Jessica Steele – Oylesine Uzak

Pazar günü öğleden sonra gaz sobasının başında dalıgın dalgın oturan Kacie,”yılın en soğuk ayı Şubat,”diye düşündü.Yine de,dürüstçe kabul etmeliydi;can sıkıntısının sebebi havanın kötü oluşu değildi. Kimse ona geçen ayın sonunda işini bırak dememişti.Sapık patronu Vincent Jenner haberi öğrendiğinde dehşete düşmüştü. “Ama,neden,”diye sormuştu.”Bir şey mi yaptım?Sana kötü bir şey mi söyledim?”Bir felaket haberiyle karşılaşmış gibi davranıyordu.”yoksa para mı,Kacie?Eğer öyleyse….” “Parayla ilgisi yok,”demişti Kacie,duraksamadan.Gözlerinde ki ifade gerçeği ortaya koyabilir diye bakışlarını sürekli kaçırıyordu.Nihayet konuyu değiştirmeyi başardı ve Christmas tatilini annesi ve üveybabası ile nasıl geçirdiğini anlatmaya başladı.”Annem paranın sağlayabileceği en iyi iş eğitimini almam konusunda ısrarlı.Bu konuda onunla sıkı bir mücadeleye girmem gerekebilir.” Vincenr yüzünü astı.”Evlenmeden önce durumu biraz zordu sanıyorum,”dedi. “Zor sözccüğü çok hafif kalıyor.


William onu ne zaman dışarı davet etse giyecek bir şeyi olmadığı için ne yapacağını bilemezmiş.Bunu Christmas’ta gülerek anlattı.” Vincent gözlerini kırpıştırarak baktı ona.Bütün bunların Kacie’nin istifasıyla ne ilgisi olduğunu düşünüyor gibiydi.Yine de,”Kendisine yeni bir elbise bile alamıyordu demek,”diye mırıldandı Kacie konuşma boyunca duygusal davranmamaya önceden karar vermişti.Ama,annesinin kendisi için yaptığı fedakarlıkları hatırlayınca boğazına bir şeyler takıldı. “Kendisi için harcama yapmazdı.Elindeki bütün parayı son kuruşuna kadar benim eğitimimi sağlamak için,bana kitap ve elbise almak için harcamıştır.Bütün gücüyle babamın yokluğunu hissettirmemeye çalışıyordu.” “Yeteneğin sayesinde ona borcunu ödediğini düşünüyorum.”dedi Vincent,sıcak bir ses tonuyla.”Bugüne kadar senden daha iyi bir sekreterle çalıştığımı hatırlamıyorum.” Kacie derin bir soluk aldı.Aynı konuya dönmek istemiyordu.”Mesleğimde ilerlemeliyim.

”dedi kararlı bir tavırla.”İşten ayrılmak istememin bir sebebi de bu.Anneme karşı hala borçlu olduğumu hissediyorum.”Bu sözlerden sonra kısa bir sessizlik oldu.”Quantrell şirketi başkanlığına müracaat ettim,”diye devam etti.”Özel sekreter olarak o şirkete girmek istiyorum.” Gaz sobası yanarken hafifçe çıtırdadı.Bu küçük sesle birlikte Kacie dalgınlıktan sıyrıldı.Vincent’in yüzü gözlerinin önüne geldi.İşten ayrılma kararı onu çok sarsmıştı.Onu vazgeçirmeye çalışmış ama sonunda Kacie’nin kararlılığı karşısında boyun eğmek zorunda kalmıştı.Kesin bir karara varmak Kacie için hiçde kolay olmamıştı. Annesiyle birlikte yaşayamazdı artık.Bunu anlamıştı.Onunla artık eskisi gibi konuşamıyordu.

Annesi öğüt vermeye istekli görünmüyordu.Kacie,Wellsingham’dan ayrılırken kararınıvermişti.Hayatının geri kalan kısmını evli bir adamın peşinden giderek harcamaya niyeti yoktu.İşten ayrılacaktı. Vincent genç kızın duygularından habersizdi.Kacie bile altı ay önce gerçeği fark eder gibi almuştu.Vincent’e ve onun sorunlarına duyduğu sempatinin aşktan başka bir şey olmadığını sezmişti.Üç yıldır yanında çalıştığı Vincent’in kendisinden hoşlandığının farkındaydı.Annesinin evinde geçirdiği kısa tatil boyunca düşünmüştü Kacie.Vincent onu gerçekten seviyor olsaydı bile aralarındaki ilişkinin bir yere varması imkansız olacaktı.Vincent’ın evliliği sorunluydu gerçi;ama yine de evli bir erkekti o. Yeni yılın ilk günü Londra’daki küçük dairesine dönmüştü.Karar vermişti ama hala sıkıntılar içinde düşünmeye devam ediyordu.Onunla karşılaştığı an fikrini değiştirmekten korkuyordu aslında.Bir an önce yeni bir iş bulmalıydı.

O gece gazetelerin Christmas baskılarını dikkatle incelemişti.Quantrell şirketi başkanlığı güvenilir bir özel sekreter arıyordu.Hemen müracaat etmiş ve mülakata çağrılmıştı. Konuştuğu kişi şirketin başkanı değildi.Elliot Quantrell Şubat ayının ortasına kadar sürecek bir iş seyahatine çıkmıştı.Bu yüzden şirket yöneticilerinden biriyle görüşmüştü.Vincent uzun ve mükemmel bir referans mektubu yazmıştı adama.İşe alınacak gibiydi. Bütün bunlar iki hafta önce olmuştu.Sobanın başından kalkıp bir fincan kahve yapmak için mutfağa geçti.İşe alındığını haber veren mektuba nedense pek sevinmemişti.Yeni patronuyla ilk kez yarın karşılaşacaktı. Elliot Quantrell nasıl biriydi acaba?Yerinde durmayan ve sürekli seyahat eden biri olduğu kesindi.Bu da işin oldukça rahat olduğunu gösteriyordu. Birden çalan telefon düşüncelerini böldü.

Arayan Simon Fletcher’di.Masa tenisi kulübünden arıyor,hemen gelmesini istiyordu.Kacie onun sesini duyunca hafifçe gülümsedi.Simon sadece yemek yer,uyur ve rüyasında masa tenisi oynadığını görürdü. “Turnuva başlıyor,”diye bağırıyordu.”Kupayı almak istiyorsak biraz çalışmalıyız.” “Sue orada mı?”diye sordu Kacie,yorgun bir sesle.”Onunla oynayabilirsin.” “Susan yedekte,”diye bağırıdı Simon.”Seni istiyorum.Benim eşim sensin!” Kacie telefonu telefonu kapatırken,”Bu turnuvaya da nereden katıldım,”diye düşündü.Kızların çoğu kulübe erkek arkadaş bulmak için takılıyorlardı.Fena bir grup değildi ama yine de bazen sıkıcı olabiliyordu. Bir kaç insan yüzü görürse belki biraz açılırdı.Hafiften yağmur yağıyordu.

Kacie insanlarla rahat anlaşırdı.Yine de bazı kızlar yüzü güzel,vücudu biçimli olduğu için ondan pek hoşlanmazlardı.İnsanlar onun hep neşeli ve mutlu olduğunu düşünüyorlardı.Vincent Jenner hayatına girmaden önce gerçekten de neşeli bir insandı. Simon Fletcher onu kulübün kapısında yüzünde kocaman bir tebessümle karşıladı.Bütün tanıdıkları oradaydı.İçerde neşeli,gürültülü bir hava vardı.Kacie bütün düşüncelerinden sıyrılmaya çalışarak bir saat kadar oynadı.Sue Baylis dahil bütün takım oyunu izlemişti. Fazla geç olmadan eve döndü.Hemen duş alıp yattı.Yarın yeni bir gün başlıyordu.Quantrell şirketinde aradığını bulabilecekmiydi acaba?Aslında yetenekleri açısından uygun bir işti bu.Bütün mesele Elliot Quantrell’le anlaşabilmekti.Mülakat sırasında adamın çok çalışan ve herkese hükmetmek isteyen biri olduğu izlemini edinmişti.

Aslında biraz zorlanmak fena olmayacaktı.Bu sayede Vincent’i düşünmekten kurtulabilirdi.Vincent’in adını hatırladığı an,başka şey düşünmeye zorladı kendini.Mr.Owens mülakat sırasında çok titiz davranmıştı.Özellikle bir önceki işinden neden ayrıldığını öğrenmek istiyordu.Fakat referans mektubu bu sorunu gidermiş olmalıydı. Mülakatın sonuna doğru orada bulunan Cecil Glover görüşmenin sona erdiğini bildiren şu soruyu sormuştu:”Bize sormak istediğiniz herhangi bir şey var mı?” İnsanın hayatında son derece aptalca davrandığı anlar olurdu kuşkusuz.Böyle anlarda insan boş bulunur ve aklına gelen ilk şeyi söyleyiverir.Kacie’nin sorduğu soru aslında büyük bir gaftı. “Mr.Quantrell evli mi?”diye sormuş ve ardından derin bir sessizliğe gömülmüştü.Mülakat yapanlar biraz şaşırmış olmalılar ki birbirlerine baktılar.Cecil Glover böyle garip sorulara alışık olmalıydı.Başını biraz öne eğerek başkanın bekar olduğunu söylemişti.

O gün Kacie başka şeyler de öğrenmişti.Mr.Quantrell’in sekreteri patronnuyla birlikte Kanada şubesinin başında bulunacaktı.Patronun dönmesiyle birlikte şirkette fırtına rüzgarlarının eseceği kesindi.Yeni gelen biri olarak Kacie’nin büyük bir performans göstermesi gerekiyordu.Çalışmaya hazırdı.İlerde belki o da şubelerden birinin başına geçirilebilirdi.Özellikle bir kadının iş dünyasında kendini kabul ettirebilmesi için çok çalışması gerekiyordu. Pazartesi sabahı hava bir önceki gün kadar soğuktu.Hazırlanmalıydı.İlk karşılaşmalarında Elliot Quantrell üzerinde olumlu bir izlenim bırakması gerekiyordu.Bunun için giyimine ve her şeyine özen göstermeliydi.Onunla görüşmesi öğleyi bulabilirdi.Çünkü büyük patronlar seyahatten dönünce güne saatlerce süren telefon konuşmalarıyla başlarlardı.Açık gri tayyör giydi Kacie.

Elbisenin dikişi çok güzeldi.Ona hem ciddi bir görünüm veriyordu ham de vücudunun kadınsı hatlarını gizlemiyordu. Büronun ziyaretçiler için ayrılmış kısmına girdiği anda Elliot Quantrell’in odasının kapısı açılıverdi.Kapıyı açan uzun boylu,siyah saçlı adam otuzlarında gösteriyordu.Kısa ve keskin bir bakışla Kacie’yi tepeden tırnağa süzdü.Kacie anlamıştı.Patronla görüşmek için öğleye kadar beklemesi gerekmeyecekti.Elliot Quantrell dönmüştü. Başını dik tutarak hafifçe gülümsedi.Quantrell eliyle ona içeri gelmesini işaret etti.Çok enerjik bir havası vardı.Ciddi görünüşlüydü. Birlikte içeri girdiler.Genç adam yüzünü tekrar ona çevirdiğinde Kacie özenle hazırlayarak dudaklarına kondurduğu sempatik tebessümün yavaşça donduğunu hissetti.Karşısındaki yüz çok sertti.

Bir şeye öfkelenmiş gibiydi. “Siz,kimsiniz?Öğrenebilir miyim?” “Ben Kacie Peters,yeni sekreteriniz.Ben…”devam edecekti ama Elliot Quantrell eliyle susmasını işaret etmişti.Konuşmak için bile ona şans vermiyordu. “Demek o sensin,”dedi genç adam,sözcüklerin üzerine basa basa. Kacie’nin yeşil gözleri dehşetle açılmıştı.Bu tavra bir anlam veremiyordu.Çok uyumlu bir iş ilişkisi kurmaya hazırlamıştı kendini,oysa daha karşılaştıkları an…Kalbi hızlı hızlı çarpıyor,kanındaki adranalin oranı herhalde hızla yükseliyordu.Aman tanrım diye geçirdi içinden Amma da sinirli bir adama çattım. “Dışarda bekleyin.” Kacie dizleri hafifçe titreyerek dışarı çıktı ve bir koltuğa oturdu.On dakika boyunca hiç kımıldamadı.Nihayet on dakikanın bitiminde içerden “Buraya gelin.”diye seslendiğini işitti.Hemen çantasını açarak sekreter tipi bir not defteri ve bir kalem çıkardı.

Hızlı adımlarla içeri girip masanın başında dikildi. Mr.Quantrell ona bakmadı bile.Geniş masasının başında oturmuş,kaşları çatılı,önündeki dosyayı inceliyordu.Bir iki dakika boyunca duruşunu bozmadı.Sonra dosyayı yavaşça kapattı.O anda Kacie dosyanın etiketinde kendi isminin yazılı olduğunu hayretle gördü. Bu kalın bir dosyaya ne gerek vardı?Hayatını yazsalar bu kadar tutmazdı.Mr.Owens’ın işi sıkı tuttuğu anlaşılıyordu. Genç adam dosyayı biraz itti.Arkasına yaslanarak Kacie’yi tepeden tırnağa uzun uzun süzdü. “Kaç yaşındasın sen?” Bunu neden soruyordu ki?Kaç yaşında olduğu herhalde dosyada yazılıydı.İkinci bir adranelin dalgasının yüreğini yerinden oynatarak vücudunda dolaşmaya başladığını hissetti.Hafifçe yutkundu.

”Yirmi dört,”dedi kısık bir sesle. Soğuk gri bakışlar yüzünü delip geçiyordu sanki.Böyle bir konuşma için hazırlıklı değildi.Çok başka bir şey beklemişti.Ama yine de paniğe kapılmamalı,sıkı durmalıydı.Karşısındaki adamın bakışlarını karşılamaya çalıştı. “Doğru mu söylüyorsun?”diye sordu Mr.Quantrell. “Elbette.Yaşımı sormuştunuz,öyle değil mi?” İnanmıyormuş gibi bakıyordu ona.Başını hafifçe yana eğmiş dudaklarını büzmüştü.Kacie çantasına davrandı.”İnanmıyorsanıznüfus kağıdımı gösterebilirim.”dedi.Genç adam bir el hareketiyle durdurdu onu.

”İstemez.”dedi.”Bana kalırsa yirmiden fazla göstermiyorsunuz.Nüfus kağıdında ne yazılı olursa olsun fark etmez.Söyle bakalım o Jenner Products denilen şirketten neden ayrıldın?”Parmağıyla işaret etti.”Burada yazılı olduğu gibi meslekte ilerlemek mi istiyorsun gerçekten?” Kacie sinirlenmeye başlamıştı.Kim olursa olsun Vincent’İn şirketinden böylesine küçümseyici bir tavırla söz etmeye hakkı yoktu.Bu adam ağzından çıkan hiçbir söze inanmayacaktı besbelli.Neden ama?Neden şüpheleniyordu ondan? “Oradan ayrılmak için geçerli sebeplerim vardı.”diye mırıldandı,sakin olmaya çalışarak.Derin bir nefes aldı.Vincent’in şirketinden ayrılışının gerçek sebeplerini hiç kimse bilmeyecekti. “Jenner Products’taki işim bir sekreter olarak gelişmemi sağlamıyordu.Kendimi meslek hayatında geliştirmek istiyordum ve bu nedenle…” “Üç yıl Vincent Jenner’in sekreterliğini yapmışsın.İnsan bir yerde ne kadar uzun süre çalışırsa o kadar yükselme şansına sahip olur.

Üç yıl aynı yerde çalışıyorsun ve bir sekreter olarak gelişemediğini söyleyerek her şeye sıfırdan başlamak istiyorsun,öyle mi?” Haklıydı aslında.Oradan neden ayrıldığını açıklamak için makul bir sebep bulmalıydı.Görünüşte nedensiz yere işini terk etmişti.Üstelik Vincent bu adam kadar kaba değildi.Aslına bakılırsa meslek hayatında gelişmek gibi sorunları da olmamıştı. “Günümüzde çalışma koşulları giderek değişiyor.”diye söze başladı Kacie.”Londra’ya Mr.Jenner’la çalışmak için gelmeden önce başka işlerde de çalışmıştım.Bu tecrübe bana her iş yerinin sekreterlik hizmeti açısından farklı sorunları olduğunu öğretti.Bir sekreterin meslek hayatında gelişebilmesi için değişik ortamlarda çalışmasının yararlı olacağına inanıyorum.” Hayır,etkilenmemişti.Apaçık görünüyordu bu.Bu işe girebilmek için upuzun bir mülakat geçirmişti.Şimdi de sorguya çekiliyordu.

Gülünç bir durum diye geçirdi içinden.Yine de soğukkanlı olmaya çalışmalıydı. “Jenner’ın evli bir adam oluşuyla o işten ayrılma kararın arasında bir ilişki yok mu yani?” Kacie damarlarında dolaşan kanın donduğunu hissetti.İnanılır gibi değildi.Hayatında böyle biriyle karşılaşmamıştı.Gerçeği biliyor muydu yoksa?Bir anda işten ayrılmasının gerçek sebebini ortaya çıkarıvermişti.Hiç bozuntuya vermemeliydi.Şirketin bu kadar gizli kapaklı gerçekleri ortaya çıkaracak kadar derin bir soruşturma yapmış olması imkansızdı. “Korkarım,sorunuzu anlayamadım,Mr Quantrell,”dedi sakin bir sesle. Genç adamın çene kaslarının asabi bir kasılmayla gerildiğini fark etti.O dosyanın içinde neler yazılı olduğunu merak etmeye başalamıştı. “Bizden önce kaç iş yerine başvurdunuz,Miss Peters,”dedi Mr.Quantrell ,resmi bir tavırla,”Bu işyerlerinin sahiplerinin bekar olup olmadıklarını araştırdınız mı?” Aman Tanrım diye içinden geçirdi Kacie.Birden hatırlamıştı.Mülakat sırasında Mr.

Quantrell’in bekar olup olmadığını sormuştu.Demek ki Mr.Owens böyle bir soru sorduğunu hemen patronuna yetiştirmişti. Bir an ne diyeceğini bilemedi.Mr.Quantrell’in de ondan yanıt beklediği yoktu zaten.”Aklından neler geçirdiğini ikimizde çok iyi biliyoruz.”dedi.”Burada çalışmak için bulunuyorsun,anladın mı?Sadece çalışmak için.Özel hayatımla iş hayatımı dikkatle birbirinden ayırmışımdır.Herkesin aynı şeyi yapmasını isterim.”Bir an sustu.Sözlerinin nasıl bir etki yarattığını anlamak ister gib dikkatle ona baktı.”Eğer bana yaklaşmaya çalıştığını sezinlersem işine derhal son veririm.Anladın mı?” Uzun bir sessizlik oldu.

Kacie’nin kafasının içi boşalmıştı sanki.Söyleyecek bir şey bulamıyordu.O güne kadar karşılaştığı erkeklerin çoğu onu kollarının arasına almak için ellerinden geleni yapmışlardı.Oysa bu adam,Mr Quantrell,daha işin başında tam tersini yapıyordu. “Yani,sizin bekar olmanızdan yararlanarak…gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?” “Sadece uyarıyorum.Bana yaklaşmayacaksın.” “Yaklaşmak mı?Çok garip kadınlarla karşılaşmış olmalısınız siz…” “Sizin gibileri iyi tanırım,Miss Peters.” “Oh evet,anlıyorum.” Yüzü kıpkırmızı olmuştu.Hayatta bu kadar zor durumda kaldığı bir başka anı hatırlamıyordu. “Neyi anlıyorsun?” “Şey.Yakın zamanda özel sekreterinizle bazı sorunlarınız olduğunu düşünüyorum.” “Yakın zamanda değil,”dedi genç adam,buz gibi bir sesle.”Sekreterimle birkaç kez buluşmanın zararlı olmayacağını sanıyordum.Çok önceleri.

O zamanlar tecrübesizdim tabii.Bu tür ilişkileri işyerinin tamamen dışında tutmaya çalışıyordum.Oysa bu mümkün değildir.Söz konusu sekreter bir süre sonra buradan ayrıldı ve aynı kontrat için şiddetli bir rekabet durumunda olduğumuz başka bir şirketle anlaştı.Büyük zarara uğradık.Dolayısıyla,dikkatli olmak gerekiyor,Miss Peters.” “Yani rakiplerinize şirket hakkında bilgiler verdi,öyle mi?” “O zaman rakiplerimizin bilmek için can attıkları konularda bir güvenlik önlemimiz yoktu.Bu mesele beni tam bir yıl boyunca uğraştırdı.”Evet,gerçekten korkunç bir şey olmalıydı.Ama yine de bu şekilde suçlamayı haketmemişti.Sadakatini ispat etmesi için bir fırsat bile tanımamıştı ona.Daha ilk gün böyle bir şeyle karşılaştığına göre bu iş uzun süre devam etmeyebilirdi.Bu düşünce onu biraz rahatlattı. “Kadın sekreterler hakkında böyle kuşkular beslediğinize göre hala bir kadın sekreterle çalışmak istemeniz bana biraz garip görünüyor.” “Garip görünmemeli.

Yeni sekreter adayları arasında bir kadının olduğunu bilmiyordum.Yeni bir sekreter bulduklarını bana bir telefon görüşmesi sırasında bildirdiler.Verdikleri ismi galiba yalnış anladım.Bu sabah burada Peter adında biriyle karşılaşacağımı sanıyordum.” “Yani içeri girdiğinizde bir erkek sekreterle karşılaşacağınızı sanıyordunuz,öyle mi?” “Evet.Cecil’in konuşmasını çok zor işitiyordum.Etraf gürültülüydü.” Her şey bitmişti.O anda yapması gereken tek şey odayı terk etmek olabilirdi ancak.Doğruca Mr.Owens’ın bürosuna gitmeli ve bir yanlışlık olduğunu söylemeliydi.Bu iş için gereken özellikleri taşımıyordu.Tam izin isteyip ayrılmaya hazırlanıyordu ki Mr.Quantrell,”Şuradan bir kağıt alın ve yazmaya başlayın,”diye emretti.Kacie elindeki not defterini yavaşça masanın üzerine bırakıp kağıtlara uzandı.

Zor işlerden hoşlandığı doğru muydu acaba?Kacie araba parkına doğru sarhoş gibi sendeleyerek yürüken bu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyordu.Bir kölenin bile daha fazla hakları vardı herhalde.Akşama kadar deliler gibi çalışmak zorunda bırakılmıştı.Arabasına binip kapıyı kapattı.Koltuğun üzerinde bir süre hareketsiz kaldı.”Ne gündü,Tantım!”diye söylendi kendi kendine.Bu adamla çalışmak hiçbir şey düşünemiyordu o anda. Vincent’la çalıştığı üç yıl boyunca bu kadar yorulduğu bir günü hatırlamıyordu.Yatağına sırt üstü uzanmış uyumaya çalışıyor ama başaramıyordu.Garip bir tedirginlik duyuyordu.Sanki Mr.Quantrell her an karanlığın içinden çıkıp bağırabilirdi:”Şuradan bir kağıt alın ve yazmaya başlayın.” Gözlerini kapadı.Vincent’in yüzünü gözlerinin önüne getirmeye çalıştı.Yapamıyordu.

Elliot Quantrell kafasının içindecanlandırmaya çalıştığı görüntüyü sürekli itip yerine geçiyordu.Her şeye rağmen o gün önemli bir gerçeği anlamıştı.Elliot Quantrell’in yoğun dünyasında bir sekreterin hiçbir önemi yoktu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir