Annaguli Nurmemmet – Oğuz Yurdu

Ey beyliğini özgürlüğünde arayarak evvelden ahirden, eninde sonunda bulmazsam rahatım olmaz diye, belini berk kuşayıp, yollara çıkan adam… Yollarda, sahralarda, dağlarda, ovalarda aradın. Yolun yerde olduğunu bilsen de, gözlerini bir daha gökyüzünden ayıramadın. Seni görenler, “Bu yerden yürüyor ama yönünü gökyüzünden alıyor” diye, hayret ediyorlar. Muhakkak öyle olması gerektiğini bilenler, yolların gök gibi berrak ve asude olduğunu tahmin ediyorlar. Sen beyliğini bulmadan asla rahat edeceğe benzemiyorsun, sonuna kadar gidecek, cihanın bitiminde dipsiz çukura düşerek, ellerini sallayarak gideceksin. Niyet ettin, yolun açık olsun. Ak arzuyu yollarına döşüyorlar. Ama senin yollarda kimseye zararın yok, dokunmayana ilişmiyorsun. Dokunana ise acımıyorsun. Desturun öyle. Bir bende ağlarken, gülüp geçmedin. Kendinle oldun, büyüğe büyük, küçüğe küçük dedin. Huzur arayan beyliğinde niyeti temizlik bulur. Niyetin maksadın belli, Oğuz atan alnına yazıp, yüreğine koymuş. Ağır başlı olup, yere baksan bile gözlerini gökten ayırma, asudeliği bu toprağa gerektir.


Bu yüzden durmadan gidiyorsun, yollan geçiyorsun. Yollarda ne güzel yaylalara rastlıyorsun, otlak yaylalar, yanma koyununu, deveni almakla yanılmamışsın. Yola atlı çıktıfc jtmuş. Yoksa nasıl üzülürdün, o kadar nefis, yeşil otlar var ki/eğer malını mülkünü getirmemiş olsaydın, bayırlarda yuvarlanıp, kokusunun keyfinden dünyayı unuturdun. Mallı mülkiü gelip sevap kazanmışsın. O otlarki… İnsanlar onları okşamasa ve koparmasa üzülürler. İnsan eli değmeden kuruyup kalan hallerine canları sıkılırdı. Sürülerin gümrah otları başlarını kaldırmadan iştahla yediler. Sen ise kamış düdüğünü eline alıp, arayışını diline getirdin, sesin yettiği kadar bağırdın: Ekin eksen, eğeleneceğinden çekindin. Bağ oturtsan, bağlanacağından korktun. Yine deveyi çekip, koyununu sürüp gide durdun. Yolları bıkmadan usanmadan katettikçe bey olacağına inandın. Sürülerin, senin yü ~ ¦ Jpştüğünü biliyordu. Sahibine gt dediler. Otların tomurcuklarını yan… — _ Sahipleri çok kıymetli bir şey arıyor; Beylik mi? Zenginlik mi? Özgürlük mü?.

, yine sahiplerinin niyetlerini bilemeyen sürü, bundan alâ özgürlük mü olur diye düşünmekte ve onları anlıyamamaktadırlar. Adam henüz kalbinin ne için çarptığını anlamakta güçlük çekiyor, sürüler nasıl anlasın? Adamcağız göğsünün içinde bir heyecan, çarpıntı olduğunu hissedip ona kulak veriyor. Bir yerlere gitmek için attığını biliyor. Belki bir şeyler arıyordur, bu yüzden ağır vücuduna can vererek, onu sanki tüy gibi hissettirmeye çalışmaz mı?! Yola koyulduğu gerçek, üstelik beli berk kuşanıp… Elbet arayışı özgürlüktü, onu beyliğinde gördü. Nereye gitse bile onu muhakkak bulacaktı. Atılan gümüş okların yoluyla gitmeliydi. Ataları Oğuz Han, altın yayla, üç gümüş oku, gözleri kapalı olarak atmıştı. Her gümüş ok bir tarafa gitmişti, altın yayı İse başının üzerinde çevirerek atmıştı. Gümüş oklarla, altın yayın düştüğü yeri gören bilen yoktu. Oğuz Han eline dönüp geldiğinde şöyle dedi: “Her gümüş ok bir cihan devletidir. Altın yay dünyaya sahip çıkmaktır. Bulanın devleti bereketi bol olsun!” Bu söz Oğuz eline canlılık verdi. Yirmi dört torunu, yirmi dört yerde hazır oldu. Okları bulmalı, altın yayı aramalı. Devletli, bereketli olup, beyliğe ulaşmalı… O zamandan beri cihanı karış karış arıyorlar… Ama bir kitap vardı ki, kitapların hanıydı, ondan gelen sedayı, Oğuz nesli mutlaka dinlemeliydi.

Orada nesil beyanları ile asıl ayanları vardı. Herkes o kitapta yazılan kudreti aramaya koyulmuştu. Oğuz Han’ın kendi dilinden beyanını, geyik derili kitabın ayanını şöyle anlatırlardı: “Ben Oğuz hanım, altı oğlum, yirmi dört torunum, tüm soyumla Gök Tanrımın, asudelik fermanını yerine getirmek için yer yüzünde devletimi kurdum. Büyük oğlum Gün Han, ondan olan torunlarım, Kayi, Bayat, Akevli, Karaevli’dir. İkinci oğlum Ay Han, ondan olan torunlarım, Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparh’dır. Üçüncü oğlum Yıldız Han, ondan olan torunlarım, Avşar, Kızık, Begdili, Karkın’dı. Bu üç oğlum ve torunlarım, Bozok’Iarı dizdiler. Dördüncü oğlum Gök Han, ondan olan torunlarım, Bayındır, Beçene, Çavuldur, Çepni’dir. Beşinci oğlum Dağ Han, ondan olan torunlarım, Salur, Eymür, Alaatlı, Üregir’dir. ” Altıncı oğlum Deniz Han, ondan olan torunlarım, Yigdir, Bügdüz, Yıva, Kınık’tır. ”- Bu üç oğlum ve torunlarını, üç okları dizdiler. Devletimiz gücünü ocaktan, tagandan* aldı, bütünlüğümüz doğruluğumuz namusumuzla etrafına sarıldık. Yarın torunlarımız arasında anlaşmazlık çıkmasın diye, hepsine münasip, damgasını yapmayı emir ettim. Yaptığı damgaların her biri beyliktir, hanlıktır. Altın yayıma, üç gümüş okuma göre olsun dedim.

Okların h “” geldim. Altın yayımı bırakıp gel ıvançttr. Her biri cihanı kucaklayı.—— çünü bir arada bulmak bahtı vardır. Onun büyüklüğü yirmi dördünüzün beraber olup, anne ata kerametine geri dönmektir. Altın yayı bulmak başka bir kudrettir. Dünyayı bereketli duamız, asudelik dileğimizle almaktır… Devletimin direği tagan, han yolunun töresini saklayan, geyik derisinden yapılan kitap, Gün Han’a kalsın. Eğer kim oklardan birini, veya altın yayı bulsa bereket taganımız, geyik derili kitabımız, bütün helalliğiyle onun olur. Her han kendi yolunu kitaba beyan ederse, ondan sonrakiler, aynı hataları tekrarlamaz. Üç gümüş okun ve altın yayın bulunduğu zaman, neye sahip olduklarını bilsinler diye, alâmetini bu kitaba yazdık. Üç ayaklı saç ayağı. 10 Birinci Gümüş Okun Alameti Ey Tanrım, ey Güneşim, gökyüzümüz asude olsun. Sonun ne olacağını yalnız Tanrı bilir. Bize görüneni şöyle ayan edeyim: Oğuz neslinden olan kağan, Gökyüzünün nurundan yaratılıp, yere insanların arasına gönderilmiştir. Siz bu yüzden, her zaman yerde ne arıyorsanız, onun gökyüzünde olduğunu unutmayın.

Gökyüzü asude olursa, yolunuz açık olur. Bulunduğu zaman alameti bu olur: Gökyüzünde adınız yazılır. Tanrı Oğuz Han neslinden olan kağanın mertebesini yüceltmeyi kendi sorumluluğuna almıştır. Bu yüzden hanlığınızı yerde bulduğunuz gün, gökyüzünde ayın ya da yayın şekli görünür. Güneş’in şulesine dönüşüp üç okla, altın yay alem cihanı doldurur. Bulunan birinci gümüş oktur. Her şeyde birinci olmak payesi verilmiştir. Tuğunuzda üç oğlumdan nişan görürsünüz, ya Ay, ya da Yıldız şeklinde… Yedigenim* yedi yıldızım dîye gideceksin. Yedi iklimde nereye gitseniz, ya üç yol, ya yurt, ya da üç deniz yolunuza çıkar. Oklar üç olduğu için böyledir. Yolları ayrı olsa da ikballeri birdir… Yirmi dörtten yer, gök gibi iki vücuda dönüşmüşsünüzdür. Bozoklar, Üçoklar… Her vücuttaki on iki kaburga gibi kardeşsiniz, ayın günün vaktin gece gündüzün hesabı onlarda olur. Bir sinesi göktür, diğeri yerdir. Birisi Gece, birisi gündüzdür. Birbirinden hiçbir zaman ayrı yaşayamaz, bîri gitse biri gelir.

Birinci ok ruhun başıdır, kökün başıdır. Kim onu bulsa o gün köke gittiğini anlar. Bütün torunlarının, tüm kavminin, tüm ulusun kalbinde her zaman kalacak ruhun mayası olur. Adı Oğuzlarda yön bulmak için kullanılan takım yıldızı ismi. 11 kalan oklara ve altın yaya yazılır. Hiçbir zaman adını unutamazlar. Elleri cihana yayılıp, hepsinin atası olur. İlk olmanın şerefi Öyle yücedir ki, onun ağırlığı, yeri başkadır. O gün bu alamet olur. O gün insanların cihanın kaderinin eökvüzü gibi asude olması için toplandığı gün Altın yaydan çıkan ok öyledir ki yansıması olur. Birinci okun müjdesini Oğuz atanız versin. İkinci Gümüş Okun Alameti Ey Tanrım, ey Güneşim, gökyüzümüz asude olsun. Sonun ne olacağını yalnız Tanrı bilir. Bize görüneni şöyle ayan edeyim: Oğuz neslinden olan han, Gökyüzünün nurundan yaratılıp, yere insanların arasına gönderilmiştir. Siz bu yüzden, her zaman yerde ne arıyorsanız, onun gökyüzünde olduğunu unutmayın.

Gökyüzü asude olursa, yolunuz açık olur. Bulunduğu zaman alameti bu olur: Gökyüzünde adınız yazılır. Tanrı Oğuz Han neslinden olan kağanın mertebesini yüceltmeyi kendi sorumluluğuna almıştır. Bu yüzden hanlığınızı yerde bulduğunuz gün, gökyüzünde ayın ya da yayın şekli görünür. Güneş’in şulesine dönüşüp üç okla, altın yay alem cihanı doldurur. Bulunan ikinci gümüş oktur. İkisine birbirinden ayrılmazlık yazılmıştır. Sanki gökyüzünün yerden, gecenin gündüzden ayrılmayışı gibi. 12 Tuğunuzda üç oğlumdan nişan görürsünüz, ya Ay, ya da Yıldız şeklinde… Yedigenim yedi yıldızım diye gideceksin. Yedi iklimde nereye gitseniz, ya üç yol, ya yurt, ya da üç deniz yolunuza çıkar. Oklar üç olduğu için böyledir. Yolları ayrı olsa da ikballeri birdir… Alametinin özü budur. Gökyüzüm sayesinde her zaman korunun. Cihanın öbür ucuna kazık dikmek için ahaliye mutlak ebedi bir vatan gerektir. Ona ata yurdu olacak toprak gerektir.

Sırtını mutlaka dağa yaslamahsın, arkası dağdan olanın yüreği taştan olur. Mertliği dayanıklılığı ondan almalısın. Gözüm, kurbanı olduğum sonsuz sahradan ayrılmasın. Öyle bir yurtlu olacaksın ki, atalarının yurdunun aslından geldiğin için, ata yurtlu olacaksın. O atın yurdu olur. Onu arayıp bulmalısın, Gökyüzünün altındaki bütün yerler yurtlar, Tanrısına gönül vermiş Bey oğullarımndır. Fakat atının yurdu daha sıcak görünür. Elini vatanlı etmelisin, atanı gururlandırmalısın, ocaklı yurtlu olmalısın. Altın yaydan çıkan ok Öyledir ki gittiği her yerde altın yayın yansıması olur. İkici gümüş okun müjdesini Oğuz atanız versin. * Üçüncü Gümüş Okun Alameti Ey Tanrım, ey Güneşim, gökyüzümüz asude olsun. Sonun ne olacağını yalnız Tanrı bilir. Bize görüneni şöyle ayan edeyim: Oğuz neslinden olan han, Gökyüzünün nurundan yaratılıp, yere insanların arasına gönderilmiştir. Siz bu yüzden, 13 her zaman yerde ne arıyorsanız, onun gökyüzünde olduğunu unutmayın. Gökyüzü asude olursa, yolunuz ak olur.

Bulunduğu zaman alameti bu olur: Gökyüzünde adınız yazılır. Tanrı Oğuz Han neslinden olan kağanın mertebesini yüceltmeyi kendi sorumluluğuna a1″ ‘ hanlığınızı yerde bulduğunuz gün, gökyü şekli görünür. Güneş’in şulesine dönüş alem cihanı doldurur. Bulunan üçüncü gümüş oktur. Birinci gümüş oktan, ikinci gümüş oktan hız alıp gelmiştir. Ata ruhundan, ata yurdundan çıkıp, gelmişsindir. Yedi iklimin cümbüşüne kendini atmışsindır. Yolların üç olur, mutlaka üç nişan görünür. Yollara gönül ver, her zaman atanızın niçin yola çıktığını unutma, ona gönülden bağlı ol. O zaman bütün elleriniz yar olur. Yirmi dörtlerin Beyliğinin doruğuna çıkmak için yine yollara kucak açtığını unutma. Onların arayışınla, senin arayışının aynı olduğunu unutma, ellerin neyi aradığını samimi olarak bildiğinde, kendi arayışına kolay ulaşırsın. Doruğun yolunu tutmuşsundur. Yükünü boşalttığın yer ata yurdundu, yine ondan çıkıp nerede eşya boşaltsan da üçüncü gümüş okun aramasın da olsan da geriye bakmayı unutma. İnsan geriye bakıp geçtiği yolları görünce öne gitmenin kolaylığını iyi bilir.

Yollara çıksan eski türkünü söylersin. Seni koruyacak sadece adaletindir, doğruluğundur. Onunla ne kadar bütünleşmişsen, o kadar muhabbet bulursun. Adaletin inancındır, ona bağlı olmanın zamanıdır, atalardan gelen desturun seni korusun, yollarını açık etsin. , 14 Altın yaydan çıkan ok öyledir ki gittiği her yerde altın yayın yansıması olur. Üçüncü okun müjdesini Oğuz atanız versin. Üç Gümüş Okun Birlikteki ya da Yirmi Dörtlerin Alameti Ey Tanrım, ey Güneşim, gökyüzümüz asude olsun. Sonun ne olacağını yalnız Tanrı bilir. Bize görüneni şöyle ayan edeyim: Oğuz neslinden olan han, Gökyüzünün nurundan yaratılıp, yere insanların arasına gönderilmiştir. Siz bu yüzden, her zaman yerde ne arıyorsanız, onun gökyüzünde olduğunu unutmayın. Gökyüzü asude olursa, yolunuz açık olur.

.

PDF Kitap İndir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir