Erik Jan Zürcher – Devletin Silâhlanması – Ortadoğu’da ve Orta Asya’da Zorunlu Askerlik

Askere alma sistemleri içerisinde, genel ve zorunlu askerlik hizmeti, 1 9. ve 20. yüzyılların büyük bölümünde hakim olan biçimi oluşturmuş, ne var ki sosyal tarihçiler bu olguyla pek az ilgilenmişlerdir. 1 Zorunlu askerliğin, ücretli ve ücretsiz emek ile özgür ve özgür olmayan emeğin kavşak noktalarında işgal ettiği konumun ilginçliği göz önüne alındığında, konuya verilen dikkatin azlığı daha da şaşırtıcı bir hal alır. Bu derleme, zorunlu askerlik sisteminin belirli bir bölgede (Ortadoğu) yayılmasını incelemektedir ki, zorunlu askerlik burada nispeten yakın zamanlara kadar dış dünya ile ilişkisi çok az olan, büyük ölçüde kendi kendine yeterli tarımsal topluluklar üzerinde giderek artan ve merkezileşen devlet kontrolünün en önemli özelliğini teşkil etmiştir. Zorunlu askerlik hizmeti ile ilgili olarak askeri tarihçiler tarafından yazılmış geniş bir literatür bulunmaktadır. Man in Anderson, Conscription: A Seleel and Annotated Bibliography (St anford, 1976), 413 sayfayı dolduran maddeler içerir; bunun yirmi sayfası ABD ve Ingiltere haricinde kalan ülkelere aittir. “Diğer yabancı ülkeler” başlığı altında ele alınan ülkelerin hepsi Avrupa veya Ingiliz lmpar:ıtorluğu sömürgeleridir. Yazarlar, Lex Heerma van Voss’a yararlı görüşleri ve sağladığı ek bilgiler için teşekkür ederler. 2 jan lucassen • erik jan zUrcher Zorunlu ve genel askerlik hizmetinin getirilmesi hem devletleri, hem de toplumları, tümüyle yeni, çözümü büyük emek isteyen sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır. Sistemin kendine özgün yönlerinin incelenebilmesi için karşılaştırmalı bir yaklaşım gerekli olup, konu iki ayrı dağarcık içerisine yerleştirilmelidir; şöyle ki, askeri kaynaklcu arayışında olan devletlerin karşısındaki seçeneklerin yanısıra, devletten gelen talep karşısında bireylere, cemaatlere ve tüm toplurnlara açık olan seçenekler de ele alınmalıdır. Zorunlu askerlik hizmeti, eninde sonunda, askere almanın sadece bir biçimi olup, ancak belirli koşullar altında geçerli ve istenebilir bir durum olarak, askere alma işlerinin çağlar boyunca nasıl yürütüldüğünü araştıran bir çerçevede incelenmesinin gereği ortadadır. Karşılaştırmalı yaklaşımı benimsernek suretiyle Avrupa ile Ortadoğu arasındaki benzeriikiere dikkat çekmeyi ve böylece değişik sistemlerde benimsenmiş dinamikleri ortaya koymayı amaçlarken, aynı zamanda Oryantalizm’e ve bunun dünyayı ‘medeniyetlere’ bölen indirgemeci yaklaşırnma karşı mücadeleye katkıda bulunmayı da hedeflemekteyiz. 2 Bu problemi, Charles Tilly’nin öne sürdüğü savaş yoluyla devlet kurma ve şiddetin devlet tekeline alınmasıyla ilgili modeli kullanarak da ele ala biliriz. 3 Silahlı kuvvetler de dahil olmak üzere devletin sürekli olarak gençleşmesini, sadece dış tehditlere karşı yapılan basit bir tepki olarak değil, kaynakların mevcudiyetindeki sürekli değişikliklere bir yanıt olarak görmek gerektiğini ima eder.


Tılly modelinde, devletin vergi gelirleriyle ilgili potansiyeli, belli bir askere alma sistemi tercihini belirler ve dolayısıyla direniş olanaklarıyla ilgili seçim ortaya çıkar. Bu nedenle, vergilendirmenin bir seçenek 2 Stephen Peter Rosen’in, Societies and Military Powe” lndia and itsArmies (Delhi, 1996) adlı, cesur karşılaştırmalar yaptığı kitabı esin kaynağı olabili� Örneğin 28. sayfaya bakınız: “Hıristiyan, Müslüman, İspanyol ve Hindu kültürlerinin her birisinin özgün, sabit ve benzersiz stratejik bakışlarının olduğunu öne sürmek yerine, her kültürel bölgedeki po�tik birime bakıp, bura· larda hakim yapıların neler olduğunu, bunların askeri güç üretmek içinhangikabiliyetlere sahip olduklarını ve bu yapı ve ilişkilerin değişip değişmediğini sorabiliriz. ] Charles Tilly, Coercion, Capital and European States, 990-1900 (Cambridge, MA, 1990). zorunlu askerlik ve dir eni�: lari hi çerçeve 3 olmadığı durumlarla, kentlerde olduğu gibi, bir seçenek olduğu durumlar arasında bir ayırım yapma yoluna gideceğiz. İkinci durumda, esas olarak savunma anlayışı içerisindeki kentli milis kuvvetleri ile devletin çok daha yüksek hareket kabiliyetine ve saldırı gücüne sahip olan ordusu arasında bir işbölümü görülebilir. Vergiden elde edilen gelir sayesinde devlet şu üç strateji arasında tercih yapma olanağına sahip olur: Özgür olmayan kişilerin (tebaa, fethedilenler veya satın alınanlar) askere alınması ki, bunlara ödeme yapılabilir veya yapılmayabilir; ulusal veya uluslararası işgücü pazarından para karşılığında askere alınanlar; ve nihayet yeme içme ve giyim ihtiyaçları karşılanmakla birlikte normal bir üceete benzeyen herhangi bir ödeme yapılmayan özgür yurttaşların askere alınması. Bu son stratej ide özgür yurtaşlar gönüllü olabilecekleri gibi, zorunlu olarak askere çağrılmış da olabilirler ki -bu durumda özgürlüklerinin ciddi şekilde kısıtlanmış olacağı açıktır. Şimdi, erken modern ve modern dönemlerde, Avrupa’daki gelişmelerin arka planı karşısında Müslüman Ortadoğu’da kulianılmış olan askere alma biçimleri üzerinde kısa bir bakış atıp aralarında sıralama yapmaya çalışacağız. ASKERE ALMA BiÇiMLERİ Devletin askeri amaçla vergi geliri yaratma kabiliyetini hareket noktası olarak alarak, 1 7. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları arasında Ortadoğu ve Avrupa’da ordu ve donanma için askere alma işlemlerinde dört ana biçim görmekteyiz: Feodal askere alma, özgür olmayan askere alma, işgücü piyasasından askere alma ve zorunlu askerlik. Feodal Askeri Seferberlik Bu sistem esas olarak devlet (örneğin kral veya sultan) ile feodal lordlar veya kabile şefleri arasındaki parasal olmayan ilişkiye dayanır. Aile ve toprak hakları veya vergi muafiyeti karşılığında, efendiler/lordlar asker sağlamayı taahhüt ederler.4 Kendi komutanlarının emri altında, 4 Analitik bakış açısı seçilmiş olduğu için, feodal lord ile askerleri arasındaki ilişki burada rmışılrnayac�kıır; bununla birlikıe şu husus açıkıır ki- aşağıda ıartışılacağı şekilde devlee ve ıeba- If jan luc:assen � erik jan zt:ırc:her kendi silahları ve/veya atları ile savaşan askerler çoğu kez mahalli olarak konumlanırlardı.

Tartıştığımız dönem içinde bu sistemin en yaygın olduğu yerler Avrasya meskfın bölgelerinin step ve çöllerle birleştiği sınır boylarıydı. Osmanlı İmparatorluğu’nda gerçek feodalizmin olup olmadığı her zaman yoğun bir şekilde tartışılmıştır, 5 ancak süvarilere. (sipahiler) askeri hizmet karşılığında devlet topraklarından intifa hakkı veren imparatorluk tırnar sistemi, nisbeten güçlü olan Osmanlı devletine� devlete ait tahıl ticareti tekeline ve köylü haklarına verilen devlet desteğinin “toprak sahipleri”nin daima Avrupa’daki karşıtlarından daha az özgür olduğu anlamına gelmesine rağmen, kesinlikle feodal sistemle ortak özelliklere sahipti. Sipahi birliklerinin hareket özgürlükleri de kısıtlanmıştı çünkü sefer mevsiminde bunlar mahalli olarak görevlendirilmez, fakat imparatorluk ordusunun bir parçasını teşkil ederlerdi. Değinilen sistem Sultan’ın hakimiyeti altındaki topraklarda hiçbir zaman tümüyle uygulanmamıştı. Bu, 1 7. yüzyıl sonlarına değin merkezi vilayetlerde (Anadolu ve Balkanlar) askere almanın temel araçlarından birisi olmakla birlikte, sözkonusu tarihte iki bakımdan yararsız hale gelmişti: ateşli silah kullanan ordulara karşı bir ortaçağ teknolojisi olarak ve devletin son derece ciddi bir nakit gelir problemi olduğu sırada bir gelir üretme sistemi olarak.6 ası arasındaki ilişkide olduğu gibi· burada da özgür ve özgür olmayan ilişkiler arasında her rürden çeşitlerneyi görmekteyiz. Iyi bir örnek olarak diğerlerinin yanısıra Hollanda ve sonra da Ingilizler tarafından (örneğin Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda) isrihdam edilmiş olan ve paralı askerlerin kapiralist bir şekilde kiralanması şeklinde görülebilecek olan Hessen yardımcı birlikleridii: Bununla birlikre Hessen içerisinde hem feodal yükümlülükler, hem de 1 B. yüzyılın ikinci yarısında zorunlu askerlik önemli bir rol oynar. Bkz. Perer K. Taylor, lndentured to Liberty: Peasant Life and the Hessian Military State 1688-1815 �rhaca, NY ve Londra, 1994). 5 Osmanlı lmpararorluğu’nda devler-köylü ilişkilerinin kapsamlı bir rarrışması için bkz. Huricihan lslamoğlu-lnan, State and Peasant m the Ottoman Empire: Agrarian Power- Relations and Regional Economic Development in Ottoman Anatolia durmg the Sixteenth Century, Leiden, 1994, s.

1-21 (Türkçesi: Osmanlı Imparatorluğu’nda Devlet ve Köylü, Ilerişim Yayınları, lsranbul, 1991). Bibliografya aym zamanda feodalizm rarrışmasına mükemmel bir giriş sağlamaktadır. 6 Çeviri için bkz. Suraiya Faroqhi, “Crisis and Change”, Halilinalcı k ve Donald Quaraerr, deri., An Economic and Social History of the Ottoman Empir e 1300-1914 (Cambridge, 1994), s. 413-622 (Türkçesi: Osmanlı Imparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi I 1300-1600, çev. Halil Berkray, Eren Yayıncılık, lsranbul, 2000). zorunlu askerlik ve direni�, tarihi çerçeve 5 Feodal olarak nitelendirilemeyecek, ancak yine de maddi olmayan ödüller karşılığında yapılan hizmeti içeren sistemler, Rus İmparatorluğu’ndaki Kazaklar gibi, silahlı köylülere (Wehrbauern) dayanır. 1 7. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’ndaki leventler de bu katagoriye giren bir grup olarak ele alınabilir. Her ne kadar bunlar kısmen ” şehirlerdeki ayaktakımı” arasından askere alınmaktaysa da, çoğu, hizmet karşılığında vergi muafiyeti tanınan köylerden gelmekteydi. Geleneksel çekirdek güçleri giderek daha yararsız hale geldikçe imparatorluk, silahlı bir yönetici seçkin (askeri) ile, silahsız, üretici tebaa (reaya) arasındaki keskin ayrılık kavramına olan ideolojik bağlılığına rağmen, giderek artan bir şekilde bu askerlere dayanmaya başladı. Avrupa’nın büyük ülkelerinde kabileler oldukça erken dönemlerden itibaren önemlerini yitirdiler. Kazak sosyal örgütlenmesi “kabilesel” değildiyse, 1 745’teki savaşta Jacobit İskoç klanlarının yenilmesi bunların son direnişi olarak görülebilir.

Osmanlı İmparatorluğu kabile güçleri kullanmakta birlikte, bunlar hiçbir zaman askeri örgütlenmede merkezi bir konuma sahip değillerdi ve çoğu zaman yararları şüpheli görülen yardımcı güçler kategorisinde yer atıyorlardı. Diğer yandan, Stephanie Cranin’in yazısında (9. yazı) işaret ettiği gibi, kabile güçleri 20. yüzyılda dahi ordunun belkemiğini oluşturuyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu ve İran’da Rus Kazakları model alan güçler örgütlendiği zaman, bunlar her iki durumda da kabile kuvvetlerine dayandırılmışlardı. Özgür Olmayanların Askere Alınması Bu sistem devlet ile özgür olmayan tebaaları arasındaki ilişkiye, fetih ve boyun eğdirmeye7 veya uluslararası köle pazarında yapılan ticarete dayanır. Özgür olmama statüsünün farklı karakterlerine göre tanımlayabileceğimiz dört ayrı tip bulunmaktadır:

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir