Gahl Eden Sasson – Kozmik Gezgin

Kozmik gezgin olmak demek, yaşamda olan her şeyin- iyi veya kötü, uyum içinde veya zorlayıcıgelişmemize ve asıl kaderimize ulaşmamıza yardım etmek için Yaratan tarafından tasarlandığını kabul etmek demektir. En kötü düşmanınız, kılık değiştirmiş ruh arkadaşınız, itici bir durum sizin çıkış yolunuz olabilir. Yaşamın verdiğini kabul etmek, Işığı kabul etmenize olanak tanır. Bu kitap, sizi yaşamın dalgalarında sörf yapmaya davet eden, zaten yapmak durumunda olacağınız yolculuğa çıkmanız için sizi davet eden bir uyandırma çağrısı olarak yazılmıştır. Hindistan ve Uzak Doğu’ya yaptığım bir geziden döndüğümde yirmi üç yaşındaydım. Artık yerleşme ve bir iş sahibi olma zamanının geldiğini düşünüyordum. İsrail’in Hayfa şehrinde ultra-akademik bir ailede yetişmiş olmam nedeni ile eğitimimi ilerletme konusunda üzerimde bir baskı hissediyordum. Peki ama ne okuyacaktım? “Ben kimim?” sorusunu kafamdan çıkaramıyordum. En sonunda karar verdiğim günü anımsıyorum. Akdenizde biraz yüzdükten sonra kendi evime dönmeden önce ebeveynimin evine uğradım. Yaşamımın çoğunu geçirdiğim binanın üzerindeki levhada “Freud Sokağı 26” yazıyordu. “Bu kadar da aşikâr olabilir mi?” diye kendime sordum. Ertesi gün Hayfa Üniversitesinin psikoloji bölümüne yazıldım. Yıllar sonra, Kabala ve nümeroloji üzerindeki çalışmalarım derinleştikçe yirmi altı sayısının Tanrı’nın, Bilgelik denilen arketip enerji ile bağdaştırılan ve telâffuz edilemez adının nümerolojik değerini simgelediğini keşfettim. Ebeveynimin evinin üzerindeki işaretin beni yalnızca Freud’u öğrenmeye değil, aynı zamanda Kabala bilgeliğini araştırmaya doğru yönlendirdiğini farket-tim.


Lisansımı tamamladım, yüksek lisans ve doktoramı klinik psikolojide yapmayı planladım. Ancak İsrail’de, iyileştirmeyi arzulayan insan sayısı, iyileşmesi gereken insandan çoktur. Üniversite çoğunlukla, başvuran yaklaşık dört yüz kişinin içinden yalnızca birini seçer. Önemli gereklilik, üst düzey bir profesörden tavsiye mektubu getirmektir. Ben bunu çözümlediğimi sanıyordum. Derslerimde çok başarılıydım. Notlarım çok iyiydi. Program yöneticisinin bana güvendiğinden de emindim. Seçkin bir psikoanaliz çalıştayında yer alacak sekiz öğrenciden biri olarak seçilmiştim. Sınıftaki parlak durumum, bu profesörün onayını garantilemiş ve bana yüksek lisansta yer sağlamış olmalıydı. Bundan emindim. Yanılmışım. Tavsiye mektubunu talep ettiğimde profesör reddetti. Yaşama ve iyileştirmeye bakış açımın, genelgeçer psikolog-larınınkinden değişik olduğunu söyledi. Çalıştay sırasında sembolizm, eşzamanlılık ve gizemcilik (mistisizm) konularına olan ilgimi paylaşırken gösterdiğim aşırı etkin hayal gücümün, yaşam, ölüm ve spiritüellik konusundaki tuhaf kuramlarımın “sistem için bir tehlike” olduğunu söyledi.

Tepeden bakan bir tavırla “İyi bir klinik psikolog olmak için fazla yaratıcısın” dedi. Mahvolmuştum. Şaşırmış ve küçük düşürülmüştüm. Daha önemlisi, öfkeliydim. Savaşçı burç Koç olarak kan beynime fırlamıştı. Profesörü aniden baş düşman olarak gördüm. Kızgınlık içinde zihinsel savaş ilan etmek üzereydim. Eğer orada olsaydınız size bu kınanmanın, hayatımda yaşadığım en kötü şey olduğunu söylerdim. İşte bu arada, her zamanki gibi, başka bir şey oldu. Evren bizden daha yaratıcıdır. Arkadaşım aradı ve birlikte Meksika’ya sörf yapmaya gitmeyi önerdi. Ben hâlâ yeni yitirdiğim kariyerimin yasını tutuyordum ve ilk tepkim “Sen deli misin? Kendimi ne kadar sefil hissettiğimin farkında değil misin?” oldu. Ama sonra şöyle bir durdum. Adım Gahl, İbranicede “dalga” demektir. Dalgaları ve dolayısıyla kendimi, gerçekten anlamanın en iyi yolunun sörf yapmayı öğrenmek olacağını düşündüm.

Geri baktığımda tüm olanların, doğduğumda benim için çizilmiş yolu izlemek olduğunu görüyorum. Bunu o zaman bilmiyordum ama benim astrolojide yükselen burcum Balıktır. Yükselen burç, bize yönümüzü, nefis farkında-lığının yolunu gösterir. Beni Meksika sularına çağıran arkadaşım değil, astrolojik bileşimim ve adımdı. Arkadaşım ve doğrusunu söylemek gerekirse, can düşmanım olan profesör, yalnızca elçiydiler. Adımın gönderdiği mesajı izlemek için batıya doğru gittim. Ve kendimi Meksika’da Gahl’ı kovalarken, dalgaları kovalarken, ve yaşamla akmanın sanatını öğrenirken buldum. Sörfçü arkadaşlarımdan işittiğim mantra “Korku yok” idi. Bu mantra (sürekli yinelendiğinde ruhani güçlerin uyandırılmasını sağlayan kutsal söz), kabaran denizde olduğu gibi dışarda da bana çok yardım etti. Bir ay sonra arkadaşım, Guadalajara uluslararası havaalanından İsrail’e dönmek zorundaydı. Benim ise, üniversiteye yeniden başvurmadan önce geçirebileceğim birkaç ayım daha vardı ve ben, arkadaşım Guadalajara’ya giderken ona birkaç günlüğüne eşlik etmeye ve oradan da Güney Amerika’ya gitmeye karar verdim. Guadalajara’daki beşinci ve son günümde sokaklarda dolaşıp yapacak bir şey ararken adaleli genç bir adam yaklaştı ve bana “gerçek Meksika’yı” göstermeyi teklif etti. İlk içgüdüm bu teklifi kibarca reddetmek oldu. Bütün param, pasaportum, pahalı fotoğraf makinem yanımdaydı. Bu adam kesinlikle her şeyimi ve bu arada, karaborsada satmak üzere iç organlarımı da alacaktı.

Ama içimdeki derin ses teslim olmamı söyledi. Korku yok. Dalgalarda sörf yap. Elimle cebimdeki cüzdanı sıkıca tuttum ve onunla bir otobüse bindim. Bir saat gittikten sonra şehrin fakir ve bazılarına göre kabaca bir semtine vardık. Egzersiz salonunda biraz spor yaptıktan sonra tekila içen ve Meksika devrimi hakkında taşkın şarkılar söyleyen arkadaşları ile buluştuk. Dönüş yolu üzerinde küçük bir evden gürültülü canlı müzik sesi geliyordu. İçerde iki genç müzik yapıyordu. Yanlarında bir mikrofon duruyordu. Her zaman bir rock şarkıcısı olmayı hayal etmiştim. Ani bir dürtü ile mikrofonu yakaladım ve boğazım ağrıyıncaya kadar şarkı söyleyip çığlık attım. Saatler süren bir doğaçlamadan sonra otelime geri döndüm. Hayatımın en inanılmaz günlerinden birini yaşamıştım. Ve cüzdanım hâlâ cebimdeydi. Ertesi sabah Meksika’dan ayrılmak üzereyken o iki müzisyen genç, her biri İngilizce dilinin değişik bir üçte birini anlayan üç çevirmen eşliğinde otele geldiler ve gruplarına katılmamı istediler.

Bir önceki gün, solist sınavı için mikrofonu hazırlamışlardı. Ve tek deneyen ben olmuştum. Onlara teşekkür ettim ve Guatemala’ya gitmek üzere olduğumu söyledim. Sordular, neden? “İspanyolca öğrenmek için” dedim. Beş genç birbirlerine şaşkınlıkla baktılar. Birisi “Biz sana İspanyolca öğretiriz” dedi. Üç hafta içinde, grup ve ben Guadalajara’daki tüm klüplerde şarkı söylüyorduk. Bu arada bir de bana ücretsiz kalacak yer, yemek, ulaşım ve sevgi sağlayan bir aile bulmuştum. İnsanların cömertliği ve açık kalpliliği beni etkilemiş ve alçak gönüllü olmaya itmişti. Her gittiğim yerde şans getiren bir eş-zamanlılığa daha rastlıyordum. Bir gün parkta koşarken beyazlar giymiş bir grup insanla karşılaştım. Yerde oturuyorlar ve tuhaf bir dille bazı sözcükler mırıldanıyorlardı. Biraz daha yaklaştım ve bu yaşamımda ilk kez yoga yapan yogilere tanık oldum. Davet beklemeden onlara katıldım. Ve o günden sonra hemen her gün hevesle yoga dersine gittim.

Yaklaşık bir ay sonra yoga öğretmeni, hasta bir öğrencisini ziyaret etmek için ona katılmamı istedi. Hastanın yanında otururken ona, birkaç yıl önce öğrenmiş olduğum Tibet enerji şifasını uygulamayı önerdim. Adam canlanır gibi oldu ve karısı minnet duyguları içinde bana bir hediye vermekte ısrar etti. Beni başka bir odaya götürdü ve o zamandan beri, bana iyileşmek için gelen herkese sorduğum şu üç soruyu sordu. Ben buna Üçlü diyorum: Doğum tarihin nedir? Nerede doğdun? Saat kaçta doğdun? Ona gerekli bilgiyi verdim ve hayatımda ilk kez bir astrolojik harita gördüm. Haritaları yorumlamakta yeni idi ve sürekli kitabına danışıyordu. Ama yorumları şaşırtıcı bir şekilde doğruydu. O zamana kadar beş değişik psikoloğa gitmiştim ama sayısız görüşmeden sonra hiçbiri beni, bu acemi astrolog kadar iyi anlayamamıştı. Gözlerimi kapadım ve yüksek nefsime fısıldadım: “Eğer bana çok yakın gelen bu sanatı öğreneceksem lütfen bana yol göster.” İki hafta geçmeden gitarcımız beni gizemli bir toplantıya götürdü. Şüphelenmiştim. “Ne yapıyorlar? Neden toplanıyorlar?” Gitarcı sorularımı duymazlıktan geldi ve ekledi: “Grupta çok hoş kızlar var.” Konuşmayı kestim ve onu izledim. Toplantıya girdim ve gerektiğinde kolayca kaçabilmek için arkada, kapıya yakın bir yerde oturdum. Öğretmen İspanyolca konuşuyordu ve ben anlamıyordum ama araya İbranice sözcükler sıkıştırıyordu.

Ve İsrail’den binlerce mil uzakta, Meksikalıların olduğu bir yerde öğretmen tahtaya benim öz alfabem olan İbraniceden harfler yazmaya başladı. Şaşkınlık içindeydim. Kabala ve astroloji çalışan bir gruba rast gelmiştim. Gitarcı seveceğimi düşünmüştü. O da bir elçiydi. Circulo Dorado adındaki ezoterik okula yazıldım ve iki yıl onlarla çalıştım. Guadalajara’daki o program sanırım, Hay-fa’daki psikoloji yüksek lisansının yerini almıştı. Kabalaya, astrolojiye ve yogaya dalmayı planlamış mıydım? Hayır. Bunun benim kaderim olduğunu düşünmüş müydüm? Hayır. Ben yalnızca adımın gösterdiği yönde gitmiş ve o yol üzerinde rastladığım diğer işaretleri ve eş-zamanlılık-ları izlemiştim. Şimdi geri baktığımda, beni akademiye kabul etmeyen eski profesörümün yaşamımdaki en etkili insan olduğunu anlıyorum. Tüm bunları reddetse de o tanıdığım en önemli Kabalist veya gizemci (mistik) idi. Yıllar önce, ofisinden tavsiye mektubunu alamadan ve değerli bir gelecek için tüm umutlarımı yitirerek çıktığım profesör, düşman değildi. O benim kurtarıcım, kılavuzum ve şifacım idi. Giriş: Neden Astroloji ve Kabala? Astroloji: Astron= “yıldız” + Logos= “sözcük” (Yunanca) Kabala: “Almak,” “kabul etmek” (İbranice) Yaşamın anlamı nedir? Ruh arkadaşımı ne zaman bulacağım? Öldükten sonra bana ne olacak? Astrolojik kaderime bağımlı mıyım, onu değiştirebilir miyim? Başak patronumla nasıl anlaşabilirim? Terörizm ve yaygın çevresel bozulma, savaşlar, tsunamiler ve tükenen enerji kaynakları ile dolu çalkantılı bir dünyada yaşamın çeşitli seviyelerinden, kültürel geçmişlerden, yaşlardan ve cinsiyetten insanlar hâlâ, bunun gibi felsefi ve spiritüel kaygılarla uğraşmaktadır.

Bu kitap, astrolojinin eskimeyen kişilik içgörülerini Kabalanın derin arketip bilgeliği ile birleştirerek bu ve bunun gibi birçok soruyu yanıtlamaktadır. Kitap aynı zamanda, kim olduğunuzu ve neden böyle olduğunuzu, bu spiritüel gelenekler tarafından sağlanan etkili araçları anlam, dinginlik ve istediğiniz yaşamı tam olarak elde etmek üzere nasıl kullanabileceğinizi öğrenmek için size olanak sunmaktadır. Kozmik Gezgin ile yepyeni bir astroloji kitabı yaratmış bulunuyorum. Ünlü takımyıldızlarını ve gezegenleri, Kabalanın gizemsel (mistik) irfanı ile birleştirerek astrolojiyi sayfa üzerindeki iki boyutlu haritanın ve fal okumanın, eğlencenin ötesine taşımayı hedefliyorum. Astrolojik haritaların Kabala ile yorumlanması, geleneksel astrolojinin uzay-zaman yapısına üçüncü bir boyut ekliyor. Eski ve evrensel bir öğenin yardımı ile astroloji burçlarının toplu enerjilerini kullanmanızı sağlayarak yolunuzu bulma veya kaderinizi çizme çalışmalarınıza katkıda bulunuyor. Bu yeni astroloji yaklaşımı, on iki burcun gizli güçlerine ulaşmanızı ve bu güçleri kullanarak daha iyi bir yaşam oluşturmanızı kolaylaştıracak anahtarları ortaya çıkarıyor. Son on yıl içinde eğitim verdiğim çalıştaylarda, bu kitapta açıklanan programın uygulayıcıları, liderlik yeteneklerinde, parasal ve kariyer durumlarında gelişme yaşamışlar, aileleri ve arkadaşları ile ilişkilerini zenginleştirmişler, gerçek sevgililerini bulmuşlar, doktorların olanaksız demelerine rağmen hamile kalmışlar ve sağlıklarını köklü bir şekilde iyileştirmişlerdir. Siz de bunların tümünü ve daha fazlasını yapabilirsiniz. Kozmik Gezgin: Serüven, mutluluk, sevgi ve Işığı ararken yaşamın eş-zamanlılıklarında sörf yapan kişi. Bir Kozmik Gezgin, tüm duyu ve algı becerisi olan (duyumsal) kişilerin Yeryüzü denilen bu uzay gemisinde dost yolcular olduğunu bilir. Dolayısıyla, bu yolcular Birliğe doğru yolculuklarını gerçekleştirirken kişi onlara hizmet etmek için kendini adamıştır… Astroloji ve Kabalanın Evliliği Kabalanın terminolojisi kozmik veya evrenseldir; astroloji ise yereldir ve özellikle güneş sistemimizin enerjilerine odaklanır. Hem güneş sistemimizin (astroloji) hem de evrenin (Kabala) bir parçası olduğumuza göre bu iki öğretiyi aynı zamanda öğrenmemiz önemlidir. Bu iki sistem, fotoğraf makinesinin optik kaydırma merceği gibidir: Kabala optik uzaklaştırma yapmamızı, evrenin bir bütün olarak büyük ve geniş resmini görmemizi sağlar; astroloji ise bu evrendeki yerimize optik yakınlaşmamıza olanak tanır. Astroloji, göksel cisimlerin bizim fiziksel ve spiritüel çevremizi yansıttığını açıklar.

Gökyüzüne bakarak yeryüzünde oluşan olayları ve durumları anlayabileceğimizi, yukarıda olan her şeyin aşağıya yansıyacağını ve bunun tam tersinin de doğru olduğunu söyler. Fal bakmanın da ötesinde astroloji, eşzamanlılıkları, simgeleri ve eğilimleri çözebileceğimiz ve bunları daha sonra daha verimli ve daha keyifli bir yaşam sürdürmek için kullanabileceğimiz bir psikolojik analiz sunar. Tüm kâşifler gibi kozmik gezginler yolculuklarına kökenlerinden başlarlar. Bu başlangıç noktası astroloji tarafından haritalanır- doğum anında belirlenen gezegenlerin, evlerin ve burçların doğumsal astrolojik haritası. Astroloji kişiseldir. Kendisinin tek başına verebileceğinden daha fazla ağırbaşlılık, spiritüellik ve olasılık sunan Kabalanın, akıl almaz dünyasına kolay giriş olanağı tanır. Sonra Kabala ve onun efsaneler (mitler), metaforlar (mecazlar) ve İbranice harfler ile meditasyon içeren gizemsel yöntemleri, kozmik gezginin hedefine erişmek için izleyeceği yolun sınırlarını çizer. Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar binlerce yıl, çoğunlukla gizli tarikatlarda ve localarda, Kabalanın spiritüel güçlendirme sistemini kaderlerini şekillendirmek için kullanmışlardır. Bugün Madonna gibi ünlülerin tanıtması ile Kabalanın saklı gizemleri, yaygın kullanıma girmiştir. Kabalanın gizemsel törenleri ve irfanı şimdi herkese açıktır ve zorlu durumlarla başetmede ve daha iyi yaşam oluşturmada hepimize yol göstermektedir. Kabalanın gizemsel mirası ve törensel meditasyonları kaderimizi yeniden yazmamıza, içine doğduğumuz astrolojik kaderimizin kısıtlamalarını aşmamıza yardım etmektedir. Örneğin, bu kitapta açıklanan yöntemlerle çalışan bir kadın, haritasında Satürnün beşinci evde yer aldığını öğrendi. Bir çocuk sahibi olmayı çok istiyordu ama beşinci evdeki Satürn geleneksel olarak o kişinin çocuk sahibi olmasına izin vermiyordu. Alışılagelmiş bir astroloji yorumu, bu kadına o hayalinden vezgeçmesini ve mutlu evliliğinin veya borsadaki şansının tadını çıkarmasını önerirdi. Bu kadın, ilk başta düş kırıklığına uğramasına ve sıkılmasına rağmen bu kitapta önerilen Kabala meditasyonları ve egzersizleri ile çalıştı ve çok geçmeden şaşırtıcı bir içgörüye sahip oldu.

Çocuk sahibi olma fikrini genişletecekti. Haritasının ona bastırdığı öngörüleri aşıp kendi çocuğu gibi seveceği birisini evlat edinecekti. Bu olumlama, kadının yaşamını dönüştürdü ve evlat edinilen çocuk kadının evine, evliliğine ve düzenine nimet yağdırdı. Ve bu edim aynı zamanda kadının astrolojik kaderini değiştirdi. Beş yıl sonra- doktorunun ve astroloğunun şaşkınlığı karşısında- kadın hamile kaldı ve çocuk yaptı. Kabala bize, Işığı almayı ve onu yaratının geri kalanına dağıtmayı öğretir. Böylece ruhumuzdaki zorlayıcı dengesizliği düzeltiriz; bu Tikkun denilen durmayan bir süreçtir. Kabala olumlu veya itici, bize olan her şeyin, sonuçta spiritüel evrimimizin önemli bir değişkeni olduğunu anımsatır ve yaşamı kabul etmemize yardım eder. Kabalanın uygulamalı spiritüel güç geleneği ile bağdaşan astroloji, zenginleşir. Ve Akrep burcunun cinselliğe takıntısı olduğunu söyleyen psikolojik oyundan, Akrep burcunun aslında müthiş güçlü bir arketipin- cinsellik, samimi yakınlık ve ölüm sonrası yaşam gibi öz insancıl kaygılara can veren bir enerji küpünün- adı olduğu fikrini içeren geniş kapsamlı bir psikolojik sisteme geçer. Gerileyen Merkür, aynı şekilde şeytani bir seyahat belâsı ve bilgisayar kargaşası kaynağından- dikkat ettiğimizde- bize, resmen yaşamımızı değiştirecek şaşırtıcı eş-zamanlılıklar ve esinlemeler getiren sevgili bir ilahi elçiye dönüşür. Yıllarca Kabala ve astroloji öğrettikten ve her hafta özel görüşmelerde düzinelerce astrolojik harita yorumladıktan sonra astroloji ile kaynaştırılan Kabalanın, geleneksel astrolojinin yapamayacağı kadar yaşamımızı güçlendire-bileceğine tartışmasız inandım. Umudum sizin de bu melezi benim kadar yararlı ve özgürleştirici bulmanızdır. Kabala ile astroloji arasındaki ilişki bir New Age (Yeni Çağ) modası değildir. İki öğreti de ilk zamanlarından beri ayrılmaz şekilde birbirleri ile ilişkilendirilmiştir.

Bu ilişki, 4.000 yıl önce yazılmış ve Kabala kanununun en eski ve en gizemsel metinlerinden biri olan Sefer Yetzirah’a, yani Yaratılış Kitabı’na kadar uzanır. Kabalistler, Yaratılış Kita-bı’nı yazdığı söylenen patrik Abraham’ın, evrenin süregiden gizemlerini ve mekaniğini anlatmak için Sefer Yetzirah’taki yıldızlara ve gezegenlere başvurduğuna inanırlar. Kabalanın Yaşam Ağacı ve Kabala irfanının merkezi olan ibrani alfabesinin harfleri, en canalıcı astrolojik simgeleri içerir. Geçmişin bilge adamlarının her zaman ileri sürdüğü gibi, Kabala ve astrolojinin birleştirilmesi ile ortaya, öğrenildiği ve uygulandığı zaman her insanın amacını, doyumunu ve mutluluğunu destekleyecek geniş kapsamlı bir spiritüel sistem çıkmaktadır. Olmanın Astrolojisi: Bu Kitap Nasıl Kullanılacak Bu kitap, nefsi geliştirme programında zodyakın güçlü arketiplerini dost olarak kullanmanıza olanak tanımaktadır. Kozmik gezgin bu yolculuğu, yalnızca kendi güneşine ve yükselen burcuna odaklanarak değil, aynı zamanda zodyaktaki her burcu kişileştirerek ve böylelikle onu yaşayarak yapar. Her birimiz- Yay, Yengeç veya Oğlak, hangi burç olursak olalım- astrolojik haritamızda tüm burçları taşırız. Bu kitap, astrolojik düzeninizin muhteşem karmaşıklığını tanımanızı sağlayacak, aynı zamanda size gizilliğinizin saklı güçlerini harekete geçirme yöntemini sunacaktır. I. Kısım, hem acemi hem de deneyimli astrologlara hitap edebilen, astrolojinin ve Kabalanın temellerini ve gizemlerini içeren bir geniş bir bakış açısı, çeşitli burç ve gezegen enerjilerinin birbirleriyle nasıl etkileşime girdiklerini öğreten Zodyak ile ilgili bütüncül bir görüş sunmaktadır. Bu kısım aynı zamanda, Zodyakın on iki burcunun doğuşunu anlatan ve bu burçların binlerce yıl astroloji tarafından kendilerine atfedilen kişilik özelliklerini neden taşıdıklarını açıklayan ilgi çekici özgün bir efsane içermektedir. I. Kısım ayrıca, Tikkun (düzeltme) ve şefkat gibi Kabala kavramlarını açıklarken astrolojinin ve simgelerinin doğruluğunun evrimsel kanıtını araştırır. Kabalanın geleneksel astrolojik yorumlarla birleşmesi okurlara, doğum haritalarını doğumla gelen bir rastlantı olarak değil, zorlukları yenmemize, kendimizi ve dünyayı iyileştirmemize yardım etmek üzere tasarlanmış bir ilahi anlaşma olarak algılamalarını öğretir.

I. Kısım aynı zamanda, astrolojik haritaların nasıl okunacağını anlatan bir el kitabıdır. Ve son olarak bu kısım okurlardan gezegenleri ve yıldızları, renkler ve yeryüzündeki fiziksel totemler yolu ile arzuları açığa çıkarmak ve yaşamı iyileştirmek için kişiyi destekleyen güçlü spiritüel ve psikolojik simgeler olarak görmelerini ister. II. Kısım, kendinizi tanımaya odaklanır. Burada ruhunuzun fotoğrafını- doğum haritanızıincelemeyi, okumayı ve yorumlamayı öğreneceksiniz. II. Kısım, zodyakı oluşturan tüm gezegenlerin, on iki burcun ve on iki evin iniş çıkışları, içi dışı ve önemi hakkında baş döndürücü miktarda bilgi içermektedir. Bir astrolojik haritayı tam anlamıyla yorumlamak için gerekli olan pek çok unsuru gözden geçirmek üzere bu bölümü baştan sona okumanızı öneririm. ilerde astroloji uygulamanızı sürdürdükçe bazı özel bilgilere yeniden ulaşmak isteyebilirsiniz. Astrolojik simgelerin ayrıntıları hakkında ne kadar çok bilirseniz onların enerjileri ile çalışırken o kadar çok kazanç elde edebileceğinizi anımsayın

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir