatorluğunun vasatları olan Türkiye Selçuklu Devleti hükümdarı Kutalmışoğlu Süleyman (Süleymanşah), Tutuş ve Musul emiri Müslim arasında, Kuzey Suriye hükümranlığı için mücadeleler haşladı. Bu mücadeleler sonucunda, Müslim ve Sül eymanşah hayatlarını kaybettiler. Bunun üzerine sultan Melikşah, buhranın yayılmasını önlemek amacıyla, duruma müdahale ederek Kuzey – Suriye’ye geldi ve bölgenin yönetimini, merkezi durumda hulun.an bazı kentlere (Urfa, Antakya ve Haleb) valiler atamak suretiyle, doğrudan doğruya Büyük Selçuklu Devleti’ne bağladı. Böylece Türkiye Selçuklu Devleti ile Tu tuş’un başında bulunduğu Suriye ve Filistin Selçuklu Devleti arasında bir tampon bölge oluşturulmuş oldu. Sultan Melikşah’ın ölümü üzerine Tutuş ‘un, giriştiği saltanat mücadelesinde başarılı olamayıp hayatını kaybetmesi sonucunda, oğulları Rıdvan ve Dukak, Haleb ve Dımaşk (Şam)’ta, yine Büyük Selçuklu Devletine tabi iki ayrı Selçuklu devletinin hükümdarları olarak hakimiyetlerini sürdürdüler. Her iki Selçuklu devleti, XI. yüzyılın sonlarına doğru, büyük askeri güçlerle harekete geçerek Orta – Doğu’ya gelip Urfa, Antakya ve Kudüs’te birer devlet kuran Haçlılarla sürekli ve etkili mücadelelerde bulundular ve dolayısıyla Suriye ve Filistin’i onlara karşı savunmada büyük çaba gösterdiler ve başarılar kazandılar. Fakat daha sonraki yıllarda, her iki Selçuklu devleti, daha önceki tarih devirlerinde kurulup yıkılan birçok Türk devletleri gibi, çeşitli sebeplerle tarihe karıştılar.


Bununla birlikte, bir süre sonra, Türk Zengiler devleti {Suriye ve Musul Atabekleri), Suriye ve Filistin’de Türk hakimiyetini devam ettirmişlerdir. Türk kamu oyunda pek fazla bilinmeyen Suriye ve Filistin Selçukluları hakkında, ağır bilimsel ifade ve münakaşalardan uzak, her düzeydeki yurttaşlarımızın kolaylıkla okuyup bilgi sahibi olabileceklerini umduğu- muz bu eseri (•), başlı başına bir tarih yaratan Büyük Milletimizin istifadesine sunmakla kendimi sonderecede mutlu hissettiğimi içtenlikle ifade etmeliyim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir