Ed Gorman – Golge Oyunu

“Çok kişinin, şovdaki rolümden dolayı, dürüst olduğumu düşündüklerini biliyorum. Peki, bütün Amerikan gençleri gibi düzene uymanın nesi yanlış?” (Cobey Daniels’ın Teen Scene’de yayımlanan 1984 ağustosundaki röportajından). Muhabir: Polis, sana likör vermedi diye garson kıza bıçak çektiğini söylüyor. Ne diyeceksin? Cobey : Evet, sadece bir kez. Niye çekip gitmiyorsun? (Cobey Daniels’ın 1985 mayısında KABC-TV muhabirine verdiği yanıt) Cobey : Benbir alkoliğim. Eşyalara dokunamam. Bu benim gerçekten tutkum. (Cobey Daniels’ın Rolling Stone’un 1988 kasımındaki “Sığınaktan Notlar” röportajından) 00 Ondeyiş Florida Miami’de, serin bir bahar gününde, öğleden sonra üçe doğru, Kimberly Conners adlı genç bir kız kayboldu. O yüzden annesi bir buçuk saattir VVİndme-re Ticaret Merkezi yetkililerinin başının etini yiyordu. Olağan işleyiş başladı. Kimberly’nin adı her beş dakikada bir hoparlörlerden anons ediliyordu: “Kimberly Conners acilen ticaret merkezi idare bürosuna gelebilir mi lütfen?” Ticaret merkezinin uçuk mavi üniforma, kalın rahat tabanlı ayakkabı giymiş ihyan güvenlik görevlilerine kızın eşkali verildi ve sıkı bir araştırma yapmaları istendi. Zorluk kızın eşkalindeydi : “1,53 boyunda, 45 kilo ağırlığında, uzun sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz bluz, kot pantolon, yanardöner desenli çorap giymiş, haylaz görünüşlü ve güzel yüzlü…” Bu eşkal , o anda merkezde gezinmekte olan en azından 200 kıza uyardı. Çünkü o gün, ülkenin en ateşli genç yıldızı, NBC televizyonunun bir numaralı dizisi Family L/’fe’ın başrol oyuncusu Cobey Danieis’ın VVİndme-re Ticaret Merkezi’nde üç gösteri yaptığı gündü. Cobey gösterilerden birini öğleden hemen önce yapmıştı ve güvenlik çok yoğundu. Yüzlerce yeniyetme kız, açık alanın ortasına kurulmuş küçük sahneye ulaşabilmek 9 içinyoluna ne çıkarsa çiğneyip geçiyordu.


Anneler, küçük kardeşler, işinin ehli satış görevlileri ve daha az zarar görseler de, güvenlik görevlileri de ayak altında kalmıştı. Bütün bunlar, çılgın, azmış, yaygaracı küçük kızlar sahneye ulaşabilsin ve yeni hitşarkısı Won’t you be my spe-cial babayı play-back söyleyen sarışın, soğuk soğuk sırıtan, yürek hoplatan yakışıklının giysilerini parçalayabilsin d iyeydi. Arbedenin ortasında, seksüel çılgınlıklarını dışa vuran birkaç kız, Cobey’nin saat dörtteki gösterisini kastederek, bir kez daha gelme kararlarından duydukları mutluluğu dile getiriyorlardı. Bütün bu olup bitenlerin bir yerinde, Kimberly Conners, sahnenin yanında daha iyi bir yer tutmak için annesinden uzaklaşıverdi. Geçen son üç buçuk saat içinde kimse Kimberly’yi görmedi. Arkasından konuşmalar, daha doğrusu fısıltılar… Geçen yıl yine Florida Ticaret Merkezi’nde, babası tezgâh başındayken üç yaşında bir çocuk erkekler tuvaletinden kaçırılmıştı. Zavallı küçüğü kaçıran piç , tecavüz ettikten sonra karnını deşmişti. Kimberly’nin annesi o olayı aklına getirmemek için büyük çaba harcıyordu. Kimberly’nin buralarda bir yerlerde, geçen doğum gününde Grammy Levin’den aldığı dolarlardan birkaç yüzünü harcadığına kendini inandırmaya çalışıyordu. Saat üç dolaylarında Bayan Conners kocasını işten aradı. Kocası çok meşgul bir mimardı ve ara sıra bile olsa telefon edilmesine kızardı. Bu yüzden gerekmedikçe onu raıo hatsızetmekten hoşlanmazdı. Bayan Conners, bu durumda kocasını mutlaka aramak zorundaydı. Ona çocukları hakkında olan biteni anlattı. Bay Conners bir buçuk dakika içinde yeni, mavi aile Buick’inin direksiyonuna geçti ve VVİndmere Ticaret Mer-kezi’ne yöneldi.

Sharon Marie Bovvers’ın, kollarını kaplayan ipeksi siyah kıllar ve üst dudağındaki belli belirsiz Hitlervari bıyık yüzünden, hem ortaokuldaki hem lisedeki lakabı “Kıllı Sherry”ydi. Emeğiyle geçinen anne babası, tek çocuklarına yardım için gerekirse bütün paralarını harcamaya karar vermişlerdi. Okulda rahatsız edildiği bir günün gecesinde nasıl hıçkıra hıçkıra ağladığını duymuşlardı. Sevdiğiniz yavrunuzun böylesine hıçkırdığını duymaktan daha yürek burkucu bir şey olamazdı. Sharon Marie Bovvers’ın yirmi dört yaşında bile hâlâ ipeksi kılları vardı. Federal Güvenlik’in muhafızlarına giydirdiği geleneksel uzun kollu üniformaya seviniyordu, kimse kollarındaki kılları göremediği için. Bıyık içinse, jilet ve çok sayıda kremden başka çaresi yoktu. Ama Sharon Marie’ye mutsuz diyemezdiniz. Doğru, bir erkek arkadaşı yoktu, ama yedi yaşında, yazın üstünü açtığı ve yaz güneşinde soyunduğu güzel bir Pontiac’ı vardı. Bağlı olduğu yardım sandığının bovvling takımının kaptanlığına seçilmişti. Ve country-vvestem müzik CD koleksiyonu büyüyordu. ıı O nedenle, kimi zaman “Kıllı Sherry” tekerlemesini duyduğunda ürpermesine, iki üç kilo daha vermeye ihtiyacı olduğu gerçeğine ve kimi başka muhafızların genellikle daha elverişli saatlerde görev yaptığı olgusuna karşın, hatta insanlar zaman zaman dönme olabileceğini ima etseler de Sharon Marie Bovvers mutlu bir kadındı. Azgın bir kısrak gibi çapkınlık yapıyor, bovvling salonlarında tam bir kadın olduğunu kanıtlamasını sağlayacak bir erkeği bekliyordu. Sharon, bu kez o 28 nisan günü sona erdiğinde daha da mutlu olacaktı. Çünkü yalnız Kimberly Conners’ı bulmakla kalmamış, onun hayatını da kurtarmıştı.

Bazen bakarsınız, her şey hoş bir çılgınlıktır. Ama iki saat geçince, Kimberly çılgınlığın ne olduğunu kavramaya başladı. Cobey Daniels, kendisini, ticaret merkezi boyunca dolanan arka koridorun girişine çıkaran kapıdan geçmeden önce bir an, sadece saniyenin bir bölümü kadar durdu ve Kimberly’ye baktı. Dosdoğru ona. Mavi gözlerinin bütün gücüyle. Bembeyaz gülümsemesinin bütün etkisiyle. Bir numaralı gençlik idolü olmasının verdiği bütün havayla. Ve gözleri ve dudakları ve havası; “izle beni Kiberly Jane Conners” diyordu. “Şu koridorda izle beni, güzel saatler bizi bekliyor, inan ki…” 12 Kimberly büyülenmiş gibi öyle yaptı. Nasıl yaptıysa, çığlık çığlığa, hoplayıp zıplayan, birbirini dürten kızları itip kakarak, omuz atarak, aralarından kıvrılarak kalabalığı aştı ve Cobey’nin kendisini beklediği koridora vardı. Cobey hiçbir şey söylemedi. Yalnızca elini tuttu ve yol gösterdi. Kimberly nereye gittiklerini bilmiyordu. Yol yaklaşık on beş dakika sürdü. Cobey’nin bu yere aşina olduğu belliydi.

Hangi koridorun nerde başlayıp nerde bittiğini iyi biliyordu. Pahalı giysiler satılan bir dükkânın arkasındaki kilitli bir kapının önünde durdular. Cobey’nin anahtarı vardı. Kızı içeri soktu. Kimberly, koridordan yayılan ışıkta bir düzine vitrin mankeni gördü. Kiminin yalnız başı ve omuzları vardı. Kimi de tuhaf biçimde çıplak tam bedenliydi. Gözleri dik dik bakıyordu. Kimberly’ye ölü ama görüyorlarmış gibi geldi. Sanki onun hissetmediği bir şeyi duyumsuyorlardı. Cobey, tüm soytarılığı üstünde, tam bedenli bir mankenin yanına gitti ve parmakları tahrik edercesine göğsündeki yuvarlak yükseltiye gelecek biçimde kolunu omuzlarına doladı. “En iyi kızımla tanış” dedi kahkaha atarken. “Güzel değil mi?” Kimberly utangaç bir biçimde kıkırdadı. Mankenin göğsünden ayrılan Cobey, dosdoğru Kimberly’ye yöneldi. “Ama senin yarın kadar güzel değil”dedi, olağandışı bir alçakgönüllülükle.

13 Arka cebinden küçük bir gümüş şişe çıkardı, kapağını açarak büyük bir yudum aldı. Kimberly odanın öteki yanında olmasına karşın bourbon kokusunu aldı. Cobey, Kimberly’nin yanına gitti ve elini tuttu. O an Kimberly, Cobey’nin onu buraya neden getirdiğini ve istediği her şeyi yapacağını anladı. Her şeyi… Cobey kızı nazikçe kendine çekti ve dudaklarını dudaklarına dokundurdu. “Benimle geldiğin için çok mutluyum Kimberly” dedi yumuşak sesle, “ikimiz için de zevkli olacak. Söz veriyorum.” Sözlerini bitirir bitirmez kapıya yöneldi ve bir itişte kapattı. Beton duvarın üst tarafında bulunan uzunlamasına kü-çü pencereden sızan altınsı ışık demeti sayılmazsa, oda karanlık ve sessizdi. Cobey, başka söz etmeden gidip şarap rengi ağır bir kumaş kaptı, yatak gibi yere yaydı. Oturdu ve elini kıza uzattı. Kız eli tuttu. Cobey oturmasına yardım etti. Kız düzgün poposunu rahat edecek bir pozisyonda oturunca, Cobey eğilerek onu öptü. Tam da Kimberly’nin her zaman hayalini kurduğu biçimde… Bir, bir buçuk dakika içinde Cobey’nin sağ eli beyaz bluzunun içindeydi.

Küçük tatlı göğsünü sutyeninden çıkardı. Kimberly Conners çok heyecanlanmış ve çokkorkmuş-tu. Bir an kendinden geçeceğini düşündü. “Galiba ilk kez dokunuyorsun ona Kimberly. ilk kez.” “Ben .,ben korkuyorum.” 14 “Benden hoşlandığını sanıyordum.” “Hoşlanıyorum.” Cobey güldü. “Seni yemez.” “Biliyorum.” Yeniden güldü Cobey. “Temiz tutarım. Her gün çıkarır yıkar ve krem sürerim.

” Çıkarıp yıkamak ve krem sürmek düşüncesi Kimberly’yi de güldürdü. ikisaattir dükkânda birliktelerdi. Kimberly, daha önce onunla yapmadığışeyi yapıp yapmama konusunda kararsızdı. Henüz yapmamışlardı ve Kimberly olmamasını diliyordu. Kafasında uyarıcı kimi düşünceler başgösterdi. Ailesiyle, özellikle annesiyle sorunlar çıkacağını anladı. Cobey de nedenini anlamadığı biçimde onu korkutmaya başlamıştı. Cobey kızın göğüslerini avuçladı, hafif dokunuşlarla öptü. Elini bacaklarının arasına sokarak orada uzun süre tuttu. Sonra kızı yere yatırıp üstüne çıktı ve sevişenlerin yaptığı devinimleri yapmaya başladı. Kız, bir an geldi, onu durdurarak bakire olduğunu, kanamadan korktuğunu ve bunun iyi bir şey olmadığını söyledi. Bunları söylemesinin üstünden çok geçmeden, Cobey kızın üstünden gönülsüzce kalkarak, az ötesinde odanın loşluğu içinde uzun süre oturdu. Mankenler her şeyin farkında gibi bakıyorlardı. Kız Cobey’ye, çılgın değilse bile, en azından kendisini hayal kırıklığına uğratacağını söyle-yebildi. 15 Aslında Kimberly, arkadaşlarına hava atacağı yeterince şey yapmıştı.

Onlar da hayatlarının en büyük hikâyesini elde etmek için, sonuna kadar gitmek zorunda kalmazlardı. Yalnızca Cobey ile olmak ve Cobey’nin çok arzuladığı her yerine dokunmasına izin vermek… Bunları düşünürken içinde bulunduğu gerçek durumla sarsıldı. Çünkü… Çünkü Cobey çıkardı. Orada oturmuş okşuyordu. Ve bir anda kalkıverdi. Büyük ve beyaz, kutudan fırlayan çocuk oyuncakları gibi. Cobey kızın küçük beyaz elini tutup üstüne götürdü. Parmakları dokundu dokunacak. Elini çekmek istedi, Cobey bırakmadı. “Arkadaş olduğumuzu sanıyordum Kimberly” dedi üzgün bir sesle. “Ben, ben şimdiye kadar kimsenin orasına dokunmadım.” “Tanrım, Kimberly.” “Üzgünüm. Yalnızca korkuyorum Cobey.” Gözlerinden yaşlar döküldü o an.

“Neden korkuyorsun?” “Ben, ben emin değilim.” Bir an sessiz kaldı Cobey ve sonra, “Bir adamın ihtiyaçları neler biliyor musun Kimberly?” diye sordu. Kimberly kararsız kaldı bir an. “Sanırım bir tür… Yani gelmek…”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir