Johann Wolfgang von Goethe – Seçilmiş Mektuplar

G oethe’nin kaleminden çıkmış ve giiniimiize ulaşmış mektuplann sayısı 14.000’i bulur. Dünya edebiyatı içinde rekor sayılacak sayısı He bu mektuplar, şairin geride kalanlara bıraktığı paha biçilmez değerde bir miras, zengin bir araştuma kaynağı oluştuıvr. Büyük Olympier’in, 83 yılı bulan uzun ömrü süresince, ruhunun nasıl geliştiğini izlemek için bu mektupları okum ak, ‘kendi ağzından, kendini dinlem ek’ -ku şku su z – tutulacak en iyi yollardan biridir. Sunduğum uz seçmeleri okulken göriileceği gibi, mektuplar son derece ‘taze’ ve yer yer, insanı şaşıılacak kadar m odem bir ‘üslııp’ta yazılmıştır. Bunun nedenini G oethe’nin yaradılışındaki ‘olduğu gibi görünm e’ de arayabiliriz. -H içbir m ektubunda – çağdaşlanma çoğunun yaptığı gibi ‘edebi’ bir m ektup yazmaya kalkmamış, güzel m ektup yazm ak’ isteği ile kalem i eline almamıştır. 1765 yılında, daha on altı yaşında iken, hzkardeşi C om elia’ya şöyle önerir “…kaışındaki ile konuşuyonnuş gibi yaz, o zaman, güzel bir mektup ya za n ın .” Bu m ektuplannda biz, yalnız yetkin, olgun Olympier’i değil, tüm yanlan ile ‘insan’ G oelhe’yi karşımızda görüyoruz. Vatlığındaki çelişkilerle, tek tuh içinde Mephisto ve F austü, Iphigenie ve Romalı Sevgili’yi bir arada barındıran büyük ozanı dinleıkerı kendi kendisi ile yapmış ve başarmış olduğu ruh savaşlarını düşünerek ona hayranlık duymaktan kendim izi alamıyoruz. G oethe’nin Seçme M ektuplannı hazırlarken, çevirimize asil olarak Hanser Veıiag’ın 1958 yılında yayınladığı ‘Johann Wolfgang G oethe / Briefe’ adlı kitabını,aldık. B u kitap, tek cild içinde 1262 m ektubu kapsar. Bunun yanısıra, Wilhelm Langewiesche = Brandt Yayınevinin 2 ciltlik ‘G oethe’s Briefe’ adlı kitabı ile, O xford’da yayınlanm ış olan, yine 2 ciltlik ‘Goethe / Selected Letters’ kitaplarından seçm eler yaptık. Çeviriyi yaparken, G oethe’yi ve yaşadığı dönem i daha az tanıyanlann da konulan anlayabilmeleri için, m ektup yazılan kişilerin 7 kimliklerini dipnotlarla belirtmeyi ve yer yer açıklamalar yapmayı da gerekli bulduk. H er ‘Seçm e’ biraz da seçenin zevkini ve eğilimlerini ele verir.


Biz ‘kendim izce’ bir seçme yaptık. Çevirinin bu anlayışla okunm asını diler, iki yıllık bir çalışmanın ürünü olan bıı yapıtı, ‘Goethe’nin Gençlik, Olgunluk ve Yaşlılık Çağı’nı, sayın okuyucuların hoşgöriir gözleri önüne sereriz. Melâhat TOGAR 8 SU N U Bundan 160 yıl önce, 22 Mart 1832’de, gelip geçmiş ozanların en büyüklerinden biri Johann Wolfgang von Goethe, dünyaya gözlerini yumdu: Sanatçı kişiliğinin yanısıra Goethe, tüm doğal yeteneklerini geliştererek ‘mükemmePe ulaşmak istiyordu. Uzun yaşamında, kendini, şiir ve yazın’ın yanısıra sanata, doğaya, bilime ve kadınlara adadı. Goelhe kadar kadınları sevmiş, onları yüceltmiş, sevgi, mutluluk ve acı şiirlerini onun gibi güzel söylemiş ozan yoktur. Sevgililerinden her birine, yapıtlarında, sonsuza dek ayakta kalacak anıtlar dikti. Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832), iki yüzyılın içinde yaşadı ve her ikisine de dehasının ve kişiliğinin damgasını vurdu. Düşünür, arayıcı, yaratıcı ve devlet yöneticisi nitelikleri ile O, ölümünden çok önce üne kavuşmuş, bir Olympier olmuştu: Weimar’in bilge kişisi, evrensel deha, bir ozanlar prensi. Bu, biraz da tanrısallaştırılmış Goethe imgesi, uzun yıllar sürüp gitti. Goethe’den söz açmak, yalnızca, onu övmek, destanlaştırmak içindi. Sonra haklı haksız, hücumlarla bu ulu anıtı yıkmak isteyenler çıktı (!) – Ancak yakın zamanlardadır ki büyük ozana, gerçekçi bir bakışla yaklaşma olanağına kavuşuldu. Burada ‘Goethe, Yaşamı ve Dönemi’1 adlı biyografisi 1. Richard Friedenthal ‘Goethe. Sein Leben und seine Zeit’. Reinhard Mohn OHg, Gütersloh.

9 ile, Goethe’yi bize ‘olduğu gibi’ gösterme yönünde ışık tutmuş olan değerli yazın tarihçisi ve yazar Richard Friedenthal’i anmak yerinde olur sanıyorum. Uzun yıllar süren derin araştırmaların ürünü olan bu değerli yapıtında Friedenlhal, Goethe’nin ruhundaki ikiliği, karakterinin anlatılmaz (kendisinin de anlayamadığı) yönlerini, çabucak değişiveren mizacını, en inandırıcı belgeleri ile sergiler. Bu biyografide, ozanın kimi zayıf yönünü, kimi bencil davranışını -doğruların yanında, yanlışlarını d a – görüp öğreniyoruz. Ama bu yüzden Onu. daha az değil -belki kendimize yakın bulduğumuz için – daha da çok seviyoruz. 1775’de Dük Kari August’un çağrılısı olarak ‘Saksonya-Weimar-Dükalığı’nın merkezi (600 nüfuslu) küçük Weimar’a gittiğinde 26 yaşındadır. Bu tarihten başlayarak ömrünün sonuna dek orada yaşayacak; çevresine ozanları, bilginleri, sanatçıları toplayarak, Weimar’ı -yalnız Almanya’nın değ il- diyebiliriz ki – o günkü Avrupa’nın en önemli ‘Düşün Merkezi’ haline getirecektir. Goethe Weimar’a yerleşir yerleşmez, devlet hizmetine girer ve genç Dük ile arkadaş olur. Dük Kari August (1757-1828) ozanın değerini anlayacak kadar sağgörülüdür. Ona hemen başlangıçta (Geheimer R at1) ünvanını vererek Devlet Konseyine üye yapar. Kendisine yılda 12.000 Taler maaş ve geniş yetkiler verir. Goethe, zamanla, Dışişleri Bakanlığı, Konsey üyeliği, Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Ulaştırma ve Milli Savunma Bakanlığı, Saray Tiyatroları Yöneticiliği, Mali İşler Müşavirliği ve Devlet Bakanlığı görevlerini üstlenecektir. Tüm bu görevler ve çalışmalar arasında, ozanın bunca yapıt vermeye, o eşsiz şiirlerini yazmaya zaman ayırabilmiş olduğunu düşününce, şaşmamak, elden gelmiyor! 1. Geheimer Rat: Eskiden devlel baştanlarının, yüksek tatlarda çalışan memurlarını onurlandırmak için verdikleri bir ‘Unvan’, ‘rütbe’, ‘titre’, 1919’dan sonra verilmemiştir.

10 Dük Karl August’la aralarında, karşılıklı saygı, sevgi ve beğeniye dayanan bir ağabey – kardeş yakınlığı vardır. Dostlukları Kari August’un ölümüne (1828)’e dek sürer. Weimar’a yerleştikten sonra Goethe’nin doğduğu kent Frankfurt’dan, iç dünyası bakımından da, koptuğunu görüyoruz. Babasından bir hayli yıl sonra, annesi de ölünce (1808), bu kentle ilişiğini tümü ile keser. “Ben Weimar’lı bir dünya yurttaşıyım” der, kendisi için. Goethe tüm enerjisini, yüklendiği görevlerin üstesinden gelmeye harcar ve sonunda yorulur. Daha doğrusu bu işlerden bıkar, sıkılır ve Dük’den izin alarak İtalya ya kaçar (1786). Bu kaçışın duygusal nedenleri de vardır. 1775 yılı güzünde, Frankfurt’u ve bir süre nişanlı olduğu güzel Lili’yi arkasında bırakarak Weimar’a göç ettiği zaman, genç Goethe, ünlü bir kişidir: Bir yıl önce yayınlanan ‘Genç W erther’in Acıları’ adındaki, mektup biçimindeki romanı, adını bir anda görülmemiş bir etkenlikle yurduna ve tüm dünyaya duyurmuştur. Friedenlhal, W erther için: “Bu yapıt, ne ondan önce, ne de sonra, hiçbir Alman yapıtının yakamadığı bir ateşi yaktı.” diyor. Romanın yayınlanması ile bir ‘Werther modası’ Almanya’yı sarar: W erther gibi giyinmek, onun gibi sevmek ve dahası -onun gibi ölmek! – Tüm Alman gençlerinin, o dönem giydikleri ‘son moda’ Werther-Kostümü de, bugün Pop-sanatçılarının beğeneceği türden, garip bir kılıktır: Sarı metal düğmeli mavi (lacivert değil!) frak, diz altında biten sarı pantolon ve sarı yelek, topuklu, burnu havaya kalkık, kahverengi iskarpinler ve beyaz dantellerle süslü gömlek… “Werther’in bunca tutulmasının nedeni, kanımca, genç GOETHE’nin Acıları” nı tüm içtenliği ile ve olağanüstü şiirli bir dille sergilemiş olmasıdır. Tezelden yapıtın çevirileri yapıldı ve Goethe, ‘W erther yazarı’ olarak dünyaca tanındı: 11 Avukatlık, stajı yapmak için gittiği Wetzlar’da Goethe, arkadaşının nişanlısı Charlotte (Lotte) Buffa ölesiye âşık olur. Sevdiği kızın ve yine sevgi, saygı duyduğu arkadaşı Johann Christian Kestner’in yanında, sonsuz acılar ve sonsuz -am a kırık- sevinçler içinde geçirdiği aylardan sonra, tek çıkar yolu, sessizce kaçmakta bulur. W erther’in mektupları, Lotte’ye söyleyemedikleri, yazamadıklarıdır.

Mutsuz âşık Albert’in kendini öldürmesi ile biter roman.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir