Dion Fortune – Ask ve Evliligin Ezoterik Felse

Asıl adı Violet Mary Firth olan okültist [1] ve yazar, Dion Fortune, 6 Aralık 1890’da İngiltere’de doğdu ve 8 Ocak 1946’da vefat etti. Takma adı, aile sloganı olan “Deo, non fortuna” (Latince: “tesâdüf değil, Tanrı tarafından”) sözünden gelmektedir. Soyadından anlaşılacağı gibi, ailesi savaşta İngiliz silah sanayisine çelik sağlayan Firth Steel’in sahipleriydi. Aralarında okült [2] romanların da bulunduğu yazdığı çok sayıda eser ve kurmuş olduğu akım farklı birçok modern hareketi etkilemiştir. Batı ezoterik tradisyonunun [3] modern öncülerinden biri olarak kabul edilir. Çocukluğunda Atlantis’e ilişkin vizyonlar görmeye başladı. Önceki yaşamlarından birinde Atlantis’te bir rahibe olarak yaşamış olduğunu ileri sürdü. Gençliğinde medyumik yetenekleri olduğu ortaya çıktı. 1906’da ailesi Londra’ya taşındıktan sonra, bir süre Teozofik [4] Cemiyeti’nde bulundu. Ancak, tam bu sıralarda Anna Kingsford ve Rudolf Steiner gibi bazı üyeler, Madam Blavatsky’nin [5] giderek doğu öğretilerine kaymasına tepki gösterdiler ve Teosofik Cemiyeti’nden ayrılarak batı ezoterik öğretilerine dayanan kendi hareketlerini başlattılar. Kingsford, Hermetik Cemiyetini kurmuştu ve Steiner, Antroposofik Cemiyeti kurdu. Dion Fortune da aynı şekilde ayrıldı, hatta Blavatsky’nin Gizli Doktrin/Öğreti kitabına paralel Kozmik Doktrin adında bir eser çıkardı. Yirmi yaşında ciddi bir sinir buhranı geçirmişti. Bunun psişik bir saldırıdan kaynaklandığını Psişik Korunma kitabında ayrıntılı olarak anlatmıştı. Daha sonra Londra Üniversitesi’nde psikoloji ve psikanaliz eğitimini aldı.


Sigmund Freud’un ve Carl Gustav Jung’un yapıtlarını inceledi. Ancak, çağdaş psikolojinin, ruhsal sorunları çözmede yetersiz kaldığını ve okült yaklaşımların tamamlayıcı bir unsur olabileceğini ileri sürdü. Bu temayı çıkardığı bir öykü kitabında işledi. Öykülerin kahramanı Dr. Taverner onun ilk okült öğretmeniydi. Asıl adı Dr. Theodore Moriarty olan bu kişi İrlandalı bir okültist ve masondu. Psikolojik hastalarına farklı yöntemlerle tedavi ettiği kliniğinde Dion Fortune da çalışmıştı. 1919 yılında ikiye bölünmüş olan Altın Şafak Hermetik Cemiyeti’nin [6] bir kolu olan Alfa et Omega cemiyetine üye oldu. 1922 yılında Aşk ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi basıldı ve cemiyetin o zamanki Şefi Moina Mathers, Dion Fortune’in cemiyetin cinsel maji sırlarını açıkladığını ve böylelikle yemini bozduğunu ileri sürmüştü. Cemiyetten kovmak istemiş, ancak diğer üstatlar bu sırların sadece cemiyetin yüksek derecelerinde öğretildiği ve bu derecelere Dion Fortune henüz inisiye olmadığı için yemini bozmuş sayılmayacağını söylediler. Dion Fortune’un Alpha et Omega’dan ayrılması bir süre ertelenmiş olsa da, Moina Mathers [7] ile arası bir türlü düzelmedi. Daha sonra Dion Fortune ayrılarak Altın Şafak Cemiyeti’nin diğer bölünmüş kolu olan Stella Matutina’ya üye olmuştu. Ancak kısa bir süre sonra Dion Fortune kocası Percy Evans ile birlikte halen devam etmekte olan Society of the Inner Light (İçsel Işık Cemiyeti) adında kendi majikal cemiyetini kurdu. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra elli dört yaşında lösemiden öldü.

Bazı takipçileri Nazilere karşı verdiği psişik savaşın sağlığını bozduğunu ve ölümüne sabep olduğunu inanırlar. Cinsel konular ve cinselliğin spiritüel yönü hakkında günümüze dek çok şey yazılmıştır. Kitabın yazıldığı 1922 veya öncesine göre cinsellik, aşk ve evlilik konusunda görüşlerin epey değiştiği okur tarafından göz önüne alınması gerekir. Bu kitap Dion Fortune’un ilk eserlerinden biridir. Esas itibarıyla kitap cinsellik değil de ilişki ağırlıklı bir kitaptır. Bir cinsel büyü veya seks maji kitabı da değildir. Esas konusu çiftler arasında kutuplaşma ve dengedir. Bu açıdan Uzakdoğu’nun Tantrik ve Taocu görüşlerine yatkındır ve içsel enerji döngüleri konusunda çarpıcı bilgiler içerir. Yedi katmanlı evren görüşü ve diğer ezoterik kavramlar kitabın başında açıklanmaktdır. Bu kavramlar fantastik görülse de, günümüzde fizikçilerin geliştirdikleri ve yaklaşık olarak aynı şeyi açıklayan paralel evren teorileri açısından, yazıldığı tarihe kıyasla daha olasıklı bir duruma gelmiştir. [8] Kemal Menemencioğlu Türkçe Basılan Eserleri: – Ölüm Kapısından Geçiş (Through The Gates of Death, 1932), çev. Demir Özdeş, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1999. Baskısı tükendi. – Aşkın ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi (The Esoteric Philosophy of Love and Marriage, 1933), çev. Anita Tatlıer, Dharma Yayınları / Samsara Kitapları, İstanbul 2001, 2.

Baskı Hermes yayınları, İstanbul Aralık 2011 – Mistik Kabala (The Mystical Qabalah, 1935) çev. Murat Sağlam / Hermes Yayınları, İstanbul, 1. Bsk Ocak 2006, 2. Bsk Nisan 2010 – Sağlıklı Okültizm, Hermes Yayınları, İstanbul, Ocak, 2012, baskıya hazırlanmakta. – Dr. Tavernor’un Sırları, Hermes Yayınları, İstanbul, Ocak, 2012, hazırlanmakta. Sunuş Bu kitap, cinselliğe ilişkin ezoterik [9] öğretiyi aktarmaktadır ve özellikle konuya ilişkin okült bilgiye sahip olmayan fakat açık bir zihinle, yaşam sorunlarını çözmelerine katkıda bulunabilecek bilgi arayışında olanlara hitap eder. Bu kişilere, burada açıklananların ışığı altında; her ırkın [10] , hiçbir zaman açığa vurulmamış fakat bunu almaya layık oldukları düşünülen kişilere sözlü ya da el yazmalarıyla aktarılan tradisyonel [11] gizli bir bilgeliğe sahip olduğu söylenebilir. Söz konusu tradisyon kesintisiz bir çizgi biçiminde çok eski zamanlara değin uzanır. Farklı ırksal tradisyonların genel eğilimi, kaynaklarına ulaştıkça ortak bir noktaya yaklaşmalarıdır. Kitabın ilk bölümünde, ezoterik öğretilerin genel anlamda kısa bir tanıtımı verilmektedir. Böylece, cinselliğe ilişkin ezoterik öğretilerin daha ayrıntılı açıklamasının okur tarafından anlaşılabilmesi hedeflenmektedir. Okurun burada ortaya konulan başlıca yaklaşımları kavraması ve yaşamla ilgili kendi deneyim ve gözlemlerini, kullanılan terminoloji kapsamında ifade etmeye çalışması, böylece bunların ne ölçüde aydınlatıcı olduklarını değerlendirmesi önerilir. Okur, söz konusu yaklaşımlar gerçek olduğu taktirde, yaşadığı olaylardan bazı sonuçların çıkacağını düşünmelidir. Dolayısıyla, olayların beklentileri doğrultusunda gelişip gelişmediğini gözlemlemelidir.

Bu şekilde, okült bilimlerin sırlarına sahip toplulukların herhangi birinde inisiye olmayan biri için, olabildiğince, ezoterik öğretilerinin pratik uygulamalarına ilişkin bilgi edinmek mümkün olacaktır. Ezoterik konular hakkında daha önceden bilgi sahibi olanlar için de bazı açıklamaların yapılması gerekir. Çünkü konu hakkında en bildik kitaplar, cinsel-büyünün herhangi bir biçiminin ne denli tehlikeli olduğunu defalarca vurgular ve bunun tüm biçimlerinin tartışma götürmez bir biçimde “sol el yolu”na [12] dair kara büyü olduğunu açıklar. Bu durum, tıpkı konuyu fiilen deneyimleyenlerin farkında olacağı gibi, bu büyük gücün kimi yönleri ve bunun tutkular yönünde uygulaması söz konusu olduğunda kesinlikle doğrudur. Bu yönlere, bu konuda bilgisiz olanların bunlara karşı uyarılmaları amacıyla kitabın son bölümlerinde değinilmiştir. Batılı okültist, cinsel güçlerin, yüksek yönleriyle güçlü canlandırıcı unsurlar olduğunu ileri sürerek, Batı’da oldukça yaygın Doğu geleneğinden ayrılır [13] . Söz konusu yönler tümüyle fiziksel işlevlerden ayrılmıştır ve zihin ile ruhu ilgilendirir. Madam Blavatsky, bir okültizm klasiği The Secret Doctrine’de (Gizli Öğreti) buna değinir: “Yaşam İksiri ve Filozof Taşı [14] gibi simyasal sonuçların elde edilmesi için… erkek Simyacı, dişinin spiritüel desteğine gerek duyuyordu. Fakat bunu fiziksel birleşme olarak algılayan Simyacının vay haline! Bu tür bir saygısızlık Kara Maji’ye dönüşür ve birtakım başarısızlıklar bunu izler. Eski zamanların gerçek simyacısı kendisine yardım etmesi için yaşlı kadınları tutar ve dikkatlice gençlerden sakınırdı; ve bunlardan biri evlendiği taktirde, yaptığı işlemlerden hem önce, hem sonra eşlerine birer kız kardeş olarak davranırlardı.” (Gizli Öğreti, Cilt 3, s. 449) Ezoterik bilimlerin Doğu ve Batı ekollerinin öğretileri neredeyse aynı olmasına karşın, farklı Işınlar [15] üzerinde ve farklı Büyük Üstatlar [Masters] [16] ile çalıştıkları, inisiyeleri eğitme yöntemleri temelde farklılıklar gösterir. Bu ifadede herhangi bir küçümseme algılanmamalıdır; bütün Işınlar (okült bağlamda) İlahi Güneş’ten kaynaklanır. Doğu geleneği harika bir edebiyata sahiptir ve büyüyerek muazzam bir ağaç olmuş; bunun altında yaşayan ırklar yaşamlarını bu gölgede sürdürmüş ve herkes tarafından, bunu en az anlayan insanlar tarafından bile onurlandırılmıştır. Batı geleneği, çağlar boyunca süren kıyımlardan ötürü neredeyse tüm eski belgelerini yitirmiştir fakat hâlâ Büyük Kapı’nın Anahtarlarını elinde tutmakta ve arayanlara bunu açmaktadır.

Doğu ve Batı ekolleri, cinsellik terimi çerçevesinde ifade ettiğimiz yaşamın söz konusu güçleri ve olgularına karşı benimsedikleri tutumda büyük ölçüde birbirinden ayrılır. Doğu ekolüne göre, kadın her açıdan aşağı bir düzeyde ve oldukça az gelişmiştir; [17] buna karşılık pek çok Batılı, kadını erkekten üstün, esin veren, ideallerin koruyucusu olarak görür. Bu farklı tutumlar, her iki geleneğin ezoterik yöntemlerinde yansımalarını bulur. Doğulu okültist, peçeyle örtünen kadınlarda, yüce ve büyük güç gerektiren çalışmalarında kendisine yoldaşlık edecek zihinsel ve ruhsal açıdan uyumlu bir kadını nadiren bulabilir. Bu tür bir çalışmada cinsellik üstün yönleriyle kullanılmadığı taktirde, bundan tümüyle kaçınmak gerekir. Bu nedenle Doğu geleneği, dişi cinsin, yaşama ezoterik bir katkıda bulunması için hiçbir yer bırakmaz. Öte yandan Batı geleneğinde kadın, tıpkı toplumsal ve siyasal yaşamda olduğu gibi önemli bir işlev üstlenir. Irklar arasında kadınları ayrıma götüren hangi koşullar olursa olsun, Anglo-Sakson [18] ırkların gelişmiş yaşam düzeylerinde hiç kimse cinsellik unsurunu yadsıyamaz. Birçok Doğulu inisiyatör, [19] Batılı öğrencilerle olan ilişkilerinde, söz konusu unsurun bunların yaşamlarındaki büyük önemini değerlendirmekten aciz kaldığı için başarılı olamamıştır. Bu konuda içten ve yüce bir amaçla gerçek bir bilgelik payı olabilir, ne var ki, Batılı insanın yapısını anlamak her zaman kolay değildir. İnsanda üst düzeyde merkezler uyandığında bunlar, Batı Işını’nın Batılı ‘araç’ta [20] oluşturduğu etkinlik türüne göre işlemeye yatkındırlar ve söz konusu Işın ile araç, her ikisi de anlaşılmadığı taktirde karışıklık ortaya çıkabilir. Bu tür bir kitapta bu konuyu ayrıntılarıyla ele almak mümkün değildir, fakat kuşkusuz burada verilecek bilgiler deneyimli kişileri aydınlatacak yeterlilikte olacaktır. Okültizm üzerine çalışanlar arasında son derece yaygın olan sinirsel gerilim büyük ölçüde, araçlar arasında yaşam güçlerine [21] ilişkin uygun bir dağılımın sağlanamamasından kaynaklanır.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir