Carlo Rovelli – Ya Zaman Var Olmasaydı

ömrümün büyük bir bölümünü bilime adamış olmama rağmen, bilim bende geç bir tutku oldu. Gençken, özel olarak bilim değil, tüm dünya beni büyülüyordu. İtalya’da, Verona’da, huzurlu bir ailede doğdum ve büyüdüm. Babam, ender rastlanan bir zekâya sahip, ölçülü ve çekingen bir adamdı; mühendisti ve kendi iş yerini yönetiyordu. O bana dünyaya merakla bakma zevkini aşıladı. Tek çocuğuna aşın sevgiyle dolu tam bir İtalyan kadını olan annem, ilkokuldaki “araştırmalarınT’da bana yardım ederdi ve de durmadan keşfetmem ve öğrenmem için merak hissimi teşvik ederdi. Verona’da klasik bir liseye gittim. Orada matematikten çok daha yoğun olarak Yunanca ve tarih öğretiliyordu. Kültürel uyaranlar bakımından zengin, ama mahallî burjuvazinin imtiyazlarını ve kimliğini koruma misyonuna kilitlenip kalmış, kendini beğenmiş ve taşralı bir eğitim kurumuydu. Savaşı kaybetmeden önce, öğretmenlerin çoğu ateşli faşistmiş ve kalplerinin derininde hâlâ da öyleydiler. Altmışlı ve yetmişli yıllarda kuşaklar arasındaki çatışma şiddetliydi. Dünya hızla değişiyordu. Çevremdeki erişkinlerin çoğu bu devrimi kabullenmekte güçlük 10 CARLO ROVELLI çekiyordu; savunmacı ve steril tavırlar içinde karşı çıkıyorlardı. Erişkin dünyasına güvenim azdı; öğretmenlerime daha da az. öğretmenlerimle ve her otorite figürüyle sık sık atışıyordum.


Ergenliğim giderek bir başkaldırı dönemi hâlini aldı. Çevremde dile getirilen değerlerde kendimi bulmuyordum. Kafam çok karışıktı ve hiçbir şey bana kesin görünmüyordu. Benim için sadece tek bir şey açıktı: Gördüğüm dünya, bana âdil ve güzel gelen dünyadan çok çok farklıydı. Sakallı bir serseri olma ve hoşuma gitmeyen bu dünyaya uzak durma hayâli kuruyordum. Doymak bilmez bir iştahla okuyordum. Kitaplar bana başka dünyalardan ve farklı fikirlerden bahsediyordu. Bana, henüz okumadığım her kitapta muhteşem gizli hazineler varmış gibi geliyordu. Bolonya’daki üniversite öğrenimim sırasında, kafa karışıklığım ve erişkinlerin dünyasıyla çatışmam, benim kuşağımın büyük bir kesimiyle ortak bir güzergâhta buluştu. Dünyayı değiştirmek, onu daha iyi ve daha az gayriâdil kılmak istiyorduk; yeni yaşama ve sevme tarzlan bulmak, birlikte yaşamanın yeni biçimlerini tercübe etmek, kısacası her şeyi denemek istiyorduk. Hep âşık oluyorduk ve durmadan fikir tartışmaları yapıyorduk. Her şeyi, hiçbir a priorfye dayanmadan öğrenmek istiyorduk. Kafa karışıklığı anları ve de harikulâde bir şekilde yepyeni bir dünyanın şafak sökümünün belli belirsiz kendini gösterdiği anlar vardı. Bu, hayâller kurduğumuz bir çağdı. Çok seyahat ediyorduk: Gerek düşünsel yolculuklara gerekse yeni arkadaşların ve yeni fikirlerin peşine takılıp gerçek yolculuklara çıkıyorduk.

Yirmi yaşma geldiğimde, tek başıma dünyayı gezmek YA Z A M A N VAH O L M A S A Y D I ? 11 için uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verdim. Macera yaşamaya ve “hakikati” aramaya gitmek istiyordum. Bugün elli yaşıma yaklaşırken bu naiflik beni güldürüyor. Ama, yine de seçimim bana iyi görünüyor: Bir bakıma hep o çağımda başlamış olan bir maceranın peşinden gittim. Katedilecek yol öyle hep de rahat bir yol değildi, ama çılgınca umutlan ve sınırsız hayâlleri kenara bırakmadım; sadece onlann ardından gidecek cesaret lazımdı. Bir grup arkadaşla birlikte o dönemin ilk “özgür radyolarından birini, Radyo Alice’i Bolonya’da kurduk. Mikrofon, kendini ifade etmek isteyen herkese sonuna kadar açıktı ve Radyo Alice kişilerin tecrübelerinin ve hayâllerinin harman yeriydi. O arkadaşlarımdan ikisiyle, yetmişli yıllann sonlarındaki bu İtalyan öğrenci başkaldınsını anlatan bir kitap yazdık. Ama bu devrim hayâlleri çabucak bastırıldı ve düzen geri geldi. Dünya öyle kolay değiştirilmiyor. Üniversite eğitimimin tam ortasında, şu hazin duyguyla kendimi eskisinden daha da “yitik” bir hâlde buldum: Gezegenin yarısının paylaştığı bu ortak hayâller okul arkadaşlarımın birçoğunun zaten gözünden düşmüştü ve benim hayatımı şekillendiren şey hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Toplumda statü kazanma dalgasına ayak uydurmak, kariyer yapmak, para kazanmak ve iktidar/güç kırıntıları toplamak, bunların hepsi bana çok hüzünlü geliyordu. Bunları çözemiyordum. Ne mutlu ki bunlardan geriye, bütün bir dünyayı keşfetmek kalıyordu ve dağlann ardında hep sınırsız ufuklar hayâl ediyordum. Bilimsel araştırmayla o sıralarda tanıştım ve onda hem sınırsız bir özgürlük alanı hem de olağanüstü ve bir o katlar da kadim/eski bir macera gördüm.

O zamana dek sadece 12 CAR 1.0 RÜ VELİ I sınavları başarmam gerektiği için ve bilhassa da hemen zorunlu askerlik hizmetine alınmayayım diye ders çalışıyordum; am a kısa sürede, derslerdeki konular benim ilgimi çekmeye ve giderek de bende bir tutku hâline gelmeye başladı. Fizik bölümünün üçüncü sınıfında, “yeni fizik” ile, yirminci yüzyıl fiziğiyle tanıştık: Kuantum mekaniği ve Einstein’ın izafiyet teorisi. Bizim dünya görüşümüzü değiştiren ve en sağlamları gözüyle bakılanlar da dâhil olmak üzere eski fikirleri altüst eden, bu büyüleyici fikirler ve olağanüstü kavramsal devrimlerdi. O fikirler ve devrimler etrafında, dünyanın hiç de düşündüğümüz gibi olmadığı keşfedilir. Bu, muhteşem bir düşünsel yolculuktur. Böylece, Hayâl kırıklığına uğrayan bir kültürel devrimden, süregiden bir düşünsel devrime doğru kaydım. Bilimle birlikte, önce dünyayı kavrama yönünde kurallar tesis eden ve ardından da bu kuralları değiştirmeye/dönüştürmeye muktedir hâle gelen bir düşünce tarzını keşfettim. Bilginin peşinden gidişteki bu özgürlük beni büyülemişti. Merakımın ve belki de, Galilei’nin dostu ve modern bilimin vizyoneri olan Federico Cesi’nin adlandırmasıyla “doğal bilme arzusu”nun beni itmesiye kendimi -nerdeyse farkında olmadan- teorik fizik problemlerine boğazıma kadar batmış bir hâlde buluverdim. Yani bu disipline ilgim, bilinçli bir seçimden ziyade tesadüfen ve merak yoluyla doğdu. Lisedeyken matematikte başarılıydım, ama kendimi özellikle felsefeye meraklı hissediyordum. Üniversitede felsefe yerine fizik okumayı seçişim de özellikle, kurumsallaşmış yapıları hor gören kendi çocuksu anlayışım içinde, felsefî meseleleri okulda tartışılamayacak kadar ciddi ve önemli bulmamdandır.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir