Doğan Cüceloğlu – Başarıya götüren aile – Sınav Döneminde Anababalık

Fakir bir ailenin on birinci çocuğu olarak okumaya çalışmak bayağı cesaret ister. Okumanın ne kadar masraflı bir iş olduğunu bilmemekten kaynaklanan cesaretim vardı. Babam, “Öbürleri okudu da ne oldu, mezarımın başında yasin okuyacak kimse yok. Sen de imam ol!” deyince, gizl ice otobüse binip Ankara’daki en büyük ağabeyim Reşat Cüceloğlu’nun yanına gittim. Tek maaşıyla iki çocuklu bir aile geçindirmek durumunda olan ağabeyim, hiç beklemediği bir anda, bir sabah beni evinin kapısında buldu. Ve ben, onların bütçesine, yaşamına ne gibi bir yük getirdiğimin farkında bile değildim. Gerçekten ailenin en büyüğü olarak beni, hem ağabeyim Reşat Cüceloğlu hem de yengem Nahide Cüceloğlu korudu, gözetti ve destekledi. iki yıl Ankara Atatürk Lisesi’nde okudum ve orada, beni psikoloji alanına yönlendiren öğretmenim Cahid Okurer’le tanıştım. Daha sonra Kırklareli’ne gittim ve o günkü adıyla Kırklareli 1.isesi’nin ilk mezunlarından biri oldum. O yıl, o da subay başka bir ağabeyim, Ali Ihsan Cüceloğlu Kırklareli’ne tayin oldu. Ben de eğitim yükümü, en büyük ağabeyimin sırtından aldım ve öteki .ığabeyim Ali Ihsan Cüceloğlu ve yengem Leman Cüceloğlu’nun l’vine taşıdım. Lise son sınıfta aşık olduğum kızdan yüz bulamayınca saçımı sıfır numaraya vurdurdum ve Kırklareli’nin o sırt kışında hemen “kafayı üşüttüm”, nezle oldum.


Sevgili ağabeyim ve yengem, anlayışlı bir gülümsemeyle bu devreyi atlatmama yardımcı oldular. 10 BAŞARIYA GÖTÜREN AiLE Reşat Ağabeyim ve Nahide Yengem sağ olmadıkları için bu satırları okuyamıyorlar, ruhları şad olsun. Ne mutlu ki, Ali Ihsan Ağabeyim ve Leman Yengem okuyabilecekler. Bu kitabı, yaşamımda her zaman çok önemli yerleri olan Reşat ve Nahide Cüce/oğlu ile Ali Ihsan ve Leman Cücefoğlu’na ithaf ediyorum. Gönlümde her zaman özel yerleri olacak. 1 f.ler At1ababa Çocuğut1u Sever Şu dünyada her şeyin en iyisine layık çok özel ve güzel bir çocuk var! O, sizin evinizde yaşıyor. Nihat Bey eve geldiğinde gergindi; bütün gün işte çıkan sorunlarla uğraşmış ve cuma gününe yetişmesi gereken projeyi takip etmişti. Proje ekibinde çalışan gençler yetenekliydi ama deneyimleri eksik olduğu için Nihat Bey’in devamlı olarak onlara göz kulak olması ve onları yönlendirmesi gerekiyordu. Üzerinde çalıştıkları, şirketin üst yönetiminin çok önem verdiği bir projeydi ve bu projenin başarısından da başarısız;ığından da Nihat Bey’in sorumlu tutulacağı, önceden kendisine söylenmişti . Eve gelince, “Tim uçin evde mi?” diye sordu. Timuçin, lise son sınıftaki oğluydu ve bu yıl üniversiteye giriş sınavına (ÖSS) hazırlanıyordu. Timuçin’in evde olmadığını söylediler. “Nerede bu oğlan?” diye sordu. Timuçin’in annesi, “Arkadaşlarıyla buluştu, akşam yemeğine gelecek,” diye yanıtladı. “Ne demek arkadaşlarla buluşma; onun şimdi oturup dersine çal ışması gerek,” dedi; burnundan soluyordu.

Kimse bir şey söylemeye cesaret edemedi. Nihat Bey’in kızı Tülin, Timuçin’in ablası, üç yıl önce l iseden mezun olmuştu. Üniversiteye giriş sınavında başarılı olamamıştı; puanı ne üniversiteye ne de herhangi bir yüksekokula girmesine 12 BAŞARIYA GÖTÜREN AiLE olanak vermişti . ikinci yı l ise iki yı llık bir meslek yüksekokuiuna girmeye hak kazanmıştı . Ne Tülin ne de babası Nihat Bey sonuçtan memnun olmuşlardı. Tülin istemeye istemeye başka kentte bulunan yüksekokula kaydını yaptırdı ve teyzesinin evinde kalarak eğitimini sürdürmeye karar verdi. N ihat Bey aynı durumun şimdi Timuçin’in başına gelmesin� den korkuyordu. O nedenle oğlunu iyi bilinen bir dershaneye yazdırmıştı. Şimdi, Nihat Bey’i burnundan solur vaziyette evinde bırakıp sınav konusuna genel olarak şöyle bir bakalım. Her yıl olduğu gibi bu yıl da mi lyonlarca aile Tülin ve Timuçin’in annesi ve babasının kaygısını ve gerginliğini yaşıyor. Siz de çocuğu sınava girecek bir anababa iseniz büyük bir olasılıkla oldukça kaygılı ve öfkelisinizdir. KAYGILISINIZ Bir anababa iseniz, her anababa gibi siz de, çocuğunuzun sınava önceden hazırlanmaya başlamasını ve sınavda iyi bir okula girebilecek başarıyı elde etmesini istersiniz. Bu doğal bir istek; bu isteğin kendisinde herhangi bir tuhafl ık ya da kötülük yok. Ama kaygı lısınız. Neden? Çünkü çocuklarının sınavda başarı lı olup istediği bir Qölümü kazanmasını arzu eden sizin gibi milyonlarca anababa var.

Biliyorsunuz ki sınava girecek olan her on öğrenciden, ancak ikisi üniversitede okuma fırsatı bulabilecek. Her on öğrenciden sekizi bu fırsatı bulamayacak. Nihat Bey’in kızı Tülin, bu gerçeği bir yıl gecikmeyle anladı. Oğlu Timuçin ile daha yakından ilgi lenmesinin altında, Nihat Bey’in bu gerçeğin bilincine şimdi varmış olması yatıyor. N ihat Bey, oğlu Timuçin’in dışarıda kalacak sekiz kişiden biri HER ANABABA ÇOCUGUNU SEVER 13 olmasından kaygılanıyor. Siz de çocuğunuzun üniversiteye girememesi olası lığı nedeniyle kaygılı olabilirsiniz. ÖFKELİSİNİZ Nihat Bey, üniversiteye girmenin Avrupa ülkelerinde bu kadar zor olmadığını bildiği için, Tülin’in öz vatanında hakkının yendiğini düşünüyor: “Bu çocukları böyle bir bunalıma sokmak günah · değil mi?” diyerek öfkeleniyor. Siz de Nihat Bey gibi, çocukları yeteri kadar iyi hazırlamayan eğitim sistemine kızıyor olabilirsiniz. Bu kızgınlığın altında, eğitim sisteminin görevinin çocuğumuzu sınava hazırlamak gerektiği inancı yata_r. Böyle düşünmenin ne kadar sağlıklı olduğu kendi başına bir tartışma konusu olabilir, ama siz bunun farkında olmayabilirsiniz. Okula göndermek için yaptığınız masrafların yanı sıra, önemli miktarlarda paralar harcayarak dershaneye göndermek zorunda kalışınız da sizi öfkelendiriyor olabilir. Özel okula ve dershaneye harcadığınız para çocuğunuzun üniversiteye girmesini garanti etse, içiniz rahat edecek. Ama sizin gibi milyonlarca anababa para harcıyor, harcanan para kaygıları giderecek bir ilaç olamıyor; sonuçta sınırlı bir kontenjan var. Hem para harcıyorsunuz hem de kaygınızdan kurtulamıyorsunuz! Öfkelisiniz! KAYGINIZIN VE ÖFKENİZİN YÖNÜ içinizdeki kaygı ve öfke bir süre sonra bir yön bularak kendini ifade etmek ister. Nihat Bey, komşu toplantı larında, arkadaşlarıyla yaptığı sohbetlerde bozuk düzenden, eğitimin yetersizliğinden, iyi yönetilemediğimizden söz eder; ama bunlar onu tatmin etmez, bu sözlerle içindeki leri tam olarak boşaltmış olmaz.

Bu durumda birçok anababa gibi Nihat Bey de güç hiyerarşisi içinde güçlüden güçsüze doğru, farkına varmadan bir eziyet et- 14 BAŞARIYA GÖTÜREN AiLE me ve bunalt,ma mekanizması başlatır ve tüm aile, özellikle sınava girecek çocuk, bundan nasibini alır. iş stresinin üstüne bu kaygı ve öfke, evde hiç de hoş olmayan bir ortam yaratır. Nihat Bey, oğlu Timuçin’in, arkadaşlarıyla beraber olmasına burnundan soluyarak tepki gösterir. Eğer ailede gerçekleri algılama konusunda sorunlar varsa, “çalışırsa yapar” kanaati gittikçe baskınlaşır ve sınavdaki başarısızlığın nedeninin çocuğun “yeterince çalışmaması” olduğu dü- · şünülür. Gerçi N ihat Bey, kendini tuttu ve bunu kızının yüzüne açıkça söylemedi; ama içindeki inanç oydu ki Tülin biraz daha çok çalışsaydı, biraz daha gayret etseydi, yüksekokul yerine 4 yıllık bir üniversiteye girmeyi başarabi lirdi. Bunu dillendirmese de, Nihat Bey’in yüzü bu gerçeği saklayamıyordu. Sonuç, uzun bir süre cehenneme benzeyen bir aile ortamı içinde yaşamak oldu. Bu cehennem hayatına dayanan, katlanan öğrenci ler olduğu gibi, ne yazık ki bunu kaldıramayanlar da oluyor.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir