Cem Eroğul – Birey Nedir

İki ışık ay d ın lattı tü m yaşam ım ı. Biri M arksizm , öteki öz T ürkçe. İşe başlarken, öncelikle, b ü tü n d ü şünsel y aşam ım a dam g asın ı v u rm u ş b u iki ışık kaynağına d eğinm ek istiy o ­ ru m . M arksizm i yirm i, öz T ürkçeyi k ırk yaşlarım da keşfettim . İkisiyle de raslantıyla karşılaştım . 1964’te, y irm i yaşında Siyasal B ilgiler F akültesi’ni b itird iğ im d e askere gidecektim . A skerlik k a ra rım alın m ıştı. O ta rih te , üniversiteyi b itire n le ­ rin askerlik süresi iki yıldı. Fakülteyi ik in cilikle bitirm em e k arşın, ken d im i ko rk u n ç bilgisiz görüyordum . Y urt dışına gidebilm ek için burs b u lm alıydım . Ne v ar ki, 27 M ayıs’ta n sonra, yabancı elçiliklerin verecekleri b u rsların M illi E ğitim B akanlığı aracılığıyla dağ ıtılm ası k u ralı getirilm işti. Bense solcu olarak m im len m iştim . Bana b u rs verm ezlerdi. K alktım Fransız büyükelçiliğine gidip d u ru m u an lattım . Beni dinleyen k ü ltü r ataşesi, dışişlerinde geçici görevde b u lu n a n bir öğ retim üyesiydi.


“H ü k ü m etim in bana özel o larak verdiği iki burs var; b irin i size ayıracağım ,” dedi. Paris o günlerde, arayış içinde in san lar için büyülü bir kent gibiydi. H er köşede ayrı bir fikir gülü açıyordu. Eylül 1964’te, Paris H ukuk ve İktisat F ak ü ltesin d e’ devlet doktorasına b aşladım . Eğitim süresinden kısa olan bursum u topu topu dört ay uzattırabildim . A ralık 1965’te, devlet doktorasının ilk aşa1 Bugünkü Paris II Üniversitesi. m ası olan DES’i (“D iplôm e d ’Etudes supérieures”) alıp y u rd a döndüm . İşte ne olduysa o on altı aylık sürede oldu. G idişim in ilk ayında, öğrenci lokantasında karşım a o tu ran Brezilyalı k o ­ m ü n ist bir gençle tan ıştım . (O sırada kom ünizm in ne olduğunu bilm iyordum .) T ürk olduğum u öğrenince bana Portekizce N azım şiirleri okudu. (O sırada ben N azım ’ı da bilm iyordum .2) İlk ışığı bu güzel in san d an aldım . Z am anla, aydınlık kaynağına kendi kendim e gitm eyi öğrendim . M arksizm , dünyayı k a v ra m a n ın özgün b ir biçim i.

D iyalektik bakış açısı, ele alm an nesnelerin b irb irin d en k o ­ p arılm ad an , özsel ilişkisellikleri, özgül tarih leri, dön ü şü m süreçleri ve bir b ü tü n ü n parçası olarak, hem b irb irlerin i, hem de b ü tü n ü etkilem e ö rü n tü le ri içinde incelenm esini g erek tiriyor.3 Ö zdekçilik (m addecilik) ise, ko n u toplu m sal o lduğunda, b u n u n öncelikle ü retim biçim in d en k ay n ak lan an sın ıflaşm alar, katm an laşm alar, küm eleşm eler ve b u n la r arasın d ak i savaşım lar b ağ lam ın d a ele alın m asın ı, yön etk il (siyasal), ekinsel (kültürel) ve düşüngüsel (ideolojik) etk ileşim in de hep göz önü n d e tu tu lm a sın ı gerektiriyor. B unun som utta nasıl olacağını ise, incelenen k o n u n u n so yutluk düzeyi ve özgüllüğü belirliyor. D ar anlam da, “M arksist yöntem ” diye bir şey yok. M arksist “bak ış açısı” var. Bence bu, top lu m ve ta rih söz k o ­ n u su o lduğunda, ki b u n la rı da b irb irin d en ay ırm ak o lan ak ­ sızdır, bug ü n e dek g eliştirilm iş en bilimsel yaklaşım. H üner, b u n u , incelenen k o n u n u n özgüllüğü içinde d o ğ ru d ü rü st k u llanm ayı becerm ek. M arksist birey k u ram ı a raştırm asın a giriştiğ im d en beri, işte b u n u yapm aya çalışıyorum . 2 Bilgisizliğin bu derecesi bugün anlaşılmaz gelebilir. Gerçek şu ki, II. Dünya Savaşından sonra Türkiye’nin girdiği, Demokrat P a r tin in ise doruğa çıkardığı emperyalizm uyduculuğu yöneltisi (siyaseti), Türkiye’yi düşünsel açıdan tam bir çöle çevirmişti. 3 Berteli Ollman, Diyalektiğin Dansı, çev. Cenk Saraçoğlu, 3. Basım, İstanbul, Yordam Kitap, 2011. O g ü n bu g ü n d ü r, M arksizm 4 h er çalışm am a ışık tu ttu .

1969’da d o ktora tezi olarak su n d u ğ u m Demokrat Parti çalışm am , bu anlayışla y azıld ı.5 T ü rk iy e’de b ir siyasal p a rti k o ­ n u su n d a yapılan ilk ara ştırm a olan bu yapıt, şöyle bir sonuca ulaşıyordu: D em okrat P arti, b ü y ü k tü ccar ile kapitalistleşm e yoluna giren b ü y ü k to p ra k sahibi sın ıfla rın , ik tid a ra doğru d a n doğruya el koym ak için k u lla n d ık la rı özgürlükçü bir h alk d ev im in in (h arek etin in ) aracıdır. G eçen zam an içinde bu görüş DP h a k k ın d a genellikle k abul gören (standart) görüş h alin e geldi. Bunu M arksizm e borçluyum . 1982’de p rofesörlü k tezi o larak su n d u ğ u m Devlet Nedir? çalışm am ı da, aynı M arksist anlayışla y ü rü ttü m .6 Bu bilim sel yaklaşım beni, sırad an M arksistlerin devleti yalnızca egem en sın ıfla rın baskı aracı olarak gören an lay ışların ı sorgulam aya götürdü. Bu da bence M arksizm in bilim selliğ in in b ir başka ta n ıtı (delili). 1983’te sıkıyönetim yasası (ünlü 1402 sayılı yasa) uyarınca üniversiteden u zak laştırılın ca, özel anayasacılık yapam ayacağım a göre, geçim im i sağlayabilm ek için tek u m a rım (çarem ) F ransızca ile İngilizce bilgim i k u llan m ak tı. Ö nce çeviriye y ü k len d im . Polis ro m a n la rın d a n , k ad ın o rg azm ın ın çeşitlerine, alkolizm den sıh h i tesisat şartn am esin e dek usa (akla) gelebilecek h er konuda çeviri yaptım . Sonra, A n k ara Fransız K ültür M erk ezin d e Fransızca öğretm eni, d ah a sonra da, Fransız büyükelçiliği lisesinde T ürkçe ö ğ retm en i oldum . Bu 4 Marksizm, bir toplu düşüncenin genel adıdır. Bir boyutu düşünbilim (felsefe) niteliğindedir: diyalektik özdekçilik (maddecilik). Bir boyutu toplumbilim niteliğindedir: özdekçi (maddeci) tarih görüşü. Bir boyutu da yönetkil-düşüngüsel (siyasal-ideoloiik) niteliktedir.

Bilimsel bir kavrayışa “-izm”li bir ad verilmesinin rahatsız edici olduğu açık. Onun için çokça diyalektik özdekçilik ya da özdekçi tarih görüşü diyeceğim. Kitabın başlığında ya da bu önsözde olduğu gibi, yaygın kullanışa uyarak buna “M arksist” dediğimde de, ereğim her zaman Marksizmin bilimsel bakış açısı olacak. 5 Son basımı, Yordam Kitap’ta, 2014’te, “5. Basım” olarak yayınlandı. 6 Son basımı, Yordam Kitap’ta, 2014’te, “4. Basım” olarak yayınlandı. arada, özel dersler de verdim : F ransızca dersleri ile yab an cılara T ürkçe. 1990’da üniversiteye dönünce bu dönem kapandı. İşte bu yedi y ıllık dil çabası, y aşam ım ın ik in ci ışığını getird i bana. Öz T ürkçe, dediğim gibi, an cak k ırk lı y aşlarım ın başın d a ay ırd m a v arabildiğim b ir başka bilim sel gerek oldu. O güne dek bilinçsizce k u llan d ığ ım T ü rk çe’ye yepyeni bir gözle bakm aya başladım . Bir nesneyi ta n ım a n ın en iyi yolların d a n biri, ona d ışın d an , k a rşıla ştırm a lı o larak b ak m ak tır. F ransızca ile İngilizce penceresinden b ak tık ça, T ürkçe’nin eşsiz güzelliğini, g ü cü n ü kavradım . Öz T ürkçe tu tk u m böyle başladı.

U zun süre aksin i d ü şü n m ü ş olm am a k arşın , sonunda, T ürkçe bilim d ilin in an cak arı b ir T ürkçe olabileceği so n u cu ­ na vardım . O n d an sonra hep d ah a arı bir dille yazm aya çalıştım . A rı b ir dil k u lla n m a d a n T ürkçe bilim yapılam ayacağına in an cım kesinleşti. B üyük ekin (k ültür) d illerinde, bu b ir so ­ ru n olm ayabilir. A ncak, T ürkçe gibi, h er alan d a kendine özgü bir bilim dili geliştirm e d u ru m u n d a olan b ir dil için, böyle bir titizlik, a k ta rm a c ılık tan sak ın m a n ın , özgün olmanın koşulu gibi g ö rünüyor bana. D oğallaym , bu söylediklerim , d a r a n ­ lam da bilim dili için geçerli. Yoksa yaşam ın h er alan ın a böyle d araltıcı gözlüklerle b akm ak, hem yoksullaştırıcı olur, hem de gerçekte olanaksızdır. A şk m ek tu b u n d an şiire, dost so h b e tin ­ den öğrenci argosuna, kavga d ilin d en bilgisayar iletişim ine dek, h er toplu m d a k u lla n ıla n ve k u llan ılm ası kaçın ılm az olan birçok dil var. Bu çok değişik T ürkçelerin h ep sin i aynı T ürkçe cenderesine sokm aya çalışm ak yanlış olur. Buna k arşılık, b e n ­ ce, özgün bir bilim dili için bu gereklidir. M arksist birey k u ra ­ m ı çalışm alarım d a, işte bu gerekçeyle, öz T ü rk çe’de d ire tiy o ­ ru m . Ayrıca, konuya M arksizm ışığında b ak ın ca, T ürkiye’de arı dil savaşım ının, gerçekte A y dınlanm acılarla tu tu cu ları k arşı karşıya getiren b ir çatışm a o lduğunu, dolayısıyla, sın ıf savaşım ıyla d o ğ ru d an doğruya ilgisi b u lu n d u ğ u n u kavradım . Bu g ö rüşlerin ü rü n ü olan üç yazıyı7 bu k itab ın so n u n a ekliyoru m . Y azılar k ita p ta n önce o k u n u rsa, b en im için sevindirici olur. Bir süre önce, yaklaşık 2002’de, M arksizm in birey k o n u su n ­ da neler söyleyebileceğini dizgeli (sistemli) bir biçim de araştırm aya başladım .

Bu çabaların ilk ü rü n ü , 2007 yılında to p ­ lanan O nuncu U lusal Sosyal Bilim ler K ongresine sunduğum “İn san ın Var O lm a Biçim i O larak Birey” başlıklı bildiri oldu.8 Ö nünüzdeki kitap ise bu araştırm a sürecinin ikinci ü rünü. M arksizm kolay b ir araç değil. Yapıt içinde, b u n d a n nasıl y ararlan d ığ ım ı anlatm aya, ayrıca da, som ut o larak gö sterm eye çalıştım . Ö z T ürkçe ise, beni u ğ ra ştıra n ikinci konu oldu. Ü lkü (ideal olan), a n la ştırm a y ı en uç noktaya dek g ö tü rm ek .9 A ncak o zam an, anlaşılm am a ya da güç an laşılm a engeli çıkıyor k arşım ıza. D il kaygısını b ir yana b ıra k m a d a n bu güçlüğü aşm an ın b ir yolu, k u llan ılan arı sö zcüklerin k a rşılık la rın ı sık sık verm ek. Ben de öyle yapacağım . K itabın sonuna bir “sözlükçe” eklem ekle yetinm eyip birkaç k u llan ım d a bir, öz T ürkçe sözcüğün sırad an T ürkçe (ya da gerekiyorsa yabancı dilde) k arşılığ ın ı ayraç içinde vereceğim .

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir