Henri Loo, Pierre Loo – Depresyon

“Kalbimin düştü� uçurumun karanlık derinliginden!” Umutsuz bir itiraf, yakınma, belki de bir çaWı … İşte depresyon. Genellikle anlaşılamayan, bazen abartılı ve düzelmez olarak de�erlendirilmiş olan bu olgu bugün de tartışma konusudur. Geleneksel klinik titiz deneyimleri ve bilgi birikimleri pek çok kuşagın zengin oluşum süreci ile genel yapıyı kurdu; de�şik agırlık noktalannı ve bakışlan belirledi. · Zaman zam’an yenilikçiligi ve gelişmeyi birbirine kanştıran modernist akım yeni tekniklerle orijinal bir analiz yapmıştır. Politikada oldu�u gibi, bu alanda da tutucular ve yenilikçilere rastlanır. Bunlardan birincilerin bU’ psikiyatrik “fast-food”u, Amerikan hacılannın coşkusu, alaycı yaklaşımlan, güç ve de1terli çalışmalan dışlayan bir çeşit robottaşmaya karşıdır. Yenilikçiler, eski klinisyenlerin dolambaçlı yollannı terkederek hızlı bir yöntem izlediler: Kriterler, sınıflandırmalar, del’terlendinne ölçüleri, özeleştiri çizelgeleri, soru dizinleri ve testler dowudan amaca yöneliyordu. Çabukluk (ilaçlann etkisini kısa bir sürede deıterlendirebilmek) ve etki arayışı (psişik bozuklo1tu sınıflandırmak hatta miktannı belirlemek için), olumsuz olarak nitelenecek bir e�lim de�ldi, çünkü hastalar bu yöntemlerin do­ �al yapısı karşısında öznelliklerini ifade edebiliyorlardı. Verim kaygısıyla hareketleneo bu yeni düşünce, hümanizme zarar verme riskine ra1trnen tüm tıbba ve çeşitli bilim dallan na yayıldı. · Fakat günümüzde, gelecek, köklerini geçmişte buldu­ � gizli kalmış potansiyeli gerçekleştiriyor. Rastlantılar 7 yepyeni açılımlar ortaya çıkarabiliyor. İnceleme ne herhangi bir kültürel bagınbyı koçomsemeli, ne de Manikeizm ikilemine C’hllfııadan yoksun bir geçmiş ve hayalden yoksun bir gelecek”, A. Froesard) saplarup kalmahdır. Kanşık sular (geleneksel klinik, parıldayan eski ırmak; taşkın, yeni akımlar) bilgiyi genişletmek, tom deterleri zenginleştirrnek için, depresyonun yıkımında insanın sıkınbsına daha etkili yöntemlerle kesin bir biçimde cevap vermelidir. “Dünyayı döllemek için düşünce tohumlan” (M.


Yourcenar). 8 GİRİŞ “Uzaktan cevap �eren uzun yankılar gibi” hüzünlü veya umutsuz �tlar, zaman içinde, insanın dayamksızhgım ve sıkıntısını açıkça yansıtırlar. “Güçsüz ve acı çeken” insan, psişik dengesinin de�şirnlerine ve bazen za. yıflıklanna (yılgınlıktan kararnsarh�a, ümitsizlikten intihara) katlanır. · İşte depresyon. Ruhun karanlık bir hali, şiddeti ve yo�nlu� zamana göre de�şen üzüntülü bir “yaşanmışlık” tonu . Nonnal ve patolojik arasındaki sınırda belirsizlik. Yeni’bir terirn olan depresyon, sanıldı� gibi, varoluş problemleri veya sıkıcı bir toplum sonucu oluşan bir modem zamanlar hastalı� deltildir. Her türlü sosyal ortamda ve degişik kültürlerde ortaya çıkabilir. Güney Amerikalı bir çiftçiyi, Magrepli bir köylüy\1, zengin bir işadamı nı, mutlu bir yuvanın annesini, işsiz kalmış bir ernekliyi, ünlü bir yıldızı yakalayabilir. “Louvre’un duvarlannı bekleyen rnuhafız krallan savunrnaz” (Malherbe). Bazı depresyonlar psikozdan de�l, nevrozdan kaynaklanır. Nevrotik depresyon, ifade biçimi, do�ası ve yapısı ile psikotik depresyondan çok daha farklıdır. Özgeçmişi Depresyon eski zamanlardan beri tanınrnaktadır. Hipokrat olaya klinik tanırnlar getirmiş, hastalı�a neden olarak da “kara öfke”yi göstermiştir.

Bu uzak ö�eti popüler deyimlerde yaşamıyor mu: “Se faire de la bile” (üzülrnek, kaygılanrnak). “Kara öfke”nin Yunancadan gelen edebi çevirisi bize rnelankoli sözcü�nü verir. Bugün bu terim depresyonun 9 bazı biçimlerini tanımlar. Hipokrat’ın bu mizahi teorisi, ortaça�daki gerilemeden sonra hala sürer, depresyon ve akıl hastalıklan, engizisyonun gözünde cinlerle, perilerle ilinti şüphesi yaratır. Melankoli kavramı ç�lan aşmıştır; her zaman otantik melankoliyi yansıtmayan, belirsiz ve de�şken ifa4elerle anlatılmıştır. 19. yüzyılda Esqui’ro tarafından lipemani adı verilen “kısmi üzüntülü taşkınlıklan” vakalan, taşkınlıklar grubundan aynlmıştır. Daha sonra, maniak eksitasyon veya mani olarak adlandınlan öforik eksitasyon (coşkun bir şekilde mutlu olma) ve bunu izleyen depresyon dönemleri, dönüşsel çılgınlık (Falret) ve iki dönemli çılgınlık (Baillargel) kavramlannı ortaya çıkarmıştır. Gerçi bu yazarlar her ikisi birbirine zıt klinik tablonun bilinçli ya da bilinçsiz zaman aralıklar.ı ile birbirini izledi�ni saptamışlardı: – Bir yandan depresif melankolik atak; – Di�er yandan öforik eksitasyon ata�. Bir aynı hastalık, bir yanda üzüntü ve içe kapanma, di�er yanda aktif coşkunluk gibi, zıt iki psikolojik bozukluk ile ortaya çıkar. Bu birbirini izleyen dönemler bir döngüyle oluştu�ndan, döngüsel psikoz, dönem dönem oluşan psikoz, çift karakterli paikoz olarak isimlendirilirken, günümüzde Kraeplin tarafından verilen manik depresif psikoz ismi kullanılır hale gelmiştir. Fakat manikdepresif olgulann depresif formlan tüm depresyonlarda aynı de�ldir. Sadece bir alt grup oluştururlar. Depresyon Kavramı 19.

yüzyılda, Baillarger tarafından kullanılan depresyon kavramı, Kraeplin’in manik-depresif psikoz tanımını bitkinlik ve üzüntü dönemleri ve bunu izleyen coşkunluk ve mutluluk dönemlerini sistemli olarak tanımlamak üzere kullanması sonucu kesin olarak benimsenmiştir. Bu, melankolik depresyondur. Depresyon kelimesi, daha sonra, bu çerçeveyi aşmış ve kişinin yaşamı ve davranışlannı bozarak, psişik canlılı� azalttı� tüm üzüntü dö10 nemlerini ifade etmeye başlamıştlr. Üzüntü duygusu, depresyon de�ldir, fakat depresyon, kaçınılmaz olarak üzüntüyü de içerir ki, bunun şiddeti günlük yaşamı, aktiviteyi, kendini de�erlendirmeyi, yargı· yı ve yatma, yemek yeme gibi temel fonksiyonlan etkiler. Normal üzüntü ile patolojik olanı arasındaki sının belirlemek zordur. Aralanndaki fark şiddet ıniktanna, başka bir biçimde ortaya çıksalar bile üzüntüye eklenen ve birlikte bulunan semptomlann niteli�ne ba�hdır. Büyük acı duygusu olan üzüntü, belki de üzücü bir olaya karşı dowu bir ce�aptır, ama bunun şiddeti ve süresi acıya kıyasla çok fazla oldu�nda, özellikle de belli bir nedene �h olarak oluşmadı�nda patolojiktir. Aşın veya nedensiz üzüntü depresyon çerçevesine girer ve gizemli yapısıyla risk faktörleri olan hassas yapı, depresyona e�lim, özel faktörler ile ortaya çıkar. Bunlar g�netik, psikolojik, yapısal, biyolojik olabilir. Depresyon: Sık Rastlanan Bir Hastalık Evrensellik ve sıklık depresyonun iki özelli�dir, üçüncüsü ise tehlikeli olmasıdır. Depresyon her zaman açıkça belli de�ldir: “S�r edici iniltili görünmez nehir”. Maskeleri, de�şik biçimleri, karanlık yapıtaşlan vardır. Bir neşe halinin, hareketin, �rbaşh bir so�kkanlıh�n, hatta bir gülüşün altına gizlenmiş olabilir: “Görünmez gözyaşlan na bo�lmuş”. Birçok vakanın gözden kaçmasına r�en istatistikse] sıklık görülmekteı:lir. Dünyada binlerce kişinin yaşamdan kopmasına yolaçmıştır.

Bazı incelemelere göre vakalann dörtte biri yaşamlan boyunca buna elverişliı:lir. Fakat en önemli tehlike, bu tiplerde intihar e�limi olmasıdır. Fransa’da yılda 13.000 intihar, 120.000’den fazla intihar girişimi sayılmıştır. Bu vakalann tümü depresyona ba�h olmasa da en azından yansı bundandır. Ayrıca, epidemiyoloji göstermiştir ki depresif bozukluklar, intihar dışındaki genel ölüm oranının büyük bir kısmına da eşlik etmektedir. Depresyonun tehlikesi, kişinin kenı:lisi veya çevresi tarafından kolayca anlaşılama11 masından ileri gelir. Bu kişi içine kapalılıg-ına, ilgisizli�­ ne, boyun e#mişli�ne gömülmüş oldu�ndan, başkalan tarafından yanlış algılanmış ruh halini pek anlatamaz. Basite indirgenir birçok belirti bulunmasına rağmen, aile, bir intihar veya intihar girişimine kadar, tam bir körlük içinde, bunlan yorgunluk, tembellik, kapris, de�şiklik olarak yorumlar. Alınacak başlıca önlem, önce bilgilendirmek olacaktır. Topluma sunulmuş birçok yapıtın amacı da budur: Pierre Daninos’un 36. Dessous, Pierre Deniker’in La Deprime: Fin du Tunnel (Depresyonlu: Tünelin Sonu), Henry Cuche ve Alain Gerard’ın Je Vais Craquer (Çekece�m), J. M. Vanelle’in Comment Vivre Avec un Deprime? (Bir Depresyonlu lle Nasıl Yaşanır?).

Bu eserler hastalı�n gerçekli�nin gösterilmesine ve kaçınılması gereken yaniışiann bildirilmesine yardımcı olurlar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir