Dogu Perincek – Isvicre Davasi

2005 yılında, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Rauf Denktaş’ın başkanlığında oluşturulan Talat Pa şa Komitesi, “Ermeni soykırımı” yalanlarına karşı yurtdışındaki milyonlarca yurttaşımızı seferber ederek Batı başkentlerinde mücadele başlattı. Talat Paşa Komitesi, bu mücadelesine devam ediyor. Bilindiği gibi, “Ermeni soykırımı” iddialarının “emperyalist bir yalan” olduğunu vurgulayan İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, bu açıklamaları nedeniyle İsviçre mahkemelerinde yargılanmış ve çeşitli cezalara çarptırılmıştı. Doğu Perinçek bu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmüş ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “düşünce özgürlüğü”ne ilişkin 10. maddesine aykırılığını belirterek, İsviçre aleyhine bireysel başvuru hakkını kullanmıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ön incelemesini tamamladı ve İsviçre Hükümeti’nden savunmasını istedi. 18 Ocak 2011 tarihine kadar süre verdi. Türkiye Hükümeti’ni de aynı süre içinde görüşlerini bildirmeye davet etti. İsviçre Hükümeti savunmasını yaptı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne 15 Eylül 2011’de görüşlerini bildiren Türk Hükümeti, başvuruya, haklı olduğunu söyleyerek Doğu Perinçek’in safında katılmak istediğini belirtti. Konu, öncelikle Avrupa açısından bir sınav niteliğindedir. Çünkü “düşünceyi açıklama özgürlüğü”, aykırı görüşlere özgürlüktür. Batı Avrupa devletleri Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya karşı savaştılar. Ermeni soyk ırımı yalanı o koşullarda bir psikolojik savaş teması olarak üretildi. Ve bugün yine emperyalist amaçlarla o zamandan yaratılan önyargı yeniden piyasaya sürüldü.


“Düşünce özgürlüğü”, yerleşmiş görüşü tekrar etme özgürlüğü değildir. Sistemin sahiplerinin görüşlerine uyumlu fikirler açıklamak, “özgürlük” anlamına gelmez. Bazen dalkavukluğa kadar uzanan bir cesaretsizlik ve boyun eğme tavrına bile varır. Doğu Perinçek, “Ermeni soykırımı gerçek değildir” diyor ve bunu bilimsel gerekçelerle ve belgeleriyle öne sürüyor. İsviçre mahkemelerine, 90 kilo Rus ve Ermeni belgesi verdi. Rusya o zaman Osmanlı Devleti’ni paylaşan ülkelerden biriydi. Doğu Perinçek, Ermeni resmi raporlarına, belgelerine, Rusya’nın raporlarına, mahkeme kararlarına, Alman generallerinin tanıklığına, raporlarına ve Osmanlı-Türk arşivlerine dayandı. Bir bilim ve siyaset adamı olarak Dr. Do ğu Perinçek’in özgürlüğünü tanımak, Avrupa’nın geleneksel özgürlük kavramının gereğidir. Doğu Perinçek’in 51 bilimsel kitabı var. Avrupa üniversitelerinde konferanslar ve dersler verdi. Doğu Perinçek, Avrupa tarafından da kabul edilen bir siyaset ve bilim adamıdır. 1991 yılında Avrupa’nın en önemli kuruluşlarından Irkçılığa Karşı Mücadele Komitesi (LICRA) tarafından Lüksemburg’a davet edildi. Avrupa Parlamentosu’nda konferans verdi. Avrupa Konseyi’nin o zaman başında bulunan Lüksemburg Dışişleri Bakanı Poos ile görüşt ü .

Lüksemburg ve Avrupa gazeteleri, Perinçek’ten “ırkçılığa karşı mücadelenin parlak şahsiyeti” diye söz ettiler. Avrupa Parlamentosu’ndaki konu şması ve Avrupa Konseyi lideriyle görüşmesi büyük haber oldu. Volta ire : “Düşüncenizi kabul etmiyorum, ama onu açıklama özgürlüğünüzü savunuyorum” demişti. İşte özgür Avrupa budur! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, aslında bu konuyla Avrupa’nın özgürlük geleneğine hâlâ bağlı olup olmadığı konusunda sınanmaktadır. Bu süreçte,Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti de sınav vermektedir. Avrupa Parlamentosu, Talat Paşa Komitesi’nin Berlin’de gerçekleştirdiği eylemden sonra, 27 Eylül 2006 tarihinde bir karar alarak, Tayyip Erdo ğan yönetiminden Talat Pa şa Komitesi’nin derhal dağıtılmasını istemişti. Bu çağrıya yanıt, “Beşiktaş”tan geldi. Ergenekon savcıları, Talat Pa şa Komitesi’nin “Ermeni soykırımı” yalanına karşı mücedelesini suç kanıtı olarak gösteriyorlar. “Ergenekon İddianamesi”ni inceleyiniz; Talat Pa şa Komitesi ve Doğu Perinçek’in “Ermeni soykırımı” yalanına karşı mücadeleleri suçlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne sesleniyoruz: Konunun, düşünceyi açıklama özgürlüğü çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gelmesi büyük olanaktır. Türkiye, zaten düşünce özgürlüğü istiyor. Bu kazanılmalıdır. Bunun kazanılmaması, “Türklere Avrupa’da yer yok, ancak hapishanelerinde yer var” anlamına gelir. Türk milleti ve Türkiye Devleti, herhalde Avrupa’da “ırk katili”, “soykırımcı”, “uluslararası cani” olarak yer almayacaktır. Bu aç ıdan Hükümet, var gücüyle çalışmalı, mücadele etmelidir.

Karar, Do ğu Perinçek hakkında değil, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti hakkında verilecektir. Eğer Hükümet, Türkiye Cumhuriyeti ve milletimizi dağıtma tertibi içindeyse, o zaman söylenecek söz yok! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki bu başvuru, karar aşamasındadır. Perinçek’in davasının kabulü halinde verilecek karar, bütün Avrupa Konseyi üyesi devletleri bağlayacak ve bugün Fransa Parlamentosu’na da tekrar getirilen sorunun çözümüne önemli bir katkı olacaktır. Konuya ilişkin belgeleri, kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK’İN İSVİÇRE SORGUSUNUN TUTANAĞI – 23 Temmuz 2005 WINTERTHUR/UNTERLAND SAVCILIĞI Sayı: A-1/2005/Brandtour 23 Temmuz 2005 Saat: 20.51 Savcı R. Jaeger ile Gfr. Patrick Studer’in yetkili oldukları sorguda, Tutanak Kâtibi N. Burri, gözlemci Ali Rıza Görgün, Türkiye Konsolosluğu Ataşesi Bay Ersoy Yılmaz bulundular. Yazılı celpname ile getirilen Doğu Perinçek’in, sorulara sanık olarak yaptığı açıklamalar: Tutanak notu: Sanığın var olan çevirmene ihtiyaç duymadığını ve Almancayı iyi anlayıp konuştuğunu belirtmesi üzerine, sorgusu Almanca yapıldı. Sanığın sorgusunda gözlemci olarak Avukat Ali Rıza Görgün ve Ataşe Ersoy Yılmaz bulundu. Konu Tutanak notu: Sanığa, – Her zaman bir savunman isteyebileceği, – İfade vermekten kaçınabileceği, – İfadelerinin ispat aracı olarak kullanılacağı anlatıldı. Haklarımı anladım . İfade vereceğim. Zaten haklıyım.

Kaldı ki hukuk doktoruyum ve savunmamı kendim yapacağım, dedi. Tutanak notu: Kimliği saptandı. Soru: 22 Temmuz 2005 Cuma günü, saat 14.00 dolaylarında Glattbrugg’da Hilton Oteli’nde bir basın toplantısına katıldığınız doğru mu? – Evet doğru. Soru: Lozan 2005 örgütleyicilerinden misiniz? – Hayır, ben örgütleyici değilim, fakat katılımcıyım. Soru: Bu toplantıyı kim örgütledi? – İsviçre, Almanya ve Türkiye’deki Atatürkçü Düşünce Dernekleri ve İşçi Partisi Ulusal Strateji Merkezi. Soru: Sizi bu toplantıya kim çağırdı? – Belirttiğim örgütler. Soru: Bu basın toplantısının amacı neydi? – 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın mirasını savunmak. Soru: Basın toplantısı kamuya açık mıydı? – Evet. EN YÜKSEK HAK VATAN SAVUNMASI Soru: Mikrofonu alıp kısa bir konuşma yaptınız mı? – Evet. Soru: Orada bulunan medya mensuplarına ve diğer katılımcılara hangi mesajları verdiniz? – Dedim ki; Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın birçok parlamentosu, “Ermeni soykırımı”nı kabul etti. Bu uluslararası bir yalandır. Bu tarihsel bir yaland ır. O zaman, Birinci Dünya Savaşı koşullarında, üç emperyalist devlet, İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusyası, bizim anavatanımızı paylaşmak istediler. Ve biz ülkemizi savunduk.

Bu soyk ırım değil, fakat vatan savunmasıydı. Vatan savunması, insanlığın en yüksek hakkıdır. Bugün Tages Anzeiger gazetesini okudum ve orada bas ın toplantısında benim söylediklerim konusundaki haber doğru. Konuşmam aynı zamanda televizyon kuruluşlarının kameraları tarafından da kayda alındı. Bu kayıtları getirtebilirsiniz. YALAN MI DEDİNİZ? Soru: Siz Ermenilere 1915 yılında yapılan soykırımı yalan olarak mı nitelediniz? – Evet, yalan olduğunu söyledim ve ayrıca bu konuda bir kitapçık dağıttım. Bu kitapçığı Neue Züricher Zeitung gazetesine de verdim. Umarım yarın bu konuda yayın yaparlar. Soru: Niçin bu umudu besliyorsunuz? – Çünkü ben yalandan yana değil, fakat gerçekten yanayım. Dünya dönüyor. Ben ayn ı zamanda tarihçiyim. Ankara Hukuk Fakültesi’nde görev yaptığım zaman Kamu Hukuku meseleleri üzerinde çalıştım ve aynı zamanda Ermeni sorunu üzerine araştırmalar yaptım ve yazdım. Rus-Sovyet arşivlerinin belgelerini de inceledim. Binlerce ve binlerce belge kanıtlamaktadır ki, o zaman yaşanan olaylar halklar arasında karşılıklı kırımdı; soykırım değildi. Ermeniler, emperyalist devletlere alet oldular.

Türkiye, kendi vatan ını savundu. Bu konu en iyi İsviçre’de anlaşılır. Bir büyük devlet e ğer Fransızca konuşa n İsviçrelileri veya İtalyanca konuşa n İsviçrelileri kışkırtacak olsa ne yaparsınız? O zaman vatanınızı savunursunuz, tıpkı bizim yaptığımız gibi. En yüksek hak, düşünce özgürlüğü yanında vatanı savunma hakkıdır. Bu, elbette sizin anayasan ızda da var. Ben anayasa hukuku uzmanıyım. Avrupa anayasalarını biliyorum. GÖRÜNTÜ KAYITLARI Soru: Dr. Doğu Perinçek’in basın toplantısındaki konuşmasının CD kayıtları gösterildikten sonra soruldu: Bu konuşma hakkında hangi yorumu yapıyorsunuz? – Bunlar gerçekler. Gerçe ği savunmuş olmak, insanlığı savunmuş olmak ve Türkiye ile İsviçre arasında dostluğu savunmuş olmak; benim için özel bir şereftir. İsviçre’nin bizim için özel anlamları var. Çünkü Lozan Antla şması İsviçre’de imzalandı. İsviçre bizim hiçbir zaman düşmanımız olmadı. İsviçre tarafsız bir devlettir. İsviçre Türkiye’ye karşı tertiplerin içinde yer almadı.

İsviçre, Türkiye’ye karşı savaş yürütmedi. Benim basın toplantısında söylediğim her şey, sözde Ermeni soykırımı üzerine açıkladıklarım, düşünce ve araştırma özgürlükleri çerçevesi içindedir. Bu konular, bilimsel ara ştırma alanına aittir; yoksa parlamentolara değil. Bu, tarihçilerin ve araştırmacıların konusudur; yasa çerçevesinde ele alınacak bir konu değildir. Ortaça ğın cadı davaları zamanında, bu tür konular Ortaçağın dinsel otoritelerinin yetkileri içindeydi. Bu soruşturma, Engizisyon soruşturmasıdır; çünkü düşünce özgürlüğüyle ilgilidir. Savc ılar ve mahkemeler, gerçekler hakk ında karar verme hakkına ve gücüne sahip değillerdir. Bu soru şturma, İsviçre hukukuna göre, hukuka ve anayasaya aykırıdır. Ben korkmuyorum. Gerçeklerden korkan, sizsiniz. Beni buraya davet etmekle korktuğunuzu gösterdiniz. Beni niçin buraya çağırdınız? Gerçeklerden korkuyorsunuz. Siz gerçeğin öğrenilmesini istemiyorsunuz. Soru: Her devletin kendi yasalarını kendisinin yapması konusunda görüş birliğimiz var mı? – İyi ama uluslararası hukuka karşı yapılan yasalar için değil, anayasaya karşı değil, insan haklarına karşı yasalar için deği l . İnsan hakları, İsviçre Anayasası’nın temel haklarıdır.

İsviçre parlamentosunun kararlaştırdığı kanun, 1 İsviçre Anayasası’na aykırıdır. Önümüzdeki yıllarda İsviçre parlamentosunun bu hatayı bertaraf edeceğini göreceğiz. 2 Biz bunu İsviçrelilerden bekliyoruz. Çünkü İsviçre halkı iyi bir halk. İsviçre halkının vicdanı var.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir