Ergun Candan – Son Uc Peygamber

Araştırmaya, düşünmeye, incelemeye ihtiyaç duyan ve basmakalıp bilgileri yeterli görmeyen okurlarımıza yeni bir boyut, yeni bir pencere daha açılıyor… Ve böylelikle bu açılan pencereden içeri sızmaya başlayacak güneşin ışıkları ile, insanlığı bilerek karanlıkta bırakmak isteyen “kasıtlı kampanyaya” karşı “bilgisel bir direnişimizi” daha, SINIR ÖTESİ YAYINLARI olarak ortaya koyuyoruz… SINIR ÖTESİ YAYINLARI olarak ilk yayınlarımıza başladığımızda söylemiştik: “Sınır Ötesi’nde sınır tanımayan, özgün ve hiç bir yerde yayınlanmamış bilgiler bulacaksınız” diye… İşte sözümüzde duruyor ve bu zor meseleye de, hep birlikte el atıyoruz… SINIR ÖTESİ YAYINLARI’ndan çıkarttığımız ilk kitabımız olan “GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ”, bu alanda araştırma yapmak isteyen okurlarımıza bir başlangıç olması için hazırlanmış ve çok temel bilgileri kapsayan özet bir çalışmaydı. Şu anda elinizde bulunan “SON ÜÇ PEYGAMBER” isimli kitaptan daha iyi verim alabilmek için, mutlaka o ilk kitabımızda ele aldığımız temel bilgilere gereksinim duyacaksınız. Bu nedenle, “GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ” kitabını okumadan bu kitabı incelemeye başlamamanızı öneriyoruz… Aksi takdirde bazı kavramların yerli yerine oturttulmasında birtakım zorluklarla karşılaşılabilinir… Tabii bu uyarımız; “Ezoterik bilgiler ve sembolizmin kökenleri” ile ilgili daha önce hiç bir araştırma yapmamış olan okurlarımız içindir. Eğer başka kaynaklardan bu tür bir araştırma yapma imkanınız olduysa ve ezoterizm ile ilgili bilgilerinizi yeterli görüyorsanız, mesele yok… Devam edebilirsiniz… Ancak yine de bu kitabımızın, “GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ” adlı kitabımızın bir devamı niteliğinde hazırlanmış olduğunu belirtmekte yarar görüyoruz… “GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ”kitabımızda ayrıntılarına girdiğimiz bazı temel konuları burada tekrar etmemek için, (G.S.Ö. Sy: …) gibi parantezler içinde, bu kitabımızda birkaç cümleyle geçtiğimiz bir konunun ayrıntılarını, o kitabımızın içinde hangi sayfalarda bulabileceğinizi de belirttik. Parantez içinde belirttiğimiz sayfa numaralarından, o konuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi “GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ” adlı kitabımızdan edinebilirsiniz. İlk kitabımızda, inisiyatik öğretilerin neler olduğunu; bir zamanlar kozmik bilgilerin nasıl ele alındığını çok kısa bir özet halinde sizlere aktarırken, tarihsel akış içinde Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in dönemlerinden ayrıntılarıyla bahsedememiştik… İşte şimdi bunu yapacağız. Ve tarihin o dönemlerini biraz daha ayrıntılarıyla ele almaya gayret edeceğiz… BU BİLGİLERİN KAYNAĞI NEDİR? Evet… Mutlaka birçoklarınız soracaksınızdır: “İyi güzel de, bu bilgiler nereden edinilmiştir, kaynağı nedir?” diye… En İyisi siz sormadan, biz bu konuda kısa bir açıklamada bulunalım: SINIR ÖTESİ YAYINLARI’nda şu ana kadar ele alınan ve bundan sonra da alınacak olan tüm konular; Dinler, Felsefi Çalışmalar, Mitolojiler, Ezoterizm, Spiritüalizm, Parapsikoloji ve Ufoloji olmak üzere 7 temel araştırma sahasında elde edilen bilgilere dayanmaktadır. Dolayısıyla bu kitabın hazırlanışında da, bu 7 temel araştırma alanından yararlanılmış ve en son elde edilen bilgilerin ışığında sizlere sunulmuştur… 1– Dinler Araştırma sahamızın en önemli bölümünü oluşturur. Sadece İslamiyet ve onun kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim değil, dünya üzerindeki gelmiş geçmiş tüm dinler ve bu dinlerin inanç sistemleri karşılaştırmalı olarak araştırılmaktadır.


Özellikle dinlerin görünen değil, görünmeyen gizli tarafları, ezoterik bilgiler ışığında değerlendirilmektedir. Böylelikle dinlerin içindeki; gizlenmIŞ, bohçalanmış ve sadece belirli kişilere aktarılan sırlar gün ışığına çıkartılır. 2– Felsefi Çalışmalar ve Filozoflar Birçok filozofun bir zamanlar Mısır’daki “Gizli Sırlar Öğretisi”nden geçirildiği gerçeğinden hareketle, tüm filozofların dünya, evren ve varoluşla ilgili yaklaşımları felsefeler ile ilgili çalışmalarımızın önemli bir bölümünü oluşturur. 3– Mitolojiler “Gizli Sırlar Öğretisi” içindeki inisiyatik bilgilerin sembollere büründürülerek, hikayeleştirdiği mitolojiler; eğer doğru değerlendirilirse çok önemli bilgiler içerdiği görülebilir. Tüm dünya mitolojilerinin, dinsel inanç motifleriyle birlikte karşılaştırılmalı bir şekilde incelenmesi, yaptığımız araştırmalarımızın üçüncü bölümünü oluşturur. 4– Ezoterizm Ezoterizm ile kastedilen gizli öğreticiliktir… Yani herkese açıklanmayan ve bir zamanlar sadece belirli kişilere, belirli yöntem ve metotlarla aktarılan sırlardır. Tüm tasavvufi çalışmaların özü ezoterik bilgilere dayanır. Ve bu sırlar bir bilenin, bir diğerine bunları aktarması suretiyle, birbirine eklenen zincirler gibi kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Ezoterik bilgilerin en önemli yararlarından biri, özellikle dinlerin içindeki sembolik bilgilerin çözümlenebilmesinde oynadığı roldür. Bunlar “kozmik kökenli bilgiler” olup, kökeni Mu ve Atlantis Uygarlıkları’na kadar uzanır… Günümüzde artık bu bilgiler, birçok kitaplara konu olmuş ve insanlara açıklanmaya başlanmıştır. Yurtdışında yayınlanan bu kitapların ne yazık ki sadece çok küçük bir kısmı yurdumuzda yayınlanabilmiştir. Hemen belirtelim ki, ezoterik bilgiler olmadan dinlerin içindeki sembolik bilgiler çözümlenemezler. Dinler hakkında yeterli bir anlayışa ulaşılamamasının en büyük nedeni ezoterik bilgilerin bilinmemesidir. 5– Spiritüalizm Ruhsal bedensiz varılıklarla kurulan medyomsal irtibatların sonucunda elde edilen bilgi sisteminin, uluslararası ismidir. Ruhçuluk olarak da isimlendirilir.

Çok zor bir çalışmadır. Zorluğu, her zaman “yüksek seviyeli bedensiz varlıklarla” irtibatların kurulamamasıdır. Aynı zamanda tehlikeli yönleri de vardır. Geri seviyeli bedensiz varlıkların etkilerinden kurtulmak ve onların “parazit tesirlerinden” sıyrılarak, her zaman ileri seviyeli celselerin yapılabilmesi mümkün olamamaktadır. Zaten yurdumuzdaki çeşitli ruhçu grupların birbirleriyle çelişen bilgiler vermesi de bu yüzdendir. Yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı, medyomsal çalışmalarla elde edilmiş olan binlerce celse, tam 19 yıldır titiz bir çalışmayla tarafımızdan incelenmiş olup, yine titiz bir ayıklamayla bunlar tasnif edilmiştir. İçlerindeki gerçekler alınmış, gerçek olmayanlar bir kenara bırakılmıştır. Böylelikle ruhsal çalışmalarda elde edilen bilgiler de araştırmalarımızda önemli bir kritere ve değere sahip olabilmiştir. Bu değerlendirme yapılırken özellikle uluslararası gerçekliği birçok araştırmacı ve bilimadamınca kesinleşmiş bazı normlara, kriterlere ve prensiplere azami önem gösterilmiş ve her söylenilen söze asla inanılmamıştır. Özellikle de ruhsal kaynaklardan alınan bilgilerin hangisinin ezoterik bilgilere uyduğu hangisinin uymadığı da kontrol edilmiştir. Yukarıda belirtilen standartlara uyularak yapılmış olan medyomsal çalışmaların, bazı bilgilerin edinilmesinde çok büyük rolü vardır. 6– Parapsikoloji Çalışmalarımızın en önemli bölümünü oluşturur… İnsan varlığının sırları, açıklanamayan esrarengiz olaylar ve bilinmeyenler kategorisine giren konulara bilimsel açıklamalar, “Parapsikoloji Bilimi”nce yapılabilmektedir. 1952 yılından bu güne kadar yurtdışındaki hemen hemen tüm ülkelerin üniversitelerinde bilimadamlarınca araştırılan bu konu, maalesef yurdumuzda, klasik ve tutucu – bağnaz sözde bilimadamlarınca ele alınmamaktadır. Ancak “Sınır Ötesi Ekibi” olarak, Parapsikoloji Bilimi’nce yurtdışındaki 200’ü aşkı parapsikoloji merkeziyle uzun yıllardır kurduğumuz bilgi alış verişi ile bu alanda önemli bilgilerin bir araya getirilmesi sağlanmıştır. Bu bilgilerin bir kısmını, kitaplarımız vasıtasıyla okuyucularımızla paylaşmakla birlikte; ileride internet kanalıyla da, bunları yurdumuzdaki tüm araştırmacıların hizmetine sunacağız.

7– Ufoloji Evrensel uygarlıkların evrensel bilgileri ve bu alanda dünya üzerinde yürütülen tüm bilimsel çalışmalar da tarafımızdan yakından takip edilmekte ve değerlendirilmektedir. Böylelikle elimizdeki bilgi kaynaklarının belli bir bölümünün de, Ufolojik araştırmalardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Söz konusu araştırmalarımız, 1980 yılından itibaren sürdürülmekte olup, halen devam etmektedir… SINIR ÖTESİ Hakkında… Evet… Sınır Ötesi hakkında da birkaç söz söyledikten sonra konularımızı ele almaya başlamak istiyoruz… SINIR ÖTESi’nin kurulduğu 1 NİSAN 1998 tarihinden itibaren bize en çok sorulan soruların başında “siz kimsiniz?” sorusu gelmektedir… En çok merak edilen bir diğer soru da her hangi bir derneğimizin olup olmadığıydı… Öncelikle hemen şunu belirtmek istiyorum: SINIR ÖTESİ Araştırma Ekibi’nin hiç bir dernek, kurum, kuruluş, siyasi parti ya da vakıfla ilgisi ve irtibatı yoktur… SINIR ÖTESİ bağımsız bir araştırma merkezidir. Her geçen gün aramıza katılan yeni yazar kadromuzla daha da güçlenerek sizler için çeşitli kitaplar hazırlamaya devam etmekteyiz. Kısa sürede SINIR ÖTESİ’ne desteklerini vermeye başlayan; çok sayıda sanatçı, bilimadamı ve araştırmacı yazarlarımızla belli bir süre sonra çeşitli paneller de gerçekleştirmeye başlayacağız. Böylelikle SINIR ÖTESİ okurlarıyla buluşabilecek… Ancak bu çalışmalarımız hiç bir zaman bir dernek ya da grupsal bir çalışmaya dönüşmeyecektir. Çünkü önümüzdeki yeni dönem, sürülerden ayrılan koyunların, insanlaşma çabasına şahit olunacağı bir dönem olacaktır… Her birey kendi çabası ve isteğiyle ve hepsinden de önemlisi, kendi özgür iradesiyle bilgilenecek ve ayakları üzerinde durmayı başaracaktır… Bir sürüye dahil olarak onlar nereye giderse, o da oraya gitmeyecektir. Hiç bir sürüye dahil olmadan, büyük insanlık ailesinin bir ferdi olacaktır…Kısacası herkes bunu kendi başına yapmak zorundadır… Ezoterik kökenli bilgiler bunu bir cümleyle açıklarlar: “Kitlesel inisiyasyon devri bitmiştir… Artık bireysel inisiyasyon başlayacaktır…” İşte bu anlayışla yola çıkan bir yayınevidir SINIR ÖTESİ… Biraz da, hem bu kitabın yazarı hem de SINIR ÖTESİ YAYINLARI’nın Genel Yayın Yönetmeni olarak kendimle ilgili birkaç açıklamada bulunmak istiyorum, çünkü bu konuda da çok fazla telefon alıyoruz… 1960 yılında Dr. Bedri Ruhselman’ın kurmuş olduğu “Türkiye Metapsişik Tetkikler ve ilmi Araştırmalar Derneği”nde Yönetim Kurulu üyeliğinde, 1980 – 1993 yılları arasında “Eğitim Sorumlusu” olarak çalışmalarda bulundum. Bu yıllar arasında dernek bünyesinde çok geniş metapsişik, parapsikolojik, ezoterik ve ufolojik çalışmalar gerçekleştirildi. Ayrıca çeşitli medyomlarla yapılan ruhsal bilgi celselerinde çok önemli bilgiler elde edildi. Ancak ne yazık ki, 1990’lı yılların başlarından itibaren, yapılan medyomsal celselerde bir takım bozulmalar başladı. Bu bozulmalar dernek üyelerince derhal farkedildi. Ancak o zamanlar derneğin başkanlığını yürüten ve celselerde bazen operatörlük, bazen de medyomluk yapan Ergün Arıkdal, kurulan medyomsal irtibatların yavaş yavaş kalitesindeki düşüklüğü farkedemedi. Bir süre sonra tamamiyle obsesif bir hale dönüşen celseler, dernekte sağlıklı çalışmalar yapılmasına engel oldu.

1993 yılında da, dernekten aralarında benim de bulunduğum birçok yönetim kurul üyeleri ve derneğin diğer üyeleri; baş gösteren bu tür olumsuzluklardan dolayı istifa ettiler. Söz konusu dernek, üyelerinin neredeyse tamamına yakınının ayrılmasıyla birlikte çalışmalarına son verdi… Ergün Arıkdal ve çevresinde kalan birkaç kişi bu gelişmelerden sonra amaçlarından tamamen sapan bir istikamete girdi… 1994 yılında birkaç kişiyle kısa adı BİLYAY olan bir vakıf kurdular… Ne ilginçtir ki, kendi üyelerini bir arada tutamayan bu vakıf üyeleri, amaçlarını aşan bir açıklamada bulunarak; “Dünyayı kurtaracak bilgilerin kendileri kanalıyla yayınlanacağını” ileri sürdüler. Bu amacını aşan büyük bir iddiaydı… Mütevazi bir şekilde 1960 yılında Metapsişik ve Parapsikolojik çalışmalar gerçekleştirmek için kurulan dernek kapatılmış, bunun yerine bir Vakıf kurulmuş ve Dünyayı kurtarmaya soyunulmuştu. (BİLYAY Vakfı’nın açık adı: “Dünyayı Birleştirecek Bilgiyi Yayma Vakfı”dır.) Bu gelişmeler, güzel bir çalışma grubun bilinçsiz ellerde nasıl giderek bir “tarikata” dönüştüğünü gözler önüne sermesi bakımından gerçekten düşündürücü… Düşündürücü olduğu kadar bir o kadar da ibret verici… Türkiye’de “Metapsişik” ve “Ezoterik” çalışmaların temelini atan ve bu alanda çok önemli bir isim olan Dr. Bedri RUHSELMAN, belki de ileride yaşanacak bu tatsız gelişmeleri daha o yıllarda görmüş olacak ki, kendi kurduğu dernekten daha sonra bizzat kendisi de istifa etmişti… Kendilerini Dünya’yı kurtaracak bir merkez olarak gören bu zihniyet, şimdiye kadar yayınlanmamış bir takım bilgilerin bizim kanalımızdan insanlığa açıklanmasını da, ne yazık ki içlerine sindirememişlerdir. Hatta şunu da açıkça söylemek zorundayım ki, SINIR ÖTESİ’nin yayınları karşısında büyük bir kıskançlığa düşmüşlerdir. Bu tutumlarının son derece üzüntü verici olduğunu söylemek durumundayım. 19 yıllık araştırmalarımızdan elde edilen sonuçlar, geniş halk kitlelerine ilk kez 21 Aralık 1993 tarihinde Milliyet Gazetesi’nin radyosu olan “Radyo Klüp”te (Daha sonra adı Radyo D olarak değişmiştir) hazırlayıp sunduğum SINIR ÖTESİ adlı bir programla kamuoyuna açıklanmaya başlanmıştır. Daha sonra çeşitli gazetelerde süreli makaleler yine tarafımızdan hazırlanarak yayınlandı. Türkiye’de ilk kez Parapsikoloji ve Ufoloji konularında Posta Gazetesi bünyesinde “GİZEMLER DÜNYASI” adında 4 sayfalık bir gazete eki yine SINIR ÖTESİAraştırma Ekibi’nce hazırlandı. KANAL D’de yayınlanan SINIR ÖTESİ Programı’nın konuları da yine tarafımızdan hazırlanmıştır. Ancak ne yazık ki, programın yapımcılığını üstlenen prodüksiyon şirketi korku unsurunu yetersiz görsel efektlerle süsleyerek gündeme getirdiği için, program bizim düşüncemizdeki asıl formatından uzaklaşmıştır. Elimizdeki bilgi ve belgeleri en sağlıklı olarak ancak kendi yayın merkezimizi kurarak kamuoyuna aktarabileceğimizin mümkün olacağını farkettikten sonra, 1993’de başlattığımız medya ile olan ilişkimizi belli bir süre sonra kesmek zorunda kaldık… Böylelikle Nİsan 1998 yılında kurduğumuz “SINIR ÖTESİYAYINLARI” ile elimizdeki tüm bilgileri sizlerle paylaşmaya başladık… “SINIR ÖTESİ YAYINLARI”nın varoluş hikayesi işte böyle bir geçmişe dayanır…

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir