Fehim Taştekin – Suriye – Yıkıl Git, Diren Kal

Tarih 6 Mart 20 11. Yer Suriye’nin Ürdün sınırında tarım ve kaçakçılıkla meşgul Dera kenti. Bütün dünyaya pazarianan hikayeye göre yaşları 15-17 arasında 1 2-18 çocuk Tunus ve Mısır’da başlayan isyan dalgasından etkilenerek okulun duvarlarına özgürlüğün adını yazdı. Yazılan slogan medyanın Arap Babarı diye kodladığı zorba, yolsuz ve nepotik rejimiere karşı isyanlaŞam’da bombalı saldı rı lar 21 Aralık 20ll’de başladı. Sorumlu Nusra’ydı. 21 rın alarnet-i farikası haline gelmiş “El şeab yurid iskat el nizam” yani “Halk rejimin yıkılmasını istiyor” idi. Muhaberat apar topar gençleri enseledi. İsrail’le köşe kapmaca oynayabilen Ortadoğu’nun en güçlü istihbarat şebekesi, surda delik açılmasına izin ver�­ cek değildi ! Aileler çocuklarını almak için Vali Faysal Gülsüm’ün kapısını çal:’ dı, olmadı. Ardından emniyet-istihbarat merkezinde Beşşar el Esad’ın teyzesinin oğlu Atıf Necib’e gittiler, kovuldular. Hatta Necib ısrar ederlerse eşleriyle birlikte kendilerini de tutukiatacağı tehdidi savurdu. Ağır bir aşağılamaydı. Sonunda valilik binası basıldı, çocuklar ailelerine teslim edildi. Ama bir sorun vardı: Muhaliflerin iddiasına göre çocukların tımakları çekilmiş, bazılarına da tecavüz edilmişti! Suriye yönetiminin kesinlikle reddettiği bu iddialar üzerine gözler karardı, Eba Zeyd ailesinin aşireti isyan bayrağını çekti. Onlara göre artık bu bir onur meselesi haline gelmişti. 18 Mart 20l l’de binlerce kişi sokağa döküldü.


Göstericilerin üssü haline gelen El Örneri Camii’nden çıkan kalabalık ile vali arasındaki diyalog kötü gidince çıkan olaylarda 4 kişi öldü. İçişleri Bakanlığı olayla ilgili soruşturma açarken Devlet Başkanı Esad, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad ile Yerel Yönetimler Bakanı Tamir el Hucce’yi Dera’ya gönderip ailelere taziye mesajını iletti. Ardından Esad, Deralıların taleplerine kulak vermeyen Vali Faysal Gülsüm’ü görevden aldı. Gösterilerin devam etmesi üzerine 20 Mart 2011’de Esad bu kez yardımcısı Faruk el Şara’yı hemşehrilerini sakinleştirmesi için Dera’ya gönderdi. Bu diyalog ve teskin çabaları kafi gelmedi, isyan kartopu gibi kentlerden kentlere yayıldı. Ekmek ve özgürlük arayışı kısa sürede kanlı bir hesaplaşmaya dönüştü. Kah güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanması ve muhaliflerin şiddete başvurması, kah aşiretlerin kendi çocuklarını koruma adına özsavunma pozisyonu alması ve ordudan ayrılan askerlerin silahlarını düzene çevirmesi, kah üçüncü tarafların gösterilerle yıkılmayacağını öngördükleri rejime karşı “iç savaş” seçeneğini devreye sokup behemehal muhalifleri silahiandırması Suriye’yi karşılıklı korkunç suçların işlendiği kanlı bir sahneye dönüştürdü. 1982 Hama katliamının yasını tutan İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler), Batı ve Körfez ülkelerine sığınmış sürgün nesli, solcular, küstürülmüş ya da ıskartaya çıkmış eski Baasçılar, rejimin tüm günahlarından haksızca sorumlu tutulan Aleviler başta olmak üzere diğer azınlıklar, zılgıt yemiş Kürtler, velhasıl sistemden memnun olmayanlar ya da mağdurlar 20ll’de rejimle hesaplaşma fırsatını yakaladı. Ne var ki değişim için sokaklara dökülen barışçıl insanlar çok geçmeden bazı grupların silaha başvurması, fidye için adam kaçırma olayları, mezhepçi saldırılar, infazlar ve İslamcı fanatiklerin öne çıkması yüzünden “Yıkıl git” dedikleri rejime “Şimdilik diren kal” demeyi tercih etti. 22 Suriye’deki Baasçılık ve Arap milliyetçiliğini besleyen damarları, ülkenin yakın tarihinde lslarncılarla yaşanan kanlı hesaplaşmaların bıraktığı tonuyu, etnik ve inanç ha�lanndaki kırılganlığı, Baas Partisi’nin bütün hoyratlığına ve çekilmez taraflarına rağmen bu ülkede bir şekilde sağlanmış mezhepsel ve dinsel uyurnun kodlarını çözmeden 20l l’de başlayan yeni sürecin neden ansızın zehirlendiğini anlamak da zor. Onun için önce makarayı geriye sarıp filrnin başında neler olduğuna bakmak lazım. 23 Birinci Bölüm SİVASET KARMASI: SÜN N i, ALEVi, DÜ RZİ, HIRİSTİYAN; ARAP, KÜRT … Ortadoğu’nun izdüşümü sayılan Suriye’de bir ayağı Lübnan’a, diğer ayağı Ürdün’e, bir başka ayağı Suudi Arabistan ve lrak’a, birkaç ayağı birden Türkiye’ye uzanan etnik ve dinsel mozaik bu ülkenin asıl gücü olduğu kadar komplolara ve tahriklere açık tarafını oluşturuyor. 201 l’den sonra Suriye bu Şam’da Emeviye Camii önünde günlük yaşam. Temmuz 2015. 25 eşsiz mozaiğin çatırdadığı ve sonra yavaşça “Suriyelilik” kimliği etrafında yeniden topadandığı iki farklı süreç yaşadı.

Bütün lanet taraflarına rağmen rejim, Hafız el Esad’ın darbeler zincirinin son halkası olduğu günden beri siyaseten iyi kötü bir istikrar yakaladı. İstikrar, Suriye toplumunun ciddi şekilde prim verdiği bir neticeydi. İstikrar adina Esad’ın devlet başkanı olarak ülkenin genel politikalarına, başkomutan olarak orduya ve Baas Partisi Genel Sekreteri olarak siyasal hayata hükmetmesine rıza gösteren halkın reform talepleri, Soğuk Savaş düzeni çözüldükten sonra da kendini ortaya koyacak bir mecra bulamadı. Hafız el Esad’ın siyasi varisi olarak gördüğü oğlu BasH’in ı 994’te trafik kazasında ölümünün ardından Londra’dan apar topar ülkeye getirterek devlet başkanlığına hazırladığı iki numaralı oğlu Beşşar reformlar için umut kaynağıydı. Suriye’nin tarihsel ve çevresel koşulların şekillendirdiği toplumsal ve siyasal dokusuna barışçıl enstrümaniarın dışında müdahalelerin vekalet savaşını beraberinde getirmesi kaçınılmazdı. Yanlış ve çarpıtılmış bilgiler üzerine analizierin merkezine alınan “Ezen Alevi azınlık, ezilen Sünni çoğunluk” söylemini hoyratça kullanıp Suriye ile ilgili hesap yapanların miyopluğu da Sünni Arap’la Alevi Arap’ı, Dürzi Arap’la Sünni Çerkes’i; Müslüman’la Hıristiyan’ı (Ermeni, Süryani, Keldani) bir arada yaşatan medeniyetler havzasının vereceği refleksi görememesiydi. Ve nihayetinde silahlı kalkışmalar tertiptenerek toplumsal doku fena halde tahrip edildi. Sosyal ve kültürel olarak iç içe geçmiş bu toplumda düne kadar birbirinin mezhebi ya da dinini sormayı ayıp sayan insanlar, kanlı sürecin ilk evresinde eski bir dostun yemek davetini “Acaba bir tuzak mı” diyerek reddetme noktasına geldi. Aleviler Baas döneminde bürokraside nüfuslarıyla orantısız bir güce ulaşmış olsa da aslında rejim önemli ölçüde Sünni sütunlar üzerinde kaldı. William L. Cleveland’e göre “Yeni iktidar yapısında yer almayı başaran Sünniler eski kentli eşraftan çok mütevazı geçmişlerden geliyordu. Dolayısıyla yeni rejim Aleviliğin yanı sıra kesinlikle köy kökenliydi ve kent temelli eşraf ailelerin aleyhine taşranın yükselişini temsil ediyordu. Esad döneminde devletin yeni seçkinleri ı 940’lar ve ı 950’lerde Baas Partisi’ni kuran reformculardan farklıydı. Partinin kuruculan Mişel Eflak ve Salalı Bitar Şam kökenliydi ve fikirlerini Paris’te Avrupa edebiyatı ve felsefe okurken oluşturmuşlardı… Esad rejiminin yetkilileri köylerden ve kasabalardan geliyordu.”1 Toplumun değişimi sahiplendiği sağlıklı bir geçiş süreci olmadığı takdirde karmaşık sosyolojik ve siyasal yapısı nedeniyle ülkenin türbülanslara savmlması şaşırtıcı değildi.

Toplumsal zemindeki çatlaklar paradoksal olarak Esad ailesinin iktidarda uzun süre kalmasını kolaylaştıran önemli birer faktördü. Hafız el Esad darWilliam L. Cleveland, Modern Orıadogu Tarihi, Agora Kiıaplıgı, Istanbul, 2004, s. 444. 26 beyle gelip darbeler dönemini kapatan bir lider olarak siyasal yaşarndaki yerini perçinledi. Esad’a kadarki dönerne baktığımızda siyasi zeminin ne kadar kırılgan olduğu net olarak görülüyor: Fransızların çekil�esinin ardından kırsalı iktidara taşıyan Hüsnü el Zairn, ilk Cumhurbaşkanı Şükrü Kuvvetli’yi 30 Mart ı949’da devirdi. tık darbenin mimarı Şarnlı bir Kürt, darbeyi yiyen Konya asıllı Sünni bir Türk’tü. Zairn sırtını Kürtler ve Çerkeslere dayadı. Şam’daki başkanlık muhafızlarının neredeyse tamarnı Çerkeslerden oluşuyordu. Başbakan da Hamalı Kürt Muhsin el Barazi’ydi. Kısa bir süre sonra Arap rnilliyetçisi Sami el Hinnavi, ı 4 Ağustos ı 949’da darbe yaptıktan sonra Mezze Hapishanesi’ne tıktığı Zairn ve Barazi’yi öldürttü. Aynı yıl Hinnavi’ye darbe yapan ise “darbedaşı” Hamalı Kürt Edip Şişekli’ydi (Çiçekli). Bir süre tutuklu kaldıktan sonra Lübnan’a sürgüne gönderilen Hinnavi, ı 950’de Barazi’nin yeğeni Herşo tarafından Beyrut’ta öldürüldü. lntikarn alınmıştı. Şişekli’nin Hinnavi’ye olan öfkesinin kaynağında Irak’la birleşmeyi hedefleyen Haşimilere verdiği destek yatıyordu.

Şişekli hem Haşirni etkisine hem merkeze mesafeli duran Dürzilere savaş açtı. Şişekli’nin sonunu da Dürzi lider Sultan el Atraş ve Irak’la birleşme taraftarı devrik Devlet Başkanı Haşim el Atassi getirdi. Lübnan’a kaçan Şişekli, Dürzi lider Kemal Canbolat’ın ölüm tehdidi üzerine Brezilya’ya sığındı. ı 964’te Rio de janeira’da bir Dürzi genç tarafından öldürüldü. Arap rnilliyetçiliği Suriye siyasetinde hep etkili oldu. Dış politikaya da renk veren bu milliyetçi darnar ülkeyi Irak’la değil ama ı958’de Mısır ile ortak devlet olmaya kadar götürdü. Kuşkusuz siyaseten Mısır ile Irak arasında sarkaca dönen Suriye’deki bu yön arayışının toplumsal bir yansıması da vardı. Sözgelimi Şam lı Sünni eşraf Mısır’la birleşrneye sıcak bakarken Halepli Sünni eşrafın yüzü Irak’a dönüktü. ı 960’ların ilk yarısına kadar Şarnlı, Halepli, Hamalı politikacılar Suriye’nin politikasına yön verdi. lktidar kavgalarında mezhepsel farklılıklar da ayrıştırıcı faktör olageldi. ı962’de Sünni subayların başarısız darbe girişimleri, birtakım Sünni askerlerin tasfiyesiyle sonuçlandı. Baas ise farklı kesimleri ortak bir ideolojide birleştirdi. Baas’ın iki kurucusundan Mişel Eflak Hıristiyan, Salalı Bitar Sünni’ydi. Baas’ta Salalı Bitar ılırnlıları, Alevi Sa lah C ed id radikalleri temsil ediyordu. Siyasi süreçte ı 963’te Baasçıların darbesiyle yeni bir sayfa açılırken oluşturulan askeri konseyin ı 4 üyesinden beşi Alevi’ydi.

Darbe sonrası Sa lah Cedid ve Hafız el Esad gibi Alevi subaylar etkin konum elde etti.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir