Erhan Ates – Modern Bebek Bakimi

Bebek ve çocuklarımız, zorlu yaşam koşulları içerisinde bizleri hayata bağlayan en değerli varlıklarımızdır. Pek çok sıkıntı ve fedakârlığa çocuklarımız için katlanırız; yemeyip yediririz, giymeyip giydiririz. Saçımızı süpürge ederiz. Canımızı veririz. Dünyadaki en zor işin çocuk bakmak olduğunu da biliriz. Çocuğumuzun gülen yüzünü gördüğümüzde ise yaşanan tüm zorlukları bir anda unuturuz. Zaten bebek büyürken yaşanan zorluklar unutulmasa, ikinci ya da üçüncü hamilelikler hiç olmazdı! Bir bebek dünyaya geldiğinde ilk akla gelen soru, sağlıklı olup olmadığıdır. Tüm aile bireyleri bebeğin ömrü boyunca mutlu ve sağlıklı olması için elinden geleni yapacaktır. Bebeklerin ve çocukların sağlığı konusunda sıklıkla başvurduğumuz en önemli bilgi kaynağımız şüphesiz ki çocuğumuzun tıbbi takibini yapan hekimlerimizdir. Hekimler yoğun günlük koşuşturmaları içerisinde zamanlarının büyük bir kısmını gerekli tıbbi bilgileri hastalarına aktarmak için harcarlar. Hasta-hekim ilişkisi çocuk hekimliğinde son derece güçlüdür ama ne var ki zaman, günümüzde en zor bulunan şeydir. Her aklımıza gelen tıbbi konuyu hekimimize sormaya çalışsak da, elimizin altında, tıbbi bilgiler veren bir kitap da olmalı tabii ki. Elinizde tuttuğunuz bu kitabın, her an yararlanabileceğiniz en değerli bilgi kaynağı olacağına inanıyorum. Bu kitapta, doğumdan başlayıp bir yaşına gelene kadar bir bebeğin bakımı ve kendisine sağlanacak tıbbi imkânların detaylarının sizlere aktarılması amaçlanmıştır. Niçin “modern bebek bakımı”? Modern yaşam tarzı herkesi yoğun bir iş temposuna soktuğundan, günümüzde ilk kez anne ve de baba olma yaşı artık 30’lu yaşların üzerine doğru çıkmaktadır.


Zaman önceliği kariyer planlarına verilmektedir. Daha olgun, daha bilgili anne ve babalar çocuklar için daha iyidir aslında. Ne yaptığını daha iyi bilen, sürekli en iyi bilgilere ulaşmaya çalışan ebeveyn. Ebeveyne en yararlı bakım önerilerini sağlayacak bir kitap yazmak fikri, çocuk hekimlerinin her zaman hissettikleri bir arzudur. Bebek ve çocuklarımızın bakımı ve hastalıklarıyla ilgilendiğimiz günler ve yıllar birbirini kovaladıkça bu istek bende de uyandı. Yazılacak kitap yıllar içerisinde biriktirdiğimiz tecrübelerimizin genç nesillere aktarılması amacında olmalıydı. Öncelik, yıllar içerisinde anne ve babaların en fazla öğrenmek istediklerini gördüğümüz püf noktalarına verilmeliydi. Öneriler net olmalı, iki arada bir derede olmamalıydı. Herkesin doğal olarak merak edeceği bilgilere kitap içerisinde kolaylıkla ulaşılmalıydı. Aşılama, büyüme ve gelişme takibi ile beslenme konuları enine boyuna işlenmeliydi. Kitap, doğumun ilk anlarıyla başlayıp, evdeki ilk günlerin organizasyonuyla kronolojik olarak devam etmeliydi. Konuk yazarlarla zenginleşmeliydi. Başka dillerden tercüme metinler kabul edilemezdi, farklı ülkelerin hekimlerinin önerileri yerine Türk hekimlerinin benimsediği öneriler vurgulanmalıydı. Bu amaca ulaşmak için kendimi anne ve babaların yerine koydum. Bu, biz çocuk hekimlerinin sıkça yaptıkları bir şeydir zaten.

Bizlerin yüzlerce ya da binlerce öz çocuğu var gibidir, çünkü herhangi bir hasta bebek için kritik önemde bir karar almaya kalktığımızda aileler her zaman bize “Doktor bey/doktor hanım, bebek kendi bebeğiniz olsaydı aynı uygulamayı yapar mıydınız?” diye sorarlar. Bu soru, sorumluluğumuz altında olan, kendisi karar veremediği için onun adına karar verdiğimiz bebekle aramızda olan bağı aniden güçlendirir ve bebeğin hekimi olarak cevap veririz: “Evet.” Kendimi anne ve babaların yerine koydum ve dört önemli özellik belirledim: • Anne ve babalar, pek çok konuda kendileri adına karar vermemizi ve mümkün olduğu kadar net olmamızı isterler. Bu nedenle bu kitapta, bebeğime suçiçeği aşısı yaptıracak mıyım, yürüteç zararlı mıdır gibi hemen hemen her anne ve babanın aklını kurcalayan sorulara net cevaplar verilmiştir. Olabilir/olmayabilir, yapılabilir/yapılmayabilir gibi net olmayan ifadeler kullanılmamıştır. • Anne ve babalar, böyle bir kitapta merak ettikleri soruların cevabını çok kolay bulmak isterler. “11 aylık erkek bebek ortalama kaç gramdır?” ya da “12 aylık olan bebeğim geceleri ortalama 8 saat uyuyor, bu normal midir?” gibi soruların cevabına mümkün olan en az zahmetle kitapta ulaşmak isterler. Elinizde tuttuğunuz kitabı incelediğinizde böylesi temel sorulara çok kolay ulaşabildiğinizi göreceğinizden eminim. • Anne ve babalar, birçok tıbbi uygulamanın nedenlerini öğrenmek isterler. Verem aşısının artık doğar doğmaz yapılmaması, bebeklere bir yaşına kadar süt ve bal verilmemesi, bebeklere artık asla aspirin önerilmemesi gibi tıbbi uygulamaların sebeplerini bilmek isterler. Kitapta bu uygulamaların nedenleri etraflıca anlatılmıştır. • Kitapta yer alan her bilgi güncel olmalıdır. Ebeveyn, güncel aşı uygulamalarına, her ay için geçerli güncel kilo ve boy değerlerine ulaşabilmelidir. Bu hedeflere ulaşmak için kollarımı sıvadığımda pek çok kişi ve kurumu yanımda, yardımcı buldum. Öncelikle editörlerim Sayın Deniz Yüce Başarır ve Sayın Tankut Gökçe, bu kitap daha proje aşamasındayken hiç azalmayan ilgilerini ve desteklerini esirgemediler.

Kendilerine müteşekkirim. Günümüzün “Louis Pasteur”lerinden biri olan ve rotavirüs aşısının geliştirilmesinde en önemli çabayı gösteren Sayın Prof. Dr. Timo Vasikari’ye çok teşekkür ediyorum. Şahsi isteğimi kırmayarak Türk anne ve babalara hitaben rotavirüs aşısını anlatan bir mektup yazdı ve biz çocuk hekimlerinin bebek ve çocukları aşılama konusundaki istekliliğimize destek verdi. Modern Bebek Bakımı kitabının en büyük şansı, ülkemiz için önem taşıyan sünnet konusundaki düşüncelerini bizlere aktaran Sayın Prof. Dr. Melih Bulut oldu. Değerli hocamızın engin tecrübelerinden süzülüp gelen önerilerinin, anne ve babalar için çok faydalı olacağına inanıyoruz. Hekimlerin, bebeklerin gelişimlerini nasıl takip ettikleri konusunu size anlatma çabamda değerli önerilerinden yararlandığım Sayın Prof. Dr. Banu Anlar’a teşekkür borçluyum. On yıldan uzun bir süredir bebek ve çocuk ürünleri sektöründe yönetici olarak çalışan, 0-3 yaş döneminde kullanılan ürünleri tanıtan Profesyonel Bir Babadan Annelere kitabının yazarı Sayın F. Erkin Ültanır, şahsi ricamı kırmayarak bizlere “Bebek Ürünleri” bölümünü yazdı. Biberondan burun aspiratörüne, göğüs kalkanından sterilizasyon ürünlerine, ebeveynin satın almayı düşünebileceği tüm ürünlerin önemli özelliklerini bizlere aktaran Sayın Ültanır ayrıca oto koltuğunun ülkemiz için ne kadar hayati bir ürün olduğunun altını çizdi.

Kendisine müteşekkirim. Modern Bebek Bakımı kitabını daha bir projeyken destekleyen, “Aşılar” bölümünü beraber gözden geçirdiğimiz Sayın Dr. Tamer Pehlivan’a ve Sayın Dr. Bülent Tayşi’ye teşekkür ediyorum. modernbebekbakimi.com <http://modernbebekbakimi.com> ve ansiklopediatri.com <http://ansiklopediatri.com> siteleri, Modern Bebek Bakımı kitabını internete taşıyan, zamanla birçok interaktif özellikler kazanacak siteler. Bu siteleri hazırlayan BilgiNet şirketi elemanlarına, özelikle de Ercüment Erdem ve Sinan Doğanlı’ya ne kadar teşekür etsem azdır. Hamburg Üniversitesi dermatoloji profesörü Sayın Peter Höger’in arşivinden fotoğraflar temin ederek kullanmamızı sağlayan, Nivea şirketi ürün yöneticisi Sayın Müge Özel Eğilli’ye teşekkürlerimizi sunuyoruz. Giriş Mevlana Hazretleri, Mesnevi isimli eserinde pişip olgunlaşan ham nohuttan bahseder. Zamanında tarlada yağmur sularını içip büyüyen ham nohut, sonunda kendini tencerede bulur. Aşçı, yemeği hazırlamaktadır. Kaynamakta olan yemek sularının içindeki nohut isyan eder, aşçıya “Bütün bu eziyet niçin?” diye sorar.

Aşçı üste çıkmaya çalışan nohuta kepçeyle vurur ve ona seslenir: “Kaçmaya çalışma, sana eziyet ettiğimi ise sakın düşünme, ben sana lezzet katıyorum. Sen baharatlar ve de pirinçle karışarak bir insan için gıda olacaksın, canına can katacaksın” der. Nohut bir süre sonra aşçıya şöyle der: “Beni pişir, bana kepçenle vur, ben bunları kendi başıma yapamam.” Nohut hamdır, pişer, olgunlaşır. Evet, belki bizler de ancak çocuğumuz dünyaya gelince kendi çocukluğumuzdan sıyrılıp, Mevlana’nın hikâyesindeki nohut misali olgunlaşmaktayız. Bizleri ham halden olgun hale getiren en önemli etkenlerden biri, çocuklarımızdır. Çıkardıkları ve de bizim çözmemiz gereken sorunlarla, bize verdikleri mutlulukla, hayata kattıkları anlamla, Mevlana Hazretleri’nin nohut örneğindeki aşçı gibi bizleri hamlıktan olgunluğa taşırlar. Tabii ki bu olgunlaşmayı ne nohut ne de bizler tek başımıza gerçekleştiremeyiz. Çocuğumuz büyürken yaşadığımız bu zorlu, zorlu olduğu kadar da zevkli olan süreçte, çocuğumuzun sahip olduğu özelliklerini ne kadar iyi gözlemlersek, kendimizi o kadar iyi yönlendirebiliriz. Çocuğu tanımak = kendini bilme Her zaman sağlıklı ve mutlu günler görmesi arzulanan bebeğimizi ve de çocuğumuzu büyütme çabası, bir sonraki nesli geleceğe hazırlamaktır öncelikle. Bu çaba içerisinde bizim için en önemli yol gösterici, çocuğumuzun sahip olduğu özelliklerdir. Okumakta olduğunuz bu modern bebek ve çocuk bakımı kitabındaki her bir öneri, bebeğinizin ya da çocuğunuzun sahip olduğu özelliklere göre uyarlanmalıdır. Kahvaltıda peynirli omlet ya da kaşarlı tost yerine, içerisine bol beyazpeynir konmuş, tarhana çorbası tüketmede ısrar eden, yumurtasını ancak öğlen öğününde tüketen çocuk örneğinde, anne-babanın çocuğa uyması, standart yemek kurallarında ısrarcı olmaması en iyi çözümdür. Akşamüstü huzursuzluklarının kolik sancısı olduğu anlaşılan bebeğe gereksiz ilaçlar vermeye çalışmak, 2. yaşta yaşanan ilk ergenlik çatışması döneminde ödül-ceza mekanizması oluşturmaya çalışmak ya da çok sık hastalanan, direnci düşük bir çocuğu erken yaşta yuva ortamında virüslerle savaşmaya zorlamak, bizleri hatalı duruma düşürecektir.

İkinci en önemli yol gösterici ise elinizde tuttuğunuz kitabın içerdiği bilimsel önerilerdir. Günümüz dünyasının en ideal koşullarında büyütüldüğü kabul edilen bebek ve çocukların tıbbi bakımıyla ilgili bilimsel öneriler, bu kitapta bir araya getirilmiştir. Çocuk hekimliği, tıbbi branşların atletizmi gibidir, hemen hemen her tıbbi branşın temelini oluşturur. 16 yaşına gelen çocuğun sahip olduğu fiziksel ve ruhsal özellikler, onu ömür boyu etkileyecektir. Şimdi kitabın sayfalarını bir bir aralayalım ve ebeveyn-çocuk hekimi ilişkisi dünyasına kapsamlı bir giriş yapalım. Hedefimiz bebeğimizin ve çocuğumuzun en modern, en ideal koşullarda bakımının sağlanması olsun. Hastanede ilk günler Doğum sancısı çeken annenin normal doğumla ya da sezaryenle doğum yapması, hem kendisi hem de tüm aile için çok heyecanlı bir süreçtir. Bu bölümde hastanede ya da doğumevinde doğumla birlikte heyecanla yaşanan ilk günler içerisinde bebek açısından önem taşıyan tıbbi durumları okuyacaksınız. Bebeğin ilk günleri, hem bebeğin ilerideki sağlığını ve performansını etkileyecek özelliklerinin belirlenmesine hem de yapılacak tarama testleriyle çeşitli hastalık durumlarının daha belirti bile vermeden, mümkünse ilk günler içerisinde yakalanıp erkenden tedavi edilmesine yönelik çabalara tanıklık edecektir. Modern bebekler artık pek çok konuda tesadüflerin akışına bırakılmamakta, pek çok tıbbi sorun açısından baştan taranmaktadırlar. Hastanede geçirilen ilk günler, bebeğin sağlığı açısından bu temel özelliklerin irdelendiği dolu dolu geçen günlerdir. Şimdi tüm bu özellikleri tek tek inceleyelim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir