Eren Erdem – Riya Tabirleri

Biraz ezber bozacağım. Bana darılmayın… İğne ve çuvaldızı kenara koydum. Bu kitap kişileri değil, kişileri öğüten karanlığı hedef almaktadır. Ben birilerini değil, bir şeyleri hedef alıyorum… Karanlığa mahkûm olmak suretiyle zulmün aracısı haline gelenleri hedef edinmek yerine, karanlığın kendisini ortadan kaldırmak gerekir. İnsanı kendisine, doğaya, topluma yabancılaştıran, onu mücadele etmekten, azimden ve sorumluluk şuurundan alıkoyan şeylere kılıç çekiyorum. Ve bu kılıcın kınına girmeyeceğini ilan ediyorum… Üstat Ali Şeriati’nin deyimiyle: “Ben rahatları rahatlatmak için değil, sizi rahatsız etmeye geldim.” İnsanı gerçeklerden uzaklaştıran mahalle surlarının tepesine çıkıp nutuk atmayacağım. Bunu yapmama sözümü ilk söz söylediğimde vermiştim. Evet, sadece kendi yolculuğumda edindiğim gözlemleri, ilahi hakikatler ile hamule kılarak; gerçeğin izine takılmış bir yolculuk olarak görüyorum bu çabaları… Mürekkebin akmadığı yerde kan akar. En tehlikeli ikiyüzlülük (riyakârlık) aydınların ikiyüzlülüğüdür. Bu tür bir ikiyüzlülük; pasifize etmekle kalmayıp, kıyama kalkan vücudun üzerini metrajı belirsiz çarşaflarla örten bir tür hastalık üretir. Riya Tabirleri kitabı; sistemin labirentlerinde çıkılmış bir tür yolculuktur. Bu yolculuk esnasında, zihninizdeki kalıpları bir kenara koymadığınız takdirde bu kitabın; parçalanıp duvara fırlatılacağından, sobaya sokulacağından ya da aşağılanmış bir kâğıt parçasına dönüşeceğinden şüphem yoktur. Fakat ben; yarın göreceğim bir değişim için mücadele etmektense, nesillerin erdemli dirilişine katkı sunmayı yeğlerim… Bu nedenle, politik, siyasal, ekonomik kaygılar taşımaksızın kâleme alınan bu kitap, doğru anlaşıldığında; insanın kendisini devrimci yetiştirmesi ya da kendisini arayan insanın gerçeğine yaklaşması adına anlam katabilir. İnsan, kendisine yaklaştığı oranda devrimcileşir.


Ki memleketimizde “devrim” kavramının anlamı “gomünistleşmek, Allahsızlaşmak” olarak bilinse de, çürümüş ve çökmüş olanı süpürmek suretiyle iyi ve güzeli ayağa kaldırma yolculuğuna çıkmamız gerektiği de bir gerçektir. Evet. Bu nedenlerden ötürü; kitabı son sayfasına kadar sabırla okumanızı öneririm. Aksi takdirde; aslında hiç olmadığım şeylerle beni itham edeceksiniz. Hayatım genel olarak bu ithamlarla geçiyor. Kitaplarımda “söylenmemiş meseleleri” ortaya koymama rağmen, beni “fikir hırsızlığı” ile suçlayanlar dahi oldu. Hakkımda söylenenleri listelediğimde, yaklaşık 100 sayfalık bir kitap oluştuğunu fark ettim. Ergenekoncu, bölücü, Kürtçü, Sorosçu, hain, İrancı, Baasçı, Vahabi vs. Tüm yaftalamalar ya da memleketin siyasi kutuplaşmasını oluşturan tüm zıtlıklar benimle anıldı. Güldüm geçtim. Ve çok daha cesaretlendim. Çünkü tepenize yağan taşların aslında ne kadar hikmetli olduğunu, sözünüz vicdan terazisinde tartıldığında çok daha iyi anlayabiliyorsunuz… Öyle ya, Türkiye’de yaşamak ve düşünmek, çok kolay bir iş değil… Herkes kendi arzularını tatmin eden kelimeler bekler sizden. İnsanlığın arzularını tatmin ettiğiniz oranda büyük yazar, düşünür olursunuz. Lakin en ufak bir rahatsızlık her türlü iftira, saldırı, zulüm ve sahtekârlığı uyandırıcı bir katalizör etkisi üretir. Bu etkiden Allah’a sığındık.

O’nun dışında hakemimiz yoktur. Bugüne kadar anlattığımız gibi yaşama erdemini göstermeye çalıştık. Bu çaba; bizim için bir hayat felsefesidir. Bizim zühtten anladığımız şey budur… Fikri anlamda ortak bir sürecin parçası olduğumuz diğer dostlar da böyledir. Fakat hayata ve insana yabancılaşan akıl, arayışlarını farklı yönlerde derinleştirir. Kendi basit yozluğu içinden türemiş “ideolojicikler” ekseninde sizi tartmaya çalışır. Yahu bu adam ülkücü mü? Gomünist mi? İslamcı mı? Liberal mi? Ne bu adam? Çünkü zihninde tüm bu şıkların altına koyulacak “hiçbiri” şıkkı yoktur. Evet. Riya Tabirleri ideolojik bir manifestodur. Zamana ve zamanın insanına zamanın sözünü söyleme gayretinin ürünüdür. Tüm bu yozlaşmış çabaları zırr’ü zeber (perişan etmek) edecek bir çalışmadır. Bir tür aynadır. Topluma, toplum tarafından tutulmuş bir aynadır… Hayatım boyunca ezilenlerin, mazlum ve zillete düşmüşlerin sesi olmaya çalıştım. İşte bu çalışma, o sesin yükseldiği çalışmalardan biridir. Allah ömür verdikçe, onlardan biri olarak; onların bu sesini yükseltmeye devam edeceğim… Ve şunu da söylemek gerekir: Yüreğini “o derin aşk ile yakmış”, geriye külleri kalmış, kendisinden vazgeçmiş olan insanlar, kaybedecek şeyleri olanlardan korkmak şöyle dursun, onlara üzüntü ile bakarlar… Sözüm, yastığa başını koyduğunda gök gürültüsü misali horlayarak uykuya gark olanlara değildir.

Uykuya hasret kalmışlara sesleniyorum. Ve tüm itirazım, onların itirazıdır. Uykusuzların ve yalınayaklıların kelimeleridir bunlar… Riya Tabirleri, riyakârlık tarihinin fotoğrafıdır. İnsana ve zamana… E s e nl i kl e. Er e n Er de m İstanbul, 09.07.2012 Hikmet, miskinleri kralların yerine oturtur! (Hz. Yahya) ••• Hazinelerinizi gökte biriktiriniz. Çünkü kişinin kalbi hazinelerinin yanındadır. (Hz. İsa) ••• İnfak et ey Bilal! Ve arzın sahibinin malını azaltacağından korkma. (Hz. Muhammed) ••• Ey âdemoğlu! Başını sokacak ev, üstünü örtecek bir hırka ve bir parça ekmek sana yeter. (Hz. Muhammed) ••• Dünya adamı olmayın.

Zira bugün amel var, hesap yok. Yarın hesap var, amel yok. ((Hz. Ali) ••• Din ancak paylaşmak iledir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir