Edmondo de Amicis – Çocuk Kalbi

Bugün yine okula başlıyoruz. Tatil aylarımız bir rüya gibi geçip gitti. Annem, beni Baretti Okulu üçüncü sınıfına kaydımı yaptırmak için götürürken , bir yandan kırlarda geçirdiğim o güzel günleri düşünüyordum. Şimdi bütün sokaklar çocukların sesleriyle cıvıl cıvıldı. Okula giden cadde üzerindeki kitapçı ve kırtasiyeler, defter, kitap, kalem alan çocuklarla dolup taşıyordu. Okulun önü o kadar kalabalıktı ki , görevliler giriş çıkışı düzenlemekte zorluk çekiyorlardı. Bahçe kapısından içeri girerken, birisinin omzuma dokunduğunu hissettim. Dönüp baktım. Dağınık kızıl saçları ve hiç eksilmeyen neşesiyle ikinci sınıftaki öğretmenimdi. “Artık seninle birl ikte olamayacağız Enrico, üzgünüm” dedi . Bunu ben de biliyordum ama öğretmenimin ağzından duyunca daha fazla Gzüldüm sanki. Bu sırada kalabalık arasından ilerleyerek güçlükle içeri girdik. Aman Allah’ım, bu ne kalabal ık! Anneler, babalar, Cocuk Kal bi 7 8 Çocuk Kalbi aile büyükleri öğrencilerden daha fazla! . Bekleme salonundan merdivenlere kadar sıra uzamıştı .


Üç yıldan beri her gün yürüyüp geçtiğim zemin ka� tın salonunu hoşnutlukla seyrediyordum. Öğretmenler bir o yana bir bu yana gidip geliyorlardı. Birinci sınıftan bir öğretmen, sınıfın kapısı önünde bana selam verdi: ” Merhaba Enrico! Bu yıl artık birinci kata çıkacaksın. Senin buralarda gezdiğini göremeyeceğim.” Bunu söylerken öğretmenin hüzünlendiğini gördüm. Müdürü gördüm biraz sonra. Sakalı sanki geçen yıla göre biraz daha beyazlamıştı . Çocuklarının kaydı yapılmadığı için itiraz eden kadınlarla doluydu çevresi. Birçok arkadaşımı daha büyümüş gördüm. Zemin katta yeni öğrencilerin sınıflara yerleştirilme işlemi tamamlanmıştı . Birinci sınıf öğrencilerinden , sınıfa girmemek için inatçı bir keçi gibi direnen çocuklar gördüm. Onları zorla sınıfa sokmak gerekiyordu. Bazıları sıralarından kalkıp kaçmaya çalışıyor, bazıları da annelerinin uzaklaştığını görünce ağlamaya başlıyorlardı. Bunun üzerine anneleri onları teselli etmek için tekrar sınıfa dönüyorlar, öğretmenler de ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Küçük kardeşim, Bayan Delcati’nin sınıfına verilmişti; ben de birinci katta bay Perboni’nin sınıfına verilmiştim. Saat 10’da hepimiz sınıftaydık.

Ancak okulun ilk günü ders yapmak imkansızdı. Bu yıl tam ellidört kişiydik. Bunların içinden , ikinci sınıf arkadaşlarım olan yaklaşık onbeş kişiyi tanıyordum. Her zaman sınıf birincisi olan Derossi de buradaydı. Cocuk Kal bi 9 Yaz tatilini geçirdiğim dağlar ve ormanlarla kıyaslayınca, sınıf bana ne kadar küçük, ne kadar sıkıntı verici gelmişti. ikinci sınıftaki öğretmenimden ayrıldığım için de üzülüyordum. O ne kadar iyi bir insandı , ne kadar güleryüzlüydü. Boyu o kadar kısaydı ki, onu sanki bir arkadaşımız gibi görürdük. Dağınık kızıl saçları ile artık onu göremeyeceğim için ne kadar üzgünüm bilemezsiniz. Şimdiki öğretmenim iriyarı , sakalsız biri. Uzun kır saçları alnının ortasında kıvrı l ıyor. Sesi de çok kal ın. Sanki yüreğimizden geçenleri okuyacakmış gibi gözlerini üzerimize dikerek teker teker bizi inceliyor. Yüzü de hiç gülmüyor. “işte ilk gün!” dedim kendi kendime.

“Tatile daha on ay var. Önümüzde uzun bir ders yı lı, yoğun bir çalışma temposu ve birbirinden zor sınavlar var.” ilk gün biterken okuldan çıktığımda, annemi hasretle kucaklamak geldi içimden. Nedense onu çok özledim bugün. Beni almaya geldiğinde koşup boynuna sarıldım. Annem başımi okşadı. ” Biraz cesaret Enrico’cuğum … ” dedi. “Seninle birlikte güzel güzel ders çalışacağız.” Annemin elinden tutunca neşem yerine geldi, eve sevinerek döndüm. Fakat daima güleryüzlü, daima iyi ve neşeli olan öğretmenim artık yok. Belki yeni öğretmenim de iyidir. Henüz onu pek tanımıyorum. 10 Okul bana geçen yılki kadar hoş gelmiyor.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir