Erich Fromm – Psikanaliz ve Zen Budizm

Bu kitap 1957 yılı Ağustos ayının ilk haftasında Meksika, Cuernavaca’da Özerk Meksika Ulusal Üniversitesi, Tıp Fakültesi Psikanaliz Bölümünün çağrısı üzerine yapılmış bir toplantıdaki çalışmalardan kaynaklanmıştır t1). Bundan yirmi yıl önce bir ruhbilimci meslektaşlarının Zen Budizm gibi «gizemci», dinsel bir sistemle ilgilendiğini duysa şaşırır, hatta apışır kalırdı. Hele meslektaşlarının çoğunun yalnız ilgilenmekle kalmayıp adamakıllı bu işin içinde olduklarını ve birlikte geçirmiş oldukları hafta içinde Dr. Suzuki’yi yakından tanımanın, görüşlerini izlemenin, üzerlerinde en azından son derece uyarıcı ve tazeleyici b ir etki yapmış olduğunu öğrenmiş olsaydı şaşkınlığı büsbütün artardı. Bu değişime neden olan etkenler bu kitapta anlatılacaktır. Burada kısaca özetlemek için bu nedenleri (1) Toplantıya, gerek MeksikalI, gerek Amerikalı elli kadar ruh hekimi ve ruhbilimci katıldı, «atılanların çoğunluğu psikanalistlerden oluşuyordu. 7 psikanaliz kuramındaki yeni gelişmelere, Batı dünyasındaki hem düşünsel, hem ruhsal ortam değişikliğine ve kitaplarıyla, konuşmalarıyla, kişiliğiyle Batı dünyasını Zen Budizmle tanıştırmış olan Dr. Suzuki’nin çalışmalarına bağlayabiliriz. Ben bu toplantıda yaptığım konuşmayı bütünüyle yeni baştan gözden geçirerek bu kitabı meydana getirdim. Hem biraz genişlettim, hem de içeriğinde bazı değişiklikler yaptım. Bu değişiklikleri yapmama toplantının benim üzerimde yaptığı etki neden oldu. Gerçi toplantı öncesinde de Zen Budizmle ilgili edebiyatla tanışıklığım vardı; gene de toplantının üzerimde yaptığı uyarıcı etki ve konu üzerinde sonradan da düşünmemi sürdürmüş olmam görüşlerimde değişmelere ve önemli gelişmelere yol açtı. Bu sözlerimle yalnızca Zen konusundaki anlayışımdaki değişimi değil, ama aynı zamanda bilinçdışım oluşturan şeylerin neler olduğu, bilinçdışının bilince dönüştürülmesi ve psikanaliz yoluyla tedavinin amacı gibi psikanalizle ilgili görüşlerimde olan değişimi de anlatmak istiyorum. ERİCH FROMM 8 ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ Erich Fromm’un önsözünden 1957 yılında Meksika Üniversitesi’nde «Zen Budizm ve Psikanaliz» konusunda elli kadar ruh hekimi ve ruhbilimcinin katıldığı bir sempozyum düzenlenmiş olduğunu öğreniyoruz. Burada çevirisi sunulan kitap bu sempozyumda yapılmış başka iki konuşmayla birlikte «Zen Buddhism and Psychoanalysis» adı altında tek bir kitap olarak yayınlanmıştır f1).


Öteki konuşmalar D. T. Suzuki’nin (2) ve Richard de Martino’- nun (3)… Kuşkusuz Zen Budizm denilince ilk akla gelen ad Suzuki’ninki… Batı için Zen Budizm’i anlaşılır duruma getirmekte o kadar etkili olmuş olan Suzuki’nin, sözü geçen kitaptaki yazısı, küçük bir grup ruh hekimi ve ruhbilimciyi karşısına alan bir konuşmadan kaynaklandığından öteki yazılarından farklı olarak, bana Zen’le tanışıklığı az ya da hiç olmayan kimselerce kolay okunacak bir yazı olduğu kanısını vermedi. Richard de Martino’nun yazısı için de hemen aynı şeyler söylenebilir. Buna karşın Erich Fromm, çevirisini sunduğumuz yazısında, konuların özünden hiç bir şey yitirmeden, çok açık, çok kolay anlaşılır bir dille genel olarak psikanaliz kuramı ve kendisinin insancı psikanaliz görüşleriyle Zen (1) (New York, Harper and Row, 1960.) (2) Lectures on Zen Buddhism. (3) The Human Situation and Zen Buddhism. 9 Budizm’in temel ilkelerini ve özellikle «şaton» adı verilen «aydınlanma» yaşantısının içyapısını büyük bir yetkiyle anlatmayı başarmış. Yazı Zen Budizm’in psikanalize kazandırabileceği yeni boyutlarla ilgili bir öneriyle sonuçlanıyor. Bu nedenlerle beni son derece etkileyen bu yazıyı ayırıp bir kitap olarak yayınlamayı uygun buldum. Ayrıca bu kitap Türk okuruna Erick Fromm’u tanıyıp değerlendirme konusunda yeni bir açı da getirmiş olacak. Freud sonrasının en ünlü ruhbilimcilerinden biri olan Erich Fromm, ruhbilim bakımından Freud ve Rank’ın etkisiyle toplumbilim bakımından Marx’ın etkisini, Freud’- cu analistlikle toplumsal ruhbilimi birleştirmiş önemli bir düşünür… Bu kitap bunun dışında Erich Fromm’un Batı düşüncesiyle Doğu görüşü arasında da bir bireşime ulaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bu kitaptaki yazının ilk kez yayınlandığı günden beri geçen on sekiz yıl içinde Batı’da Zen Budizm’e ilgi daha da artmıştır. Erich Fromm bu artışın nedenlerini yazısında yeterince açıklamış olduğundan bu konuya fazla bir şey eklemeyi gereksiz sayıyorum. Gene de Suzuki’nin kitapta konu edilen bir sözünü buraya getirmeden edemedim.

«Mutlu olabilmek, birbirimize sevgi duyabilmek için bütün yeteneklerimiz var da genellikle bu gerçeğe gözlerimizi kapıyoruz.» Acaba, Baîı’da bu gerçeğe gözlerini açmak isteyenler mi çoğalıyor? Benim bundan çok kısa bir süre önce yayınlanan «Zen Budizm, Bir Yaşama Sanatı» adlı denemem dışında yurdumuzda Zen Budizm konusunda hemen hiç bir kitap yok. Onun için çağımızın bu çok ünlü ruhbilimcisinin bu konudaki tanıklığının büyük bir değeri olacağına, kültür yaşamımızdaki bir eksiği dolduracağına inanıyorum. Nisan 1978, Florya İlhan GÜNGÖREN 10 PSİKANALİZ VE ZEN BUDİZM Zeıı Budizmle psikanaliz arasında bir ilişki kurmaya çalıştığımız zaman, insanın doğal yaratılışıyla ve insanı esenliğe ulaştırmayı amaçlayan kuramlarla uğraşan iki ayrı sistemi karşılaştırmış oluyoruz. Bunlardan birincisi ne kadar Doğu düşüncesinin özelliklerini yansıtıyorsa öteki de o kadar Batınmkileri yansıtıyor. Zen Budizm Hintlinin akılcı ve soyut düşünce biçimiyle Çinlinin somuta ve gerçekçiliğe dönük zihin yapısının bir karışımı. Zen ne kadar Doğuluysa ‘psikanaliz de o kadar belirgin bir biçimde Batılı; Batının insancılık ve akılcılığıyla, on dokuzuncu yüzyılın akılcılıktan bir kaçış özlemiyle doğaüstü karanlık güçlerin peşinde bir romantik arayış içinde oluşunun ürünü. Bunun yanında, insanın ruh sağlığı konusuna bu bilimsel yaklaşımın köklerini, daha da gerilere, eski Yunan bilgeliğiyle Musevî ahlâkçılığına kadar da götürebiliriz. Ama gerek psikanalizin, gerek Zen’in insanın doğal yaradılışı ve insana yeni bir biçim vermeye dönük uygulamalarla uğraşmaları bir yana, birbirlerine benzemeyen yanları benzeyen yanlarından daha ağır basıyor gibi görünüyor. Psikanaliz her yanıyla dinle ilgisi olmayan bilimsel bir yöntem. Buna karşın Zen «aydınlanmaya» ulaşmayı amaçlayan bir kuranı ve uygulama; Batı’da dinsel ya da gizemci diye adlandırılabilecek bir yaşantı. Psikanaliz ruh ve akıl hastalıklarının bir tedavi yolu; Zen’se bir manevî kurtuluş yolu. Bu durumda psikanalizle Zen Budizm arasındaki ilişki konusunda yapılabilecek bir karşılaştırma ikisi arasında 11 keskin ve aşılmaz ayrılıklar olduğunu ortaya koymaktan başka bir sonuç verebilir mi? Gene de psikanalistler arasında Zen Budizme karşı, giderek artan bir ilginin varlığı tartışma götürmeyecek bir açıklıkla görülüyor (*). Bu ilgi acaba nereden kaynaklanıyor? Bu ilginin anlamı nedir? Bu küçük kitabın uğraşı bu sorulara yanıt aramak olacak. Bu kitapta Zen Budizmin düşünsel yapısının sistemli bir sunuluşu söz konusu değildir.

Zaten böyle bir işi üstlenmek benim bilgimi de yaşantılarımı da aşar. Öbür yandan psikanalizin ayrıntılı bir sunuluşunun da bu kitabın boyutlarından dışarı taşacağı kuşkusuz. Gene de kitapçığın birinci bölümünde psikanalizin bazı yanlarını psikanaliz ve Zen Budizm arasında en göze çarpan ilişkileri gösterebilecek oranda biraz ayrıntılı olarak ele alacağım. Bir bakıma psikanalizin bu yanları benim bazan «insancı psikanaliz» diye adlandırdığım Freud’un analiz uygulamasının bir devamı olan temel düşünceleri de içine alıyor. Bu çalışmamla Zen Budizmi incelemenin yalnız benim için değil, psikanalizi inceleme konusu yapmış olan herkes için ne kadar önemli olduğunu gösterebilmiş olmayı umuyorum.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir