Jasper Cooper – Taşlar Krallığı Üçlemesi 3 – Cam Hapishane

Büyücü Elzafan’ın şatosunun arkasındaki yerler sessiz gecenin karanlığına bürünmüştü. Ayın soluk ışığını akıttığı şatonun yüksek kuleleri ve ön duvarları arka bahçeyi koyu karaltılarda bırakıyordu. Karanlık gökyüzünü süsleyen binlerce yıldız vardı. Başını yukarı kaldırıp bakanların keyfini yerine getirecek harikulade bir görüntüydü. Gökyüzünü seyreden biri vardı ama yıldızlar onun içini neşeyle doldurmuyordu. Yatağa uzanmış, küçük bir pencereden bakıyordu. Canı öyle sıkkındı ki huzursuzluğu gözlerinden okunuyordu. Hayatta kendinden daha talihsiz hiç kimse olmadığım düşünüyor ve mutsuzluğunda debeleniyordu. Bu, Yaşlı Howard’dı. Yaşlı Howard, ağaçtan yapılmış, sağlam bir kulübedeydi. Odanın iki küçük penceresi vardı. Komodinin üstündeki gaz lambası sarımsı ışığıyla içeriyi aydınlatıyordu. Yaşlı Howard’m yerdeki çamurlu çizmelerinin biri bir tarafta diğeri başka taraftaydı. Yatağa da yırtık pırtık giysileriyle uzanmıştı. Ayak başparmaklarından biri çorabındaki delikten çıkmıştı.


Yaşlı Howard’i şatonun arka bahçesindeki bu kulübeye bahçıvan Cedric getirmişti. Cedric’in peşinden isteksizce geldi, bu kulübede yaşamayı da hiç istemiyordu. Geceyi burada geçirmesi için kapının 19 Cam Hapishane dışarıdan kilitlendiğini duyunca sinirinden kudurdu, neye saldıracağını şaşırdı. Bu tombul vücutla pencerelerden birinden kaçmanın imkânsız olduğunu anlayınca öfkesinden duvarı yumrukladı sonra da zonklayan eliyle yatağa çöktü. Canı fena sıkıldı ama onu asıl kederlendiren başka bir şey vardı: Yol Gösterici Asa. Büyücü Elzafan büyüyü yapmadan önce asa ona zorla tutturmuştu. Şimdi de yatakta, elinin altında duruyordu. Yaşlı Howard yastığa koyduğu başını yana çevirip asaya baktı. Dayanıklı fındık ağacından yapılmış ve üç gümüş şeritle süslenmiş nadide bir parçaydı. Yürürken yere değen uç kısmı da gümüştendi. Diğer ucundaki kavisli gümüş sapı bir iki parmak aşağıya doğru bükülüyordu ve üzerine Büyücü Elzafan’m arması işlenmişti. Üçüncü gümüş şeritse asanın orta kısmmdaydı. Bu şeride de ince, güzel harflerle bir şiir işlenmişti. Yaşlı Howard kaşlarını çatarak başını çevirdi. Bakar kör gibi tekrar yukarıya, pencereden dışarıya baktı.

Yol Gösterici Asa’dan o kadar nefret ediyordu ki güzelliğinin farkında bile değildi. Ona bakmaya neredeyse tahammül edemediği için şiir gözüne hiç ilişmemişti. Asayı tutmayı bırakarak ondan kurtulmayı denemişti. Ama onu bıraktığı an öyle şiddetli bir acı duymuştu ki hemen tekrar tutmuştu. O zamandan beri de hep elinde tutuyordu. Şimdi yatakta yatarken avucunu gevşetti ama neler olduğunu görmek için parmağıyla asaya dokunmaya devam ediyordu. Acı falan hissetmedi. Belki de büyünün etkisi geçmişti artık. Denemek için elini asadan biraz uzaklaştırdı. Hiçbir Yol Gösterici Asa şey olmadı. Yataktan kalkıp ayakta durdu. Her şey yolundaydı. Derken, yine keskin bir acı hissederek feryat etti. Asayı tekrar tutmak için elini uzattı. Acıyı yaralı ayak bileğinde hissettiğini anlayınca eli asaya uzanmış hâlde öylece kaldı.

Bileğine verdiği ağırlığı aldı ve ağrı hafifledi. Hareket edince alnında boncuk boncuk biriken ter lambanın ışığında parıldadı. Bir iki ter damlası gözlerine doğru inince başını iki yana salladı ve eliyle yüzünü avuçladı. Sonra kapıya doğru bir adım ilerledi ve arkadaki asaya göz attı. Zararsız görünüyordu. Yaşlı Howard’m korkusu yatıştı. Özgürdü. İncinmiş ayak bileğinin üzerinde aksayarak, mümkün olduğunca yavaş ve sessizce, tahta zeminden sürünerek ilerledi. Kapıya gelince elini uzattı, kapı tokmağına yapıştı ve çevirip kontrol etti. Tahmin ettiği gibi kapı kilitliydi. Beklediği hâlde kapıyı kilitli bulması Yaşlı Howard’i sinirlendirdi. Amacına ulaşamamanın düş kırıklığıyla kapıyı sertçe sarstı. Kapıyı kırıp açabileceği bir şey bulmak umuduyla etrafına bakındı. Aniden arkasından gelen bir sesle irkilip sıçradı. Vücudunun sese verdiği istem dışı hareketle kafasını çevirdi.

Yol Gösterici Asa havada ona doğru uçuyordu. Görünmez bir elle yönlendiriliyormuş gibi durdu sonra havada yükseldi. Asa ona vurmak için aşağıya doğru savrulurken Yaşlı Howard kendini korumak için ellerini kaldırdı. Asa bir şakırtıyla eline vurdu. Yaşlı Howard yaralı bir köpek gibi acıyla bağırarak kapıya asıldı. Açmaya çalıştı ama boşuna. Birdenbire vücuduna, sonuncusundan çok daha kötü başka bir ağrı girdi. Bu seferki onu bağırtacak kadar şiddetliydi. Asanın işiydi bu, biliyordu. Acısını dindirmek için can havliyle ona uzandı ama asa yalpalayarak uzaklaştı. Yaşlı Howard yaralı ayağının üstünde aksayarak asaya hücum etti ama onu yine elinden kaçırarak dengesini kaybetti ve küt diye yere yapıştı. Toparlanıp 21 Cam Hapishane ayağa kalkınca asa yine ona doğru süzüldü ama onu yakalamak için elini uzattığında bir kez daha hızlı bir hareketle uzaklaşıp yatağın altına saklandı. Yaşlı Howard öfkeyle bağırdı: “Gel buraya!” Yatağın altına daldı ve asaya uzandı asa öteki tarafa kaçtı. Bu komik sahne birkaç dakika sürdü. Yol Gösterici Asa her seferinde havada ustaca oynayarak Yaşlı Howard’in elinden kaçacak sonra da bir yerlere gizlenecekti.

Yaşlı Howard onu bulunca farenin peşindeki kedi gibi üstüne atılacak ama asa hep son anda ok gibi fırlayıp kurtulacaktı. Yaşlı Howard gittikçe daha fazla sinirleniyordu. Tombul vücudundaki tüm uzuvları acıyla zonklamaya devam ediyordu. Artık güçlükle nefes alıyordu ama yine de denemekten vazgeçmedi. Sonunda nefes alamayacak duruma gelince yere çöktü ve bir duvara yaslandı. Hüsranla yeri yumrukladı. “Lütfen… Lütfen!” diye yalvardı ağlamaklı bir sesle. Şimdi de hıçkırarak ağlıyordu. Gözlerinden yuvarlanan iri gözyaşları alnından akan tere karışıyordu. “Lütfen… Gel buraya! Ters bir şey yapmayacağım, yapmayacağım. Söz veriyorum. Söz veriyorum.” Çok fazla ağrısı vardı, çaresizlik içinde gözlerini yumdu. Sonra o güne kadar hissettiği dokunuşların en tatlısını hissetti. Bu, Yol Gösterici Asa’nm avucunun içinde yerini alan gümüş kolunun serinliğiydi.

Ağrısı yok oldu. “Teşekkür ederim.” dedi Yaşlı Howard yumuşak bir sesle. “Teşekkür ederim.” Yaşlı Howard ‘teşekkür ederim’ lafını yıllardan beri, ta çocukluğundan beri hiç söylememişti. Bir süre öylece oturup toparlanmayı bekledi, kendini daha iyi hissedince de gözlerini açtı. Tam o sırada kapının açıldığını görünce çok şaşırdı. Kahverengi bir tavşan karanlığın içinden ona doğru bakıyordu. 22 Yol Gösterici Asa “Merhaba Yaşlı Howard.” dedi Feeni. Bir hoplayışta içeriye girdi, arka bacağıyla bir tekme atarak kapıyı kapattı. Gerdanlığındaki süslerden biri lambanın ışığında parladı. Yaşlı Howard’in tavşana kendisine ettiği yardımın karşılığında verdiği küçük altın parçasıydı bu. Altının yanında bir de koyu kırmızı küçük bir lal taşıyla gümüşten küçük bir kurukafa asılıydı. Feeni gülümsedi.

“Bir numara şovdu.” dedi. “Senin burada ne işin var?” diye homurdandı Yaşlı Howard. “Hiiç. Yaptığınız gürültüyü duydum da ne oluyor diye bakmaya geldim. İyi ki de gelmişim. Çok uzun zamandır böyle eğlenmemiş tim!” “Benim için hiç de eğlenceli değildi.” diye söylendi Yaşlı Howard. Feeni başını sallayarak güldü. “Bir daha yapacağın zaman bana haber ver! Bir asayla dans eden birini daha önce hiç görmemiştim. Ben de şarkı söylerim!” Yaşlı Howard tavşana ateş püsküren gözlerle baktı. “Bir daha dans etmeyeceğim. İçeriye nasıl girdin?” Feeni, belli belirsiz bir kibir havasıyla vücudunu dikleştirdi. “Kendime göre yöntemlerim var.” dedi.

“Kilitli kapılar beni durduramaz. Buraya sık sık gelirim.” Feeni hoplayarak Yaşlı Howard’a yaklaştı ve elindeki Yol Gösterici Asa’ya baktı. Başını yana doğru çevirdi. “Şu Büyücü Elzafan var ya…” diye sızlandı Yaşlı Howard. “Ondan nefret ediyorum! Bu sopayı elime tutuşturdu sonra da büyü yaptı… Korkunç bir şey bu!” “Haa!” diye başını salladı Feeni. “Onu elinden bırakınca canın yanıyor?” Yaşlı Howard başıyla onayladı. Hâlâ duvarın dibine çökmüş olarak yerde oturuyordu. 23 Cam Hapishane “Bunu daha önce görmüşlüğüm var.” dedi Feeni. “Bu bir Yol Gösterici Asa… Sihirlidirler. Yani… Görüyorum da duyuyorum da. Bildiğimi sanmadığı şeyler biliyorum ben. Bu Yol Gösterici Asa numarasını başkalarına yaptığını da gördüm. Çok adi… Çok kötü.

Bununla seni yönetiyor, öyle değil mi?” Yaşlı Howard sadece içini çekti. Feeni bir adım daha attı ve asaya yakından baktı. “Üstündeki yazı var ya, bir şiir.” dedi. “Hep şiir koyar üstlerine… Ama sen sakın okuma! Okumamalısın!” “Neden okumayacakmışım?” diye sordu Yaşlı Howard. “Şiirde ne diyor ki?” “Kötü sözler. Anlamları da kötü.” diye yanıtladı onu Feeni. “Ben okuma bilsem bile okumazdım.” “Okumayacağım.” dedi Yaşlı Howard. “Şiirlerden nefret ediyorum… O büyücüden nefret ediyorum…” Sesi ümitsizlikle yükseldi. Yol Gösterici Asa’yı havaya kaldırıp hızla yere çarptı. “Bu asadan da nefret ediyorum. Bir yolunu bulup buradan kurtulmalıyım.

” Bir süre sessizlik oldu, sonra Feeni konuştu: “Evet, bütün bunlardan ben de nefret ediyorum. O yüzden buradan gideceğim.” Yaşlı Howard birden meraklanmış gibiydi. “Buradan gidecek misin?” diye sordu. “Bu berbat adadan?” Feeni baş hareketiyle onayladı. “Ne zaman?” “En kısa sürede. Aslında şimdi tam sırası. Karanlık bir gece… Tastamam kaçmak için.” “İyi de nasıl?” Feeni bir bildiği varmış gibi görünüyordu. “Ya sandalla ki benim bir sandalım yok, kuşsan havadan ki ben kuş değilim ya da tünelden. Yani, tek seçenek tünelden. Görünmek 24 Yol Gösterici Asa istemediğim için en iyi yol da bu zaten! Çoğu için tünelden kaçmak imkânsız olurdu… Çünkü her şey kilitli, tabii tünel girişi de.” Konuşmasına ara verip kendisini dikkatle dinleyen Yaşlı Howard’a baktı, sonra devam etti. “Ama kilitli kapılar benim için sorun değil. Ben her yere girebilirim.

” “Seninle geleceğim.” dedi Yaşlı Howard. “Birlikte çalışabiliriz.” “Ya!” diye güldü Feeni. “Ben kaçmana yardım edebilirim de sen bunun karşılığında benim için ne yapabilirsin?” Yaşlı Howard teklif edebileceklerine kafa yordu. Düşünüp bir şeyler bulmalıydı. Birdenbire elini uzatıp tavşanın uzun kulaklarına yapıştı ve onu kendine doğru çekti. “Aahh!” diye acıyla bağırdı tavşan Feeni. Dört ayağıyla tahta zemini tırmalayarak kurtulmak için kıvrandı. “Bırak!” Yaşlı Howard, Feeni’nin kolyesine el attı, kulaklarını bıraktı ve kolyeyi kafasından çıkardı. Kulaklarını tekrar yakaladı ve kolyeyi önünde sallayarak şıkırdattı. “Beni yanına al, yoksa bunu sana vermem.” diye bağırdı. “Bırak kulaklarımı!” diye yalvardı Feeni. “Benim çok daha iyi bir fikrim var.

” Yaşlı Howard, kulaklarını tutan elini biraz gevşetti ama bırakmadı. “Bırak!” diye emretti Feeni sinirli bir şekilde. Yaşlı Howard dediğini yaptı. “Güzeel! Şimdi kolyemi geri ver.” “Neden verecekmişim?” “Çünkü… Planımı… Senin kurtuluş planını ancak o zaman söylerim.”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir